Hugo Yorumları

Hugo filmi detayları

@metinarslan127

13 yıl önce

8 / 10

Bu tarz insanı gülümseten, içini mutlulukla dolduran sahnelerin bol olduğu filmlerden genelde pek keyif almam aslında. Tam da konu olarak (konu olarak diyorum çünkü görsellik olarak 4 saat olsa izlenebilecek bir film gerçekten -nadir- haklı oscarlardan aldığını düşünüyorum) sıkılmaya başlamışken konunun sinema tarihine geçişi filmin bir anda havasını değiştirdi. Sonunu da keyifle getirdiğim bir filmdi.

Ya Hugo ile Isabelle'in köprüdeki diyalogları neydi arkadaş öyle.. Ufacık çocuğa hayat ne koymuş da neler diyor çocuk. Biraz abartı olmuş sanki

@gundula

13 yıl önce

İnsanın içini mutlulukla dolduran film...Gözleri dolduran film... Sevdiğim film...

@babelfish

13 yıl önce

7.9 / 10

Sinemada 3 boyut açısından son yıllarda izlediğim en başarılı film buydu sanırım. Efektler ve bilimum çevre tasarımları konusunda hakikaten hak ettiği Oscar ödüllerini almış. Konu biraz yavaş ilerlese de, Georges Melies'e bir saygı duruşu niteliğinde olan bu filme kötü diyemiyorum. Ki kendisi gerçekten de uzun yıllar unutulmak üzere kendini oyuncaklara vermiş, daha sonra ölümüne yakın kıymeti anlaşılmış, sinema tarihinde kocaman bir yeri olmasına rağmen adı pek az anılan bir yönetmendir.

@okaliptuss

13 yıl önce

4 / 10

IMDB puanını göz önüne aldığımda bu filme beklentim bir hayli yüksekti..Lakin izlemeye başladığım andan itibaren çok sıkıcı başladı film ve temposu hep aynı seviyede kaldı..Hiç bir heyecan yok filmde..Dram ağırlıklıydı fakat etkileyici bir sahnede görmedim ben..Zar zor sonunu getirdim hiç bana göre değildi...Efektlere diyecek bir sözüm yok ama sadece efektlerde yetmiyor..Genel olarak değerlendirdiğimde sevemedim film..İzleyip izlemek tercihe kalmış..Bir daha gördüğümde izlemeyeceğim bir film.Filme puanım 10/4

@poormf

13 yıl önce

6 / 10

Sinema sanatına saygı duruşu diyebileceğimiz film, görselliği ile tam not alsa da seyir zevki verdiğini söylemek zor. 6/10

