12 yıl önce
7.4
161 OYPUAN VER
5
Imdb: 7.2 (145.232 OY)
KONUSU
Seyyare bir işçi olan John Nada, bir inşaatta çalışmak için Los Angeles’tadır. Şans eseri uzaylıların dünyayı ele geçirme planına şahit olur. TV, gazete ve basın yayın yoluyla halkı ipnotize eden ve gerçek görüntülerini gizleyen iğrenç istilacılar, özellikle para ve güç sahibi kimseleri kendilerine
... Devamı
Seyyare bir işçi olan John Nada, bir inşaatta çalışmak için Los Angeles’tadır. Şans eseri uzaylıların dünyayı ele geçirme planına şahit olur. TV, gazete ve basın yayın yoluyla halkı ipnotize eden ve gerçek görüntülerini gizleyen iğrenç istilacılar, özellikle para ve güç sahibi kimseleri kendilerine hedef seçmektedir.Gizlice örgütlenmiş direniş hareketine katılan Nada, direnişçilerin özel yapım güneş gözlükleri sayesinde kerkenkelemsi uzaylıların gerçek yüzünü görebilmektedir.
-
John Carpenter
Yönetmen
OYUNCULAR
Tüm Oyuncular ve Teknik Ekip
John Nada
Frank Armi...
Holly Thom...
Drifter
Gilbert
Street Pre...
Family Man
Bearded Man
YORUM YAZ
POPÜLER YORUMLAR
They Live
"Seyyare bir işçi olan John Nada, bir inşaatta çalışmak için Los Angeles'tadır. Şans eseri uzaylıların dünyayı ele geçirme planına şahit olur. TV, gazete ve basın yayın yoluyla halkı hipnotize eden ve gerçek görüntülerini gizleyen iğrenç istilacılar, özellikle para ve güç sahibi kimseleri kendilerine hedef seçmektedir.
Gizlice örgütlenmiş direniş hareketine katılan Nada, direnişçilerin özel yapım güneş gözlükleri sayesinde kertenkelemsi uzaylıların gerçek yüzünü görebilmektedir."
'Carpenter candır!!!' sözünü sinemasal sloganlarımdan biri haline getirmem üzerinden birkaç yıl geçti sanırım. VHS döneminin baş tacı, seksenler sinemasını ince ince ören korku ve gerilim ustası; 13. Bölgeye Saldırı (1976) (Assault on Precinct 13), Sis (The Fog), Şey (The Thing), New York'tan Kaçış (Escape from New York), Yaşıyorlar (They Live) Carpenter'dan izlediğim bazı filmler.. Evet halen ustanın en öne ... Devamı
"Seyyare bir işçi olan John Nada, bir inşaatta çalışmak için Los Angeles'tadır. Şans eseri uzaylıların dünyayı ele geçirme planına şahit olur. TV, gazete ve basın yayın yoluyla halkı hipnotize eden ve gerçek görüntülerini gizleyen iğrenç istilacılar, özellikle para ve güç sahibi kimseleri kendilerine hedef seçmektedir.
Gizlice örgütlenmiş direniş hareketine katılan Nada, direnişçilerin özel yapım güneş gözlükleri sayesinde kertenkelemsi uzaylıların gerçek yüzünü görebilmektedir."
'Carpenter candır!!!' sözünü sinemasal sloganlarımdan biri haline getirmem üzerinden birkaç yıl geçti sanırım. VHS döneminin baş tacı, seksenler sinemasını ince ince ören korku ve gerilim ustası; 13. Bölgeye Saldırı (1976) (Assault on Precinct 13), Sis (The Fog), Şey (The Thing), New York'tan Kaçış (Escape from New York), Yaşıyorlar (They Live) Carpenter'dan izlediğim bazı filmler.. Evet halen ustanın en öne ... Devamı
They Live
"Seyyare bir işçi olan John Nada, bir inşaatta çalışmak için Los Angeles'tadır. Şans eseri uzaylıların dünyayı ele geçirme planına şahit olur. TV, gazete ve basın yayın yoluyla halkı hipnotize eden ve gerçek görüntülerini gizleyen iğrenç istilacılar, özellikle para ve güç sahibi kimseleri kendilerine hedef seçmektedir.
