1 yıl önce
George Carlin: Back in Town
(1996)
8.1
21 OYPUAN VER
5
Imdb: 8.6 (3.541 OY)
KONUSU
George Carlin brings his comedy stylings to the Beacon theater in New York City. He rants about Abortion, The death penalty, prison farms, fart jokes, free floating hostility and words.
-
Rocco Urbisci
Yönetmen
-
George Carlin
Senarist
OYUNCULAR
Tüm Oyuncular ve Teknik Ekip
Kendisi
YORUM YAZ
YENİ YORUMLAR
Tüm Yorumlar
Muhafazakarların , politikacıların oksimoron düşünce ve davranışlarına giriyor, deşiyor,ondan sonra çıkıyor. Bi güzel hissettiriyor ki . Ama tabi bazı değerleri bi tarafa bırakıp izlemek lazım yoksa bi boka yaramaz .
Sırasıyla, kürtaj yasağı, din, kullanılan deyimler, dönemden farklı giyim-kuşam ve en önemli kısım olan politikacılar konularını ele aldığı bir stand-up gösterisi. Oldukça ağır bir kullanmakla birlikte son derece zeki gönderme/eleştiri ve metaforları barındırır. Gülünür gülünmez bu kişiden kişiye değişir, şahsımca eleştirilerinin başarısının yanında oldukça güldürücüydü :)
İlk yarım saatinde hiç güldürmedi ama sonrasında iyi açıldı. Özellikle politikacılarla ilgili tespitleri şahaneydi. Adamcağız Amerika’da yaşayıp şikayet etmiş bir de bizdeki cahil boomer dinazorları görseydi?
Bazı izleyiciler için küfür anlamında ağır bir içeriği var. Aslında rahmetli bence bunu bir yerde metafor olarak kullanıyor. Aslında dinlere, topluma tüm bu gergin, sinirli halinin altında kırgın bir yapı yatıyor. bunu da her seferinde argo sözcüklerle dile getiriyor. Ağır bir dili olsa da, arada çok mantıklı çıkarımlar var ve katıldığım konulardan bir tanesi, "sorgulamak"
Artık hiçbir şeyi sorgulamıyoruz, sadece tüketiyoruz ve bu durum ileride daha da kötüye gidecek. Geleceğimiz hakkında endişelerimiz var ama kimse bir şey yapmıyor bu konuda.
Bence izlenmesi gereken bir yapım, en azından biraz farklı bir yönden bakmak için hayata ya da tebessüm etmek için. Gülmek demiyorum çünkü o kadar ağır ki sözler gülemiyorsun :)
Artık hiçbir şeyi sorgulamıyoruz, sadece tüketiyoruz ve bu durum ileride daha da kötüye gidecek. Geleceğimiz hakkında endişelerimiz var ama kimse bir şey yapmıyor bu konuda.
Bence izlenmesi gereken bir yapım, en azından biraz farklı bir yönden bakmak için hayata ya da tebessüm etmek için. Gülmek demiyorum çünkü o kadar ağır ki sözler gülemiyorsun :)
İçinde şöyle bir metin vardır, biraz sansürlemek zorunda kaldım;
Herkes politikacılardan şikayet ediyor. Herkes kötü olduklarını söyler. İyi de bu politikacıların nereden geldiklerini sanıyorlar? Gökten düşmezler. Başka bir boyuttan gelmezler. Amerikan ebeveynlerinden, ailelerinden, evlerinden, okullarından, kiliselerinden, işyerlerinden ve üniversitelerinden geliyorlar ve Amerikan vatandaşları tarafından seçiliyorlar. Yapabileceğimizin en iyisi bu millet. Ortaya koyabildiğimiz bu kadar. Sistemimizin ürettiği budur: Çöp giriyor, çöp çıkıyor.
