... Devamı Frank Lloydun klasik Hollywood ruhunu özetleyen filmi Deniz Ejderi, stüdyoda çekilmiş filmlerin şahıdır. Film, hiçbir masraftan kaçınılmayan dekorları, seyir defteri özelliği taşıması ve kıssadan hisse anlayışıyla muhteşem güzellikte bir macerayı konu alıyor. Elbette filmi izlerken, çoktan geçmişte kalmış bir oyunculuk tarzına göz yumulması gerekiyor. Bu tuhaf İngiliz ibret öyküsünü, Amerikalı bir oyuncu kadrosunun Büyük Buhran sonrası iyimserliğiyle doldurarak canlandırmış olması da cabası. Yine de MGMin özel tarzının, aynı anda kara odaklandığı, hem gerçeklerden kaçış, hem de mümkün olduğunca geniş bir yelpazeye yayılan eğlenceyi hedeflediği dikkate alındığında, bu küçük eleştiriler filmin ne kadar iyi bir prodüksiyon olduğunu kanıtlamaya yarıyor ancak.
Britanya İmparatorluğu donanmasının en parlak dönemini yaşadığı 18. yüzyıl sonlarında geçen filmde. Bounty gemisinin mürettebatı aylar süren kötü muamelenin sonunda isyan çıkarır. Fletcher Christianın (Clark Gable) liderliğindeki mürettebat, acımasız Kaptan Blighı (Charles Laughton) denize bırakır. Kaptan olağanüstü şaşırtıcı bir gayretle limana geri dönmeyi başarırken, Bountyyse çeşitli zorluklarla mücadele ederek Güney Pasifike yelken açar.
Gable filmde bıyıksız olarak görünüyor ve Laughtonın arı sokmuş gibi şiş dudakları, katı disiplinini uygularken titriyor. Arada bir sürü itibari yan olay yaşana da sonuç olarak film belki de en çok, yapım tasarımı sanatının çığır açan örneklerinden olmasıyla hatırlanıyor.