6.5

68 OY
PUAN VER
5

Imdb: 6.6 (15.027 OY)

KONUSU
Bukowski’nin "Factotum" isimli romanından ve diğer yazılarından, romanla aynı adla çevrilmiş bu filmi, ne İstanbul izleyicisi kaçırır diye düşündük, ne de biz... 2004 iFF’inde gösterilen ve büyük beğeni toplayan Mutfak Hikayeleri’nin (Kitchen Stories) yönetmeni, Norveç sinemasının yeni gözdesi Bent ... Devamı
Bukowski’nin "Factotum" isimli romanından ve diğer yazılarından, romanla aynı adla çevrilmiş bu filmi, ne İstanbul izleyicisi kaçırır diye düşündük, ne de biz... 2004 iFF’inde gösterilen ve büyük beğeni toplayan Mutfak Hikayeleri’nin (Kitchen Stories) yönetmeni, Norveç sinemasının yeni gözdesi Bent Hamer’ın elinden çıkma film, aynı zamanda Bukowski’nin gençliğinin erken dönemine yönelik biyografik bir çalışma. Haliyle filmde bolca çılgın macera bulabilirsiniz. Matt Dillon Bukowski’nin öteki kişiliğini canlandırıyor ve yazarın ruhundan anlayan performansı ile geçtiğimiz Cannes Film Festivali’nde oldukça beğeni topladı.

Film, Henry "Hank" Chinaski adlı yazarın işten işe, mekandan mekana ve kadından kadına maceralarını takip ediyor. Kaosun içinde sürüklenirken, Hank için tek değişmeyen parametre yazma tutkusu oluyor. Defalarca yazılarını- aynı zamanda Bukowski’nin kitaplarını basan yer olan- Black Sparrow (Siyah Serçe) Yayıncılığa gönderiyor, ancak bir türlü sonuç alamıyor. Filmde kadınlar ile olan ilişkisi de iki kadınla (Lili Taylor, Marisa Tomei) yaşadığı kısa ilişkilerden öteye gidemiyor.

Norveç’li başarılı sinematograf John Christian Rosenlund’un sayesinde Bukowski’ye yakışır şiirsel bir atmosferin yakalandığı filmde, kaos ile yaratıcılığın dansını, adeta Bukowski’nin yazdığı bir senaryodan çekilmiş bir filmin keyfi ile izleyeceksiniz. Amerikan bağımsız sinemasının gözdesi Lili Taylor’un performansı da film ile adı geçen övülesi yönlerden...

YORUM YAZ

SPOILER

YENİ YORUMLAR

Tüm Yorumlar

@holyghost90

1 yıl önce

6 / 10

Topluma yabancılaşmış bir ''Yarını olmayan adam''ın hikayesini izledik filmde.Bu yarını olmayan adam,aynı anda nihilist ve hedonist bir yaşam tarzını benimsemiş,ve bu uğurda toplumun kendisine atfettiği değer yargılara adeta orta parmağını gösterircesine tutkusunun peşinden gitmiş ve bu uğurda başına birçok olay gelmiş bir yalnız adamdır.Eddie Vedder'ın Society şarkısında bahsettiği gibi:Society, you're a crazy breed.I hope you're not lonely without me.

@bcaltuntas

9 yıl önce

8.2 / 10

aklıma kaos teorisi geldi...bir şekilde yaşanıyor.modern toplumda neyin nesi? diye sorgulayan ve bunu yaşayarak anlatan bir film. buko baba loserlarla düşüp kalkan topluma adeta cinsel organını kaldırırca davranana adam... oyunculuklar yerinde ve fevkalade.
S

