Bekle Dedim Gölgeye

(1991)

Film 1 Saat 31 Dk. Dram Türkiye 29 Mart 1991

5.9

9 OY
PUAN VER
5

Imdb: 7.1 (92 OY)

KONUSU

Ümit Kıvançın romanından yola çıkarak Barış Pirhasanın senaryosunu yazdığı 1990 yapımı film, Atıf Yılmazın 12 Eylül ve öncesine eğildiği, politik içerikli çalışmalarından biri. 68 kuşağından dört arkadaşın yıllar içerisinde yaşadığı savruluşu anlatan yapım, finaldeki uzun monologla da hatırlanıyor.

YORUM YAZ

SPOILER

YENİ YORUMLAR

Tüm Yorumlar

@tiamath

5 yıl önce

6 / 10

Aynı isimli kitabından uyarlanmış olan, 60-70'li yıllar aralığında birbiriyle takılan dört arkadaşın yollarının ayrılıp, bir cinayeti araştıran gazeteci vesilesi ile tekrar birleştikleri döngüyü anlatan bir film. İzlerken bu cinayetin sır perdelerinin açılışı maalesef yeterince merak uyandırıcı şekilde çekilememiş, filmi zenginleştirmek için yapılan plak eşliğinde danslarda maalesef ritmi tutarsızlığından tam yerini alamamış, birde filme oynarken baya zorlandıkları belli olan öpüşmemsi sahne eklenince seviye epeyi düşüyor. Filmde sevdiğim nokta ise ince ince yapılan devlet ve otorite eleştirileri oldu. Özellikle mevcut zamanımızda böyle şeylerin bahsedilmesi neredeyse imkansız bir noktaya gelmişken, bunları görünce ne kadar gerilediğimiz daha çok açığa çıkıyor. "iktidarı yenme hırsımız bizi öyle bir noktaya getirir ki, ilk iktidarın yerini aldığımızda yaptığımız şey aynı onun gibi olmak olur" repliği bir nevi dediklerimi özetler nitelik
... Devamı
Aynı isimli kitabından uyarlanmış olan, 60-70'li yıllar aralığında birbiriyle takılan dört arkadaşın yollarının ayrılıp, bir cinayeti araştıran gazeteci vesilesi ile tekrar birleştikleri döngüyü anlatan bir film. İzlerken bu cinayetin sır perdelerinin açılışı maalesef yeterince merak uyandırıcı şekilde çekilememiş, filmi zenginleştirmek için yapılan plak eşliğinde danslarda maalesef ritmi tutarsızlığından tam yerini alamamış, birde filme oynarken baya zorlandıkları belli olan öpüşmemsi sahne eklenince seviye epeyi düşüyor. Filmde sevdiğim nokta ise ince ince yapılan devlet ve otorite eleştirileri oldu. Özellikle mevcut zamanımızda böyle şeylerin bahsedilmesi neredeyse imkansız bir noktaya gelmişken, bunları görünce ne kadar gerilediğimiz daha çok açığa çıkıyor. "iktidarı yenme hırsımız bizi öyle bir noktaya getirir ki, ilk iktidarın yerini aldığımızda yaptığımız şey aynı onun gibi olmak olur" repliği bir nevi dediklerimi özetler niteliktedir. Ayrıca 77 katliamında neler yaşadığını anlatan Esra'nın, acı tasvirini nakledişi de başarılıydı. Plak-dans eşleşmeleri başarısız demişken öteyandan saz eşliğinde söylediği parça ve arka plandaki ksilafon ile çalınan müzikler güzeldi.

Birde filme oynarken baya zorlandıkları belli olan öpüşmemsi sahne eklenince
S

@shutterbugiconi

11 yıl önce

1 / 10

İktidar insan ilişkilerinde açıklığın reddi. İktidar, sınırsız sorumsuz sevginin reddi. İktidar art niyetlerin, hesaplılığın, arkadan dolanıp puan alma zihniyetinin vasisi, hamisi. İktidarla ilişkili yapabilecek tek insanca eylem, onu dışarıda bırakmak, takmamak. İktidarla uğraşmanın tehlikesi büyük. Biz onu bir alanda yenebiliyoruz belki. Ama böylelikle sadece bir iktidarı yenmiş oluyoruz, bu sırada bir ya da birkaç tanesini tesis edip etmediğimizle ilgilenmiyoruz haliyle. O da gelip başka bir kanaldan içimize giriyor ya da bizi içine alıveriyor. Tanrı, eğer kendi konumunu tartışmalı hale gelecek olmasa, şeytan yerine iktidar diye bir varlığı ortaya sürerdi. (Kitap?ta Erdal?ın sözlerinden bir kesit)

