Zindan

(1949)

Prison a.k.a Fängelse

Film 1 Saat 19 Dk. Dram İsveç

7.2

12 OY
PUAN VER
5

Imdb: 6.7 (2.131 OY)

KONUSU

Bir sinema yönetmenine, eski matematik öğretmeni bir senaryo sunar. Senaryoya göre Şeytan, dünyanın cehennem olduğunu ilan eder. Yönetmen önce bu fikri reddeder, ancak yaşamnındaki olaylar dünyanın cehennemden farksız olmadığını gösterir.

YORUM YAZ

SPOILER

YENİ YORUMLAR

Tüm Yorumlar
R

@roquentin

9 yıl önce

Varoluşun Katı Olumsuz Algısı: Fängelse

Faengelse

İngmar Bergman

Dünyanın cehennem olduğu fikri üzerine düşünülmesi mümkün olan bir sorunsal verir bize. Varoluşun olumsuz metaforlarla betimlenmesi: Varoluşun zindan ve cehennem gibi güçlü metaforlarla açıklanabilir mi? Neden olmasın? Ama filmimizin sorusu aslında bu değildir. Varoluş insanın dünyaya fırlatılma durumu insanın tepki vereceği bir uyarıcı olarak incelenir. Şüphesiz varoluşu bir cehennem gibi hissedenler vardır. Bu insanlar neden böyle hisseder ve bu olumsuz hise karşı ne ne tür tepkiler verecektir? Bergmanın erken dönem yapıtlarından birisi olan Faengelse bu soruları yanıtlamaya girişiyor bize üzerinde konuşulacak yoğun bir içerik sunuyor Özetlersen burada bizim sorunsalımız varoluşun kendisi değil varoluşun bireysel algısı ile ilgilidir. Varoluşun kendisi ontoloji ile ilgiliyken, varoluşun algısı psikoloji ile ilgilidir.

Filmin k
... Devamı
Varoluşun Katı Olumsuz Algısı: Fängelse

Faengelse

İngmar Bergman

Dünyanın cehennem olduğu fikri üzerine düşünülmesi mümkün olan bir sorunsal verir bize. Varoluşun olumsuz metaforlarla betimlenmesi: Varoluşun zindan ve cehennem gibi güçlü metaforlarla açıklanabilir mi? Neden olmasın? Ama filmimizin sorusu aslında bu değildir. Varoluş insanın dünyaya fırlatılma durumu insanın tepki vereceği bir uyarıcı olarak incelenir. Şüphesiz varoluşu bir cehennem gibi hissedenler vardır. Bu insanlar neden böyle hisseder ve bu olumsuz hise karşı ne ne tür tepkiler verecektir? Bergmanın erken dönem yapıtlarından birisi olan Faengelse bu soruları yanıtlamaya girişiyor bize üzerinde konuşulacak yoğun bir içerik sunuyor Özetlersen burada bizim sorunsalımız varoluşun kendisi değil varoluşun bireysel algısı ile ilgilidir. Varoluşun kendisi ontoloji ile ilgiliyken, varoluşun algısı psikoloji ile ilgilidir.

Filmin karakterleri birbiri ile çok ilişkili yapıda seçilmiş. Varoluşu cehennem olarak algılayan karakterlerin birbirine karşı konumu, iki ana karakterin kendi içindeki tezat ilişkisi bize sorularımızı cevaplamaya çalışırken yardımcı oluyor. Bu incelemede iki farklı tür kötü algıyı iki ana karakterin üzerinden açıklamaya çalışıp karakterlerin tepkilerini anlatacağım.

