... Devamı "Passion: 1. Sürekli cezalandırcı acı, işkence, vb. bugün yalnız İsa’nın Son Yemekle ölümü arasındaki acılarını, çarmıhta çektiklerini anlatmak için kullanılıyor. 2. İncil’in İsa’nın çektiklerini anlatan bölümü. 3. (Özellikle felsefede) Dış güçler tarafından etkilenme durumu ya da kapasitesi. 4. Duygu, coşku, korku, aşk, nefret gibi insanda doğal olarak bulunan duygulardan her biri. 5. Kuvvetli ya da can yakıcı duygu, coşkusal dalgalanma. 6 a. Tutku, ihtiras, öfke, hiddet. b. Karşı cinse duyulan ateşli bir duygu, tutku." (Webster’s) Bir kadın, biri genç, biri yaşlı iki adam. Dökülen bir kamyonet, hiç müşterisi olmayan bir atölye, yarı aydınlık bir ev, yağmur, yerde su birikintileri ve çamur. Bir de, bütün bu karanlık-kurşuni ortama uymayan, önüne geçilmez bir tutku. Bu çorak toprakta örtbas edilme çabasına karşı alttan alta yanan , kıstırılmış bir tutku. Sonra da bu yakıcı tutkunun bir sonucu olarak adaletin koridorlarında aynı kapalı, boğucu havanın sürüp gitmesi. Hiçbir edimin cezasız kalmaması için didinen, ruhsuz, duygusuz, acımasız bir yüz: savcı. Karşısında da yasal boşlukları çok iyi kullanan, çıkarlarına düşkün bir avukat. Bütün bunların ortasında neredn çıktığı, ne işe yaradığı aydınlık bir adacık: Tanrının bağışlayıcılığının sonsuz olduğu, sevginin her şeyin üstesinden geleceği üstüne söylev çeken bir rahip. Bir iki ışık kaynağının yarı aydınlattığı, alan derinliği olan, enfes siyah-beyaz fotoğraflar, filmin boğucu havasını yaratan ögelerden biri. Öteki de eylemin bir türlü gelişmediği, geçen sürenin elle tutulacak kadar somutlaştığı çok uzun çekimler. Oyuncuların, özellikle Ildiko Bansagi’nin oyunuı da filmin bastırılmış kapalı havasına çok iyi uyuyor.