bu konuyla ilgili kişisel tarihimin çok acıklı bir hikayesi var.
benim doğup büyüdüğüm ilçede sinema yoktu. filmlere olan ilgim çocukluğumdan beri televizyonla sınırlıydı. liseden sonra öss'yi kazanamayınca 19 yaşımdayken istanbul'a çalışmaya gittim. orada bir diskman aldım kendime. televizyona bağlayıp vcd filmleri izleyebiliyordum. pek param yoktu ama olanla bol bol film kiralıyordum vcd dükkanlarından. ama hala sinemaya gitmemiştim. sinemayı hep büyülü bir şey olarak hayal ederdim. bu büyünün bozulmasını istemiyordum. ilk deneyimim alelade olmamalıydı. bu yüzden sabırlı davrandım. yalnız olmak istemiyordum. sevdiğim kişiyle gitmek istiyordum sinemaya. onun elini tutup film boyunca bırakmayacaktım. kaderin acı bir cilvesi mi ne diyelim ancak 21 yaşımdayken ilk kez bir sevgilim oldu. van'da üniversiteye gittiğimde. ben van'daydım o mardin'de. van'da sinema vardı elbette ama o van'a gelemiyordu. ben yine sinemaya gitmiyordum. mardin'de görüşüyorduk ama orada sinema yoktu o zamanlar. ancak diyarbakır'da izleyebilecektik. tabii fırsat bulup oraya gidebilirsek. tam artık bu görüşmemizde sinemaya gidelim dedik ama bunu dedikten kısa süre sonra ayrıldık. yine sinemaya gidememiştim. biliyorum bu hikaye uzadıkça sıkıcılaşıyor ama merak etmeyin. sonra bir sevgilim oldu ve onunla 2008'de 24 yaşımdayken sinemaya gittim. kocaeli'nde dolphin sinemasında. vizyondaki tek aşk filmi 'ıssız adam'dı. biz de gidelim dedik ve gittik. kendime verdiğim sözü tutmuştum. mutluydum. bla bla bla.