... Devamı 1910larda geçen hikayede Charles Castle adında genç bir fotoğrafçı, İsviçrede yeni evlendiği karısını, karla kaplı bir dağda gezinti sırasında, korkunç bir şekilde kaybeder. Yerdeki kar kitlesinde koca bir çatlak oluşur ve karısı(Anne-Marie) içine düşer. Balayı böyle acı bir şekilde sonuçlanırken Charles bu travmayı atlatamaz ve I. Dünya Savaşında fotoğrafçılık yapar.
Londrada teoloji ve spiritualizmle ilgili bir kulübün toplantısına katıldığında, ünlü yazar Sir Arthur Conan Doyle ile karşılaşır. Toplantıda, etrafında perilerle fotoğraflanmış küçük kızların resimleri sergilenmektedir. Yazar, perilerin, onlarla ölümden sonra kontakt kurmak isteyen sevdiklerine görünen ruhlar olduğunu söyler. Fakat bilimsel verilerle doğrulamaya kalkışmak hem perilerin hisleriyle oynayacaktır, hem de onların bir daha hiç görünmemesine sebep olacaktır.
Bu kulüp toplantılarında Charles, Beatrice Templeton adında bir kadınla tanışır. Bu kadında kendi kızlarının perilerle çekilmiş fotoğrafları vardır. Kadın denemek için bu fotoğrafların gerçek olup olmadığını kontrol etmesini ister. Charles fotoğrafları inceler; fotoğraflar montaj değildir. Çünkü küçük kızın gözünde perinin yansıması vardır!
Öteki dünyadaki eşiyle iletişim kurma hayalleri kuran Charles olayı incelemek amacıyla bir kasabaya gelir ve Templetonların perileri gördüğü yerde çalışmalara başlar.