3 yıl önce
Gitmek: Benim Marlon ve Brandom
(2008)Gitmek: My Marlon and Brando
7
70 OYPUAN VER
5
Imdb: 6.6 (1.074 OY)
KONUSU
Farklı coğrafyaların çocuklarının sınır tanımayan aşkı. İstanbulda bir film setinde tanışan Ayça ile Hama Ali birbirlerine aşık olurlar. Film bittikten sonra Hama Ali yurdu olan Kuzey Iraka döner. Irak Savaşının ortaya çıkmasıyla Ayçayla Alinin birbirlerine ulaşmaları imkansızlaşır. Ayça da aşkına u
... Devamı
Farklı coğrafyaların çocuklarının sınır tanımayan aşkı. İstanbulda bir film setinde tanışan Ayça ile Hama Ali birbirlerine aşık olurlar. Film bittikten sonra Hama Ali yurdu olan Kuzey Iraka döner. Irak Savaşının ortaya çıkmasıyla Ayçayla Alinin birbirlerine ulaşmaları imkansızlaşır. Ayça da aşkına ulaşabilmek için yollara düşer.
Batıdan Doğuya yolculuğun yaşandığı film için İstanbul, Diyarbakır, Mardin, Silopi, Van, İranda bulunan Urmiye, Kuzey Irakta bulunan Erbil ve Süleymaniyede çekimler gerçekleştirilmiştir.
İnsan haklarını ön planda tutmasıyla tanınan Hüseyin Karabeyin bağımsız sanat sinemasının temsili olan ilk uzun metrajlı filmi için, başka ülkelerden ve Kültür Bakanlığından yardım almıştır.
Batıdan Doğuya yolculuğun yaşandığı film için İstanbul, Diyarbakır, Mardin, Silopi, Van, İranda bulunan Urmiye, Kuzey Irakta bulunan Erbil ve Süleymaniyede çekimler gerçekleştirilmiştir.
İnsan haklarını ön planda tutmasıyla tanınan Hüseyin Karabeyin bağımsız sanat sinemasının temsili olan ilk uzun metrajlı filmi için, başka ülkelerden ve Kültür Bakanlığından yardım almıştır.
-
Hüseyin Karabey
Yönetmen
-
Ayça Damgacı
Senarist
OYUNCULAR
Tüm Oyuncular ve Teknik Ekip
Ayça
Hama Ali
Sah Havan
Soran
Azad
Derya
YORUM YAZ
YENİ YORUMLAR
Tüm Yorumlar
Bir savaşın etki alanını bize gösteriyor. Farklı coğrafyadaki bir insanın hayatını derinden etkileyebiliyor bir savaş. Filmi izlerken oyuncunun ruhsal durumunu anlayabiliyorsunuz. Sahneler, konuşmalar bunu size aktarıyor. İzlenmesi gereken bir film olduğunu düşünüyorum.
Filmin hikayesi müzikleri harika özellikle de ben istanbulu diyarbakırı iranı ve ve diğer yerleri gösterme şeklini çok beğendim yalnız çok kötü bir oyunculuk verdı Ayça Damgacı sanki uyduruk bir tiyatro oyuncusu gibi sesini fazla yükseltip fazla hareketlerle aşırılığa kaçmış oyunculuk harici iyi bir film
türk sineması açısından değişik bir deneyim olmuş ve bu deneyim bol ödül toplayarak başarılı olduğunu da kanıtlamış.şahsım adına ben de beğendim,keyifle izledim. ama ayça damgacı kendi hikayesi olmasına rağmen yeterince iyi oyunculuk sergileyememiş;belki de kendi hikayesi olması nedeniyle oynayamamış! film boyunca oyunculuğu gözümü,kulağımı,beynimi tırmaladı.. bu oyunculukla o kadar "en iyi kadın oyuncu" ödülü toplaması da manidar. kısaca ayça damgacıya rağmen film başarılıydı:)
Ayça’dan:
Ey sevgili! Seni sevmekten ve düşlemekten asla vazgeçmedim.
Sen benim Diego Rivera’msın.
Yıldızlarsın sen, ay ve bulutlar, haberlerdeki F-16’lar.
Kırmızı yatağımdaki o koca bedensin.
Çekmecemdeki son sigara.
Beni sarmalayan o koca kadife yeşil ceketsin. Bir kuş misali uçarak gitmek istediğim adamsın...
İran’sın, Suriye’sin Habur’da nöbet tutan askercik...
