6.7

49 OY
PUAN VER
5

Imdb: 6.5 (1.005 OY)

KONUSU
Demiryollarında yol bekçisi olarak çalışan Basrinin uzun yıllardır haber alamadığı oğlunu umutla bekleyişinin öyküsü... Yönetmen Ali Aydın bizi vicdanımızla yüzleştiren ilk filmi Küftegözaltında kaybolan bir gencin ardından geride kalanların hikayesini anlatıyor. Seyfi 18 yıl önce, üniversitede okur ... Devamı
Demiryollarında yol bekçisi olarak çalışan Basrinin uzun yıllardır haber alamadığı oğlunu umutla bekleyişinin öyküsü... Yönetmen Ali Aydın bizi vicdanımızla yüzleştiren ilk filmi Küftegözaltında kaybolan bir gencin ardından geride kalanların hikayesini anlatıyor. Seyfi 18 yıl önce, üniversitede okurken gözaltına alınmış ve o günden sonra kendisinden hiç haber alınamamıştır. Bu durumda ne ölüdür Seyfi ne sağdır, ne vardır ne de yok. Oğlunun kaybından sonra yavaş yavaş kendini toplumdan soyutlamaya başlayan Basri, o olaydan altı yıl sonra da karısını toprağa vermiştir. Onu günden güne çepeçevre saran bir umut yaşatmıştır bugüne kadar. Her gün kontrol etmek için üzerinde yürüdüğü tren yolları, on sekiz yıldır aralıksız her ayın başında ve ortasında oğlunun bulunması için yazdığı dilekçeler... Anadolunun bereketli toprakları ve onu sarıp sarmalayan uçsuz bucaksız tren yolları, umut ve vicdan...

YORUM YAZ

SPOILER

YENİ YORUMLAR

Tüm Yorumlar
G

@gokcekahraman

8 yıl önce

8 / 10

Bizim yaşama sebebimiz olan her ne ise diğer insanların zerre umrunda olmadığı gerçeği. Tren rayları arasında yapayalnız , çaresiz lakin umutla bekleyiş... Ölümün hem bu kadar sıradan hem bukadar sarsıcı olduğu gerçeği.Düzenin adaletsizliğini tokat gibi yüzümüze vuruyor film.
M

@mhurlenmiszaman

10 yıl önce

Filmi Eskişehir Film Festivali'nde geçen sene mayıs ayında izlemiştim. Oyuncu kadrosu ve değindiği konusu itibari ile harika bir film. Yanlış saymadıysam filmin, içinde barındırdığı plan sayısı 85 civarıdır. Filmin başlarında 11 dakikalık tek planda çekilmiş bir sahne var ki eşine az rastlanan harika bir oyunculuk içeriyor ve görülmeye değer bir sahne.
B

@bohemiancat

10 yıl önce

8.3 / 10

Filmi oldukça beğendim, yıllar sonra değeri daha çok anlaşılan filmlerden biri olur diye düşündüm. Film boyunca kullanılan sabit kamera açıları, mekan ve karakter ilişkisini çok iyi yansıttığından seyirci gözlemci rolüne bürünüyor ve olan biteni yorum yapmadan izliyoruz.Ercan Kesal ve polis şefinin emniyet merkezinde geçen diyaloğu tek plan çekilmiş ,bu plan yakın zamanda izlediğim Hunger ( açlık ) filmindeki Ira militanı ve papazın cezaevindeki konuşmasındaki planı anımsattı bana.

Filmin en çok görsel vizyonuna hayran kaldım. Eğer Ozu ,Nuri Bilge Ceylan seviyorsanız bu filmdeki görüntüleri beğeneceksiniz, filmin sanat yönetmenleri her sahneye kafa yormuş bu çok net.

