Kurtlar Vadisi Filistin

Öncelikle belirteyim hiç bir şekilde '' Kurtlar Vadisi'' fanı falan değilim. Dizi saırım 8 yıldır ekranlar ama toplamda 3 bölüm izlememişimdir. Kurtlar Vadisi Irak filmi için yaptığım nahoş yorum için de hiç pişman değilim ama ben bu filmi beğendim.

İlk olarak sinema tutkunu olduğumu belirteyim. iyi bir sinema izleyicisiyimdir. seçiciyimdir ama teknikten taktikten, kamera açısından falan anlamam gözüme hoş gelen her sahne benim için başarılıdır. Kış akşamlarının en büyük zevki tv nin karşısında çay sigara ve iyi bir film kombinasyonu yapmaktır benim için. geç saatlere kadar çalıştığımdan kendime ayırabildiğim zaman anca bir film süresi kadar olduğundan izleyeceğim şeyden maksimum zevk almak, beğenmek isterim. Bu bakımdan sağda solda binlerce kişi tarafından fezaya çıkmış beğeni ortalaması ile yorumlanan bir çok film benim için hayal kırıklığı olmuştur. zevkler ve renkler tartışılmaz elbette. Bu bakımdan Kurtlar Vadisi dizi ve filmleri ya çok sevilmiş yada nefret edilmiştir. Bu efsanenin holiganları olduğu gibi, tek bir sahnesini izlemeden nefret edeni de vardır. bu bakımdan nötr olduğumu rahatlıkla söyleyebilirim. her ne kadar necati şaşmaz ın oyunculuğu konusunda derin şüphelerim varsa da ön yargılı değilim. tıpkı mahsun kırmızıgül e olduğu gibi. ama mahsun un 3 filmini de izledikten sonra çok rahatlıkla söyleyebilirim ki kendisine karşı ön yargım anlatılmaz boyutta.

Tüm bu veriler ışığında dün akşam sinemada izleme forsatı buldum bu filmi. aslında fırsat bulmak yanlış bir deyim gittim izledim diyim :)

spoiler e kaçacak şeyler yazabilirim bu yüzden dikkat ederek okumanızı tavsiye ederim

Film mavi marmara gemisine yapılan baskınla başlıyor. zaten fragmanda en dikkat çeken şey mavi marmara gemisiydi. ama üzülerek söyleyeyim ki, filmin geri kalanında mavi marmara ile alakalı bir tek cümle ve sahne yada herhangi bir bağlantı yok. filmi izledikçe aslında israil denen terorist devlet in ( bu görüşümün bu filmle bi alakası yok ) yediği nanelerin bir kolajı olduğunu farkediyorsunuz. herşey den biraz var ve israile karşı tanrının gazabı bu kez firavun yada hitler değil polat alemdar :)

3 kafadarımız doğu küdüste takım elbiseleri ile arzı endam ederken, muhteşem yüzyıl dizisinin mahidevran ı ablayı da bir turist kafilesinin rehberi olarak filme dahil ediyoruz. kontrol noktasında çakışan bir hikaye filmin geri kalanına yön veriyor. israil askerinin gayet ukala ve küçük dağları ben yarattım, büyükler de babamdan miras tavırları hem yahudi turist rehberi ablayı hem de 3 silahşörlerimizi tilt ederken, polat alemdar nuş ile uslanmayanı etmeli tekdir, tekdirle uslanmayanın hakkı kötektir diyerek aksiyona başlıyor. ancak sahnede yer alan israil askerinin aşağılayıcı tavırları izleyenin bile sinir katsayısını yükseltiyor. niye geldiniz israil e sorusuna karşı , israil e değil , filistin e geldi cevabı film boyunca devam edecek sidik yarışının startını veriyor. hafif kazmamsı israil askerleri ile 3 silahşörler arasında başlayan çatışma çarşının içlerinde epeyce devam ediyor. burda tek falso filmin sonuna kadar devam edecek olan polat alemdar ın her attığını vurması dahası head shot olayı. muazam bir counter strike canlandırması, güzel efektler, başarılı figüranlar ve gerçekten çok güzel oluşturulmuş bir atmosfer eşliğinde azcık soluklan yeğenim olayıyla son buluyor. bu arada yahudi turist rehberi abla da bizimkilerin başına kalıyor.