Varoluşun Kötü Entelektüel Algısı: Thomas

Varoluşun entelektüel olarak kötü algılanması modern dünyada sıkça karşılaşılan durumlardan birisidir. Kişi varoluşu kendine açıklarken ve varoluşun kendisine maruz kalırken geliştirdiği kötü tutumun sebebi olarak entelektüel ve rasyonel açıklamalara dayanır. Yabancılaşma dediğimiz durumun temellerinden birisidir. Aslında bunlar iç içe öylesine geçmiştirki yabancılaşma mı bu kötü algıyı getirir bu kötü algı mı yabancılaşmanın sonucudur bu tartışmaya elverişli bir sorudur. Bu tartışmanın kıyısından geçerek Thomas karakterinin dünyayı bir cehennem gibi algılamasının türü olarak varoluşun kötü entelektüel algısı olarak tanımlayacağım. Thomas karakteri mini burjuva, güzel bir eşe sahip maddi sıkıntılardan uzak bir karakterdir. Ancak dünya algısının olumsuz olması bu maddi durumla alakalı değildir. Onun olumsuz tutumu entelektüel bir yabancılaşmadır.Ölümün varlığında anlamlara, amaçlara,eylemlere, değerlere yabancılaşma ve tutunacak bir dalın yokluğunun yarattığı olumsuzluk ve tüm bu kötü duyguları yaşatan varoluşun kendisine karşı bir düşmanlık olarak betimlenebilir.

Thomas eyleme uzaktır. Onu en yakından tanıyan karakterlerden birisi olan karısı onu düşündüklerini eyleme asla geirmeyen eylemsiz biri olarak tanımlar. Filmin bir önemli konusu olan intihar fikrine bakışı da bu durumdan etkilenmiştir. Onun için intihar fikri entelektüel bir uğraştır. İntihar fikri üzerine düşünmeyi intihar etmekten daha eğlenceli bulmuş olacak ki asla bu eyleme girişemez. Aslında modern dünyanın yarattığı bencil bir insandır o. Kendisini karısından daha çok sediğini söyleyerek bunu esprili bir şekilde anlatır da. İntihar sadece bir ölüm biçimidir der kanser olamak gibi. Ancak bu karakterin intiharı seçmemiş olması aslında bize şunu düşündürür. İntihar entelektüel bir eylem olamaz. Ve entelektüelliğe indirgenemeyecek kadar insanı duygularla alakalı ve dürtüsel bir eylemdir. Thomas varoluşun yarattığı bu kötü algı karşısında intihar etmediyse ne yapar? Burada Thomasın karakter yapısının önemli bir parçasını keşfederiz. O başkasına bağımlı bir karakterdir. Bir nesneye bağlanmak bir şeye bağının olduğu ilizyonu onu yaşama bağlayan bir savunma mekanizması. Filmin başında şaka yollu karım olmadan ben ne yaparım alkolik olur ölürüm der yine esprili bir şekilde. Film boyunca bu dediğinin doğru olduğunu fark ederiz. Karısı ile birlikte intihar histerisine kapıldığı an bunun bize gerekten gösterildiği bir andır. İntihar gibi bireysel bir eylemde bile karısının desteğine ve yoldaşlığına ihtiyaç duymaktadır. B. ile ilişkisi tamamen boşluğa düştüğü o buhran anından sonra olmuştur. Karısı ile araları açılmış ve artık karısının imgesine tutunamamaktadır. Boşlukta tutunacak bir şey bulamamanın kaygısı ile yaşarken karşısına B. çıkar. Thomas varoluşa karşı bencil savunma mekanizmasını tekrar kullanır ve B. ye bağlanır. B.ye yaşından olgun gösteriyorsun derken aslında kendinden daha olgun kendini kendinden ve varoluştan kruyacak birini görmek istemesinin bir ifadesidir. B. ye hissettiklerinin kaynağı aslında onun varoluşa karşı kullandığı bağımlı savunma mekanizmasının sonucudur. Thomas kaygı insanıdır. Thomas hislerini kaygısının dizginine bırakmış bir karakterdir. Nitekim B. onu terk ettiğinde, yine o boşluğun yarattığı kaygıya düştüğünde soluğu karısının yanında alır. Karısı onu kabul ettiğinde, çocuğun annenin memesini emerkenki görüntüsünden tanıdık gelecek gülümseme yüzünü sarar ve bizim entelektüel depresif kaygılı ve çokça bağımlı Thomas karakteri ile vedalaşırız.