@mskfilm

11 yıl önce

önceliğimiz ödüllerdir ister istemez bir filmi izlerken, hazırbulunuşluğumuzun bir parçasıdır. küf’ü izlerken de bunlar etkili olmuştu. lakin fazlaca hazırlamışım filme kendimi. hep bir yükseliş bekledim. devri yükselen bir arabanın vitesini değiştirmeyen bir şoför izlenimi yarattı ali aydın bende. ya gücü yetmediğinden ya arabayı tanımadığından..

bazı kareler nuri bilge kadrajı etkisindeydi. konu iyiydi. zaten ödülü bu sayede almıştır şüphesiz. tansu biçer performansıyla filmin en iyisiydi.

ilk film için başarılı lakin bunca övgü ve ödül fazla film için bence. türk sineması için böyle adımlar umut verici. sonraki filmlerinde daha iyi görürüz ali aydın’ı umarım..

@berat_k

11 yıl önce

Filmdeki oyunculara söylenecek bir sey yok. Görevlerini hakkıyla yerine getirmişler. Fakat film fazla abartılmış. Gelecek senelere kalacak kült bir film değil. "Ya bu sahne ne kadar güzelmiş, yönetmen bu sahneyi nasıl çekmiş" diyebileceğimiz bir bölüm yok. Diyaloglar önemli düzeyde başarılı degil. Hülasa, izlenmemesi halinde kaybedeceginiz bir şey yok.

@poormf

11 yıl önce

1.5 / 10

Gözaltında kaybedilmiş, faili meçhul bir oğul sahibi adamın Tecavüzcü Coşkun (Cemil) ile teşrik-i mesaisini anlatıyor film. Dahiyane bir fikirle devlete karşı gelmenin sonucu öldürülmenin adaletiyle Cemil'in ölümüne sessiz kalmanın adaleti aynı kefeye konularak sorgulanıyor. Film ne iddia edildiği gibi toplum tarafından yalnızlaştırılma hikayesini, ne adaleti, ne bekleyişi, ne suçluluğu ve ne de vicdan kavramlarınıan la ta mı yor.

Basri Bey'de öyle bir duruş var ki sanki geceleri seri tecavüzde bulunup gündüzleri yaptığından pişman, utanan, aranan bir suçlu gibi boynu bükük. Benzetme garip oldu ama filmdeki iki öykünün birbiri ile bağlantısı ne kadar mantıklı ise bu benzetme de o kadar mantıklı.

Başlangıçtaki 11.5 dakikalık kesintisiz tek plana methiyeler düzülmüş. Kayda değer ne bir söz, ne bir bakış fırlatmadan 11 dakika değil 111 dakikalık tek plan da çekebilirsiniz.

Konuşmaya mecali (niyeti) olmayan adamı konuşursan ben de konuşu
... Devamı
Gözaltında kaybedilmiş, faili meçhul bir oğul sahibi adamın Tecavüzcü Coşkun (Cemil) ile teşrik-i mesaisini anlatıyor film. Dahiyane bir fikirle devlete karşı gelmenin sonucu öldürülmenin adaletiyle Cemil'in ölümüne sessiz kalmanın adaleti aynı kefeye konularak sorgulanıyor. Film ne iddia edildiği gibi toplum tarafından yalnızlaştırılma hikayesini, ne adaleti, ne bekleyişi, ne suçluluğu ve ne de vicdan kavramlarınıan la ta mı yor.

Basri Bey'de öyle bir duruş var ki sanki geceleri seri tecavüzde bulunup gündüzleri yaptığından pişman, utanan, aranan bir suçlu gibi boynu bükük. Benzetme garip oldu ama filmdeki iki öykünün birbiri ile bağlantısı ne kadar mantıklı ise bu benzetme de o kadar mantıklı.

Başlangıçtaki 11.5 dakikalık kesintisiz tek plana methiyeler düzülmüş. Kayda değer ne bir söz, ne bir bakış fırlatmadan 11 dakika değil 111 dakikalık tek plan da çekebilirsiniz.

