10 yıl önce
Susuz Yaz filmine yorum yazdı:
Uzun Hikaye filmine yorum yazdı:
Birçok kişinin yazdığı gibi ben de aynı sıfatları kullanacağım bu film için: Samimi, iç ısıtan bir film.
T. Kazaz'ın karakteri ne güzel bir karakterdir öyle. İnsan etrafında, yanında böyle insanlar olmasını istiyor. Ali'nin mertliği, haksızlığa gelemeyişi, hakkını savunması hoşa giden, imrendiren, cesaretlendiren bir tutum ama vatandaş devleti temsil eden kişilerin her zaman haklı çıkarılacağını yaşayarak tecrübe ettiğinden devlet (!) karşısında hep boynu kıldan ince. Hemen Kemal Sunal'ın Kılıbık filmi geldi aklıma.
Ushan Çakır'ın sesi anlatıcı olarak gayet başarılı. Dedemin İnsanları'nda da başarılıydı.
Son söz Kenan İmirzalıoğlu filmi sırtlayıp götüren bir karizmaya sahip kesinlikle. Baştan sona çok iyi oynuyor.
Mohabbatein filmine yorum yazdı:
Şarkılarla, danslarla gereksiz yere uzatılmış Bollywood filmlerinden. Evet bunlar Bollywood'u Bollywood yapan unsurlar ama abartılması, uzatılması belli bir yerden sonra sıkıyor. 1 "ölüm"lü aşkın ardından bir aşığın, "baba" figürünün içini tamamen dolduran okul müdürünün temsil ettiği geleneğe karşı giriştiği mücadeleyi izlerken 3 aşığın hikayesine tanıklık ediyoruz.
Korkuyu temsil eden Amitabh Bachchan'ın karakteri okulla ilgili değerleri temsil ettiği yerlerde siyah kıyafetlerle, sevgiyi temsil eden Shah Rukh Khan'ın oynadığı karakter ise açık renk kıyafetlerle simgelenmişler. Ayrıca öğrencileri topladığı sahnelerde A. Bachchan'ı güneş altında bir omzunda onur, bir omzunda disiplin yazarken adeta bir "Guru Kul" olarak görüyoruz :)
Son olarak bir ilginçlikten bahsetmek isterim: Yanlışlıkla içinde izlemeyi düşündüğüm filmlerin olduğu klasörü sildim. Daha sonra geri kurtarmaya çalıştım fakat sadece bir filmi geri kurtarabildim. O da "Se ... DevamıŞarkılarla, danslarla gereksiz yere uzatılmış Bollywood filmlerinden. Evet bunlar Bollywood'u Bollywood yapan unsurlar ama abartılması, uzatılması belli bir yerden sonra sıkıyor. 1 "ölüm"lü aşkın ardından bir aşığın, "baba" figürünün içini tamamen dolduran okul müdürünün temsil ettiği geleneğe karşı giriştiği mücadeleyi izlerken 3 aşığın hikayesine tanıklık ediyoruz.
Korkuyu temsil eden Amitabh Bachchan'ın karakteri okulla ilgili değerleri temsil ettiği yerlerde siyah kıyafetlerle, sevgiyi temsil eden Shah Rukh Khan'ın oynadığı karakter ise açık renk kıyafetlerle simgelenmişler. Ayrıca öğrencileri topladığı sahnelerde A. Bachchan'ı güneş altında bir omzunda onur, bir omzunda disiplin yazarken adeta bir "Guru Kul" olarak görüyoruz :)
Son olarak bir ilginçlikten bahsetmek isterim: Yanlışlıkla içinde izlemeyi düşündüğüm filmlerin olduğu klasörü sildim. Daha sonra geri kurtarmaya çalıştım fakat sadece bir filmi geri kurtarabildim. O da "Sevmek Zamanı" oldu. Daha doğrusu ben öyle zannettim. Filmin ismi "Sevmek Zamanı" ama içerik "Mohabbetein". Manidar bir değişiklik yapmış program.
