Gizli Günışığı

(2007)

Secret Sunshine a.k.a Milyang

Film 2 Saat 22 Dk. Dram Güney Kore

6.7

11 OY
PUAN VER
5

Imdb: 7.5 (9.556 OY)

KONUSU
Shin-Ae isimli bir kadın ve onun tek çocuğu Güney Korenin küçük bir kasabası olan Milyanga taşınırlar. Kocası yakın bir zamanda ölmüş olan Shin-Ae oğluyla birlikte, ölen kocasının doğduğu bölgede yeni bir başlangıç yapmaya karar vermiştir. Milyanga girerken, Shin-Aenin arabası kırsal otobanda bozulu ... Devamı
Shin-Ae isimli bir kadın ve onun tek çocuğu Güney Korenin küçük bir kasabası olan Milyanga taşınırlar. Kocası yakın bir zamanda ölmüş olan Shin-Ae oğluyla birlikte, ölen kocasının doğduğu bölgede yeni bir başlangıç yapmaya karar vermiştir. Milyanga girerken, Shin-Aenin arabası kırsal otobanda bozulur. Milyangdan Jong-chan isimli yerli bir tamirciyi, arabasını tamir etmesi için getirir. Farklı sosyal çevrelerden gelmelerine rağmen, ikili birbirlerinde huzuru bulduklarını keşfederler. Çok geçmeden trajedi Shin-Aeyi oğlunun kaçırılmasıyla beraber yeniden bulur. Shin-Ae ikinci bir açıklanamaz trajediyle başa çıkarken, yaşamının karanlığında bir yerlerde yatan aydınlığı bulmak için arkadaşı Jong-chanın yardımını kabul eder. Secret Sunshine (Milyang) bir kadının, trajedilerle başa çıkmaya çalışmasının hikayesini anlatıyor. Filmin yönetmeni daha önce Oasis Peppermint Candy ve Green Fish gibi önemli filmlere de imza atan Korenin itibarlı yönetmenlerinden Chang-dong Lee.

Dipnot: Bu filmdeki performansıyla Do-yeon Jeon (Shin-Ae), 2007 Cannes Film Festivalinde En İyi Kadın Oyuncu ödülünü almıştır.

YORUM YAZ

SPOILER

YENİ YORUMLAR

Tüm Yorumlar

@naksidil

8 yıl önce

8.5 / 10

"" Affetmek mi ? Nasıl affedebilirim ? affetmek isteyebilirim ama affedemem. Tanrı'nın onu çoktan affettiğini söyledi bana. Huzuru bulmuş . Tanrı onu affetmiş ! Günahları bağışlandıysa... onu tekrar nasıl affedebilirim ? Ne cüretle Tanrı onu affedebilir.. ben onu affetmeden önce ? Ama O günahlarının bağışlandığını ve huzura kavuştuğunu söylüyor.. Tanrı bunu bana nasıl yapabilir ? Neden ..""

Etrafımızda yığınla işlediği günahlarına karşılık , yaptığı ibadetleriyle Tanrıya yaklaştığını ve huzur bulduğunu söyleyen insan var ! Ve bu insanlarla Tanrı huzurunda sınanacağımız gün dahi yan yana durmak istemiyorum.. Af dileyebilirsin ama kendini Affedemezsin !

İnanmak ve affetmek uğruna belki de sayfalarca yazabiliriz.. Bunun için açık kalplilikle ve dürüstçe kendimizi yazmamız gerekir . Üzgünüm ama , ben affedemeyenlerden oldum ..
S

@siyahtuval

10 yıl önce

5 / 10

hmm değişik bir filmdi... sorgulatan özellikle affetmek affedilmek gibi kavramları dışa vuran bir yapıttı. lee chang-don tarzında bir film olmuş gene :)

@2760889966651

12 yıl önce

7.9 / 10

din psikologları bu filmi derinlemesine incelemeliler.

etkileyiciydi.

@poormf

13 yıl önce

8.5 / 10

alıntıdır....