@soneremree

10 yıl önce

Sosyal statünün, prestijin, katı normların, sistemin, insanı cebren bağalayan her ne varsa, hepsine tümden bir başkaldırı egemen. Buko'nun kitabıyla aynı ismi taşıyan muazzam bir film. Matt Dillon'un yeteneği gerçekten takdire şayan. Plansızlığın en büyük plan, düzensizliğin en nadide düzen olduğunu gözler önüne seriyor. İnsanlardan uzaklaştıkça, kendine yakınlaşır insan ve o gün bu gündür kimseye ihtiyaç duymaz düşüncesini empoze ediyor Matt Dillon, Buko amcamın dirayetinden. Yalnızlığın ne denli büyük bir lütuf olduğunu detayına kadar irdeleyen bir yapıt. Ayrıca Kristin Asbjornsen gibi tatlı bir ablamızın, "slow day" gibi naif şarkılarıyla harmanlanan bir film. Bu arada filmde beni en etkileyen sahne Chinaski'nin yatağında içkisini yudumladığı sırada sarf ettiği sözleri: "İyi hayatları düşündüm, güzel evlere doğru uzanan kıvrımlı yollarda uzun sürüşler, refah Avrupa Seyahatleri, iyi kadınlar..." Benim gibi yalnızlığından kıvanç duyan,
... Devamı
Sosyal statünün, prestijin, katı normların, sistemin, insanı cebren bağalayan her ne varsa, hepsine tümden bir başkaldırı egemen. Buko'nun kitabıyla aynı ismi taşıyan muazzam bir film. Matt Dillon'un yeteneği gerçekten takdire şayan. Plansızlığın en büyük plan, düzensizliğin en nadide düzen olduğunu gözler önüne seriyor. İnsanlardan uzaklaştıkça, kendine yakınlaşır insan ve o gün bu gündür kimseye ihtiyaç duymaz düşüncesini empoze ediyor Matt Dillon, Buko amcamın dirayetinden. Yalnızlığın ne denli büyük bir lütuf olduğunu detayına kadar irdeleyen bir yapıt. Ayrıca Kristin Asbjornsen gibi tatlı bir ablamızın, "slow day" gibi naif şarkılarıyla harmanlanan bir film. Bu arada filmde beni en etkileyen sahne Chinaski'nin yatağında içkisini yudumladığı sırada sarf ettiği sözleri: "İyi hayatları düşündüm, güzel evlere doğru uzanan kıvrımlı yollarda uzun sürüşler, refah Avrupa Seyahatleri, iyi kadınlar..." Benim gibi yalnızlığından kıvanç duyan, kalabalıklardan sakınan insanların izlemesi gereken bir film. Vurdulu kırdılı moron filmlerine karşı sempati besleyenlerin kesinlikle izlememesi gerekir.

@senadir

10 yıl önce

Hayatınızda hiç Bukowski okumadıysanız ve inadım inat okumayacağım diyorsanız az buçuk Bukowski hakkında bilgi sahibi olabilirsiniz.

@zeynep_esses

12 yıl önce

Bukowski'nin kendini anlattığı bir nevi yani kendi kitabından uyarladığı ve ucunda köşesinde kendini varettiği bir yapım..

bazı insanların hayatla ilgili hiçbir tasarısı yada planı yoktur,herşey olurunda ilerler olduğu gibi..kelime anlamı maksadını aşıyor " ne iş olsa yapar" ..tek ayna yazmaktır hayatında anlamlı olan tek şey belkide anlamlandırdığı..sıradanlığın kendisini geride bırakan hayata davetidir.bizden biridir biz olan saliselerdir...

kitap ile yapım arasında hep çelişik cümleler sarfedilir ama tek ve en büyük fark her okur kendi okuyuşunun yönetmenidir burda ise yazan ve yöneten aynı karededir....

bırakınBukowski'nin kollarına kendinizi!!

http://www.youtube.com/watch?v=uOojAUFJgj8&feature=related

@kimliksizadam

12 yıl önce

filmin müziklerini fazla dinlemeyin, siz uyurken bileklerinizi kesebilirler.

@ozkn

12 yıl önce

kitaptaki önemli bazı sahneler gösterilmiş tabiki de;ama laura,grace ve jerry karakterleri filmde hiç konu edinilmemiş neredeyse.

@beriberibulue

14 yıl önce

kitabı okuduktan sonra izledim ve biraz yavan buldum açıkçası,kitapta verilen ayrıntıların tamamını beklemiyordum tabi ama bir iki önemli sahnenin geçiştirilmiş olması hayal kırıklığı yarattı.(bkz. at yarışında dövülen adam sahnesi) ayrıca izlediğim versiyonun çevirisinde "bir şiir,bir şehir" şiiri çok kötü çevrilmişti.filmden sonra doğru düzgün bi çeviriyle yeniden okumanızı şiddetle tavsiye ederim;)

@havlayankuzu

15 yıl önce

Dadafon'dan Slow Day isimli bir parça yer alır, OST'de. Filmi izlemiş kadar yapar mı bilmem ama Bukowski öpmüş kadar olursunuz.
SPOILER

Factotum filmine Benzer Film ekliyorsun.

Arama Sonuçları

Factotum filmini Kategorize ediyorsun.

Bu filmi aşağıdaki seçenekleri işaretleyerek kategorize edebilirsin.

Arama Sonuçları

Factotum filmine Konu ekliyorsun.

Arama Sonuçları

FİLM İLE İLGİLİ İSTATİSTİKLER
GİRİŞ YAP
Şifremi Unuttum!

ÜYE DEĞİL MİSİNİZ?

HEMEN ÜYE OLUN
Aktivasyon Mailim Gelmedi!
ŞİFREMİ UNUTTUM
AKTİVASYON MAİLİ GÖNDER
ÜYE OL