... Devamı Grand Prix, hayali bir F1 sezonunda geçiyor. Filmde Graham Hill, Chris Amon, Lorenzo Bandini, Jack Brabham, Dan Gurney, Phil Hill ve Dennis Hulme gibi 1960ların aktif sürücülerini izleyebilmek mümkün. Ayrıca bugün de F1de yarışılan ancak o zamanlar daha farklı bir plana sahip ünlü pistler de mevcut: nispeten değişik bir Monako, daha uzun bir Spa-Francorchamps veya oval bölüme sahip bir Monza gibi... Yalnız bu saydığımız iki özelliği bile Grand Prixye başka hiçbir filmin sahip olamadığı (ve olamayacağı) bir anlam yüklemeye yetiyor: Bu film aynı zamanda tarihi bir dökümantasyon!
İlk yüksek bütçeli motorsporları filmi sanıyorum ki 8 milyon dolarlık bütçesiyle Grand Prixdir. Genç yönetmen John Frankenheimer, bir yarış filmi çekmeye karar verdiğinde önceden ne yapacağı hakkında pek bir fikri yoktu. Ta ki 1964 yılında Le Mans 24 Saat yarışına ve Fransa GPsine gidip, ardından Robert Daleynin The Cruel Sport (Zalim Spor) isimli kitabını okuyana dek. Kitap yazarıyla temasa geçen Frankenheimer, bir film senaryosu oluşturmak için çalışmalara başladı. Yönetmen, 1965te Monako Prensliğine gidip bir sonraki sene çekim yapabilmek için gerekli izni aldı ve o sırada yanında bulunan ekibiyle yarış çekimleri yaparak kısa bir demo hazırladı. Netekim bu kısa film özellikle Enzo Ferrariyi etkilemek için gerekecek, başlangıçta böyle bir film içinde takımının isminin geçmesini istemeyen Ferrari, bırakın isminin geçmesini, fabrikasının kapılarını sonuna kadar açacak, hatta bir aracını yönetmenin hizmetine bile verecekti!
Grand Prix filminden bahsedip de Frankenheimer’ın olağanüstü görüntü tekniklerinden bahsetmemek olmaz. Günümüzde bilgisayar yardımıyla zorlanmadan yapılabilecek "ekranı bölme" numarasını 1966’nın teknolojisiyle yapabileceği en güzel şekilde yapmış ve bunu en etkileyici biçimde sunarak bugün bile gözalıcı sonuçlara ulaşmış durumda. Steve McQueen’in, benzer bir tekniğin kullanıldığı 1968 yapımı The Thomas Crown Affair filmini izleyenler ne demek istediğimi anlayacaklardır. Bunun dışında yarışları herhalde o zaman için mümkün olan en çarpıcı tekniklerle kaydetmesi de cabası. Bugün sıkça kullanılan ancak 40 yıl önce pek bilinmeyen araç üstü kameralardan tutun, helikopter çekimlerine kadar ne ararsanız var Grand Prix’de! Film için 17 haftalık büyük bir maratonunun sonunda toplam 300 saatlik çekim yapılmış ve bu devasa negatif film yığını, 2,5 saatlik dev bir yapıma dönüştürülmüş. Bu büyük çabaların sonucu da 1967’de Amerikan Oscar ödüllerinde En İyi Ses, Ses Efekti ve Film Düzenleme alanlarında 3 ödül olarak geri dönmüş. Öyle sanıyoruz ki Frankenheimer’ın kullanmadığı negatiflerden bir düzine daha ödüllü film çıkardı!