Oasis ve Peppermint Candy gibi Güney Kore sinemasından çıkmış en iyi filmlerden ikisine imza atan Chang-dong Lee, Milyang isimli romandan senaryolaştırdığı ve yönettiği 4. filmi Secret Sunshineda çok tartışılacak bir meseleye diğer filmlerinde kullandığı dile çok yakın bir dille yaklaşıyor. Leenin 2000 yılında çektiği Peppermint Candynin baş karakteri Yongho ile birtakım benzerlikler taşıyan, karanlık yönleri ile aydınlık tarafı arasında sürekli çekişme halinde olan gerçek bir karakter daha resimliyor. Üstelik istenildiği gibi kullanılabilecek bu karakteri bir trajedinin tam ortasına konuşlandırarak bıçak sırtı sorgulamaları ile izleyenleri suyun yükselip çekildiği gel-gite çakılı bırakıyor. Her ne kadar filmin konusu içinde önemli bir konuyu açık etmiş olsam da, Junun kaybından sonra filmin esas meselesine değinmeye başladığını görebiliriz. Secret Sunshineın bu önemli kırılma noktasından sonra rotası baştan aşağı değişiy
... Devamı
alıntıdır....

Oasis ve Peppermint Candy gibi Güney Kore sinemasından çıkmış en iyi filmlerden ikisine imza atan Chang-dong Lee, Milyang isimli romandan senaryolaştırdığı ve yönettiği 4. filmi Secret Sunshineda çok tartışılacak bir meseleye diğer filmlerinde kullandığı dile çok yakın bir dille yaklaşıyor. Leenin 2000 yılında çektiği Peppermint Candynin baş karakteri Yongho ile birtakım benzerlikler taşıyan, karanlık yönleri ile aydınlık tarafı arasında sürekli çekişme halinde olan gerçek bir karakter daha resimliyor. Üstelik istenildiği gibi kullanılabilecek bu karakteri bir trajedinin tam ortasına konuşlandırarak bıçak sırtı sorgulamaları ile izleyenleri suyun yükselip çekildiği gel-gite çakılı bırakıyor. Her ne kadar filmin konusu içinde önemli bir konuyu açık etmiş olsam da, Junun kaybından sonra filmin esas meselesine değinmeye başladığını görebiliriz. Secret Sunshineın bu önemli kırılma noktasından sonra rotası baştan aşağı değişiyor. O andan itibaren film başlıyor sanki. İlk başlardaki rutin, naif hava, sinema dili olarak aşırı değişiklikler göstermiyor, ancak hayatın acı gerçeklerinden kopup gelen trajik olay, anne Shin-ae ve onun hazin hikayesini başlatıyor. Yani filmin başlarında sayılabilecek Junun ölümünden bahsetmesek, birçok taş yerine oturmayabilirdi. Shin-aenin acı kaybından sonra filmi başka mühim kırılma noktaları bekliyor. Böylece hiç aksiyon, kan, şiddet görmediğimiz bir filmin tüyler ürpetici isyanı, tarifsiz kederi ve dinler tarihinin başlangıcından bu yana tartışılmış meselelerin göbeğinde buluyoruz kendimizi. İşte Secret Sunshine, kayıpların, inançların, şüphelerin, günahların, affetmenin, bağışlanmanın hesabını tutuyor.

Yönetmen Chang-dong Lee, katmanlı karakterleri kanlı canlı hale getirmesini bilen, o karakterleri çıkışı olmayan dehlizlere hapsetmeyi seven ve onları bir deney faresini izler gibi izleyen seyircilerin vicdan akustiklerinde ses denemeleri yapan usta bir sinemacı. Bu söylemiş olduklarımı pekçok sinemacı da yapıyor. Leenin sinema matematiğinin formüllerine yaptığı birtakım katkılar ve kendi yazdığı senaryolar üzerindeki hakimiyeti, kendine has bir üslubu da beraberinde getiriyor. Belli bir üslup sahibi sinemacıların eserleri, ötekilere nazaran daha çarpıcı, daha kalıcı oluyor. Leenin en belirgin özelliklerinden biri karakter işleme titizliği.. Fakat bununla yetinmeyip o karaktere hazırladığı doğal ortama da aynı titizlikle yaklaşıyor. Önce o baş karakterin belli bir dönemi üzerinde yoğunlaşıyor, sonra diğer evreleri daha da yoğunlaştırarak birbirine ekliyor. Peppermint Candydeki Yongho ile Shin-ae arasındaki benzerlikler de bununla ilgili.

