7 yıl önce
8.4
36 OYPUAN VER
5
Imdb: 7.9 (7.459 OY)
KONUSU
Çocukluğunda yaşadığı tacizler nedeniyle ’çoklu kişilik bozukluğuyla mücadele eden genç bir kadının dramı.
-
Daniel Petrie
Yönetmen
OYUNCULAR
Tüm Oyuncular ve Teknik Ekip
Sybil
Dr. Cornel...
Richard
Hattie
Frieda Dor...
Dr. Quinoness
Grandma Do...
Willard Do...
YORUM YAZ
YENİ YORUMLAR
Tüm Yorumlar
Muh-te-şem! Filmin ağır bir havası olsa da ilk dakikasından son ana kadar merak duygusunu diri tutmayı başarıyor. Oyunculuk, yönetmenlik, hikaye tavan yapmış. Ertelediğim için pişmanlık duydum.
tek kelime ile muazzam bir yapıt olmuş.(evet çok klasik bir cümle)
herkesin ebeveyn olmaması gerektiğini çok iyi anlatmış bence , bizim milletimizde ne yazık ki olan "evlendin artık çocuk yap" felsefesini taşıyanlara izletilmesi gereken bir film(yani toplumu %90 ına)
tabi ki ana konu bu değil ama ben bunu çıkardım ana fikir olarak.
başroldeki kızın oyunculuğu fazla iyi , çok zor bir rol ama kız o kadar iyi yansıtmış ki olanları insan hakikaten bir titriyor , bence kızın küçüklüğünü anlatan yerlerdeki küçük kız da harika oynamış yaşına göre.
fazla iyi anlatılmış bir film izleyin.
richard denen adamın çekip gitmesi çok üzdü beni açıkcası filmin sonunda bir yerde kızın karşısına çıkıp yüzünde o palyaço gülümsemesi ile elinde bir çiçek tutmasını beklemiştim , mathew un da kızın hasta olduğunu anlaması beni çocukların büyüleyiciliğini(kalpleri akılları) aklımda tekrar onaylamamı sağladı. bir de o ... Devamı
herkesin ebeveyn olmaması gerektiğini çok iyi anlatmış bence , bizim milletimizde ne yazık ki olan "evlendin artık çocuk yap" felsefesini taşıyanlara izletilmesi gereken bir film(yani toplumu %90 ına)
tabi ki ana konu bu değil ama ben bunu çıkardım ana fikir olarak.
başroldeki kızın oyunculuğu fazla iyi , çok zor bir rol ama kız o kadar iyi yansıtmış ki olanları insan hakikaten bir titriyor , bence kızın küçüklüğünü anlatan yerlerdeki küçük kız da harika oynamış yaşına göre.
fazla iyi anlatılmış bir film izleyin.
richard denen adamın çekip gitmesi çok üzdü beni açıkcası filmin sonunda bir yerde kızın karşısına çıkıp yüzünde o palyaço gülümsemesi ile elinde bir çiçek tutmasını beklemiştim , mathew un da kızın hasta olduğunu anlaması beni çocukların büyüleyiciliğini(kalpleri akılları) aklımda tekrar onaylamamı sağladı. bir de o ... Devamı
tek kelime ile muazzam bir yapıt olmuş.(evet çok klasik bir cümle)
herkesin ebeveyn olmaması gerektiğini çok iyi anlatmış bence , bizim milletimizde ne yazık ki olan "evlendin artık çocuk yap" felsefesini taşıyanlara izletilmesi gereken bir film(yani toplumu %90 ına)
tabi ki ana konu bu değil ama ben bunu çıkardım ana fikir olarak.
başroldeki kızın oyunculuğu fazla iyi , çok zor bir rol ama kız o kadar iyi yansıtmış ki olanları insan hakikaten bir titriyor , bence kızın küçüklüğünü anlatan yerlerdeki küçük kız da harika oynamış yaşına göre.
fazla iyi anlatılmış bir film izleyin.
richard denen adamın çekip gitmesi çok üzdü beni açıkcası filmin sonunda bir yerde kızın karşısına çıkıp yüzünde o palyaço gülümsemesi ile elinde bir çiçek tutmasını beklemiştim , mathew un da kızın hasta olduğunu anlaması beni çocukların büyüleyiciliğini(kalpleri akılları) aklımda tekrar onaylamamı sağladı. bir de o yavru kedi ve kafası kopuk kedi olayını pek anlamadım anlayan olursa mesajlarsa güzel olur.