Mezopotamya’daki en vahşi kıpkırmızı gelincik...
Üzerine yattığım uçsuz bucaksız, boz bir vadisin...
Marlon ve Brando’msun...
Küvetimde yatan şişman melek, sevincim, acılarım, tüm arzularım...
Tiyatrodaki, İstiklal Caddesi’ndeki eşim...
Gabriel Garcia Marquez’in son mektubusun.
Ve ben de, Zorba’daki her tarafından şehvet fışkıran o şişman dul kadınım.
Kim uçurdu kafamı acaba?
Ben kafam olmadan da yaşarım.
Çünkü elim, kolum, bacaklarım var sana ulaşmak için...
...ve bir el bombası gibi fırlatıp...
...tüm kahrolası sın ... Devamı
Ey sevgili! Seni sevmekten ve düşlemekten asla vazgeçmedim.
Sen benim Diego Rivera’msın.
Yıldızlarsın sen, ay ve bulutlar, haberlerdeki F-16’lar.
Kırmızı yatağımdaki o koca bedensin.
Çekmecemdeki son sigara.
Beni sarmalayan o koca kadife yeşil ceketsin. Bir kuş misali uçarak gitmek istediğim adamsın...
İran’sın, Suriye’sin Habur’da nöbet tutan askercik...
Mezopotamya’daki en vahşi kıpkırmızı gelincik...
Üzerine yattığım uçsuz bucaksız, boz bir vadisin...
Marlon ve Brando’msun...
Küvetimde yatan şişman melek, sevincim, acılarım, tüm arzularım...
Tiyatrodaki, İstiklal Caddesi’ndeki eşim...
Gabriel Garcia Marquez’in son mektubusun.
Ve ben de, Zorba’daki her tarafından şehvet fışkıran o şişman dul kadınım.
Kim uçurdu kafamı acaba?
Ben kafam olmadan da yaşarım.
Çünkü elim, kolum, bacaklarım var sana ulaşmak için...
...ve bir el bombası gibi fırlatıp...
...tüm kahrolası sın ... Devamı
Ayça’dan:
Ey sevgili! Seni sevmekten ve düşlemekten asla vazgeçmedim.
Sen benim Diego Rivera’msın.
Yıldızlarsın sen, ay ve bulutlar, haberlerdeki F-16’lar.
Kırmızı yatağımdaki o koca bedensin.
Çekmecemdeki son sigara.
Beni sarmalayan o koca kadife yeşil ceketsin. Bir kuş misali uçarak gitmek istediğim adamsın...
İran’sın, Suriye’sin Habur’da nöbet tutan askercik...
Mezopotamya’daki en vahşi kıpkırmızı gelincik...
Üzerine yattığım uçsuz bucaksız, boz bir vadisin...
Marlon ve Brando’msun...
Küvetimde yatan şişman melek, sevincim, acılarım, tüm arzularım...
Tiyatrodaki, İstiklal Caddesi’ndeki eşim...
Gabriel Garcia Marquez’in son mektubusun.
Ve ben de, Zorba’daki her tarafından şehvet fışkıran o şişman dul kadınım.
Kim uçurdu kafamı acaba?
Ben kafam olmadan da yaşarım.
Çünkü elim, kolum, bacaklarım var sana ulaşmak için...
...ve bir el bombası gibi fırlatıp...
...tüm kahrolası sınırları havaya uçuracak bir kalbim.
Ey sevgili! Seni sevmekten ve düşlemekten asla vazgeçmedim.
Sen benim Diego Rivera’msın.
Yıldızlarsın sen, ay ve bulutlar, haberlerdeki F-16’lar.
Kırmızı yatağımdaki o koca bedensin.
Çekmecemdeki son sigara.
Beni sarmalayan o koca kadife yeşil ceketsin. Bir kuş misali uçarak gitmek istediğim adamsın...
İran’sın, Suriye’sin Habur’da nöbet tutan askercik...
Mezopotamya’daki en vahşi kıpkırmızı gelincik...
Üzerine yattığım uçsuz bucaksız, boz bir vadisin...
Marlon ve Brando’msun...
Küvetimde yatan şişman melek, sevincim, acılarım, tüm arzularım...
Tiyatrodaki, İstiklal Caddesi’ndeki eşim...
Gabriel Garcia Marquez’in son mektubusun.
Ve ben de, Zorba’daki her tarafından şehvet fışkıran o şişman dul kadınım.