Konuşmaya mecali (niyeti) olmayan adamı konuşursan ben de konuşurum diye tehdit etmek konu yaratmak için dahiyane idi.

Her ne kadar demiryolu ve çevresine ilişkin güzel görüntüler varsa da film , konusu, oyunculuğu ve yönetimiyle izleyenlerin demiryolundan soğumasını sağlayacak nitelikte. Bu nedenle filmin çok ciddi toplumsal bir işlevi var: 1950 lerden beri bir ülke kalkınmasında çok önemli yeri olan demiryolundan vaz geçilerek kara yoluna ağırlık veren politikalara dolaylı olarak destek vermek.

Sara nöbetindeki oyunculuk ve Tansu Biçer'in rolüne yakışması dışında filmin hiç bir artısı yok.

Tamam slogan atılmasın, göze sokulmasın ama ne dediği de anlaşılsın bari... 15/100

Benzer konuyu işleyen Tayfun Pirselimoğlu'nun "Hiçbiryerde (2002)"si izlemeye değer...

@bnbnbnbnbn

11 yıl önce

32. İstanbul Film Festivali kapsamında izledim bu filmi. Gösterimden sonra Ali Aydın bir söyleşi yaptı. Bu söyleşide filmin ana temasının "beklemek" olduğunu dolayısıyla bu duyguyu seyirciyi bazı yerlerde sıkmak pahasına onlara iyice hissettirmek amacı güttüğünü belirtti.

@ibodirector

12 yıl önce

7.5 / 10

Ali Aydının bu sene Venedik Film Festivalinden Geleceğin Aslanı, Selanik Film Festivalinden ise Gümüş İskender ödülleriyle dönen ilk filmi Küf, Cumartesi Annelerini temel alan öyküsündeki erkek karakterler üzerinden 90lardaki çürümüş, kokuşmuş, küfleşmiş sisteme, grenli sinematografisiyle çarpıcı bir bakış atmış.

18 yıl önce kaybolan oğlunu bulabilmek için yıllardır aralıksız devlete dilekçe yazan Basrinin hayatı ekseninde dönüyor her şey. Polis müfettişi Murat, Basriyi bir gün odasına çağırtır. Bitmek bilmeyen dilekçelerden artık usanmıştır ve uzun bir süre onu sorgular. Basri, her şeye rağmen dilekçe yazmaya devam eder, hayata küsmüştür, ağzından 1-2 kelime zor çıkmaktadır fakat her şeye rağmen oğlunu bulmaya dair bir ümidi vardır. Ölüsü de gelse oğluna kavuşmak istemektedir.

18. Gezici Festival kapsamında izlediğim Küf, yönetmeni Ali Aydının katılımıyla gerçekleşti. Film sonrasında ardı arkası kesilmeyen soru-cevaplar ve övgüler, f
... Devamı
Ali Aydının bu sene Venedik Film Festivalinden Geleceğin Aslanı, Selanik Film Festivalinden ise Gümüş İskender ödülleriyle dönen ilk filmi Küf, Cumartesi Annelerini temel alan öyküsündeki erkek karakterler üzerinden 90lardaki çürümüş, kokuşmuş, küfleşmiş sisteme, grenli sinematografisiyle çarpıcı bir bakış atmış.

18 yıl önce kaybolan oğlunu bulabilmek için yıllardır aralıksız devlete dilekçe yazan Basrinin hayatı ekseninde dönüyor her şey. Polis müfettişi Murat, Basriyi bir gün odasına çağırtır. Bitmek bilmeyen dilekçelerden artık usanmıştır ve uzun bir süre onu sorgular. Basri, her şeye rağmen dilekçe yazmaya devam eder, hayata küsmüştür, ağzından 1-2 kelime zor çıkmaktadır fakat her şeye rağmen oğlunu bulmaya dair bir ümidi vardır. Ölüsü de gelse oğluna kavuşmak istemektedir.

