Burgonya Dükü

Peterciğim öncelikle iyi hoş güzel düşünmüşsün. belli ki ışıkla, sesle ve kurguyla aran çok iyi ki görüntülerin muhteşem buna diyecek bir gram lafım yoktur. Fakat var olan konuyu o kadar sığ ve o kadar ’aynı’ noktadan bakmış durmuşsun ki bir yerden sonra ya bunu 1 saat 40 dk yapmaya ne gerek vardı orta metrajla verseydin de sana hayran kalsaydık demeden duramıyorum. kelebekler evet koza metaforu olarak kullanılmış. sesleri farklı olan iki kelebeğin vücut bulmuş versiyonlarını izliyoruz 2 kadında. ikisinin de kendine ait yorumlanabilir güzellikleri var fakat, onlara sadece o taraftan ve hep de aynı noktadan görmek biraz sıktı açıkçası. biraz altını doldurabilirdik, ille bu fantezilere neden girdikleri neden devam ettirdikleri vs gibi konularda değil, yeryüzünde olmayan bir dünya varmış da orada sadece böyle şeyler olurmuş havasından kaçmak adına biraz altı doldurulabilirdi.

Cynthia karakterini oynayan oyuncuyu aşırı beğendim. başka bir yerde izlememiştim gerçekten tüm o yaşadığı ’ben bunu istemiyorum da’ hallerini gördüm. ama neden istemediğini daha doğrusu istememesine rağmen sanki kafasına silah tutulmuşca yapmasına da anlam veremedim çünkü karşı tarafın sevgisinin olduğuna dair onun hoşuna gidebilecek bir güzellk bile göremedik ki ya bu kadın böyle böyle ama şu huyları da iyi falan deyip kalsın.

Kimileri de farklı açılardan görüp etkilenecektir ama bence vasat bir film.

Aslında büyük bir yanılgı içindeyiz.

Şunu demek doğru olur film biraz farklı. Şöyle, öncelikle film lezbiyen filmi değil ve filmin içinde cinsellik yok. Yani var da yok. Sanatsal bir cinsellik barındırıyor. Çıplaklık falan yok filmde. Film bir ütopik evren içinde işleniyor. Filmde hiç erkek yok!!! Bu nedenle lezbiyen filmi değil. Erkeğin olmadığı bir evrende kadınlara lezbiyen denmez. Bazı yorumlar hatalı kısacası. Başından sonuna kadar film anlatmak istediğini anlayana göre değiştirebilir. Gülücük Karmaşık bir işlenişi var. Filmin en çarpıcı tarafı sonlarına doğru yaşadığımız sadomazoşizm tavırlar. Şiddet ve zevk birlikteliğinin insandaki ciddiyeti büyük bir sıradanlık yaratıyor. Farklı bir yapım olmuş.

Filmde anlatılan kelebek teması da aslında filmin ana konusu. O sandık kadının kozası görevinde kullanılıyor. Sandığa her girdiğinde yeniden evrimleşen bir canlı olarak çıkıyor. Tabi filmin bu kadar farklı olmasını oyuncuların başarısı da etki ediyor. Birçok nokta vardır anlamadığımız. Kubrick tarzı bu filmlerin neredeyse her yeri sanatsaldır zaten. O takılan peruklardan tutun aynılaşan cümlelere kadar her şey yönetmenin zihin gücü.

Filmi anlamaktan çok olağan farklılığa uyum sağlamak daha iyi olacaktır. Filmi hiç sevmeyen de çıkacaktır çok seven de. Bana kalırsa farklı izlenilebilir bir yapım. Yönetmeni ne kadar yakalayabilirsek film o kadar değerlenecektir.

İyi seyirler.

P: 7