Gizlice örgütlenmiş direniş hareketine katılan Nada, direnişçilerin özel yapım güneş gözlükleri sayesinde kertenkelemsi uzaylıların gerçek yüzünü görebilmektedir."
'Carpenter candır!!!' sözünü sinemasal sloganlarımdan biri haline getirmem üzerinden birkaç yıl geçti sanırım. VHS döneminin baş tacı, seksenler sinemasını ince ince ören korku ve gerilim ustası; 13. Bölgeye Saldırı (1976) (Assault on Precinct 13), Sis (The Fog), Şey (The Thing), New York'tan Kaçış (Escape from New York), Yaşıyorlar (They Live) Carpenter'dan izlediğim bazı filmler.. Evet halen ustanın en önemli projesi Halloween'i izlemedim, yakındır onun da sırası.
Ucubeler sirkinin mimarı Carpenter bu filmlerde hayaletlerden, uzaylılara perspektifini geniş tuttu. Yine de 'Yaşıyorlar (They Live)' daha ayrıksı bir noktada durur. Düşünün ki o dönemde, Amerikalısınız, kapitalizm hortumları damarlarınızda; siz elit sınıfı, reklamları bombalayacak onu geçtim, devrimi yapmak için Markx?a selam çakarak bir işçi figürü yaratıp 'Yaşıyorlar (They Live)'i çekeceksiniz. Kazın ayağı hakikaten de öyle mi? Abarttın Carpenter..
Birkaç unsuruyla filme paralel gidip dünyamıza bir bakış atalım...
Öncelikle işi uzaylıların üzerine yıkmak, sistemi uzaylı mimarisi saymak biraz kaçak güreşmek sanki. Ancak gayet normal. Üstelik, elit kesime, üst sınıfa da fena giydirmiştir film. Tüm sistemin çıkarcı ortakları halinde gözükerek. Sermaye sahipleri genellikle böyledir işte. Su nereye akarsa oraya giderler. Bu yüzden filmde, uzaylıların karargahında bir resepsiyona katılmaları garipsenmez.
Televizyon kültürüne de bir halka takar film. Zihin kontrolü, kitle tetikleyicisi, sürü psikolojisi televizyon sinyalleriyle belirir. Tüketim toplumu, kumanda elinde; sonra markete gidip köpek maması alır. Eve geldiğinde bakar ki köpeği yok. Hiç köpeği olmamış. Eh mama boşa gitmesin, bir de köpek alır. Gelir, iki saat sonra köpekten sıkılır, onu sokağa bırakır. Acımasız mıyım, hayır, sadece param yok. O yüzden sallamam kolay değil mi? Para kazanmak için olursa bunları yazmam. Herkesin bir fiyatı var. Benim de beş cent. Müthiş futbol endüstrisinden hiçbir oyuncuyu bu fiyata alamazsınız.
Gelelim güneş gözlüğü ve reklamlara.. Birincisi gözlük Ray-Ban değil.. İkincisi, filmin en beğendiğim noktası. Ana karakterimiz, güneş gözlüğü ile baktığı reklamlarda tuhaf yazılar görür. 'Tüket, Satın Al..' minvalindeki etkili söylemlerdir bunlar. Ardından bir kağıt paraya baktığında ise, 'İşte sizin Tanrınız.' yazısını görür. Carpenter abartmış diye düşünenler olabilir. Abarttı da evet, yani az bile söyleyerek abarttı.
Kurtarıcı motifinde ise bir işçinin yer alması gayet manidar. Bilinçli bir seçim yapıldığını düşünmekteyim. Kendini feda etmesi de, kurtarıcı mitleriyle ilintilendirilebilir. Ufaktan kolluk kuvvetlerin, polis devletine de temas ettiğini belirtelim filmin. Büyük azar ise, medya-üst sınıf parametrelerine gidiyor. And the eleştiri goes to )
Orta sınıf da iğne ve çuvaldıza maruz kalıyor. Ne de olsa arada kalmış, ne yana çeksen oraya gidecekmiş görüntüsü veren bir sınıf bu. İyi bir de replik vardı, aklımda kalmamış.