Bilinmeyenler filmine yorum yazdı:
Karakter değil tiplerin olduğu, keyifli-eğlenceli vakit geçirten bir film. Bazı sahneler çok iyi ve yaratıcı. Planladıkları aksiyona geçtikleri sahneler artık klişeleşmiş olduğundan istenen etkiyi yaratmıyor ama o yıllarda izleyiciler üzerindeki etkisinin daha fazla olduğunu düşünüyorum. Geçiştirilen yan hikayeler olsa da ana hikaye eğlenceli bir şekilde ilerliyor.
Kamerayı çaldıkları sahne ve silahlı soygun denemesi filmdeki yaratıcılığa ve eğlenceye birer örnek.
Bir Avuç Dolar İçin filmine yorum yazdı:
Yıllar yıllar önce üçlemenin 3. film-i harikasını izlemiş fakat diğer filmleri izlememiştim. Bu akşam bir adım attım ve bu ilk filmi izledim. Oyunculuklar iyi ama filmni sırtlayan Clint Eastwood. Birkaç gün önce izlediğim "La classe operaia va in paradiso" adlı filmde bir işçiyi oynayan Gian Maria Volonte filmin ana kötü karakterini canlandırmada başarılı.
Filmin en iyi yanları Clint Eastwood, Ennio Morricone'nin atmosferi destekleyen müzikleri ve kamera açıları.
Ciao, Professore! filmine yorum yazdı:
İtalya'nın güneyindeki sorunları yanlışlıkla başka bir yere atanan bir öğretmenin yaşadıkları üzerinden anlatan trajikomik bir film. Birlikte izlediğim İtalyan arkadaşın söylediklerine göre hala geçerliliğini koruyor maalesef anlatılanlar, 22 yıl geçmiş olsa da. Güneyden kuzeye çalışmaya giden insan çok çünkü iki taraf arasında ciddi ekonomik farklılıklar var ve bu da sosyal dokuyu etkiliyor daha doğrusu ekonomi ile sosyal yapı etkileşim içinde. Ekonomi sosyal dokuy, sosyal doku ekonomiyi etkiliyor ve bu kısır döngüyü yenmek için ciddi reformlara ihtiyaç var fakat söylenenlere göre (iddia İtalyan arkadaşındır) atılmış ciddi bir adım yok. Torpil varsa işler yürüyor, bürokrasinin üst basamaklarındaki insanların rahatı yerinde yani.
İtalya'yı birçok yönden Türkiye'ye benzetirler genelde. Bu film Türkiye'ye uyarlansa kimse de çıkıp demez ki bunlar Türkiye'de olamaz. Zaten bizde de Doğu-Batı şeklinde yaşanmakta.
Çocuk oyuncular çok iyi. İzlenilmezse birşey kaybedilmez. Çerezlik olarak izl ... Devamıİtalya'nın güneyindeki sorunları yanlışlıkla başka bir yere atanan bir öğretmenin yaşadıkları üzerinden anlatan trajikomik bir film. Birlikte izlediğim İtalyan arkadaşın söylediklerine göre hala geçerliliğini koruyor maalesef anlatılanlar, 22 yıl geçmiş olsa da. Güneyden kuzeye çalışmaya giden insan çok çünkü iki taraf arasında ciddi ekonomik farklılıklar var ve bu da sosyal dokuyu etkiliyor daha doğrusu ekonomi ile sosyal yapı etkileşim içinde. Ekonomi sosyal dokuy, sosyal doku ekonomiyi etkiliyor ve bu kısır döngüyü yenmek için ciddi reformlara ihtiyaç var fakat söylenenlere göre (iddia İtalyan arkadaşındır) atılmış ciddi bir adım yok. Torpil varsa işler yürüyor, bürokrasinin üst basamaklarındaki insanların rahatı yerinde yani.
