... Devamı Gündelik hayattan basit bir nesneye insani duygular atfetmek kuşkusuz bir yenilik değil, fakat, anlaşılan daha önce hiçbir film bu konuda bu kadar başarılı olmamıştı. Kendizi bir araba lastiği ile özdeşleşirken buluverirseniz sakın şaşırmayın.
Sıradan bir grup sinema seyircisi çok tuhaf bir gösterim için toplanır. Şerif, polis arabasının bagajından fırlar, hem perdedeki hem de salondaki seyirciye, stilin en önemli yapıtaşı olan sebepsiz yere kavramına bir saygı duruşu izleyeceğimizi söyler. Seyirciler, vahşi doğanın ortasında başlayacak gösteriyi izlemek üzere dürbünlerini çıkarırlar veLastikböyle başlar. Kimi sakin, kimi şaşkın bir şekilde ana karakterin canlanmasını, sonra da çevresine dehşet saçmaya başlamasını izler. Ana karakter cansız bir varlık, bir araba lastiğidir.Lastik, bir vahşi doğa belgeselini andırır şekilde, lastiğin tanımadığı bir dünyaya uyanmasıyla başlar. Önce bir plastik su şişesiyle, sonra akreple, bira şişesiyle, son olarak da bir tavşanla karşılaşır. Peki insanlarla karşılaştığında neler olacaktır? Varoluşuna karşı en büyük tehdidi insanlar mı oluşturacaktır? Film bir süre sonra bir polisiyeye dönüşürken, filmin içindeki seyircileri de büyük bir sürpriz beklemektedir. Onlar olan biteni dürbünün kısıtlı görüş alanından izlerken, bizler lastiğin bu sıradışı yolculuğunu yönetmen ve görüntü yönetmeni Quentin Dupieuxnün büyüleyici çekimlerinden izleriz. Bir lastiği duş yaparken, çıplak bir kadına dikiz atarken ve hayranlıkla televizyon izlerken görmek unutamayacağınız bir deneyim olacak.