Bilike hayatında daha önce hiç pinpon topu görmemiştir. Ailesi ile birlikte Çinin bir köyündeki bir merada elektrik ve suyu olmayan bir çadırın içerisinde yaşamaktadır. Bir gün derenin üzerinde üç arkadaşıyla birlikte bulduğu bir top hayatını bir anda değiştirir. Ne işe yaradığını bilememektedir ama
... Devamı Bilike hayatında daha önce hiç pinpon topu görmemiştir. Ailesi ile birlikte Çinin bir köyündeki bir merada elektrik ve suyu olmayan bir çadırın içerisinde yaşamaktadır. Bir gün derenin üzerinde üç arkadaşıyla birlikte bulduğu bir top hayatını bir anda değiştirir. Ne işe yaradığını bilememektedir ama küçük dünyasında aslında bu obje çok büyük ve heyecan verici bir olgudur. Bilikenin çevresindeki hiç kimse, hatta meradaki çok bilgili insanlar bile topun ne işe yaradığını bilemezler. Büyükannesi onun Tanrı tarafından cennetten gönderilmiş tılsımlı bir inci olduğunu söyler. Bir gece boyunca dışarıda topun parlamasını bekleyen çocuklar, inci olduğu konusuna kuşkulu bakarlar. Bir gün Dawanın babası televizyon izlerken onun bir pinpon topu olduğunu öğrenir. Çocuklar Çinde bunun milli bir oyun olduğunu bilmekten çok mutlu olurlar ve çok uzak bir mesafede olmasına rağmen bu değerli ve tılsımlı topu Gobi Çölü’nü aşarak Çin’in başkenti Pekine götürmeye karar verirler.