@ibodirector

13 yıl önce

7.8 / 10

Hugo... Her ne kadar en başta çocuk filmi olarak lanse edilse de, tüm sinefillerin ve özellikle George Melies hayranlarının görmesi gereken bir film. Evet aynı zamanda bu bir çocuk filmi fakat muhtemelen gişesi az olacak bir çocuk filmi. Çünkü hiçbir çocuk filminde sinema tarihi için nimet değerinde özellikler barındıran bir yapıya daha önce rastlamadım. Scorsese'nin yönetmenlik başarısı kesinlikle had safhada. Renkler, kadrajlar, dekorlar, ışıklar, ayrıntılar... Ve hiçbir filmde 3D teknolojisi bu kadar hayati bir amaç için kullanılmamıştı. Scorsese'nin en şaaşalı yapımlarından biri olduğuna kuşku yok. Scorsese'nin Melies hayranlığına bir lütfu adeta lakin işin senaryo tarafında çoğu yerin aksadığını düşünüyorum. Öncelikle filmi iki yarıya ayırmak gerekiyor. İlk yarı: Hugo Cabret, İkinci Yarı: George Melies. İlk 1 saat boyunca şahsi fikrime göre oldukça tempo sorunu yaşayan film, sürekli neden orada olduklarına bir türlüanlam veremediğimiz yan karakterlerden medet umuyor. Asıl konuya b
... Devamı
Hugo... Her ne kadar en başta çocuk filmi olarak lanse edilse de, tüm sinefillerin ve özellikle George Melies hayranlarının görmesi gereken bir film. Evet aynı zamanda bu bir çocuk filmi fakat muhtemelen gişesi az olacak bir çocuk filmi. Çünkü hiçbir çocuk filminde sinema tarihi için nimet değerinde özellikler barındıran bir yapıya daha önce rastlamadım. Scorsese'nin yönetmenlik başarısı kesinlikle had safhada. Renkler, kadrajlar, dekorlar, ışıklar, ayrıntılar... Ve hiçbir filmde 3D teknolojisi bu kadar hayati bir amaç için kullanılmamıştı. Scorsese'nin en şaaşalı yapımlarından biri olduğuna kuşku yok. Scorsese'nin Melies hayranlığına bir lütfu adeta lakin işin senaryo tarafında çoğu yerin aksadığını düşünüyorum. Öncelikle filmi iki yarıya ayırmak gerekiyor. İlk yarı: Hugo Cabret, İkinci Yarı: George Melies. İlk 1 saat boyunca şahsi fikrime göre oldukça tempo sorunu yaşayan film, sürekli neden orada olduklarına bir türlüanlam veremediğimiz yan karakterlerden medet umuyor. Asıl konuya bir türlü giremiyor. Asıl amacını ise filmin ikinci yarısı başladıktan sonra gösteriyor. Sinematografisinin mükemmeliyetçiliği gerçekten takdire şayan ( bu konuda Robert Richardson'un elini öpmek lazım), teknik açıdan kusursuz bir yapım olmasına karşın, John Logan'ın yazdığı senaryoda o kadar çok şey gözüme battı ki... Özellikle filme en büyük zararı veren kişi kesinlikle Sacha Baron Cohen olmuş. Sacha Baron Cohen'in karakterini komple filmden çıkardığımızda filmin hiçbirşey kaybetmeyeceğini, aksine daha başka şeylerle doldurularak çok şey kazanacağını düşündüm. Ayrıca bir tren istasyonunda geçen filmde, tren istastyonunda gözümüze sokulan amaçsız bütün yan karakterlerin hepsinin finaldeki sahnede yer alması gözüme fazla hikayevari gibi geldi. Çünkü yan karakterlerin hiçbirisinin karakterinden Melies fanatiği olmalarını bırakın, sinemayla uzaktan yakından alakaları olmadıkları anlaşılıyor. Sonuç olarak Scorsese sinema sanatına çok önemli bir yapıt hediye etmiş. Senaryo bazında çok göz tırmalayan sahneler olsa da, filmin ikinci yarısındaki Melies bölümleriyle gözlerimizden iki damla yaş süzülmesine sebebiyet verdiği için Scorsese'ye sonsuz teşekkür borçluyuz...

@jude

13 yıl önce

Ciddi anlamda çok güzel bir film, sinema tarihi adına da. "Le Voyage dans la lune" zaten gülümsemeyle, ağzım açık defalarca izlediğim bir filmdi. Gözlerim doldu yahu izlerken...

Ha fakat söylemeden edemeyeceğim, yahu son dönem fantastik filmlerde neden bütün çocuklar illa ki (ha çok seviyorum o aksanı ama) ingiliz aksanıyla konuşuyorlar onu anlamıyorum.. (Bknz: Harry potter, The Chronicles of Narnia, Talihsiz serüvenler dizisi, vs. vs. vs) hadi ötekileri anlarım yine İngilterede geçiyorlar ama bu bi de üstüne üstlük Fransa'da geçiyor.. Anlam veremedim, irdelemeden edemedim...
G

@ganbaregenki

13 yıl önce

6.9 / 10

Filmin en büyük numarası diğerlerine nazaran çok kaliteli olan 3D görselliği. İzlemeden önce sinema tarihi ve George Melies hakkında kısa bir araştırma yapmak da filmden alınan zevki arttıracaktır. Bunun haricinde Scorsese beni oyuncu performanslarında gerçekten hayal kırıklığına uğrattı. Sanırım 3D'nin büyüsüne kendisi de kapılmış. "Paris at 30's" nasıl yansıtılmış, 1930'larda Paris'te bulunmadığım için bilemiyorum ama en azından günümüzden çok güzel kareler için bu filmi değil Midnight in Paris'i tercih edin.