Filmin geri kalanı kah drama kah tekrar counter strike moduna geçiyor. bir türlü dengeyi sağlayamadığı gibi, verdiği az sayıda ama önemli mesajın algılanmasını da zorlaştırıyor. israil in teknoloji üssü baskını, gerçeklikten çok uzak olsa da, yine başarılı efektler ve bugüne kadar hiç görmediğim kadar başarılı rol kesen figüranlar sayesinde sindirilebilir bir vaziyet alıyor.

polat ve ekibine yardım eden filistinli osman ın dramı başlıyor akabinde. kanımca filmin en vurucu sahneleri bu bölümde. filistin de yaşanaları belkide çok çok hafif şekliyle ekrana taşıyor film. israil in filistinlilere uyguladığı psikolojik zulüm, kirli israil komutanları, dünyayanın neresinde savaş varsa oraya yollanan yasaklı silah ve mermiler yüzeysel olarak işleniyor ancak dediğim gibi almak isteyen çok rahatlıkla alabiliyor bu mesajları.

mahalle baskını, elleri kelepçeli filistinlilerin sırtlarından vurulması, kadın çocuk demeden vurulan, dövülen filistinliler kanun tanımaz israil ordusunun mezalimi aksiyon eşliğinde işlenince yine güzelim mesaj ve yine çok başarılı mekan, oyunculuk ( figüranlar için ) vs vs istenen etkiyi yapmıyor ama biz yine aldık mesajımızı, çok sorun etmedik.

iyice çileden çıkan moşer in gemi azıya alıp, polat a yarıdm eden osman ın evini basıp anasını vurması, felçi oğlunu evin içinde bırakıp dozerle evi çocuğun başına yıkması gerçekten görülmeye değer bir dram olarak filmin en beğendiğim sahnesi olarak kayda geçiyordu. sanırım bu sahnede boğazına birşeyler düğümlenmeyen, gözleri dolmayan lanet okumayan kimse yoktur.

ve sonlara doğru sürekli çatışma silah sesi patlama sesi duymaktan orta kulak felci geçirmeye yakın biz seyircilere yeni bir süpriz yapıyor filmimiz. israil üs baskını. içerde ne kadar asker varsa alayı temizlenirken bu sefer easy modda call of duty oynar gibi hissettim kendimi. dediğim gibi filmin tek eksisi çatışmalarda çok fazla israil askeri bulunması ve polat ın attığını vurması ama hiç vurulmaması. ancak taktire şayan bir olayda gerçekleşiyor filmde ve polat ın m-16 sının mermisi bitiyor ama polat tabancayla yardırmaya devam ediyor. dediğim gibi hafiften absürd kaçan çatışma sahneleri izleyeni filmden koparıp 3 dakika önce perdede gördüğü dramı unutturuyor. bi bakıma film kendi ayağına sıkıyor.

ve artık finale geliyoruz. israil den çalınan silahlar filistin li direnişçilere dağıtılıyor, ya herru ya merru diyerek tankla helikopterle mahalle ye dalan moşer tabiri caizse ortalığın ....... koyuyor. ancak bu kez karşısında molotof ve taş atan filistinlilere ek olarak silahlı filistinliler de olunca, gönül rahatlığı ile söyleyebileceğim, Black Hawk Down ı aratmayan en az onun kadar iyi kurgulanmış, oynanmış muhteşem bir sokak çatışması enfes görüntüler eşliğinde koltuğa çiviliyor.

filmin sonunu söyleip mallık yapmayalım artık ama tahmin etmek zor değil elbette.

filmin pek çok yerinde vurucu replikler mevcut.

* moşer in yahudi turist rehberine sen ne biçim yahudisin lafına kızımızın sen ne biçim insansın demesi güzel bir ayrıntıydı benim için. mesaj da iyiydi.

* israil in kullandığı misket bombalarının sokak çatışmasında da yer alması ve ortaya çıkardığı görüntüler bm nin kulaklarını çıblatmaya sanırım yeter.

* sokakta oynayan filistinli çocukların vurulması, felçi çocuğun evin içine hapsedilip, evin çocuğun üstüne yıkılması, yıllardır sürekli gördüğümüz, bir taşın arkasında babasıyla israil askerlerinin mermilerine hedef olan çocuğa yapılmış iyi bir gönderme gibi geldi bana

* moşer in polat a anlattığı türk le yahudi ilişkisi hikayesi gerçekten düşünmeye değer bir ayrıntıydı

* filistin mahallesinde kısılı kalan yahudi rehber in korktuğunu gören filistinli kadının sana burda bişey yapmazlar, yapamazlar, o gözle bakmazlar, bizim düşmanımız zulüm edenler, yahudiler değil sözü yine film içinde öne çıkan mesajlardandı.

* ensesi kalın siyasetçi yada iş adamı tipin, bm tarafından yasaklanmış bir merminin afrikaya el altından satılması işi için kurduğu bm nin hangi kararına uyduk ki buna uyalım sözü iyi bir detaydı.

* moşer in yine bu mermilerle ilgili olarak, sadece otopside anlaşılabilir ama afrikada ölenlere otopsi yapılmaz demesi başka bir diyarların kapısını aralaması bakımından yine güzel bir enstantane idi.

film için son olarak değerlendirme notu verecek olursam :

oyunculuklar : 10 / 8 ( figürasyon çok başarılıydı )

efektler : 10 / 10

senaryo : 5 / 10

atmosfer, teknik kullanılan araç gereçler : 10 /10

( özellikle israil tankları ve helikopterleri çok gerçekçi bir şekilde modellenerek başarılı bir iş çıkarmışlar )