18. Gezici Festival kapsamında izlediğim Küf, yönetmeni Ali Aydının katılımıyla gerçekleşti. Film sonrasında ardı arkası kesilmeyen soru-cevaplar ve övgüler, filmin bittikten sonra bile izleyiciyi çokça düşündürdüğüne ve önemli bir film olduğuna dair kanıt niteliğindeydi. Ali Aydın, Küfün politik bir film olarak tanımlanabileceğini fakat kendisinin Küfü politik bir film olarak görmediğini dile getirdi.

Film bitimindeki Ali Aydın ile söyleşi esnasında usta oyuncu Tuncel Kurtizin köşeden Ali Aydını yüzünde bir tebessümle dikkatle dinlediği gözlerden kaçmadı. Ali Aydın konuşmasını bitirir bitirmez alkışlamaya başlayan Tuncel KurtizinBüyük bir sevinçle seyrettim. Genç nesilden birinin dünya sinemasına bu eseri bırakmasıyla gurur duydum. İyi ki varsınız. sözleri etkiliydi.

Küf, etkili sinematografisiyle, Ercan Kesalin benzersiz performansıyla, Muhammet Uzuner ve Tansu Biçerin başarılı yardımcı rollerinin katkısıyla ve tokat gibi vurucu, etkili finaliyle Türkiye 2012 sinemasının etkileyici yapımlarından biri olmayı başarıyor. Tren yollarında çalışan Basrinin 18 yıldır kayıp oğlunu arayışının ekseninde bir yan hikayeye de kapı açılıyor. Tren yolları çalışanlarından Cemil ile Basrinin ilişkisine. Basrinin oğlunu arayışı faili meçhul cinayetler, devletin yetersizliği ve ilgisizliği gibi konular üzerinde dururken, bu yan hikaye de Adalet nedir?, Kötü bir insanın cezası ölüm mü olmalıdır?, Bu yargıyı kim verebilir?, Bu yargıya varmak doğru mudur? gibi sorular eksenindeadalet kavramını sorgulamamıza olanak sağlıyor.

Ercan Kesalin film boyuncaki suskunluğu, tepkisizliği ve polis müfettişiyle konuşurken sarfettiği kader! sözcüğü çeşitli okumalara gebe. Ali Aydının söyleşide Bana göre sigara içmek bir intihardır sözcüğü, filmde durmadan sigara içen karakterlerin kaderci bir intiharı seçtiği yönünde Aydının sözlerinin peliküle yansımasıdır. Basrinin epilepsi hastalığının da nerede ve nasıl başladığına dair bir fikrimiz olmasa da, bunun sebebini gayet iyi anlıyoruz. Epilepsi sahnelerinin ise Semih Kaplanoğlunun Süt (2008) ündeki Yusufun epilepsi krizlerini akla getirmesi de bir başka ayrıntı. Filmin başlarındaki 15 dakika süren tek plan karşılıklı diyalog sahnesi ise hafızalara kazınacak cinsten.

Ali Aydın, yetenekli bir sinemacının izlerini taşıyan bu uluslararası ödüllü ilk filmiyle minimalist Türk sinemasına önemli bir film kazandırmış oluyor. Bundan sonraki filmlerini merakla bekleyeceğimiz ve ele alacağı konuları merak ettiğimiz ise bir gerçek.
SPOILER

Küf filmine Benzer Film ekliyorsun.

Arama Sonuçları

Küf filmini Kategorize ediyorsun.

Bu filmi aşağıdaki seçenekleri işaretleyerek kategorize edebilirsin.

Arama Sonuçları

Küf filmine Konu ekliyorsun.

Arama Sonuçları

FİLM İLE İLGİLİ İSTATİSTİKLER
GİRİŞ YAP
Şifremi Unuttum!

ÜYE DEĞİL MİSİNİZ?

HEMEN ÜYE OLUN
Aktivasyon Mailim Gelmedi!
ŞİFREMİ UNUTTUM
AKTİVASYON MAİLİ GÖNDER
ÜYE OL