Yonghonun okul, askerlik, görev, aşk kronolojisini tersyüz ederek ve bu evrelerdeki kritik dönüm noktalarını bize yaşatarak, daha filmin başında çıldırmış bir adamı anlamamızı sağlayan Chang-dong Lee, Secret Sunshineda Shin-aenin hayatından geniş bir kesit almamış, yine de hayati önem taşıyan bir kronolojiyi takip etmiş. Önceleri ateist olan ve bu durumdan şikayetçi görünmeyen Shin-aenin ilk döneminin ardından, belki de acıların en büyüğünü tatmasıyla yön değiştirip, dış etkilerin de yardımıyla ikinci dönem olan itikad dönemi başlıyor. Fakat yine önemli bir dönüm noktasıyla (Junun kaybı kadar olmasa da çok önemli) ilk iki dönemin arasına sıkıştığı son evrede artık olacaklara karşı ümitsizce savrulma var. Yonghonun isyanı, Shin-aenin isyanı gibi sadece din hedefli değil, sisteme ve bireysel hatalara gidip gelen bir isyandı. Ama sapına kadar isyandı. O isyana giden yol üzerinde her ikisinin de yaşadığı olaylar zinciri, birey ne kadar güçlü olursa olsun insani zayıflıkların pençesinde yaptığı seçimlerin bedelini ödetir biçimde zalim oluyor.

Her iki film de, Takva gibi kapısının önüne kadar gelen fırsatı tepen, korkak bir filmden çok başka bir dünyada yaşıyor. Muharrem Efendinin geçirmeye elinin mahkum olduğu değişimin gazozuna maç mantığından bir farkı yoktu bana göre. Muharrem gibi bir malzeme, bir yönetmenin önüne kaç kere gelir ki? Yapmasının şart olduğu dünyevi-dini sistem eleştirisini boşverip (veya anlaşılması güç biçimde şifreleyip), araya parça misali ucuz cinsel rüyalarla veya 3. sınıf roldeki Bosnalı genç ile bir şeyler geveleme manasızlığına düşüyordu. Takvanın cesaretten anladığı buydu. Benzer frekanslarda olduğu düşünülürse değişim ve eleştiri nasıl yapılır, Secret Sunshine bir referans olabilir. Eğer aksi düşünülürse, o değişim ve eleştiriye hazır olunmadığı, muhtemelen de olunmayacağı sonucu çıkarılabilir.