İtalya'yı birçok yönden Türkiye'ye benzetirler genelde. Bu film Türkiye'ye uyarlansa kimse de çıkıp demez ki bunlar Türkiye'de olamaz. Zaten bizde de Doğu-Batı şeklinde yaşanmakta.
Çocuk oyuncular çok iyi. İzlenilmezse birşey kaybedilmez. Çerezlik olarak izlenebilir ve aynı Türkiye diyerek problemlerimiz üzerine tartışmalar başlatılabilir film sonrasında.
An Average Little Man filmine yorum yazdı:
Adalet ve adalet duygusunun tatmini üzerine güzel bir İtalyan filmi. Başlarda içine çekmede başarısız olsa da sonradan filmin içine giriyorsunuz ve kendinizi Alberto Soldi'nin oynadığı karakterin yerine koymaya başlıyorsunuz. Filmin komedi yönü zayıf ama dramatik kurgusu başarılı.
Özellikle sinek ve balık sahneleri filmi daha etkili kılmış.
Ayrıca bu film bana başka bir filmi daha hatırlattı: http://www.filimadami.com/film/12305/el-secreto-de-sus-ojos/ Her iki filmde de suçlulara verilecek cezanın yeterli olmadığı düşünülüyor. Sevdiğiniz biri öldüğünde suçluya verilecek hangi ceza acınızı hafifletebilir, ne zaman adilane bir çözüm bulunduğunu düşünürsünüz ve bunu kabul edersiniz? Kişiler, suçluların cezasını kendisi vermek istiyorsa bu hukukun vereceği cezayı yetersiz görmelerinden kaynaklanıyor. Evet yapılan yanlış, kimse kendini hukukun yerine koyamaz ama bunlar da bir sinyal olmalı hukukun kendini düzeltmesi, geliştirmesi, güncellemesi adı ... DevamıAdalet ve adalet duygusunun tatmini üzerine güzel bir İtalyan filmi. Başlarda içine çekmede başarısız olsa da sonradan filmin içine giriyorsunuz ve kendinizi Alberto Soldi'nin oynadığı karakterin yerine koymaya başlıyorsunuz. Filmin komedi yönü zayıf ama dramatik kurgusu başarılı.
Özellikle sinek ve balık sahneleri filmi daha etkili kılmış.
Ayrıca bu film bana başka bir filmi daha hatırlattı: http://www.filimadami.com/film/12305/el-secreto-de-sus-ojos/ Her iki filmde de suçlulara verilecek cezanın yeterli olmadığı düşünülüyor. Sevdiğiniz biri öldüğünde suçluya verilecek hangi ceza acınızı hafifletebilir, ne zaman adilane bir çözüm bulunduğunu düşünürsünüz ve bunu kabul edersiniz? Kişiler, suçluların cezasını kendisi vermek istiyorsa bu hukukun vereceği cezayı yetersiz görmelerinden kaynaklanıyor. Evet yapılan yanlış, kimse kendini hukukun yerine koyamaz ama bunlar da bir sinyal olmalı hukukun kendini düzeltmesi, geliştirmesi, güncellemesi adına.
Son olarak, oğlunu torpille işe sokmaya çalışan babanın yaptığı adaletsizliği de unutmamalı. Tabii ki başına gelenleri hak etmedi. Oğlu için en iyisini yapmaya çalışan bir baba görüyoruz belki de bundan dolayı sempatik de geliyor fakat bu adaletsizlik de görmezden gelinmemeli, filmin asıl konusu bu olmasa da.
Kıskanmak filmine yorum yazdı:
Bu filmi de izleyerek şimdilik yönetmenin filmografisini tamamlamış bulunuyorum ve şunu söyleyebilirim: Bu film ne bir Masumiyet, ne bir Kader ne 3. Sayfa ne de yönetmenin ilk izlediğim filmi Yeraltı. Ama bu demek değil ki bu film kötü. Bu film de iyi ama diğerleri kadar iyi değil. Yine sebebini tam olarak anlayamadığımız davranışlar söz konusu bu filmde de, daha doğrusu insanın doğasında olması dolayısıyla yansıtılan davranışlar.
