26 yaşındaki hukuk öğrencisi Farid hayatı boyunca Fransada yaşamıştır. Babası hasta düşünce, aileden kalan evi yıkılmaktan kurtarması için onu Cezayire gönderir. Farid daha önce hiç ayak basmadığı, dilini bile zar zor konuşabildiği bir ülkeyle karşılaşır ne anladığı ne de umursadığı bir ülkedir bu. Fakat babasının köyünde, birkaç olağanüstü karakterin dostluğunu kazanır. Mizahları ve dürüstlükleri onu önce şaşırtır sonra da duygulandırır. Bunlardan biri, adaşı olan, zeki ve kurnaz küçük kuzenidir, bir şekilde Fransaya gitmeyi hayal etmektedir.
İki delikanlı, bazı önemli evraklar için birlikte eğlence kenti Orana giderler. İçkili, müzikli sefih bir gecenin ardından Farid, otel odasında uyandığında tek başınadır, kuzeni ve pasaportu ortada yoktur. Annesini arar, o da her şeyin aile içinde çözülebileceğini söyler. Kuşkucu ve yardımseverlikten uzak Cezayir bürokrasisiyle boğuşurken zorunlu olarak köyde kalan genç Fransız, ailesinin geçmişini, kendi köklerini öğrenmeye başlar. Sonra bir telefon gelir, babasının durumu daha da kötüleşmiştir. Farid, pasaportu olsun olmasın en kısa zamanda Fransaya dönmek zorundadır.
Kaynak:Altın Koza Film Festivali