Şimdi; Carpenter, be adam ne uğraşıyorsun bunlarla? Dvd'nin ekstralarında sözünü ettiğin, havuzlu bir ev ve araba alarak mutlu olmakböyle bir yoldan mı geçiyor? O zaman hepimiz fu.k diyelim, 'Şey'in dünyaya gelmesini bekleyelim. Birbirimizi katledeceğimize biri bu işi bizim için yapsın?
Cemal Erdem
"Seyyare bir işçi olan John Nada, bir inşaatta çalışmak için Los Angeles'tadır. Şans eseri uzaylıların dünyayı ele geçirme planına şahit olur. TV, gazete ve basın yayın yoluyla halkı hipnotize eden ve gerçek görüntülerini gizleyen iğrenç istilacılar, özellikle para ve güç sahibi kimseleri kendilerine hedef seçmektedir.
Gizlice örgütlenmiş direniş hareketine katılan Nada, direnişçilerin özel yapım güneş gözlükleri sayesinde kertenkelemsi uzaylıların gerçek yüzünü görebilmektedir."
'Carpenter candır!!!' sözünü sinemasal sloganlarımdan biri haline getirmem üzerinden birkaç yıl geçti sanırım. VHS döneminin baş tacı, seksenler sinemasını ince ince ören korku ve gerilim ustası; 13. Bölgeye Saldırı (1976) (Assault on Precinct 13), Sis (The Fog), Şey (The Thing), New York'tan Kaçış (Escape from New York), Yaşıyorlar (They Live) Carpenter'dan izlediğim bazı filmler.. Evet halen ustanın en önemli projesi Halloween'i izlemedim, yakındır onun da sırası.
Ucubeler sirkinin mimarı Carpenter bu filmlerde hayaletlerden, uzaylılara perspektifini geniş tuttu. Yine de 'Yaşıyorlar (They Live)' daha ayrıksı bir noktada durur. Düşünün ki o dönemde, Amerikalısınız, kapitalizm hortumları damarlarınızda; siz elit sınıfı, reklamları bombalayacak onu geçtim, devrimi yapmak için Markx?a selam çakarak bir işçi figürü yaratıp 'Yaşıyorlar (They Live)'i çekeceksiniz. Kazın ayağı hakikaten de öyle mi? Abarttın Carpenter..
Birkaç unsuruyla filme paralel gidip dünyamıza bir bakış atalım...
Öncelikle işi uzaylıların üzerine yıkmak, sistemi uzaylı mimarisi saymak biraz kaçak güreşmek sanki. Ancak gayet normal. Üstelik, elit kesime, üst sınıfa da fena giydirmiştir film. Tüm sistemin çıkarcı ortakları halinde gözükerek. Sermaye sahipleri genellikle böyledir işte. Su nereye akarsa oraya giderler. Bu yüzden filmde, uzaylıların karargahında bir resepsiyona katılmaları garipsenmez.
Televizyon kültürüne de bir halka takar film. Zihin kontrolü, kitle tetikleyicisi, sürü psikolojisi televizyon sinyalleriyle belirir. Tüketim toplumu, kumanda elinde; sonra markete gidip köpek maması alır. Eve geldiğinde bakar ki köpeği yok. Hiç köpeği olmamış. Eh mama boşa gitmesin, bir de köpek alır. Gelir, iki saat sonra köpekten sıkılır, onu sokağa bırakır. Acımasız mıyım, hayır, sadece param yok. O yüzden sallamam kolay değil mi? Para kazanmak için olursa bunları yazmam. Herkesin bir fiyatı var. Benim de beş cent. Müthiş futbol endüstrisinden hiçbir oyuncuyu bu fiyata alamazsınız.
Gelelim güneş gözlüğü ve reklamlara.. Birincisi gözlük Ray-Ban değil.. İkincisi, filmin en beğendiğim noktası. Ana karakterimiz, güneş gözlüğü ile baktığı reklamlarda tuhaf yazılar görür. 'Tüket, Satın Al..' minvalindeki etkili söylemlerdir bunlar. Ardından bir kağıt paraya baktığında ise, 'İşte sizin Tanrınız.' yazısını görür. Carpenter abartmış diye düşünenler olabilir. Abarttı da evet, yani az bile söyleyerek abarttı.
