ne yaptın jim jarmusch (only lovers left alive)
night on earth, ghost dog, broken flowers ve coffee and cigarettes gibi filmlerini epey sevdiğim yönetmen amcamız jim jarmusch'un son filmi 'only lovers left alive' bence sınıfta kalmış. filmin atmosferi, yönetmen ustalığı, görsel kalite, oyuncuların karizmaları, özellikle tanca müzikleri çok güzel eyvallah, sözüm yok. ancak ve ancak; vampir konusunun artık baymış olması ve genellikle ergen bir kesime hitap etmesi, vampirlerin diyaloglarının aşırı derecede yapay oluşu (mesela yüzyıllarca yaşadıkları için her şeyin latincesini kendi kendilerine söyleyip bilmişlik taslamaları, bilimadamlarını en yüzeysel şekilde övme halinde darwin'den, einstein'dan ve en bilindik teorilerinden falan bahsetmeleri vs) bence hiç olmamış. tabii ki beğenenler olmuştur fakat ben sadık bir jim jarmusch izleyicisi olarak filme bir saat dayanabildim ve kalan bir saati bir gün sonra sıkılarak bitirdim. o eski filmlerindeki samimi ve yaşayan karakterler yerine bunalımlı ve içi boş vampir karakterleri sevemedim. karakterleriniz ne kadar karizmatik, yönetmenliğiniz ne kadar iyi olursa olsun, senaryo bu kadar boş bırakılmamalı derim. bu konuda görüşlerinizi beklerim. tartışmak ve filmi irdelemek isterim.
uyuşturucu temalı az bilinen kaliteli filmler
uyuşturucu ile ilgili izlenebilecek en kaliteli iş özellikle türkiyede az bilinen ve nette dahi zor bulunabilen 'the wire' dizisidir. elde ne varsa bırakılıp beş sezon soluksuz izlenir. büyüleyicidir. tadından yenmez. film olarak da spun, trainspotting, fear and loathing in las vegas ve pineapple express sayılabilir.
izlesem de ne izlesem?
böyle 'once' tadında önerebileceğim filmler
before sunrise / before sunset / before midnight üçlemesi
broken circle breakdown / sıcaktır ama birazcık da sert ve vurucudur
gadjo dilo / çok tatlı ve sıcaktır
walk the line / baya iyidir
tender mercies / güzel samimi ve durağandır
bu filmlerin hepsi de müzikle içli dışlı filmler, once gibi.. iyi seyirler..