Kurdun Günü

(2003)

Time of the Wolf a.k.a Le temps du loup

Film 1 Saat 54 Dk. Dram Fransa, Avusturya 24 Ekim 2003

7.2

41 OY
PUAN VER
5

Imdb: 6.5 (11.470 OY)

KONUSU

Dört kişilik bir aile, tatilini geçirmek üzere kır evine gelir. Fakat beklenmeyen bir olay, onları bambaşka sorunlarla başbaşa bırakacaktır. Bir afetin ardından, aile ormanda kaçışmaya başlar.

YORUM YAZ

SPOILER

YENİ YORUMLAR

Tüm Yorumlar

@parfenrogojin

4 yıl önce

Haneke’nin gerçekliğin ne olduğuna dair çalışmalarından birisi Kurdun Günü. Öncelikle tür filmlerinin, Hollywood filmlerinin insan hakikati ve dünya hakikatine dair ne varsa bir eğlenceye, tüketilebilir bir metaya dönüştürülmesinin sinemanın sanat olarak gerçekliğin ne olduğuna dair perspektifler sunmasının zıddı olduğunu düşünerek Haneke kamerasını Hollywood için söylediği gibi saniyede 24 kare yalan değil, sinema sanatı için söylediği gibi, saniyede 24 kare gerçeğe yöneltiyor.

Kurdun Günü, bir tür filmi olarak felaket filmlerinin insanların başına gelen korkutucu, felaket boyutlarında korkunç olaylar karşısında bu durumun eğlencelik, heyecan verici, bir iki saatlik süre içerisinde oyun ve eğlence olduğu belli olan ve seyirci tarafından heyecanla tüketilen hikayesini seyircinin görme yeteneğini körleştirmek için değil o gözleri gerçekten görmeye zorlamak için kullanıyor. Dünyada ne olduğu belli olmayan bir felaket sonrası elektriğin y
... Devamı
Haneke’nin gerçekliğin ne olduğuna dair çalışmalarından birisi Kurdun Günü. Öncelikle tür filmlerinin, Hollywood filmlerinin insan hakikati ve dünya hakikatine dair ne varsa bir eğlenceye, tüketilebilir bir metaya dönüştürülmesinin sinemanın sanat olarak gerçekliğin ne olduğuna dair perspektifler sunmasının zıddı olduğunu düşünerek Haneke kamerasını Hollywood için söylediği gibi saniyede 24 kare yalan değil, sinema sanatı için söylediği gibi, saniyede 24 kare gerçeğe yöneltiyor.

Kurdun Günü, bir tür filmi olarak felaket filmlerinin insanların başına gelen korkutucu, felaket boyutlarında korkunç olaylar karşısında bu durumun eğlencelik, heyecan verici, bir iki saatlik süre içerisinde oyun ve eğlence olduğu belli olan ve seyirci tarafından heyecanla tüketilen hikayesini seyircinin görme yeteneğini körleştirmek için değil o gözleri gerçekten görmeye zorlamak için kullanıyor. Dünyada ne olduğu belli olmayan bir felaket sonrası elektriğin yok olduğu, bildiğimiz anlamıyla uygarlığın çöktüğü bir ortamda insanların böyle bir felaketten kurtulmaya çalışması ya da bu durumda hayatta kalmaya çalışmalarını gösterirken Haneke, hem yapay ışıktan mümkün olduğunca kaçınarak izleyiciyi bu felaketi hissettirmeye çalışıyor hem de başrol karakterlerinden mümkün olduğunca uzak durarak seyirciyi bir anlamda iyice yalnız bırakmış oluyor. Bu anlamda aslında bizler gerçekten de o treni bekleyen o insanlar gibi, yaşanmış olan felaketin ne olduğunu ya da bundan nasıl kurtulabileceğimizi düşünmeye çalışıyoruz...ya da bu kıstırılmışlık duygusuyla filmin bitmesini bekliyoruz. Peki Haneke bunu neden yapıyor? Çünkü Haneke sinema sanatının dünyadaki gerçekliği, insanın gerçekliği ve onun başına gelenlerin seyirlik ya da eğlencelik olmadığı durumların gerçekliğini bizlere bir bilet karşılığında bir oyun olarak satan ana akım türden her türden seyirliğin insan algısına verdiği zararı azaltmaya çalışarak bizleri gerçekten görmeye ve hissetmeye çağırıyor: insanların, gezegen boyutunda yaşanan bir felakette afili cümleler veya oyunculuklarla iki saat içerisinde sona erecek olan gerilim ya da acılarının seyircisi olmak değil, böylesi bir felakette insan ne hisseder, insan insanın kurdu olur mu veya insan insanın gerçekten kurdu mudur, böyle olmasının bir felaket yaşanmasıyla alakası yok mudur, halihazırda olup biten de bu değil midir diye sordurmayı hedefleyerek insanın insana iyilik ve nezaketle yaklaşmasının imkanları ve mümkünlükleri üzerine ve ayrıca bütün bunların cesaret, iyilik, nezaket ve içtenlik içeren yeni büyük hikayelerle mümkün olabileceği konusunda empati yapmamızı istiyor aslında.