Kurtarıcı motifinde ise bir işçinin yer alması gayet manidar. Bilinçli bir seçim yapıldığını düşünmekteyim. Kendini feda etmesi de, kurtarıcı mitleriyle ilintilendirilebilir. Ufaktan kolluk kuvvetlerin, polis devletine de temas ettiğini belirtelim filmin. Büyük azar ise, medya-üst sınıf parametrelerine gidiyor. And the eleştiri goes to )
Orta sınıf da iğne ve çuvaldıza maruz kalıyor. Ne de olsa arada kalmış, ne yana çeksen oraya gidecekmiş görüntüsü veren bir sınıf bu. İyi bir de replik vardı, aklımda kalmamış.
Şimdi; Carpenter, be adam ne uğraşıyorsun bunlarla? Dvd'nin ekstralarında sözünü ettiğin, havuzlu bir ev ve araba alarak mutlu olmakböyle bir yoldan mı geçiyor? O zaman hepimiz fu.k diyelim, 'Şey'in dünyaya gelmesini bekleyelim. Birbirimizi katledeceğimize biri bu işi bizim için yapsın?
Cemal Erdem
tüketim toplumu tespitine bayıldım..tam da dediğin gibi örnekleri var çevremde, hayali değil yani :)
döktürmüşsün yine eline sağlık :)
bu arada ben bu platformu yeni keşfettim..birşeyler karalamak lazım, elimi çabuk tutmalıyım :)
döktürmüşsün yine eline sağlık :)
bu arada ben bu platformu yeni keşfettim..birşeyler karalamak lazım, elimi çabuk tutmalıyım :)
Kapitalizme giydirmek için kaslı, yakışıklı erkeklere sabun yaptırıp dövüştürmek lazım bilmez misin Carpenter?
"Gerçeği göreceksin, seni döve döve öldürmem gerekse bile dünyanın gerçekte neye benzediğini göstereceğim"
Halüsinojen evrenimizla dalga geçen bir bilimkurgu klasiğidir,"They Live". "Body Snatchers"ın yarattığı paronaya Komünist karşıtı dalga ile ne kadar özdeşse, "They Live", modern sermaye toplumuna dönük eleştirel tavır ile o kadar ilgili.
Carpenter, bize gerçekleri göstermeyi vaadediyor, tabi; pembe gözlüklerimiz karşılığında.
Gerçeği göstermek gerçekten dünyanın en zor işi. Özellikle de görmek istemeyen bir dünyada. Aşağıdaki sahne bu zorluklara bir isyan niteliğinde olsa gerek:
http://www.youtube.com/watch?v=wqKFadyJxwg
Halüsinojen evrenimizla dalga geçen bir bilimkurgu klasiğidir,"They Live". "Body Snatchers"ın yarattığı paronaya Komünist karşıtı dalga ile ne kadar özdeşse, "They Live", modern sermaye toplumuna dönük eleştirel tavır ile o kadar ilgili.
Carpenter, bize gerçekleri göstermeyi vaadediyor, tabi; pembe gözlüklerimiz karşılığında.
Gerçeği göstermek gerçekten dünyanın en zor işi. Özellikle de görmek istemeyen bir dünyada. Aşağıdaki sahne bu zorluklara bir isyan niteliğinde olsa gerek:
http://www.youtube.com/watch?v=wqKFadyJxwg
YENİ YORUMLAR
Tüm Yorumlar
1988'e göre çok iyi film. O dönem, bu filmi seyredenler şanslıymış.
''Uzaylılar yoktur, sermaye sahipleri vardır'' diyeceğim sadece.:)
''Uzaylılar yoktur, sermaye sahipleri vardır'' diyeceğim sadece.:)
Komplo severlerin bayılacağı bir film. Onun haricinde güzel eleştirileri var.
Tamam, gerçeği görmek istemeyen, bundan kaçan insanı Frank karakteriyle yansıtmak istemişsiniz ancak bu ne kavga sahnesidir arkadaş! Smack Down'a döndü film.