herkesin ebeveyn olmaması gerektiğini çok iyi anlatmış bence , bizim milletimizde ne yazık ki olan "evlendin artık çocuk yap" felsefesini taşıyanlara izletilmesi gereken bir film(yani toplumu %90 ına)
tabi ki ana konu bu değil ama ben bunu çıkardım ana fikir olarak.
başroldeki kızın oyunculuğu fazla iyi , çok zor bir rol ama kız o kadar iyi yansıtmış ki olanları insan hakikaten bir titriyor , bence kızın küçüklüğünü anlatan yerlerdeki küçük kız da harika oynamış yaşına göre.
fazla iyi anlatılmış bir film izleyin.
richard denen adamın çekip gitmesi çok üzdü beni açıkcası filmin sonunda bir yerde kızın karşısına çıkıp yüzünde o palyaço gülümsemesi ile elinde bir çiçek tutmasını beklemiştim , mathew un da kızın hasta olduğunu anlaması beni çocukların büyüleyiciliğini(kalpleri akılları) aklımda tekrar onaylamamı sağladı. bir de o yavru kedi ve kafası kopuk kedi olayını pek anlamadım anlayan olursa mesajlarsa güzel olur.
'Sybil' Gerçek Bir Hayattan Uyarlanmıştır!
Herkese merhaba...
Bu akşam size 'Sybil' adlı, çoklu kişilik bozukluğunu konu alan filmden biraz bahsetmek istiyorum. Sybil, 1973 yılında Flora Rheta Screiber tarafından, doktor Cornelia Wilbur ve hastası Shirley Ardell Mason'ın terapi seansları konu alınarak yazılan bir romandır. Kitapta Shirley Mason'ın ismi deşifre olmaması açısından, Sybil Dorsett olarak değiştirilmiştir. Dönemin en ünlü psikolojik vakası olarak tarihe geçmiştir.
Pek çok kez filme çekilmesinin ve bu kadar dikkat çekmesinin nedeni, Sybil'in 16 ayrı kişiliği olduğunu iddia etmesidir.
Yaklaşık üç saat süren filmin baş kahramanı Sybil'in, çocukluk döneminde yaşadığı tramvalar kişilik bölünmesine sebep olmuştur. Filmde ara ara değişkenlik gösteren ruh halleri ile bir anda izleyende "Acaba ne olacak?" duygusu yaratan Sybil, karakterin farklı kişiliklerini ve hayatını gözler önüne seren ... Devamı
Herkese merhaba...
Bu akşam size 'Sybil' adlı, çoklu kişilik bozukluğunu konu alan filmden biraz bahsetmek istiyorum. Sybil, 1973 yılında Flora Rheta Screiber tarafından, doktor Cornelia Wilbur ve hastası Shirley Ardell Mason'ın terapi seansları konu alınarak yazılan bir romandır. Kitapta Shirley Mason'ın ismi deşifre olmaması açısından, Sybil Dorsett olarak değiştirilmiştir. Dönemin en ünlü psikolojik vakası olarak tarihe geçmiştir.
Pek çok kez filme çekilmesinin ve bu kadar dikkat çekmesinin nedeni, Sybil'in 16 ayrı kişiliği olduğunu iddia etmesidir.
Yaklaşık üç saat süren filmin baş kahramanı Sybil'in, çocukluk döneminde yaşadığı tramvalar kişilik bölünmesine sebep olmuştur. Filmde ara ara değişkenlik gösteren ruh halleri ile bir anda izleyende "Acaba ne olacak?" duygusu yaratan Sybil, karakterin farklı kişiliklerini ve hayatını gözler önüne seren ... Devamı
'Sybil' Gerçek Bir Hayattan Uyarlanmıştır!
Herkese merhaba...
Bu akşam size 'Sybil' adlı, çoklu kişilik bozukluğunu konu alan filmden biraz bahsetmek istiyorum. Sybil, 1973 yılında Flora Rheta Screiber tarafından, doktor Cornelia Wilbur ve hastası Shirley Ardell Mason'ın terapi seansları konu alınarak yazılan bir romandır. Kitapta Shirley Mason'ın ismi deşifre olmaması açısından, Sybil Dorsett olarak değiştirilmiştir. Dönemin en ünlü psikolojik vakası olarak tarihe geçmiştir.
