A Love to Hide

1942 Fransa' sın da geçen aşk, ihtiras, entrika ve dram yüklü bir hikaye. Bu kadar etkileyici ve kaliteli yapımların tozlu raflarda kalıyor olmasından dolayı ne kadar üzgün olduğumu anlatmak çok güç.. Aslında sebebi oldukça açık... Dışlanan, hor görülen, insanca muamele görmeyen bir topluluk olarak nitelendirilen EŞCİNSEL hayatların çarpıcı öykülerini barındırdıkları için her daim arka planda kalmaya mahkum ediliyor bu tarz senaryolar... Neden bir insanın kişisel tercihleri, hayata bakış açısı veya yaşam standartları diğerleri için bu kadar önemli olur ki..? Tüm bu duygulardan arınmış bir şekilde karşımızda ki insanı sadece İNSAN olduğu sevemiyoruz... Belki sevmemiz de gerekmez fakat her ne olursa olsun SAYGI duymak zorundayız... Ama ne yazık ki tarih tekerrürlerden ibarettir.. Hiçbir zaman değişmemiş olan, aşırı derecede barbarlık barındıran ve insani yükümlülüklerden yoksun bireylerin taciz ve saldırılarına maruz bırakılan bir oluşum olarak kalacak EŞCİNSELLİK....

Bazen düşmanlarımızı çok ta uzaklarda aramamamız gerekiyor. Bir kardeşin hırsı ve içten içe beslediği düşmanlığı hem kendi hem de beraberinde ki birçok hayatın tükenmesine sebebiyet verebiliyor. Çok basit gibi görünen bir çıkar mücadelesinin neticeleri katlanılamaz hale geldiğinde artık yapılabilecek bir şey kalmıyor ve duyulan vicdan azabı telafi etmeye yetmiyor sebep olunan hataları...

Geçen hafta izlediğim ve beni gerçekten çok etkileyen BENT filmine olan benzerliğiyle hayli ilgimi çeken film gerçekten hem kurgusuyla hem de başarılı oyunculuk performanslarıyla takdirimi kazanmayı başardı. Birçok sahnesinde tüylerimin diken diken olduğu, sırf Eşcinsel diye insanlara yapılan zulüm ve haksızlığın sınır tanımadığını tüm çıplaklığıyla gözler önüne seren harikulade bir filmdi. Şiddetle ve ısrarla tavsiyemdir... Nasıl ki bir insan göz rengini seçemiyorsa cinsel kimliğini de seçme şansına sahip olamaz....... 10 / 9