Filmin finali yine bir Haneke yaklaşımı olarak finale benzemiyor, çünkü haneke filmlerinin başı ve sonu yok aslında, bizler sadece var olan gerçekliklere sınırlı süre içerisinde tanık olan seyircileriz. Bu anlamda Kurdun Günü’nün "finali" bize bir son sunuyor evet, ama bu son yine de bir son değil. Olamaz da zaten.

Kurdun Günü olumlu olumsuz bir sürü yorum almış. Kendi adıma yönetmene çok yakışan ve onun büyük filmleri yanında hiç ezilmeden, daha alçak perdeden konuşan ve söyleyen bir filmi, çalışması olduğunu düşünüyorum Haneke’nin. Yönetmeni seven ve bu filmini izlememiş olan herkese mutlaka öneririm.

@tutankhom

10 yıl önce

6 / 10

öncelikle "heneke" herkese göre film yapan bir adam değil. sistem eleştirir ve bunu yaparken kendi dilini kullanır. konu ve felsefesi ne kadar iyi olursa olsun anlatış biçimi bir çok insanı sıkabilir. hatta bunaltabilir bile. ben bu adamın filmlerini seviyorum ama 10 arkadaşım ile beraber izlesek 8'i "bu ne yaw" der eminim. o yüzden heneke filmlerinin akışına ve işlenişine hakim değilseniz başka bir film acın derim. adamda mevzu derin çünkü.
Y

@yesismore

13 yıl önce

Aşırı-rasyonelleşmiş ve "Toplumsal Sözleşme"sini bozmuş bir dünya, yani "büyüsü bozulmuş" bir dünya nasıl yeniden büyülenir?

Filmi izlediğim zaman modern, modernleşme, modernizm ve modernite kavramlarını bir kez daha film üzerinden irdeledim ve bugüne kadar farkına varamadığımız bu gerçeklik beni derinden sarstı. Gerek durağan gidişatı, gerekse olaylar arasındaki bağlantılarıyla filmin; anlatmak istediği mesajı çok net bir şekilde verdiğini düşünüyorum.

İlk sahnede gördüğümüz aile babasının öldürülmesi, modern toplumdaki en küçük yapı taşı olan çekirdek ailenin yok olması ve dolayısıyla toplum kavramının çöküşüne bir gönderme olarak yorumlanabilir. Sonrasında gelişen olayları ise bir zincirin halkaları olarak düşünürsek; her bir halkanın kopmasıyla zincirin anlamını yitirmesi gibi, yüzyıllardır varlığını sürdüren toplumsal sözleşmenin de bozulduğunu söyleyebiliriz.

Filmin seyir sürecinde aile
... Devamı
Aşırı-rasyonelleşmiş ve "Toplumsal Sözleşme"sini bozmuş bir dünya, yani "büyüsü bozulmuş" bir dünya nasıl yeniden büyülenir?

