Cennetten Gelen Çocuk

Böyle cüretkar filmleri çeken yönetmenlerin işleri bir zaman sonra kabul edildiği güruha göre evriliyor, Cemil Meriç'in fikirlerinin aksi yönde kucaklanması gibi, bu yüzden bu filmi izlerken Tarık Salih'in başyapıtını izliyormuş hissine kapıldım, daha önce gidip gördüğüm bir şehir olan İran'da geçen Kutsal Örümcek misali, yaşananları olduğu gibi anlatacak cesarette ne az film var şu dünyada.

Bu film bize, öyle olduğu söylenilen birçok şeyin, öyle olmadığını fark etmeden öyle olduğuna inananlar tarafından öyle olmadığını gösteriyor. Film, Mısır'da çekilmesi dahi imkansız derecede politik ve sosyolojik olarak hakiki. Film hakkında oldukça doyurucu şey okuduktan sonra söylenmeyen ne var diye düşünüyorum, Fas ve Türkiye Süleymaniye camisinin El-Ezher olarak gösterilmesi oldukça manidar, yönetmene filmi çektirmemişler, hatta sürgün vermişler. Ama işte insan, her yerde aynı insan, küçücük bir köyde ya da büyük kararlar veren bir camın arkasında bile, bu açıdan film oldukça kıymetli.

Ufak bir dünyadan bir anda büyük ve hayal edilen yerlere gelen insanın, aslında hayalinin her zaman gerçekten güzel olduğunu sergileyen bir film, Türkçe ismi orijinal isminden çeviri, yurtdışına da başta söylediğim kaygılarımı ispatlar nitelikte Kahire Komplosu diye vermişler filmi, komplo güzel bir isim ama kültür çatışması burada da ortaya çıkıyor. Dünyaya yön veren bir akademiye gelmek ve oranın da dünya kadar karmaşık, sıradan ve kirli olması güzel bir anlatı. İnsan, her şeyi kafasında nasıl da kutsuyor değil mi? Oysa yaşamaktan başka kutsal bir şey filmde de söylendiği gibi, yok.

İzleyelim.

"Misir diye Fatih'te cekmisler filmi" guzelmis.

oncelikle ulkenin eski kaynaklardaki adi 'Misr' degil, 'qubt' olarak gecer. Misr, kent/baskent anlami tasidigi gibi kelimenin Ibranicesi misrayim de 'bogaz' anlamina gelir.
Patterns of Evidence: Exodus'ta da gorebilecegimiz uzere 'bilimsel' arastirmalar sonucu Musa ve Israilogullarinin Misir(Egypt)'dan cikisina dair hicbir arkeolojik kanit bulunamamis. belgeselin sonlarina dogru dusulen "Misir kronolojisi birkac pacavraya dayaniyor" notunun da alti cizilmeli.
uzar,gider boyle.

'Iki denizin birlestigi yer' ve Musa'yi yani Kehf'i ,sehrin gobegindeki sozde Misir'dan alinan vergilerle yapildigi anlatilan,Fatih'teki Misir Carsisi'ni da unutmamak gerek.

Sultanahmet'te Misir'in Napolyon'u denen III. Tutmosis'in diktirdigi obelisk var amk. once gelen,lakabini sonra gelenden aliyor. O Napolyon da "Dunya bir ulke olsa baskenti Istanbul olur" diyen Napolyon hani. sonra n'apiyor? Misir'a sefere cikiyor. peki bu obeliskleri kimin sayesinde okuyoruz? yine Napolyon. gercekleri tarih yaziyorsa bu popcorn tarihi kim yaziyor?

sünni ve suni! hirsli ve ofkeli!