Nergis Öztürk'ün başarılı bir şekilde canlandırdığı karakterin davranışlarının sebebi filmin ismiyle özetlenmiş ama neden o kadar kıskanç olduğunu bilmiyoruz. "İnsanlar böyle" evet biliyoruz ama bunu kontrol altına almak da yine insan iradesiyle mümkün. Tabii yönetmenin bizi ters köşe eden bir kurgusu da söz konusu filmde. Önceleri eşini kıskanan koca nedeniyle filme "Kıskanmak" ismi verildiğini zannederken sonraları aslında abisini kıskanan bir kızkardeşin, isimde başat rol oynadığını görüyoruz.
Nothing Left to Do but Cry filmine yorum yazdı:
Zaman zaman güldüren çerezlik bir film. Bazı diyalogların birbiriyle uyumsuz olması, doğallıktan uzak gelişmesi filmin eksilerinden.
Da Vinci'yle tanışmaları ve ona birşeyler öğretmeye, anlatmaya çalışmaları "Nasıl anlamazsın bunu" şeklinde neredeyse aptal muamelesi yapmaları ve ayrıca Troisi'nin kendini müzisyen olarak tanıtması ve Beatles ve domenico modugno şarkılarını sanki kendisi yazmış gibi söylemeye çalışması filmi neşelendiren artılardı. Onun dışında filme dair söyleyecek pek birşey yok. İzlemezseniz pek birşey kaybetmez, izlerseniz de pek birşey kazanmazsınız.
İtalyanca geliştirme amaçlı izleyecek seyircilere yönelik de şunu söyleyebilirim: Karakterlerden biri Napoli lehçesi diğeri Toskana lehçesi kullanıyor. Özellikle Napoli lehçesi Kuzey İtalya'lılarca dahi anlaşılması zormuş. Bunu bilerek izlemenizi öneririm. İyi seyirler.
Büyük Hayvan filmine yorum yazdı:
Kieslowski'nin ilk akla gelen filmlerini izlemiş seyirciler için beklenmedik bir film. Deveyle çıkılan gezintiler insanı gülümsetiyor. Sawicki'lerin karşılaştıkları tepkiler, ülkemizde de gerçekleşmesi kuvvetle muhtemel tepkiler. Önce ilgi duyma sonra küçümseme-nefret etme ya da genel ifadeyle olumsuz tepki gösterme aynı zamanda çıkar sağlamaya çalışma.
2000 yapımı bu filmde dahi Kieslowski'nin özgürlük üzerine söylemlerini dinlemek mümkün Sawicki'nin ağzından. Polonya eski komünist Polonya olmasa dahi özgürlükten bahsetmeye devam etmiş Kieslowski. Ya hala istenen seviyede bir özgürlük söz konusu değil ya da insanların geçmişe kıyasla elde ettikleri özgürlüğün kıymetini bilmelerini istemiş yönetmen. İlk ihtimal çok daha öne çıkıyor, Kieslowski'yi filmlerinden tanıdığım kadarıyla.
Filmden akılda kalacak birçok sahne var ve bunlarda öne çıkan genelde Erol Taş: Tavuk kesme sahnesi İnekten süt emme Korkuluk sahnesi. Filmle ilgili en çok canımı sıkan nokta köpeğin öldürülmesiydi. Şoke edici bir sahne. Tavuğun kesildikten sonra Bahar’ın önüne paçavra gibi atıldığı sahne de can sıkıcı.
50 yıl önce Türk sinemasından güzel bir film. Birçok kez methini okudum ama izleyesim gelmemişti. Fakat şimdi iyi ki izledim diyorum. Akıcılık, sürükleyicilik bir filmi iyi yapan faktörler arasında değildir ama bu filmin sıkıcı olacağını düşünenler varsa belirtmek isterim ki kesinlikle öyle değil.