Filmi izlediğim zaman modern, modernleşme, modernizm ve modernite kavramlarını bir kez daha film üzerinden irdeledim ve bugüne kadar farkına varamadığımız bu gerçeklik beni derinden sarstı. Gerek durağan gidişatı, gerekse olaylar arasındaki bağlantılarıyla filmin; anlatmak istediği mesajı çok net bir şekilde verdiğini düşünüyorum.

İlk sahnede gördüğümüz aile babasının öldürülmesi, modern toplumdaki en küçük yapı taşı olan çekirdek ailenin yok olması ve dolayısıyla toplum kavramının çöküşüne bir gönderme olarak yorumlanabilir. Sonrasında gelişen olayları ise bir zincirin halkaları olarak düşünürsek; her bir halkanın kopmasıyla zincirin anlamını yitirmesi gibi, yüzyıllardır varlığını sürdüren toplumsal sözleşmenin de bozulduğunu söyleyebiliriz.

Filmin seyir sürecinde ailenin en küçük ferdi olan Beni , olaylar karşısında yalnız, tepkisiz ve içine kapanık bir karakter olarak görüyoruz. Babasının ölümü karşısındaki kayıtsızlığı, kuşunu korumaya çalışırken havasızlıktan ölümüne sebep olması, çevresindeki insanları sürekli gözlemlemesi bize Ben hakkında bir takım ipuçları veriyor. Bu ipuçları, çocuğun ne kadar büyük bir travma geçirdiğinin bir kanıtıdır. Bütün bu korku ve şaşkınlık bulutu içinde, insanları gözlemleyerek edindiği bilgilerden sonra hayal gücünün verdiği cesaretle kendini ateşe atarak başkalarını kurtarmak istiyor. Bu durum da umudun, insanoğlu yeryüzünden silinmedikçe var olacağının en büyük örneğidir. Filmdeki diğer karakterler de bahsedilen tüm kavramları beslemektedir.

Toplumsal sözleşmesi bozuk olan bir dünyada ahlak aranmaz, çünkü açlıktan gelen kaos ve yağma vardır. Bertolt Brechtin Üç Kuruşluk Operasında da söylediği gibi tüm dünyada her zaman önce ekmek, sonra ahlak gelir. Büyüsü bozulan dünyayı eski haline getirmek için insanın önce doymuş olması gerekir, ancak o zaman yeni bir toplumsal sözleşmeden bahsedilebilir.
Y

@yesismore

13 yıl önce

yorumlarınız için çok teşekkür ederim. Yazıyı kısa tutmuş olmamın sebebi mevcut. Ancak sizden aldığım olumlu yorumlar doğrultusunda bundan sonra daha cesaretli olacağım. :)
Y

@yuukicross

13 yıl önce

ben de yazının kısa ve net oldugunu düşünenlerdenim. ama keşke biraz daha detaylı uzun bi inceleme olsaymış demekten alamıyorum kendimi. ben de severim çünkü sevdiğim filmler hakkında yazılanları okumayı.
Daha fazla yanıt göster
E

@erduardo

14 yıl önce

hanekenin çoğu filmini izlemiş biri olarak benim gözümde en özel olan filmidir kurdun günü. çünkü diğerlerine göre daha başka bir dile sahip olduğunu düşünüyorum ve evet bizimki gibi bir dünyaya ait olmayan başka bir dünyanın zamanın dilinde "bir umut var"...

@agirroman

16 yıl önce

8.6 / 10

sistemin çöküşünün insanları ne hale getirdiğinin öyküsü. ama yine de umut var.
SPOILER

Kurdun Günü filmine Benzer Film ekliyorsun.

Arama Sonuçları

Kurdun Günü filmini Kategorize ediyorsun.

Bu filmi aşağıdaki seçenekleri işaretleyerek kategorize edebilirsin.

Arama Sonuçları

Kurdun Günü filmine Konu ekliyorsun.

Arama Sonuçları

FİLM İLE İLGİLİ İSTATİSTİKLER
GİRİŞ YAP
Şifremi Unuttum!

ÜYE DEĞİL MİSİNİZ?

HEMEN ÜYE OLUN
Aktivasyon Mailim Gelmedi!
ŞİFREMİ UNUTTUM
AKTİVASYON MAİLİ GÖNDER
ÜYE OL