Eğer vatandaşlarınız bencil ve cahilse liderleriniz de bencil ve cahil olur. Koşullar hiçbir şekilde iyileşmiyor; sadece her seferinde yeni bencil ve cahil Amerikan nesilleriniz oluyor. Bu yüzden belki de rezil olanlar politikacılar değildir. Belki de başka reziller var elde. Halk gibi. Evet, halk rezil. Alın size güzel bir seçim sloganı: "Halk rezildir, ... Devamı
Herkes politikacılardan şikayet ediyor. Herkes kötü olduklarını söyler. İyi de bu politikacıların nereden geldiklerini sanıyorlar? Gökten düşmezler. Başka bir boyuttan gelmezler. Amerikan ebeveynlerinden, ailelerinden, evlerinden, okullarından, kiliselerinden, işyerlerinden ve üniversitelerinden geliyorlar ve Amerikan vatandaşları tarafından seçiliyorlar. Yapabileceğimizin en iyisi bu millet. Ortaya koyabildiğimiz bu kadar. Sistemimizin ürettiği budur: Çöp giriyor, çöp çıkıyor.
Eğer vatandaşlarınız bencil ve cahilse liderleriniz de bencil ve cahil olur. Koşullar hiçbir şekilde iyileşmiyor; sadece her seferinde yeni bencil ve cahil Amerikan nesilleriniz oluyor. Bu yüzden belki de rezil olanlar politikacılar değildir. Belki de başka reziller var elde. Halk gibi. Evet, halk rezil. Alın size güzel bir seçim sloganı: "Halk rezildir, ... Devamı
İçinde şöyle bir metin vardır, biraz sansürlemek zorunda kaldım;
Herkes politikacılardan şikayet ediyor. Herkes kötü olduklarını söyler. İyi de bu politikacıların nereden geldiklerini sanıyorlar? Gökten düşmezler. Başka bir boyuttan gelmezler. Amerikan ebeveynlerinden, ailelerinden, evlerinden, okullarından, kiliselerinden, işyerlerinden ve üniversitelerinden geliyorlar ve Amerikan vatandaşları tarafından seçiliyorlar. Yapabileceğimizin en iyisi bu millet. Ortaya koyabildiğimiz bu kadar. Sistemimizin ürettiği budur: Çöp giriyor, çöp çıkıyor.
Eğer vatandaşlarınız bencil ve cahilse liderleriniz de bencil ve cahil olur. Koşullar hiçbir şekilde iyileşmiyor; sadece her seferinde yeni bencil ve cahil Amerikan nesilleriniz oluyor. Bu yüzden belki de rezil olanlar politikacılar değildir. Belki de başka reziller var elde. Halk gibi. Evet, halk rezil. Alın size güzel bir seçim sloganı: "Halk rezildir, umutlarınızı s*ktir edin!" Umutlarınızı s*ktir edin. Çünkü bu gerçekten sadece politikacıların hatasıysa nerede bu bütün alnı açık, zeki, bilinçli insanlar? Nerede bu akıllı, dürüst, zeki Amerikalılar? Taşın altına elini sokacak, ülkeyi kurtaracak ve yolu gösterecek? Bizim ülkemizde böyle insanlar yok! Herkes alışveriş merkezinde. Kıçını kaşıyor, burnunu karıştırıyor, bel çantasından kredi kartını çıkartıyor ve gidip ışıklı spor ayakkabısı alıyor. Uzun lafın kısası, bu politik ikilemi çok basit bir yolla çözdüm: Seçim günü, evde otururum. Oy vermem. İki nedenden dolayı oy vermem: Birincisi, anlamsızdır. Bu ülke uzun zaman önce alınmış, satılmış ve ücretleri ödenmiştir. Her dört senede bir temcit pilavı gibi önünüze koyarlar. Hiçbir s.kim ifade etmez. İkincisi ise, ben oy vermem çünkü inanıyorum ki; oy verirseniz şikayet hakkınız olmaz. İnsanlar bunu çarpıtmayı severler, biliyorum. "Ama işte oy vermezsen şikayet etme hakkın olmaz." derler. İyi de bunun neresi mantıklı? Oy verirseniz "o" insanlar meclise gire her şeyi bok eder ve bunun sorumlusu siz olursunuz. Sorunu siz çıkardınız, onları siz seçtiniz, şikayet etmeye hakkı olmayan da sizsiniz. Diğer taraftan ben, oy vermemiş olan ben, hatta aslında seçim günü evinden bile ayrılmamış olan ben, hiçbir şekilde bu insanların yaptıklarından sorumlu değilim ve benimle hiçbir alakası olmayan sizin yarattığınız bela hakkında canımın istediği kadar şikayet edebilirim. Biliyorum ki bir kaç ay sonra o çok sevdiğiniz gösterişli başkanlık seçimlerinden birine daha gideceksiniz, gülüp eğleneceksiniz. Eminim ki, seçimler biter bitmez ülkeniz anında gelişecektir. Bana gelince, o gün evde kalıp esasında sizin yaptıklarınızı yapacağım. Aradaki tek fark, ben mastürbasyon yapmayı bitirdiğimde elimde gösterebilceğim bir şeyler olacak."