Consume! Obey! Die!(Tüket! İtaat et! Öl!) yaklaşımına tepki amacıyla çekilmiş gibi biraz da.
Dünyayı kurtaracak akla sahip karakterimiz gerçeği görür görmez anında olaya müdahale ediyor. Tak diye işi çözüyor. Olayların çözülmesi basit kalmış. Yine de izlettiriyor kendini.
Tamam, gerçeği görmek istemeyen, bundan kaçan insanı Frank karakteriyle yansıtmak istemişsiniz ancak bu ne kavga sahnesidir arkadaş! Smack Down'a döndü film.
Consume! Obey! Die!(Tüket! İtaat et! Öl!) yaklaşımına tepki amacıyla çekilmiş gibi biraz da.
Dünyayı kurtaracak akla sahip karakterimiz gerçeği görür görmez anında olaya müdahale ediyor. Tak diye işi çözüyor. Olayların çözülmesi basit kalmış. Yine de izlettiriyor kendini.
John Carpenter'in fazla cesur olan filmi . Cesur film denince ilk akla gelen pornografik sahnelelere dolu filmler olsa da aslında içi boşaltılmış değerlerden birine daha örnektir bu durum . "Cepcesur film" ," hem de ne cesur film" ,"2023 'te biz de cesur film çıkaracağız sinemamızdan" ," komşunun oğlu daha cesur" gibi söylemler ,tabi örnek çoğaltılabilir. Ama bu yazdıklarım pelesenk edildiği için özellikle yazdım ( ben pelesenk ettim , yoksa siz hala ?)
Neyse filme dönecek olursak ,komünizmin can çekiştiği , kapitalizmin zaferini ilan etmesine yakın ,soğuk savaşın yerini karşılıklı ,sıcak ,samimi şakalaşmalara bıraktığı bir tarihte çekilmiş. Ve korkunç bir öngörüyle John Carpenter yeni dünya düzenine karşı uyarmış aslında insanlığı . Gücü elinde bulunduran çok uluslu şirketlerin ve bankaların ,görünürde iş adamı ama yeraltı canavarları olan örgütlere karşı uyarmış filminde . Yasalarla ,bürokrasiyle ,satın alınan politikacılarla ,basın ... Devamı
Neyse filme dönecek olursak ,komünizmin can çekiştiği , kapitalizmin zaferini ilan etmesine yakın ,soğuk savaşın yerini karşılıklı ,sıcak ,samimi şakalaşmalara bıraktığı bir tarihte çekilmiş. Ve korkunç bir öngörüyle John Carpenter yeni dünya düzenine karşı uyarmış aslında insanlığı . Gücü elinde bulunduran çok uluslu şirketlerin ve bankaların ,görünürde iş adamı ama yeraltı canavarları olan örgütlere karşı uyarmış filminde . Yasalarla ,bürokrasiyle ,satın alınan politikacılarla ,basın ... Devamı
John Carpenter'in fazla cesur olan filmi . Cesur film denince ilk akla gelen pornografik sahnelelere dolu filmler olsa da aslında içi boşaltılmış değerlerden birine daha örnektir bu durum . "Cepcesur film" ," hem de ne cesur film" ,"2023 'te biz de cesur film çıkaracağız sinemamızdan" ," komşunun oğlu daha cesur" gibi söylemler ,tabi örnek çoğaltılabilir. Ama bu yazdıklarım pelesenk edildiği için özellikle yazdım ( ben pelesenk ettim , yoksa siz hala ?)
Neyse filme dönecek olursak ,komünizmin can çekiştiği , kapitalizmin zaferini ilan etmesine yakın ,soğuk savaşın yerini karşılıklı ,sıcak ,samimi şakalaşmalara bıraktığı bir tarihte çekilmiş. Ve korkunç bir öngörüyle John Carpenter yeni dünya düzenine karşı uyarmış aslında insanlığı . Gücü elinde bulunduran çok uluslu şirketlerin ve bankaların ,görünürde iş adamı ama yeraltı canavarları olan örgütlere karşı uyarmış filminde . Yasalarla ,bürokrasiyle ,satın alınan politikacılarla ,basın ve medyayla konformizm enformasyonuna tutulan insanları ,benliklerini kaybetmeme konusunda uyarmış . Çoğal , boyun eğ , otoriteyi sorgulama, düşünme ! işte bu bombardımana karşı , nöronların miyelin kılıfına kadar medyanın zihin kontrolüne maruz kalan bizleri , sübliminal yollardan veya doğrudan aşılanan o emperyal dogmalara karşı bizleri uyarmış . Üstü kapalı da olsa ..