Shin-aeye yakınlık bakımından Lars Von Trier filmi Breaking The Wavesde Emily Watsonun canlandırdığı Bess McNeillden de söz etmek isterim. Shin-aenin tüm devrelerini yakan son kırılma noktası ile girdiği son evre, Bessin Tanrı ile olan konuşmalarının ardından yaptığı dengesizlikler evresini anımsatmıyor değil. Bessin sorgusuz sualsiz itaatlerinin sebep oldukları ile, Shin-aenin sorgusuz sualsiz itaatlerinin sebep oldukları arasında sadece göreceli hasar farkı var. Secret Sunhine, Peppermint Candy, Takva, Breaking The Waves gibi filmler, hedeflerini ana karakterlerinin önünden arkasından, profilinden görmeye çalışan filmler. Ama kimin bunu başardığı, kimin denediği, kimin hiç üzerine kafa yormadığı yorumları bizlere kalıyor. Secret Sunshineın eleştirel bakışı çok güçlü. Ama sırf eleştirel olayım meraklısı değil. Zaten doğal akışı gereği Tanrı-din- Hristiyanlık üzerine söyledikleri olsun, bu söylemlere sebep olan hüzünlü-isyankar dokusu olsun bu eleştirel tavır esnasında yapmacık olması mümkün değil. Lafı ve olayları dağıtmadan, oldukça çiğ eleştiriler yapıyor. Shin-aenin Tanrıya ve dinine inanma sıkıntısı hem aynı sıkıntıyı çeken, hem de inancı sağlam izleyici profili için de dengeli denebilir. Fakat yine devreye giren o doğal akış, filmin her iki tarafı birbiriyle uzlaştırmak için göstermelik bir denge tutturmaya çalıştığını düşündürmüyor. Kısaca Secret Sunshine, bu iki kesimi birden memnun etme veya orta yolu bulma misyonu üstlenmiyor. Septik bir film. Karşı görüşe karşı kuşandığı silahlar ve saldırı planı elbette rahatsız edecektir. Bunu rahatsız etmeden yapmaya çalışan munis örneklerin çoğunluğu acımasız biçimde sıkıcıdır. Kah taraflardan birine körü körüne bağlı, kah orta yolu bulma uğruna herkese kucak açtığını sanan ezik örneklerdir. Secret Sunshineın bir orta yolu varsa bile, olması gereken diye bir şeyi başımıza kakmayıp, olanı saf haliyle yansıttığı için sorgu gücü zarar görmüyor.

Dinlerin varoluşlarından beri şüphe hep olmuştur. Bize doğruluğu söylenenler, öğretilenler ile bizim günlük yaşamda karşılaştıklarımızın örtüşmemesi, öteki alem hakkındaki tasvirlerin çelişkili hali, haksızlıkların ve kötülüklerin açtığı yaralara karşı somut çözümlerin getirileceği tesellisinin dayanakları, dilek ve duaların adaletsizliklere karşı gösterilmesi gereken haklı tepkileri/isyanları budaması gibi nedenler, bireylerde inanç problemleri yaratmıştır. Maneviyat gerçek bir ihtiyaç. Fakat farklı dinlerin varoluşu ve bunların yarattığı söylem kargaşası, teoride ve pratikte birlik olmaması insanların bu dinlere ve Tanrıya duyulan şüpheyi de beraberinde getirebilmiştir. Çeşitli inanç tavırları ortaya çıkmıştır. Mensubu olduğu dinin tüm gereklerini kayıtsız şartsız benimseyen, ama bunu yaparken kendi dininin dışındakilere gösterilecek hoşgörüyü kapının dışında bırakan, Tanrının sözleri kisvesi altında kendi yobazlıklarını dine alet edip din kuralları diye yutturmaya çalışan, Tanrının varlığına inandığı halde dinlere inanmayan veya ne Tanrı, ne de dinlerle alakası olmadığı halde maske takanlar buna örnektir.

Secret Sunshineın affetmek-affedilmek ile de çok derdi var. Dinlerde yeri olan kötülüğe hoşgörü, kötülüğe iyilikle cevap verme, sana yapılan kötülüğü bağışlama, öteki yanağı çevirme ne kadar ulvi bir kapsama alanına sahipse de o kötülüğün boyutları hakkında her zaman hazırlıklı olunmuyor. Affetmek her durumda bu kadar kolay oluyor mu? Çünkü her durum söz konusu. Belli durumlarda affedin, bazılarında affetmeseniz de olur gibi bir durum yok. Shin-ae, oğlunu kaybettikten sonra en büyük acıyı, tırnakları yediren bir yüzleşmenin ardından tekrar yaşıyor. Yapılan bir kötülüğü biz affediyoruz diyelim, ama bir yandan onu affetmeyecek, cezalandıracak birinin de olmasını arzu ediyoruz. Hele Tanrının o kötülüğü bağışlamasını ne derece hazmediyoruz? Tanrının bağışlayıcı olması kadar, yapılan her kötülüğün bağışlanma kapısının da açık olmasını Shin-aenin karşılayış şekli için ne söylenebilir?

