... Devamı Kaybedilenler, geride kalanlar ve onların birbiri üzerine iplik örgüsü gibi işlenmiş, rengini arayan siyah-beyaz hikayesi.
İspanyol ressam Miquel Barcelonun ürpertici fırça darbeleriyle açılan filmin ilk sahnesi, bir orman ayininde bacaklarından asılıp ateşe atılmış bir karakteri ve etrafında toplaşan hayvanları resmederken, derin keder henüz o ilk saniyelerde tohumlarını salıveriyor izleyicinin derinine.
Bir araba kazasında iki kızlarından birini kaybetmenin verdiği acıyı, hafıza kaybıyla atlatmaya çalışan baba ve sadece kızını değil kocasını da bir anlamda kaybetmiş anne, ellerinde kalan diğer kızlarıyla hayatlarına devam etmeye çalışırlar. İçlerindeki boşluğu, gidebilecekleri en kalabalık mekanlarda doldurmaya çalışmak, bulabildikleri tek çözüm yolu olur.
İzleyeni çerçevenin derinliğine daldıran, olayların her saniyesine tanık gibi kullanılmış statik kamera, tek plan çekimler ve doğaçlama diyaloglar, 60lar Fransız sinemasına bir dönüş niteliğinde.