Simulakr dışında başka bir dünyanın mümkün olduğundan haberi olmayan insanlığın tek çıkışı da aslında filmde ironik bir şekilde takılan gözlükle görünen gerçek değil , herkeste olan ama sonrasında düşeceği boşluktan korkan insanın çıkarmak istemediği o maskeyi çıkarmak. Filmle ilgili sayfalar dolusu yazabilirsiniz , izleyiniz bence . 8/10
Neyse filme dönecek olursak ,komünizmin can çekiştiği , kapitalizmin zaferini ilan etmesine yakın ,soğuk savaşın yerini karşılıklı ,sıcak ,samimi şakalaşmalara bıraktığı bir tarihte çekilmiş. Ve korkunç bir öngörüyle John Carpenter yeni dünya düzenine karşı uyarmış aslında insanlığı . Gücü elinde bulunduran çok uluslu şirketlerin ve bankaların ,görünürde iş adamı ama yeraltı canavarları olan örgütlere karşı uyarmış filminde . Yasalarla ,bürokrasiyle ,satın alınan politikacılarla ,basın ve medyayla konformizm enformasyonuna tutulan insanları ,benliklerini kaybetmeme konusunda uyarmış . Çoğal , boyun eğ , otoriteyi sorgulama, düşünme ! işte bu bombardımana karşı , nöronların miyelin kılıfına kadar medyanın zihin kontrolüne maruz kalan bizleri , sübliminal yollardan veya doğrudan aşılanan o emperyal dogmalara karşı bizleri uyarmış . Üstü kapalı da olsa ..
Simulakr dışında başka bir dünyanın mümkün olduğundan haberi olmayan insanlığın tek çıkışı da aslında filmde ironik bir şekilde takılan gözlükle görünen gerçek değil , herkeste olan ama sonrasında düşeceği boşluktan korkan insanın çıkarmak istemediği o maskeyi çıkarmak. Filmle ilgili sayfalar dolusu yazabilirsiniz , izleyiniz bence . 8/10
çok geç karşılaştım ne yazık ki... filmin altyapısı ve verdiği mesaj muhteşem, hatta biraz ürpertici. yalnız bir çok kişinin eksiklik olarak gördüğü; filmin bu derin mesaja rağmen basit görünmesi, kısa tutulması, bilimkurgusal ögelere çok fazla yer verilmesi gibi etmenlerin ben kasıtlı olduğunu düşünüyorum. daha çok ve bilimkurgusal yöne saptırılmadan ana konuya yoğunlaşılsa hem film için hem de john carpenter için hiç iyi şeyler gerçekleşmeyebilirmiş.
Carpenter dendiğinde ilk aklıma gelen filmlerinden. Çok uzun zaman önce izlememe rağmen hala konusunu ve birçok sahnesini hatırlıyorum. Özellikle bir türlü sonlanmayan tuhaf dövüş sahnesi. Başroldeki abi pek yeteneksizdi ama çok da sırıtmıyor sonuçta farklı konusuyla öne çıkan güzel film. Bence de kült mertebesinde bir filmdir. İzlenmeli.
film işlediği konu ile çok ilgi çekici. verilmeye çalışılan mesajlar sağlam ve üzerinde düşünmelik şeyler. ancak olayların çok hızlı gelişip sonuçlanması ile bu mesajlar biraz havada kalmış gibi. kısa süreye çok fazla olay sığdırılmaya çalışılması, kötü oyunculuklarla birleşince klasik olma potansiyeli taşıyan bir film vasat üstü olarak kalmış, müthiş bir fikir çok üstünkörü işlenmiş, biraz yazık olmuş.
