Anna'nın Tutkusu

(1969)

The Passion of Anna a.k.a En passion

Film 1 Saat 41 Dk. Dram İsveç

7.6

41 OY
PUAN VER
5

Imdb: 7.6 (10.429 OY)

KONUSU
Filmde, bir karı-koca, eşini trafik kazasında kaybetmiş bir kadın ve küçük bir kulubede yalnız yaşayan bir adamdan oluşan 4 ana karakterin öyküsü anlatılır. Bu 4 ana karakter bazen beraber yemek yer, bazen birbirlerine gidip gelir ama hepsi o kadar yalnızdır ki... Ne evlilik, ne flört, hiçbir şeyins ... Devamı
Filmde, bir karı-koca, eşini trafik kazasında kaybetmiş bir kadın ve küçük bir kulubede yalnız yaşayan bir adamdan oluşan 4 ana karakterin öyküsü anlatılır. Bu 4 ana karakter bazen beraber yemek yer, bazen birbirlerine gidip gelir ama hepsi o kadar yalnızdır ki... Ne evlilik, ne flört, hiçbir şeyinsanın yalnızlığına çare değildir.
Max von Sydow

Andreas Wi...

Liv Ullmann

Anna Fromm

Bibi Andersson

Eva Vergerus

Erland Josephson

Elis Vergerus

Erik Hell

Johan Ande...

Svea Holst

Verner's W...

YORUM YAZ

SPOILER

YENİ YORUMLAR

Tüm Yorumlar

@superhans

3 yıl önce

8.6 / 10

Rüyasında Skammen filminden bir sahne görmesi çok etkileyiciydi. Yine müthiş bir iş.

@ledddd

11 yıl önce

8.8 / 10

Ulan bu Bergman'ın kötü filmi hiç mi yok dedirtmiştir bana bu film. Birçok filminde aynı temaları işleyip de bıktırmayan ender sinemacılardan Bergman (bir de Antonioni var)

En Passion'ı Skammen'in (Shame) ekürisi olarak okumak mümkün. 68 yılında çekilen Shame Amerika'nın Vietnam'a girişiyle beraber Bergman'ın en güçlü politik filmi olmuştu. Tabiki Shame'i salt bu minvalde okumak çok yanlış olur. Neyse En Passion da çok daha az politik bir tavır içinde ilerleyerek (buradaki politiklik sadece hümanizmle ilşkilendirilebilinir) ikili ilişkiler ve insan doğası hakkında yarmış geçirmiş. Bergman'ın sevgili Farö adasında (ki bana göre Farö adası karamsarlığın sözlük karşılığıdır) Shame'in hemen ardından 1 yıl sonra çekilmiştir bu film. Bergman'ın deneyselliğin gözüne vurduğu, bol bol doğaçlama kullandığı ender filmlerden sanırım. Bunların başında hareketli kamera kullanımı, Tarkovskivari rüya sahneleri (ki Shame'in sonundaki enfes, siyah beya
... Devamı
Ulan bu Bergman'ın kötü filmi hiç mi yok dedirtmiştir bana bu film. Birçok filminde aynı temaları işleyip de bıktırmayan ender sinemacılardan Bergman (bir de Antonioni var)

En Passion'ı Skammen'in (Shame) ekürisi olarak okumak mümkün. 68 yılında çekilen Shame Amerika'nın Vietnam'a girişiyle beraber Bergman'ın en güçlü politik filmi olmuştu. Tabiki Shame'i salt bu minvalde okumak çok yanlış olur. Neyse En Passion da çok daha az politik bir tavır içinde ilerleyerek (buradaki politiklik sadece hümanizmle ilşkilendirilebilinir) ikili ilişkiler ve insan doğası hakkında yarmış geçirmiş. Bergman'ın sevgili Farö adasında (ki bana göre Farö adası karamsarlığın sözlük karşılığıdır) Shame'in hemen ardından 1 yıl sonra çekilmiştir bu film. Bergman'ın deneyselliğin gözüne vurduğu, bol bol doğaçlama kullandığı ender filmlerden sanırım. Bunların başında hareketli kamera kullanımı, Tarkovskivari rüya sahneleri (ki Shame'in sonundaki enfes, siyah beyaz kayık sahnesinin girişinin bulunduğu bir rüya sahesi var ki yeme de yanında yat) ve belkide en önemlisi Bergman'ın belli aralıklarla, filmi bölerek dört ana oyuncusuna, canlandıdıkları karakterleri çözümlemelerini istediği bölümler.