Ümit Kıvanç Taraf gazetesinde yazarken gazetenin 1 Mayıs 77 katliamını "solcular birbirini kırdı" şeklinde sunmasıyla gazeteden ayrılırken yazdığı yazıda şu bölüm çok hoşuma gitmişti: "Bugün Türkiye'de, Kemalist değil sosyalist olan, harek
... Devamı
İktidar insan ilişkilerinde açıklığın reddi. İktidar, sınırsız sorumsuz sevginin reddi. İktidar art niyetlerin, hesaplılığın, arkadan dolanıp puan alma zihniyetinin vasisi, hamisi. İktidarla ilişkili yapabilecek tek insanca eylem, onu dışarıda bırakmak, takmamak. İktidarla uğraşmanın tehlikesi büyük. Biz onu bir alanda yenebiliyoruz belki. Ama böylelikle sadece bir iktidarı yenmiş oluyoruz, bu sırada bir ya da birkaç tanesini tesis edip etmediğimizle ilgilenmiyoruz haliyle. O da gelip başka bir kanaldan içimize giriyor ya da bizi içine alıveriyor. Tanrı, eğer kendi konumunu tartışmalı hale gelecek olmasa, şeytan yerine iktidar diye bir varlığı ortaya sürerdi. (Kitap?ta Erdal?ın sözlerinden bir kesit)

Ümit Kıvanç Taraf gazetesinde yazarken gazetenin 1 Mayıs 77 katliamını "solcular birbirini kırdı" şeklinde sunmasıyla gazeteden ayrılırken yazdığı yazıda şu bölüm çok hoşuma gitmişti: "Bugün Türkiye'de, Kemalist değil sosyalist olan, hareketlerine din ve dindar düşmanlığıyla yön vermeyen, sosyalizmi demokrasinin çok derinleşmiş ve yayılmış bir hali olarak anlayan, kendi katillerinin tarafında saf tutmuş sözde solcular tarafından uğradıkları her türlü hakarete rağmen adalet ve demokrasi mücadelesinden vazgeçmeyen solcular var." Bekle Dedim Gölgeye kitabı halihazırda zaten okuma listemdeydi ama bu sözler bende kitap hakkında daha da merak uyandırdı. Zira kitap siyasi polisiye roman olarak sunulmakta ve 68 kuşağından dört arkadaşın yıllar sonra kesişen yollarından bahsetmekte idi ve bir de kimilerince kült addedilen bir film yapılmıştı kitaptan.

Ne yalan söyleyeyim, kitaptan beklediğimi bulamadığım gibi çok sıkıldım ama filmini izleyecek olduğumdan sonuna kadar kendimi zorlayarak da olsa okudum. Hikaye siyasi olarak lanse edilse de politika kısmı biraz havada kalmış gibi geldi bana...Üniversite yıllarından beri yakın arkadaşları Ersin ve Erdal ile aşk yaşamış ve ikisinden de bir türlü kopmayı becerememiş bu insanların öyküsü bana tipik marazi bir menage a trois oluşumu gibi geldi. Siyasi beklentiler içinde olduğunuz karakterlerin politikayla ilişkilerini yıllar önce kesmiş olması, okurun karakterlerin geçmişini gazeteci Erdinç'in Erdal'ın öldürülmesinden sonra evinden aldığı notlar, şiirler ve çizimler yoluyla öğrenmesi hiç de merak uyandırıcı değil açıkçası, dahası art arda işlenen cinayetlerle merak unsuru artırılacağına artan monologlar, italik olarak yazılmış eski notlar sizi iyiden iyiye sıkıyor.350 sayfalık kitapta cinayetler hakkında doğru düzgün ipucu yokken ortaya atılan yüzü yaralı eski aşığın kitabın son bölümünde devreye girmesi heyecan verici bir kitapta kitabın sonunun aceleyle kotarıldığı hissi uyandırırdı ama hayli sıkıcı bir hal aldığından kitap "oh nihayet bir sonuca bağlacak" hissi uyandırmadığını söyleyemem doğrusu.

Filme gelince... Eldeki en kaliteli sürüm zaten VCD, onu da bulabilirseniz. Youtube üzerinden çamur gibi bir kaynaktan izlemeniz de mümkün. Filmin kitaba diyalog ve monologlar anlamında sadık olduğu görünse de hikaye olarak tam anlamıyla sadık değil. Mesela kitapta Erdinç baştan beri Esra ile görüşmeyi denerken, filmde Esra'yı ancak filmin sonunda görebiliyor, aldığı tepki son derece sığ: "Erdinçsin değil mi sen?" Naçizane tavsiyem eğer kitabı sevmediyseniz filme hiç bulaşmayın. Eğer yoğun politika içeren bir hikaye bekliyorsanız, büyük beklentiler içine girmeyin. Sinopsiste yer alan 68 kuşağı ifadesi de sizi yanıltmasın. Politikadan ve polisiyeden çok, bir kadın iki erkek ve hiç de ilginizi çekmeyecek bir aşk öyküsü ya da üçgeni ve de geçmişine baktığımıza devrimcilikleri bile sıra dışı olmayan insanlar. Olsa da olur olmasa da olur dediğim öykülerden.
SPOILER

Bekle Dedim Gölgeye filmine Benzer Film ekliyorsun.

Arama Sonuçları

Bekle Dedim Gölgeye filmini Kategorize ediyorsun.

Bu filmi aşağıdaki seçenekleri işaretleyerek kategorize edebilirsin.

Arama Sonuçları

Bekle Dedim Gölgeye filmine Konu ekliyorsun.

Arama Sonuçları

FİLM İLE İLGİLİ İSTATİSTİKLER
GİRİŞ YAP
Şifremi Unuttum!

ÜYE DEĞİL MİSİNİZ?

HEMEN ÜYE OLUN
Aktivasyon Mailim Gelmedi!
ŞİFREMİ UNUTTUM
AKTİVASYON MAİLİ GÖNDER
ÜYE OL