Pek çok kez filme çekilmesinin ve bu kadar dikkat çekmesinin nedeni, Sybil'in 16 ayrı kişiliği olduğunu iddia etmesidir.
Yaklaşık üç saat süren filmin baş kahramanı Sybil'in, çocukluk döneminde yaşadığı tramvalar kişilik bölünmesine sebep olmuştur. Filmde ara ara değişkenlik gösteren ruh halleri ile bir anda izleyende "Acaba ne olacak?" duygusu yaratan Sybil, karakterin farklı kişiliklerini ve hayatını gözler önüne seren bir film.
Doktor Wilbur ile yürüttükleri terapiler sayesinde, kişilikleri arasında geçişleri farketmeye, yaşadığı tramvalarla yüzleşmeye başlıyor Sybil. Geçmişe yönelen sahnelerde hayretler içinde kalacaksınız! Filmi izlerken birçok sahnede çok üzüldüğümü de belirtmeliyim. Özellikle küçük bir kızın, ileri derecede psikolojik sorunları olan bir anneyle büyümesi akıl alır gibi değil! Filmin sonlarına doğru, Sybil'in dokturu kandırdığını söylemesinden sonra, ben de şüpheye düştüm. Gerçek bir hayattan konu alındığı için düşünmeden de edemedim doğrusu. Neyse ki, baş kahraman Sybil'in; durumunu kabullenip doktordan af dileyerek hastalığı ile yüzleşmesini ve bunu başarmasını da ilerleyen sahnelerde gördüm.Bastırılmış duygularla büyürken, yeteneklerini koruyan ayrı benlikler yaratması oldukça dikkat çekici.'Çoklu Kişilik Bölünmesi' ile ilgili pek fazla bilgi verilmemesi, filmin konusunun rahatça anlaşılmasını biraz güçleştiren bir etken bana göre.
Filmi tavsiye eder miyim? Evet, elbette izlemenizi tavsiye ediyorum. Psikoloji dersinde gördüğüm 'Çoklu Kişilik Bozukluğu' konusunu hakkında fikir sahibi oldum.
Son olarak filmde hoşuma giden birkaç repliği de sizlerle paylaşmak istiyorum.
Sevgiler...
- "Her pencere hayat dediğimiz saçmalığın tiyatrosunda bir sahnedir."
- "Bahar, içinizdeki muzipliktir!"
Herkese merhaba...
Bu akşam size 'Sybil' adlı, çoklu kişilik bozukluğunu konu alan filmden biraz bahsetmek istiyorum. Sybil, 1973 yılında Flora Rheta Screiber tarafından, doktor Cornelia Wilbur ve hastası Shirley Ardell Mason'ın terapi seansları konu alınarak yazılan bir romandır. Kitapta Shirley Mason'ın ismi deşifre olmaması açısından, Sybil Dorsett olarak değiştirilmiştir. Dönemin en ünlü psikolojik vakası olarak tarihe geçmiştir.
Pek çok kez filme çekilmesinin ve bu kadar dikkat çekmesinin nedeni, Sybil'in 16 ayrı kişiliği olduğunu iddia etmesidir.
Yaklaşık üç saat süren filmin baş kahramanı Sybil'in, çocukluk döneminde yaşadığı tramvalar kişilik bölünmesine sebep olmuştur. Filmde ara ara değişkenlik gösteren ruh halleri ile bir anda izleyende "Acaba ne olacak?" duygusu yaratan Sybil, karakterin farklı kişiliklerini ve hayatını gözler önüne seren bir film.
