... Devamı Memur olan Japon Genç, JG, Tokyo’da yalnız başına, tekdüze bir yaşam sürmektedir; ender bulunur cinsten bir çift yılandan başka hayat arkadaşı yoktur. En büyük hayali çok özel bir arabaya, 1967 model bir Citroen DS’e sahip olmaktır. İnternet aracılığıyla bir satıcıyla bağlantı kurduktan sonra satış işlemlerini tamamlamak üzere Avustralya’ya uçar. Oraya vardığında satıcı adamı ve karısını ölü bulur. Olay yerinde, küçük bir çocuğa göz kulak olan genç bir Kör Kız’la, KK ile karşılaşır. KK, aslında ölen adamın arabayı satma yetkisi olmadığını ve JG’yi arabanın gerçek sahibine götürebileceğini söyler. JG kabul eder ve yolları kesişen bu iki yalnız insan, onları Avustralya’nın iç kesimlerine ve kendi geçmişlerine götürecek bir yolculuğa çıkarlar Citroen DS (Fransızca ’Tanrıça’ anlamına gelen "Deesse" sözcüğüyle aynı şekilde okunuyor ve bu nedenle arabanın tutkunları ona Tanrıça diyorlar), önden çekişli sistemi, hidro-pnömatik süspansiyonu ve göz alan farklı siluetiyle, asi bir fütürizmi, mühendislik ve estetik ilkelerinin kusursuz bileşimini simgeliyordu. Sunduğu sinemasal haz ve başarılı oyunculuğuyla bu film, açık yolun neşeli ve kurtarıcı güçlerine bir şükran duası.