Filmin yönetmeni John Carpenter'in gayet aşırı muhafazakar ve cumhuriyetçi söylemlere sahip olan birisi olduğu bilinip izlendiği zaman adeta paradoksa dönüşüyor film. Carpenter muhafazakar biri fakat filmde kiliseyi bilgi simulasyonu kuran bir kurum olarak kodluyor. Komunizmi ise, filmde üst sınıfın karşısına işçi sınıfından başkarakterleri yerleştirerek öteki konuma yerleştirmiyor. Dini bireysel bir tercih olarak sunsa bile filmin sonu tam tersi. Filmin ismide ayrı paradoks, materyalist olanları yaşayan ve zevk alan insanlar olarak ayrıcalıklı konuma koyuyor fakat filmde http://www.youtube.com/watch?v=Wp_K8prLfso onlarında gördükleri muamele tam olarak bu. Filmdeki siyah eleman ayrı bir dünya. Gösterdiklerinden fazlasını bilmeyen biri böyle bir film çekemez. Takipçinim Carpenter.
ucuz, basit, hatta ortalamanın altında diyebiliriz. fakat milyon dolarlık, şahane görsel efektleri, muhteşem karakterleri olan, janjanlı paketlerdeki fakat besleyeciliği sıfır abur cubur filmlere beş basar. izlenmelidir, izletilmelidir ve şu sorulmalıdır isteklerimiz, hedeflerimiz, gerçekten içimizden gelenler mi yoksa bize dayatılanlar mıdır?
MASKELİ BALO
Bir insanın hayata daha adım atar atmaz kendisini içinde bulduğu maskeli balodan haberdar edilmesi çok önemlidir. Aksi halde karşılaştığında anlayamayacağı ve tahammül edemeyeceği, hatta şaşkınlıktan donup kalacağı birçok şey vardır; ve aslında en uzun ömürlü olanlar onlar olacaktır. Alçaklığın gördüğü himaye, erdemin çektiği aldırmazlık, hakikate ve büyük yeteneklere tahammülsüzlük hatta garazkarlık, bilim adamlarının kendi sahasındaki cehaleti, halis mamullerin neredeyse her zaman aşağılanması ve sadece sahtelerinin baş tacı edilmesi böyle bir şeydir sözgelimi. O yüzden gençler bu maskeli baloda elmaların balmumundan, çiçeklerin ipekten, balıkların mukavvadan yapılma ve istis-nasız her şeyin oyun ve oyuncaktan ibaret olduğunu mutlaka öğrensinler. Birbirleriyle ciddi ciddi iş yapma azmi içerisindeki iki insandan birinin sahte mallar tedarik ettiğini, diğerinin de bunun karşılığında ona kalp paralar ödediğini onlara zaman ... Devamı
Bir insanın hayata daha adım atar atmaz kendisini içinde bulduğu maskeli balodan haberdar edilmesi çok önemlidir. Aksi halde karşılaştığında anlayamayacağı ve tahammül edemeyeceği, hatta şaşkınlıktan donup kalacağı birçok şey vardır; ve aslında en uzun ömürlü olanlar onlar olacaktır. Alçaklığın gördüğü himaye, erdemin çektiği aldırmazlık, hakikate ve büyük yeteneklere tahammülsüzlük hatta garazkarlık, bilim adamlarının kendi sahasındaki cehaleti, halis mamullerin neredeyse her zaman aşağılanması ve sadece sahtelerinin baş tacı edilmesi böyle bir şeydir sözgelimi. O yüzden gençler bu maskeli baloda elmaların balmumundan, çiçeklerin ipekten, balıkların mukavvadan yapılma ve istis-nasız her şeyin oyun ve oyuncaktan ibaret olduğunu mutlaka öğrensinler. Birbirleriyle ciddi ciddi iş yapma azmi içerisindeki iki insandan birinin sahte mallar tedarik ettiğini, diğerinin de bunun karşılığında ona kalp paralar ödediğini onlara zaman ... Devamı
MASKELİ BALO
Bir insanın hayata daha adım atar atmaz kendisini içinde bulduğu maskeli balodan haberdar edilmesi çok önemlidir. Aksi halde karşılaştığında anlayamayacağı ve tahammül edemeyeceği, hatta şaşkınlıktan donup kalacağı birçok şey vardır; ve aslında en uzun ömürlü olanlar onlar olacaktır. Alçaklığın gördüğü himaye, erdemin çektiği aldırmazlık, hakikate ve büyük yeteneklere tahammülsüzlük hatta garazkarlık, bilim adamlarının kendi sahasındaki cehaleti, halis mamullerin neredeyse her zaman aşağılanması ve sadece sahtelerinin baş tacı edilmesi böyle bir şeydir sözgelimi. O yüzden gençler bu maskeli baloda elmaların balmumundan, çiçeklerin ipekten, balıkların mukavvadan yapılma ve istis-nasız her şeyin oyun ve oyuncaktan ibaret olduğunu mutlaka öğrensinler. Birbirleriyle ciddi ciddi iş yapma azmi içerisindeki iki insandan birinin sahte mallar tedarik ettiğini, diğerinin de bunun karşılığında ona kalp paralar ödediğini onlara zamanında söylemek gerekir..