Doktor Wilbur ile yürüttükleri terapiler sayesinde, kişilikleri arasında geçişleri farketmeye, yaşadığı tramvalarla yüzleşmeye başlıyor Sybil. Geçmişe yönelen sahnelerde hayretler içinde kalacaksınız! Filmi izlerken birçok sahnede çok üzüldüğümü de belirtmeliyim. Özellikle küçük bir kızın, ileri derecede psikolojik sorunları olan bir anneyle büyümesi akıl alır gibi değil! Filmin sonlarına doğru, Sybil'in dokturu kandırdığını söylemesinden sonra, ben de şüpheye düştüm. Gerçek bir hayattan konu alındığı için düşünmeden de edemedim doğrusu. Neyse ki, baş kahraman Sybil'in; durumunu kabullenip doktordan af dileyerek hastalığı ile yüzleşmesini ve bunu başarmasını da ilerleyen sahnelerde gördüm.Bastırılmış duygularla büyürken, yeteneklerini koruyan ayrı benlikler yaratması oldukça dikkat çekici.'Çoklu Kişilik Bölünmesi' ile ilgili pek fazla bilgi verilmemesi, filmin konusunun rahatça anlaşılmasını biraz güçleştiren bir etken bana göre.
Filmi tavsiye eder miyim? Evet, elbette izlemenizi tavsiye ediyorum. Psikoloji dersinde gördüğüm 'Çoklu Kişilik Bozukluğu' konusunu hakkında fikir sahibi oldum.
Son olarak filmde hoşuma giden birkaç repliği de sizlerle paylaşmak istiyorum.
Sevgiler...
- "Her pencere hayat dediğimiz saçmalığın tiyatrosunda bir sahnedir."
- "Bahar, içinizdeki muzipliktir!"
Filmi basite indirgeyebilecek yorumlarda bulunabilmek mümkün değil.
Derin ve o kadar sarsıcı ki ,hangi kelimelerle bütünleyebiliriz bilemiyorum. Genetik bir durum mu yoksa gördüğünü uygulama mı ? Yaşanılan işkence ve travma mı buna neden olan ? Hangisi......
İnsanın özüne ruhuna açılan kapılar..vurgun yemek bu olsa gerek..
Derin ve o kadar sarsıcı ki ,hangi kelimelerle bütünleyebiliriz bilemiyorum. Genetik bir durum mu yoksa gördüğünü uygulama mı ? Yaşanılan işkence ve travma mı buna neden olan ? Hangisi......
İnsanın özüne ruhuna açılan kapılar..vurgun yemek bu olsa gerek..
>> Gerçekten muhteşem bir başarı 1976 da psikoloji konusu ya da hastalıklarının dahi tartışıldığı ve kabul görmediği bir yılda... böyle bir konunun ele alınması, gerçek yaşanılan bir olay olması da merak uynadırıp takdir toplatabiliyor.... ve başrol oyuncusunun sergilediği; oyunculuk girdiği kişilikler, bunu izleyiciye yaşatarak aksettirmesi... >>
... gerçekten derinden, etkiliyor... insanın küçükken yaşadığı , ufak ya da büyük fark etmez ilerleyen zamanlarda farklı etkilerde çıkabiliyor... burada yaşadıklarını itiraf edemeyip kabul etmekle zorlandığı; ve üstünü kapatmaya çalışan ve kendince çeşitli kişilikler yaratıp, onları aracı edip duygu nefret, korkularını, öfkesini aktarabiliyor... derin izleri o zamanlar almış... olduğundan..
kolay değil; yaşamış olduğu bazı noktalarda sarsılamamak elde değil... hangi çocuk bunu hak eder.... ama ki; annesi de şizofren... ne beklenirdi ki; izlenmesi gereken psikolojik bir film... ve psikolojik ... Devamı
... gerçekten derinden, etkiliyor... insanın küçükken yaşadığı , ufak ya da büyük fark etmez ilerleyen zamanlarda farklı etkilerde çıkabiliyor... burada yaşadıklarını itiraf edemeyip kabul etmekle zorlandığı; ve üstünü kapatmaya çalışan ve kendince çeşitli kişilikler yaratıp, onları aracı edip duygu nefret, korkularını, öfkesini aktarabiliyor... derin izleri o zamanlar almış... olduğundan..
