... Devamı Kan davası bir at kuyruğunun kesilmesiyle başlar. Seyit Ağa, davetsiz olarak geldiği düğünde atının kuyruğunun kesilmiş olduğunu görünce çılgına döner. Çünkü, Doğu Anadolu’nun namus anlayışına göre "altın kuyruğuna, erkeğin bıyığına, kadının saçına" dokunulmaz. Dokunulursa sonuç ölümdür. İşte bir ruh hastası olan Seyit Ağa, düğün sahibi Mahmut Ağa’yı gözünü kırpmadan vurup öldürür. Böylece aşiretler arasından ölümler birbirini kovalar. Bu arada Seyit Ağa da öldürülür. Bu kez kan davasına ağa oğulları sürdürür. Seyit Ağa’nın oğlu Haydar Ali (Tarık Akan) karısı Besra ile (Serpil Çakmaklı) kaçıp dağlara çıkar. Ölüm korkusuyla bir mağarada gizlenirler. Çünkü Mahmut Ağa’nın iz süren oğlu Battal (Hakan Balamir), babasının intikamını almak için peşlerine düşmüştür. Haydar Ali, elinde silah, gece gündüz uyumadan bekler. Bu ölüm bekleyişi içinde birgün mağara kavuğunda bir kefene sarılı bir kalıp sabun bulurlar. Bu bir ölüm işaretidir... Bir süre sonra Haydar Ali paniğe kapılıp kaçarken, Battal onu yakalayıp öldürür. Ama bu bir son değildir. Çünkü kan davası kaçınılmaz biçimde, sıra kime gelmişse bu kara yazgıya boyun eğecektir. Sıra şimdi de Battal’dadır...