Kim uçurdu kafamı acaba?
Ben kafam olmadan da yaşarım.
Çünkü elim, kolum, bacaklarım var sana ulaşmak için...
...ve bir el bombası gibi fırlatıp...
...tüm kahrolası sınırları havaya uçuracak bir kalbim.
Hüseyin Karabeyin de dediği gibi her şeyiyle tersine bir filmdir. Ferhat değil Şirin dağları aşar, yolculuk doğudan batıya değil batıdan doğuyadır ve film her zamanki gibi güzel kızlarla kaslı erkeklerin eften püften ilişkilerini değil sıradan insanların sınır tanımayan aşklarını konu alır. Başrolü oynayan Ayça Damgacının başından geçen gerçek bir hikayeye dayanır. Daha önce pek az filmde şahit olduğumuz, şiddetinden Ayçaya kilometrelerce yol aldıran bu aşk; Kültür Bakanlığı tarafından sakıncalı bulunup İsviçredeki bir festivalin programından çıkartılmıştır. Acaba Türk kadının Kürt bir adama olan aşkı yerine Kürt kadının bir Türk erkeğine duyduğu aşk anlatılsa idi film yine sakıncalı olur muydu? En nihayetinde hepimiz çok iyi biliriz ki erkek kadına sahip olurken; kadın erkeğe ancak teslim olabilir. Film buram buram dram kokar, anlatılan hayatlar acıklı, savaş zor, yollar yorucudur ama gitmek benim marlon ve brandom deyince beni en çok
... Devamı
Hüseyin Karabeyin de dediği gibi her şeyiyle tersine bir filmdir. Ferhat değil Şirin dağları aşar, yolculuk doğudan batıya değil batıdan doğuyadır ve film her zamanki gibi güzel kızlarla kaslı erkeklerin eften püften ilişkilerini değil sıradan insanların sınır tanımayan aşklarını konu alır. Başrolü oynayan Ayça Damgacının başından geçen gerçek bir hikayeye dayanır. Daha önce pek az filmde şahit olduğumuz, şiddetinden Ayçaya kilometrelerce yol aldıran bu aşk; Kültür Bakanlığı tarafından sakıncalı bulunup İsviçredeki bir festivalin programından çıkartılmıştır. Acaba Türk kadının Kürt bir adama olan aşkı yerine Kürt kadının bir Türk erkeğine duyduğu aşk anlatılsa idi film yine sakıncalı olur muydu? En nihayetinde hepimiz çok iyi biliriz ki erkek kadına sahip olurken; kadın erkeğe ancak teslim olabilir. Film buram buram dram kokar, anlatılan hayatlar acıklı, savaş zor, yollar yorucudur ama gitmek benim marlon ve brandom deyince beni en çok üzen bu acabadır.
yakın zamanda "bizim olan ama aslında bizim olmayan" memleketten ben de birini beklediğim için çok etkileyici buldum bu yapımı. bu kızın yaptığını kaç kişi yapabilir ki diye düşünürken bir yandan da senin ne işin var kız başına oralarda diye kızasım geldi.
bence tam da filmi ve ne yazık ki şu anki mevcut durumu anlatan en güzel sahne, ayça merkezi berberan'da beklerken küçük kızın sanki ilk kez insan görüyormuş gibi karşısında dikilip onu izlediği sahneydi. ne yazık ki coğrafya yakın olsa da bu kadar uzağız oralara. ve evet istanbulda kimse kimseye kimlik sormuyor çoğu zaman:(
bence tam da filmi ve ne yazık ki şu anki mevcut durumu anlatan en güzel sahne, ayça merkezi berberan'da beklerken küçük kızın sanki ilk kez insan görüyormuş gibi karşısında dikilip onu izlediği sahneydi. ne yazık ki coğrafya yakın olsa da bu kadar uzağız oralara. ve evet istanbulda kimse kimseye kimlik sormuyor çoğu zaman:(
Gitmek: Benim Marlon ve Brandom filmine Benzer Film ekliyorsun.
Gitmek: Benim Marlon ve Brandom filmini Kategorize ediyorsun.
Bu filmi aşağıdaki seçenekleri işaretleyerek kategorize edebilirsin.
Gitmek: Benim Marlon ve Brandom filmine Konu ekliyorsun.
FİLM İLE İLGİLİ İSTATİSTİKLER
Arama sonuçları
Bu filmi izleyen 20 kişi
Kullanıcı Bulunamadı...
ÜYE OL