Herkes politikacılardan şikayet ediyor. Herkes kötü olduklarını söyler. İyi de bu politikacıların nereden geldiklerini sanıyorlar? Gökten düşmezler. Başka bir boyuttan gelmezler. Amerikan ebeveynlerinden, ailelerinden, evlerinden, okullarından, kiliselerinden, işyerlerinden ve üniversitelerinden geliyorlar ve Amerikan vatandaşları tarafından seçiliyorlar. Yapabileceğimizin en iyisi bu millet. Ortaya koyabildiğimiz bu kadar. Sistemimizin ürettiği budur: Çöp giriyor, çöp çıkıyor.
Eğer vatandaşlarınız bencil ve cahilse liderleriniz de bencil ve cahil olur. Koşullar hiçbir şekilde iyileşmiyor; sadece her seferinde yeni bencil ve cahil Amerikan nesilleriniz oluyor. Bu yüzden belki de rezil olanlar politikacılar değildir. Belki de başka reziller var elde. Halk gibi. Evet, halk rezil. Alın size güzel bir seçim sloganı: "Halk rezildir, umutlarınızı s*ktir edin!" Umutlarınızı s*ktir edin. Çünkü bu gerçekten sadece politikacıların hatasıysa nerede bu bütün alnı açık, zeki, bilinçli insanlar? Nerede bu akıllı, dürüst, zeki Amerikalılar? Taşın altına elini sokacak, ülkeyi kurtaracak ve yolu gösterecek? Bizim ülkemizde böyle insanlar yok! Herkes alışveriş merkezinde. Kıçını kaşıyor, burnunu karıştırıyor, bel çantasından kredi kartını çıkartıyor ve gidip ışıklı spor ayakkabısı alıyor. Uzun lafın kısası, bu politik ikilemi çok basit bir yolla çözdüm: Seçim günü, evde otururum. Oy vermem. İki nedenden dolayı oy vermem: Birincisi, anlamsızdır. Bu ülke uzun zaman önce alınmış, satılmış ve ücretleri ödenmiştir. Her dört senede bir temcit pilavı gibi önünüze koyarlar. Hiçbir s.kim ifade etmez. İkincisi ise, ben oy vermem çünkü inanıyorum ki; oy verirseniz şikayet hakkınız olmaz. İnsanlar bunu çarpıtmayı severler, biliyorum. "Ama işte oy vermezsen şikayet etme hakkın olmaz." derler. İyi de bunun neresi mantıklı? Oy verirseniz "o" insanlar meclise gire her şeyi bok eder ve bunun sorumlusu siz olursunuz. Sorunu siz çıkardınız, onları siz seçtiniz, şikayet etmeye hakkı olmayan da sizsiniz. Diğer taraftan ben, oy vermemiş olan ben, hatta aslında seçim günü evinden bile ayrılmamış olan ben, hiçbir şekilde bu insanların yaptıklarından sorumlu değilim ve benimle hiçbir alakası olmayan sizin yarattığınız bela hakkında canımın istediği kadar şikayet edebilirim. Biliyorum ki bir kaç ay sonra o çok sevdiğiniz gösterişli başkanlık seçimlerinden birine daha gideceksiniz, gülüp eğleneceksiniz. Eminim ki, seçimler biter bitmez ülkeniz anında gelişecektir. Bana gelince, o gün evde kalıp esasında sizin yaptıklarınızı yapacağım. Aradaki tek fark, ben mastürbasyon yapmayı bitirdiğimde elimde gösterebilceğim bir şeyler olacak."
George Carlin: Back in Town filmine Benzer Film ekliyorsun.
George Carlin: Back in Town filmini Kategorize ediyorsun.
Bu filmi aşağıdaki seçenekleri işaretleyerek kategorize edebilirsin.
George Carlin: Back in Town filmine Konu ekliyorsun.
FİLM İLE İLGİLİ İSTATİSTİKLER
Arama sonuçları
Bu filmi izleyen 20 kişi
Kullanıcı Bulunamadı...
ÜYE OL