Bergman filmlerini bir üst seviyeye çıkaran oyunculuklara da değinmek lazım. Benim için asla bir Gunnar Björnstrand olmasa da Max von Sydow burada coşmuş. Sydow'u nedense pek sevmiyorum. Bana hep itici geliyor ama burada bir harika. Kontrollü oyunu asla abartı taşımıyor. Liv Ullmann her zamanki gibi büyüleyici ama en top performansı değil tabi ki. Erland Josephson da yine gıcık. Tabi oyunculuğu on numara. Bunların hepsini sollayan ise tek bir isim var: Bibi Andersson. bulunduğu her sahnede karşısında oynayan oyuncudan rol çala çala bir hal olmuş. Büyüleyici bi kadın. Benim için oyunculuğu tanımlayan, gelmiş geçmiş en iyi kadın oyuncu Andersson, burada da mimikten mimiğe geçiyor film boyunca. Ullmann gibi abartlı şekilde de yapmıyor bunu. Bir filme kendi başına ruh katan oyunculardan Andersson. Neyse toptan hepsini mavi gözlerinden öpüyorum.

Son bi hatırlatma; Skammen'i izlemeden bunu izlemenizi pek tavsiye etmem. Aslında Persona'dan başlayarak Bergman'ın ağır depresyon geçirdiği bu dönemler özellikle yıl sırasına göre izlenmeli. Çok daha tatmin edici olduğunu düşünüyorum bu şekilde izlemenin.

Ha bir de Sven Nykvist kısıtlı durumlarda bile harikalar yaratıyor, bunu gördüm. Kısacası on numara film. Mutlaka izleyin.

@bergmantonioni

12 yıl önce

------------------------SPOILER-----------------------

Andreas, sürüsünden kaçan ama hayatta kalamayan kuşu, acısını dindirmek için öldürdüğü gibi kendi hayatına son verme cesareti yoktur. Dürüstlüğe Anna’ dan çok daha fazla önem verir. Anna’ya kızgınlığı bu yüzdendir. Anna, hayatını kendine göre dürüst yaşasa da rüyasında yalandan ibaret olan hayatının aslında UTANÇ verici olduğunu görür. Johan Anderson’ un kendine olan saygısından ötürü intihar ettikten sonra Anna’ yı bu hayatta kendisinin hala yaşayabiliyor olduğuna şükrederken buluruz.

+ Ve sonra bırak Johan Anderson gibi intihar etmeyi, bir kuş kadar cesaretimizin olup olmadığını düşünürüz. Anna’ nın ikiyüzlülüğü ve Andreas’ ın cesaretsizliği tanıdık gelir insana.

@zett

12 yıl önce

Yaşamın ve insan ilişkilerinin anlamsızlığını her filmi ile göze sokan,

intiharı akılla temellendiren; psikanalist falan olacakken yanlışlıkla

yönetmen olmuş iyi de etmiş İngmar Bergman’dan bir başka başyapıt.
SPOILER

Anna'nın Tutkusu filmine Benzer Film ekliyorsun.

Arama Sonuçları

Anna'nın Tutkusu filmini Kategorize ediyorsun.

Bu filmi aşağıdaki seçenekleri işaretleyerek kategorize edebilirsin.

Arama Sonuçları

Anna'nın Tutkusu filmine Konu ekliyorsun.

Arama Sonuçları

FİLM İLE İLGİLİ İSTATİSTİKLER
GİRİŞ YAP
Şifremi Unuttum!

ÜYE DEĞİL MİSİNİZ?

HEMEN ÜYE OLUN
Aktivasyon Mailim Gelmedi!
ŞİFREMİ UNUTTUM
AKTİVASYON MAİLİ GÖNDER
ÜYE OL