Schopenhauer
**
-->Bu baloyu ve içindeki maske takan mahlukatları sadece keskin gözlem gücü olan derin ruhlar keşfedebilir, diiğerleri çıkarlarının peşinde koşan, uyuklayangil familyasına ait budala sürüsündendir..
ve THEY LİVE filmindeki o keskin gözlem gücü olan derin ruh (John Nada) da bu maskeli balonun farkına varanlardan. Ancak farkına varmasının hiçbir önemi yoktur; çünkü Albert Caraconun dediği gibi;
"Erkekler döllemeye devam edecek, kadınlar doğurmaya; ve yitik kitleyi beslemek için her şey kullanılacak, gelecek ipotek altına alınacak."
Bir insanın hayata daha adım atar atmaz kendisini içinde bulduğu maskeli balodan haberdar edilmesi çok önemlidir. Aksi halde karşılaştığında anlayamayacağı ve tahammül edemeyeceği, hatta şaşkınlıktan donup kalacağı birçok şey vardır; ve aslında en uzun ömürlü olanlar onlar olacaktır. Alçaklığın gördüğü himaye, erdemin çektiği aldırmazlık, hakikate ve büyük yeteneklere tahammülsüzlük hatta garazkarlık, bilim adamlarının kendi sahasındaki cehaleti, halis mamullerin neredeyse her zaman aşağılanması ve sadece sahtelerinin baş tacı edilmesi böyle bir şeydir sözgelimi. O yüzden gençler bu maskeli baloda elmaların balmumundan, çiçeklerin ipekten, balıkların mukavvadan yapılma ve istis-nasız her şeyin oyun ve oyuncaktan ibaret olduğunu mutlaka öğrensinler. Birbirleriyle ciddi ciddi iş yapma azmi içerisindeki iki insandan birinin sahte mallar tedarik ettiğini, diğerinin de bunun karşılığında ona kalp paralar ödediğini onlara zamanında söylemek gerekir..
Schopenhauer
**
-->Bu baloyu ve içindeki maske takan mahlukatları sadece keskin gözlem gücü olan derin ruhlar keşfedebilir, diiğerleri çıkarlarının peşinde koşan, uyuklayangil familyasına ait budala sürüsündendir..
ve THEY LİVE filmindeki o keskin gözlem gücü olan derin ruh (John Nada) da bu maskeli balonun farkına varanlardan. Ancak farkına varmasının hiçbir önemi yoktur; çünkü Albert Caraconun dediği gibi;
"Erkekler döllemeye devam edecek, kadınlar doğurmaya; ve yitik kitleyi beslemek için her şey kullanılacak, gelecek ipotek altına alınacak."
Yaşıyorlar filmine Benzer Film ekliyorsun.
Yaşıyorlar filmini Kategorize ediyorsun.
Bu filmi aşağıdaki seçenekleri işaretleyerek kategorize edebilirsin.
Yaşıyorlar filmine Konu ekliyorsun.
FİLM İLE İLGİLİ İSTATİSTİKLER
Arama sonuçları
Bu filmi izleyen 20 kişi
Kullanıcı Bulunamadı...
ÜYE OL