@emcoln

13 yıl önce

filmi tek kelimeyle özetlemek gerekirse bu kelime kesinlikle "büyülü" olur. Bu yüzden bu filmle ilgili yazabileceğim her cümle de en az bir kere geçmesi lazım bu kelimenin.

Sinemanın büyülü dünyası üzerine yine büyüleyici bir film. Benim en çok hoşuma giden kısmı Georges Melies'nin gerçek haytı üzerinden sinemanın büyüsünü anlattıktan sonra Melies bu gerçek hikayeye noktayı "gerçek hayatta sinemadaki gibi mutlu sonlar yokmuş" diyerek koyuyor. İşte bu noktadan sonra Melies'in gerçek hikayesinde çıkıp Scorsese bize yine sinemanın büyülü dünyasında olduğumuzu hatırlatıyor ve bütün karakterleri gördüğümüz dört dörtlük bir mutlu son veriyor.

Bir de şunu söylemek gerekir ki, girdiğim salonda bir hayli fazla çocuk vardı. Kesinlikle çocuklara göre bir film değil, oldukca yavaş ilerleyen film fena bir işkence olmuştur zavallı çocuklara. Hatta filmin sonlarına doğru isyan eden bir çocuk, çocukluğumuza damga vuran "Hugo'nun a.k." isyanını hatırlat
... Devamı
filmi tek kelimeyle özetlemek gerekirse bu kelime kesinlikle "büyülü" olur. Bu yüzden bu filmle ilgili yazabileceğim her cümle de en az bir kere geçmesi lazım bu kelimenin.

Sinemanın büyülü dünyası üzerine yine büyüleyici bir film. Benim en çok hoşuma giden kısmı Georges Melies'nin gerçek haytı üzerinden sinemanın büyüsünü anlattıktan sonra Melies bu gerçek hikayeye noktayı "gerçek hayatta sinemadaki gibi mutlu sonlar yokmuş" diyerek koyuyor. İşte bu noktadan sonra Melies'in gerçek hikayesinde çıkıp Scorsese bize yine sinemanın büyülü dünyasında olduğumuzu hatırlatıyor ve bütün karakterleri gördüğümüz dört dörtlük bir mutlu son veriyor.

Bir de şunu söylemek gerekir ki, girdiğim salonda bir hayli fazla çocuk vardı. Kesinlikle çocuklara göre bir film değil, oldukca yavaş ilerleyen film fena bir işkence olmuştur zavallı çocuklara. Hatta filmin sonlarına doğru isyan eden bir çocuk, çocukluğumuza damga vuran "Hugo'nun a.k." isyanını hatırlattı bize=) her neyse konudan çok saptım, özetle kesinlikle seyredin ve imkanınız varsa kesinlikle sinemada seyredin

@ferrit

13 yıl önce

Filmin ilk yirmi, yirmi beş dakikasında resmen müzik şöleni yaşıyorsunuz. Bu kadarı bile bana yetti desem yeridir. Ayrıca girişteki o Paris'in muhteşem manzarası ise, bir de bunu 3 boyutlu olarak düşünecek olursak, görsel olarak doyumunuzu sağlamakta.İlk kısa yapım filmlerin de olması Hugo'yu bir belgesele dönüştürmüş diyebilirim.Oyunculara geldiğimde ise minik aktörümüz Hugo'nun (Asa Butterfiled) üzerine düşenini gayet yerine getirdiğini düşünüyorum. Sıkı bir H. Potter hayranı olarak da Frances de la Tour'u (Madam Maxime) ve Richard Griffiths'i (Vernon Dursley) filmde seyretmekten ayrıca keyif almış bulunmaktayım. Fakat ilginç bir nokta var: Filmin Paris'te çekilmişolduğunu gözönünde bulunduracak olursak eğer oyuncuların Fransızca konuşmaması banagarip geldi.
SPOILER
GİRİŞ YAP
Şifremi Unuttum!

ÜYE DEĞİL MİSİNİZ?

HEMEN ÜYE OLUN
Aktivasyon Mailim Gelmedi!
ŞİFREMİ UNUTTUM
AKTİVASYON MAİLİ GÖNDER
ÜYE OL