Varoluşun Kötü Çevresel Algısı Birgitta:

Cehennemin çevresel şartlarını hayal edebiliriz. Sıcaktır,pistir, kötüdür canımızı yakar. Birgitta'nin varoluşu kötü algılamasının nedeni de işte bu çevresel şartlardır. Onun algısını yaratan Thomas gibi entelektüel düşünceler değil maddi somut çevresel şartlar ve olaylardır. Bu zıtlık iki karakterin neredeyse her özelliğinde vardır. Thomas erkektir, burjuvadır maddi sıkıntısı yoktur, bencildir, eylem insanı değildir. Birgitta karakteri ise kadındır, alt sınıftandır, fakirdir, özgecidir ve eylem insanıdır.

Birgitta nişanlısı tarafından pazarlanan bir hayat kadını, çocuğu elinden alınıp öldürülen bir annedir. Hayat ona olumlu şeyler bahşetmemiştir. Ebeveynleri ölmüştür, Hayat şartları kötüdür. Varoluşun kötü algılanması daha somuttur onda.Thomas kadar derin düşünsel bir yapısı yoktur dürtüseldir.

Birgitta'nın Thomas ile belki de tek ortak noktası birinebir şeye bağlanma ve yalnızlığından kurtulma umududur. Onun bu isteği de varoluşun ona acımasızca elinden aldığı şeylerin arayışının bir parçasıdır. Birgitta ile Thomasın bir farklılığı burada da ortaya çıkar. Thomas ne kadar çocuksa, Birgitta o kadar annedir. Thomas Birgitta'nın elinde alınan çocuğu yerine geçer. Çok mükemmel olan rüya sahnesi bununla ilgilidir. Thomas ile birlite uyuyan Birgitta rüya görür. Yas elbisesi içindeki bir kadın Birgitta'ya değerli bir taş verir. Birgitta'nın aldığı en iyi hediyedir bu. Bebeğinin öldürülmesi ile yas elbisesinin bağı olduğu açık. Verilen o değerli taş da bir bebeği yani Thoması sembolize ediyordu. Thomas'ı oyuncağına zarar gördü diye üzgün bulması da bunun belirtisidir. Ancak onun arkasından gelen kabus Birgitta'yı yine annelik yapmaya zorlar.Kabusunda birlikte olduğu erkeklerden bir kaçını görmüş ve bebeğinin ölüm sahnesi canlanmıştır. Thomas her ne kadar Birgitta'yı sevse de malesef ilişkiler o kadar kolay değildir. Kendisinin bir geçmişi vardır ve Thomasın kendisi ile mutlu olamayacağını,suçluluk duyguları sonucu kendini değersiz ve Thomasın çocuksu saflığına layık olmadığını düşünür. Thomas'ı Thomas'tan ve kendisinden koruyarak kendini bir anne gibi feda ederek özgeci bir davranışla Thomas'tan ayrılır. Burada Birgitta'nin vicdanı,duyguları ve dürtüleri ile ne kadar eylemsel biri olduğunu görürüz. Thomas eylemsel değildi düşünseldi. Tüm bu zıtlığı en yüksek noktaya ulaştığı yer Birgitta'nın hazin sonu intiharındadır. Birgitta varoluşun olumsuz algısına dayanamaz. Ve Thomas'ın sahip olduğu kaynaklara sahip değildir. Varoluşa bağları bebeği ve Thomas'ı yitmiştir Birgitta'nın eylemselliği ve özgeciliği onun sonu olacaktır. Ölmeden önce bebek sesi duyar ve "İstemiyorum" der. Neyi istemiyordur?Bebeğini mi? Thoması mı? Ölmeyi mi? Bu cehennemvari varoluşu mu?
SPOILER

Zindan filmine Benzer Film ekliyorsun.

Arama Sonuçları

Zindan filmini Kategorize ediyorsun.

Bu filmi aşağıdaki seçenekleri işaretleyerek kategorize edebilirsin.

Arama Sonuçları

Zindan filmine Konu ekliyorsun.

Arama Sonuçları

FİLM İLE İLGİLİ İSTATİSTİKLER
GİRİŞ YAP
Şifremi Unuttum!

ÜYE DEĞİL MİSİNİZ?

HEMEN ÜYE OLUN
Aktivasyon Mailim Gelmedi!
ŞİFREMİ UNUTTUM
AKTİVASYON MAİLİ GÖNDER
ÜYE OL