Son olarak filmin incisi Do-yeon Jeondan söz edelim. Asyalı suretlerin birbirinden farklarını güç anlamamız, farklı bir ırkın gözünden bakmamızla veya onları oyuncu olarak çok farklı projelerde, sıkça izlemeyişimizle ilişkili belki de. Ama bir kez benimsediğimiz Uzakdoğulu bir oyuncuyu da kolay kolay unutmuyoruz. Kocasını, oğlunu, inancını ve nihayet kendisini kaybetmiş Shin-aenin depresif, mutlu, telaşlı, huzurlu, kederli anlarını, geçirdiği üç değişik evreyi canlandırmak, bu hisler üzerine rol yapmak her oyuncunun eline geçen bir fırsat, her oyuncunun üstesinden gelebileceği bir kolaylık değildir. Şimdi oturup sayamayacağımız kadar fazla Güney Kore yapımında rol almış 34 yaşındaki Do-yeon Jeon, Cannes Film Festivalinde En İyi Kadın Oyuncu ödülünü de aldığı performansıyla doğallığın zirvesinde. İddiasız duru güzelliği bize Shin-aenin paramparça olmuş ruhuyla bir bütün halinde yansıyor. Zaman zaman dehşet verici bir doğallıktan bahsediyorum.

Shin-aeye ümitsizce aşık oto tamircisi rolüyle Güney Korenin en güçlü aktörlerinden Kang-ho Songun saf, sadık ve komik tiplemesi de ayrı bir renk. Onun Shin-aeyi gerçekte ne amaçla istediğini anlatan çok da güzel bir sahnesi var. Bu uzunca yazı, Secret Sunshineı tam olarak anlatmıyor. Çünkü filmden alınacak şeyler aynı olsa da, yorumlar farklı olacaktır. Herkesin inancı, günahı, sevabı, ibadeti kendine ait. Kutsal kabul ettiğimiz değerlerimiz için yaşıyoruz. Ama bazı insanlar için din kavramı ve onun insanoğlu tarafından değiştirilmiş, katılaştırılmış kuralları hala tartışılıyor. Filmin kimi yorumları hoşunuza gitmeyebilir. Fakat ortada duran şeyi bir sinema eseri, onun yapmak istediğini de banal bir propaganda olarak algılamaz isek, Secret Sunshineın son yılların en eleştirel filmlerinden biri olduğu konusunda hemfikir oluruz.

@poormf

13 yıl önce

8.5 / 10

Kendinizi, ritüelleri farklı olsa da dinlerin insan ve toplum yaşamı üzerine etkileri konusunda sorgulayacağınız, oyunculuğu ve kurgusuyla oldukça başarılı bir film.

Çocuğu öldürülen kadının en dar zamanında başına uzanan ilahi el, dertlerine çözüm olabilecek midir?

Kadına karşılıksız yardım etme çabasındaki adam tiplemesi ve adamın "solucanı korkuttun bir daha geri gelmez" repliği çok hoştu...

8/10
SPOILER

Gizli Günışığı filmine Benzer Film ekliyorsun.

Arama Sonuçları

Gizli Günışığı filmini Kategorize ediyorsun.

Bu filmi aşağıdaki seçenekleri işaretleyerek kategorize edebilirsin.

Arama Sonuçları

Gizli Günışığı filmine Konu ekliyorsun.

Arama Sonuçları

FİLM İLE İLGİLİ İSTATİSTİKLER
GİRİŞ YAP
Şifremi Unuttum!

ÜYE DEĞİL MİSİNİZ?

HEMEN ÜYE OLUN
Aktivasyon Mailim Gelmedi!
ŞİFREMİ UNUTTUM
AKTİVASYON MAİLİ GÖNDER
ÜYE OL