kolay değil; yaşamış olduğu bazı noktalarda sarsılamamak elde değil... hangi çocuk bunu hak eder.... ama ki; annesi de şizofren... ne beklenirdi ki; izlenmesi gereken psikolojik bir film... ve psikolojik ... Devamı
>> Gerçekten muhteşem bir başarı 1976 da psikoloji konusu ya da hastalıklarının dahi tartışıldığı ve kabul görmediği bir yılda... böyle bir konunun ele alınması, gerçek yaşanılan bir olay olması da merak uynadırıp takdir toplatabiliyor.... ve başrol oyuncusunun sergilediği; oyunculuk girdiği kişilikler, bunu izleyiciye yaşatarak aksettirmesi... >>
... gerçekten derinden, etkiliyor... insanın küçükken yaşadığı , ufak ya da büyük fark etmez ilerleyen zamanlarda farklı etkilerde çıkabiliyor... burada yaşadıklarını itiraf edemeyip kabul etmekle zorlandığı; ve üstünü kapatmaya çalışan ve kendince çeşitli kişilikler yaratıp, onları aracı edip duygu nefret, korkularını, öfkesini aktarabiliyor... derin izleri o zamanlar almış... olduğundan..
kolay değil; yaşamış olduğu bazı noktalarda sarsılamamak elde değil... hangi çocuk bunu hak eder.... ama ki; annesi de şizofren... ne beklenirdi ki; izlenmesi gereken psikolojik bir film... ve psikolojik bir savaş bir nevi.....
-- Bir de bizim Türk film tadında; yapılan psikolojik kişilik bozukluğu film geldi; aklıma
BEYZA'NIN KADINLARI ... gülümsetti; mecazi tadında... yapmacıktı bir yerde... Tamer Karadağlının Hollywood efeckt tavırları... anlayan anladı... sanırım bu filmi kopyalamışız, çaktırmadan ....
... gerçekten derinden, etkiliyor... insanın küçükken yaşadığı , ufak ya da büyük fark etmez ilerleyen zamanlarda farklı etkilerde çıkabiliyor... burada yaşadıklarını itiraf edemeyip kabul etmekle zorlandığı; ve üstünü kapatmaya çalışan ve kendince çeşitli kişilikler yaratıp, onları aracı edip duygu nefret, korkularını, öfkesini aktarabiliyor... derin izleri o zamanlar almış... olduğundan..
kolay değil; yaşamış olduğu bazı noktalarda sarsılamamak elde değil... hangi çocuk bunu hak eder.... ama ki; annesi de şizofren... ne beklenirdi ki; izlenmesi gereken psikolojik bir film... ve psikolojik bir savaş bir nevi.....
-- Bir de bizim Türk film tadında; yapılan psikolojik kişilik bozukluğu film geldi; aklıma
BEYZA'NIN KADINLARI ... gülümsetti; mecazi tadında... yapmacıktı bir yerde... Tamer Karadağlının Hollywood efeckt tavırları... anlayan anladı... sanırım bu filmi kopyalamışız, çaktırmadan ....
Bu zamana kadar izlediğim psikolojik filmlerden belki de en iyisi! Uzun süre etkisinden kurtulmanız mümkün değil..
Yönetmen 198 dakikayı seyirciye öyle akıllıca sunmuş ki, ağır tempoda ilerlemesine rağmen bir an olsun sıkılmadım. Başrol oyuncusu Sybil karakterini canlandıran Sally Field de gerçekten muhteşem bir performans sergilemiş. Kitabı da okunmalı elbette.
Yönetmen 198 dakikayı seyirciye öyle akıllıca sunmuş ki, ağır tempoda ilerlemesine rağmen bir an olsun sıkılmadım. Başrol oyuncusu Sybil karakterini canlandıran Sally Field de gerçekten muhteşem bir performans sergilemiş. Kitabı da okunmalı elbette.
Harika bir tv filmi. Sally Field rolünde döktürmüş, her karakteri ayrı ayrı hissediyorsunuz. Sanki başkası oynamış o rolleri. Filmde korkular ve kişilikler gayet oturaklı bir şekilde, sebepleri ile birlikte çok güzel açıklanmış. Çoklu kişilik bozukluğunun ne olduğunu en iyi açıklayan film diyebilirim. İzlenmeli.
Sybil dizisine Benzer Dizi ekliyorsun.
Sybil dizisini Kategorize ediyorsun.
Bu diziyi aşağıdaki seçenekleri işaretleyerek kategorize edebilirsin.
Sybil dizisine Konu ekliyorsun.
DİZİ İLE İLGİLİ İSTATİSTİKLER
Arama sonuçları
Bu diziyi izleyen 20 kişi
Kullanıcı Bulunamadı...
ÜYE OL