Her birimiz tek başımıza ölüyoruz ve bütünüyle ölüyoruz; bu iki hakikati çoğu kişi reddeder, çünkü çoğu insan yaşadığı süre boyunca uyuklar ve yok olacağı anda uyanmaktan çekinir.Yalnızlık ölümün okullarından biridir, çoğunluk asla bu okula giremez, bütünlük başka bir yerde elde edilemez, aynı zamanda yalnızlığında ödülüdür bütünlük. İnsanları birbirinden ayırt etmek gerekirse, insanlar üç takıma ayrılır: Uyurgezerler ki bunlar sürüyledir; aklı başında ve duyarlı olanlar iki düzlemde yaşarlar ve kendilerinde neyin eksik olduğunu bilerek, hiç bulamadıkları şeyi aramaya çalışırlar; tinsel insanlar iki kez doğmuşlardır, tek başlarına ölmek ve bütünüyle ölmek için düzenli adımlarla ölüme doğru yürürler; ölüm anını, yerini ve tarzını tesadüfen de olsa seçemedikleri durumda, gündelik işleri küçümsediklerini belirtmenin tek yoludur bu onlar için. Uyurgezerler putperesttir; aklı başında ve duyarlı olanlar mümindir; iki kez doğmuş tinseller, uyurgezerlerin hayal edemedikleri, ötekilerin ise tahayyül bile edemediği şeye taparlar tinde, çünkü onlar kamil insanlardır, dolayısıyla zaten elde etmiş oldukları şeyi ne aramaya kalkışırlar ne de ona taparlar, çünkü kendileri odur zaten.
Albert Caraco
**
-->Yaşamın altın kuralı şu olmalıdır: "Felaketten kurtulmak için felakete atılmak"
Bu kural benim değişmezimdir..
Hayatı asla kurallara göre yaşayan biri değilim..Ama bu felsefik, ideolojik ve hayati bir meseledir..
Hayatta birçok tuzak ve bela unsurları vardır..Çoğu kişi onlardan kaçamaz.Hatta hiçkimse kaçamaz..
Bundan sıyrılabilenler ve bunu durdurabilenler sadece Albert Camusnün Yabancısında MEURSAULTu gibi "herşeyi hiçe çeviren ve hiçi yücelten insanlardır"
Herşeyi hiçe çevirirler, çünkü herşey hiçtir ve hiçleşmeye mahkumdur..
Herşeyi küçümserler çünkü herşey küçümsenmeye meğillidir ve doğası gereği ölmeye yazgılıdır..
Dolasıyla da hayattan zerre birşey beklemeyenler ve bütün hayatını HİÇLE ÇEVRİLEYENLER felaketlerini kendi yaratan yüce insanlardır..
**
Doğuştan gelen tek bir yanılgı vardır. O da mutlu olmak için burada olduğumuzu sandığımızdır.
Arthur Schopenhauer
**
Çevremdeki insanlara baktığımda mutlu olmak ve mutluluk için çaba sarfeden insanlar görürüm..
Onlardan o kadar çok görürüm ki, "acaba ben mi yanlış biliyorum; mutlu olmak için çabaya gerek yok, zaten o hayatın içinde, hayatın akışında olan bir ruh halidir" derim kendi kendime..
Müthiş bir gayretle başkalarının paçasına yapışan "hadi beni mutlu etsene" diyen insanları gördüğümde gerçekten kahkahalar atasım gelir..
Kahkaları atarım çünkü mutluluğunu veya refahını başkasına endeksleyenler dünyanın en korkak ve en budala insanlarıdır..
..
Bunu aileme de söylerim..Ama onlar hayatı, hayatın ve doğanın dayattığı şekilde yaşayan ve öyle yaşamayı kendilerine inandıran ve bunu her daim öven uyuklayangillerdendir..
Uyuklarlar çünkü dine göre yaşarlar, uyuklarlar çünkü topluma göre yaşarlar, uyuklarlar çünkü tvnin başında dünyanın mahvoluşuna tanıklık etmek isterler, uyuklarlar çünkü uyuklamak için doğmuşlardır..
Böyle bir başlık açıldı mı bilmiyorum.Biraz kurcaladım buna benzer bir başlıkgöremedim.Bir kaç özlü sözü paylaşmak istedim.
Kuvvete dayanmayan adalet güçsüz,adalete dayanmayan kuvvet acımasızdır. Pascal
Açlık ne dost,ne akraba,ne insanlık ne de hak tanır. Daniel Defoe
Adalet güzeldir fakat liderlerde olursa daha da güzel olur. Hz. Muhammed