Belirsiz Gece Suare No: 55 - Project Nim

Selam herkese,

Çok yorucu ve yoğun günlere herseyi sıkıştırmayı zor da olsa başarıyorum ama bu bünye bakalım nerde huhuuuuu diyecek

Suareden ilk defa belgesel çıktığına çok sevindim. Güzel ve etkileyici bir belgeseldi

Şempanzeler ahhhh o sevimli hayvanlar

İnsanlar ah o insancıklar diyorum, bazen diyorummm.. ne kadar sinirlendiğimi siz tahmin edin.. yapılanlar hiç etik değil..çok üzücü..

Crowfu ya katılıyorum..akvaryumlar da dahil kafesleri ve hayvanat bahçelerini ben de sevmem. Böyle yerlerin her zaman onlara bir eziyet yuvası olduklarını düşünürüm

Hemen hemen herkes aynı seyden rahatsız olmuş tabi haliyle..

Ayrıca hayvanların üzerinde deneyler yapılmasın da kesinlikle karşıyım ve elimden geldiğince ürün alırken dikkat etmeye çalışıyorum.

Zeynonun da dediği gibi dünyanın acımasız gerçekleri.oldukca can sıkıcı..
Sinir bozucu saçma sapan bir deney. Hayvanı önce annesinden ayırmışlar sonra alıştığı tüm insanlardan. Neymiş amaç dil öğretmek. O kadar meraklıysan git sen hayvanın dilini öğren onunla kafeste yaşa bakalım. Herb denilen bu adamdan nefret hem tip olarak(!) hem de karakter olarak. Nime yaptıklarının tam olarak farkında bile değil pislik herif. Deney de çalışan diğer tiplerde şimdi gözyaşlarıyla anlatıyorlar ama tam anlamıyla bir çaba göstermemişler onu kurtarmak için. Bob dışında böyle insanların varlığını bilmek umut verici ama sayıca ne kadar az olduklarını bilmek de bir o kadar hayal kırıklığı yaşatıyor insanda. Nimin hikayesi oldukça hüzünlü keşke böyle olmasaydı dedirten cinsten. Suareden belgesel çıkınca sevinmiştim ama nim çok dokundu bana. Özellikle son bölümlerÖneri için teşekkürler crow.

Hayvanların deneylerde kullanılmasına tabii ki karşıyım özellikle böyle saçma sapan deneylerde.öte yandan sağlık konusu daha hassas bir konu ve her deney insanlar üzerinde yapılamayacağı için hayvanlar kullanılabilir ama bununda bir usulü olmalı. Onun canlı bir varlık olduğu kabul edilmeli ve doğasına saygı duyulmalı.
Etkileyici bir belgesel. Belgeselin sonunda iyi ki Bob varmış dedim. Ben hayvanların deneylerde kullanılmasına karşı değilim (insan sağlığı için yapılan deneylere) ama böyle değil, böyle olmaz, olmamalı. Bir yavruyu annesinden ayırıp (anneden ayırılan 6. yavru, çok üzücü bir durum anne şenpanze için) insanlarla birlikte yaşayıp insanlaşmasını beklemek, eğitim vererek başarıya ulaşmak için, para için yapılan saçma sapan ve tamamen başarısız olmuş bir deney olduğunu düşünüyorum. İşaret dili konusunda bir bakıma başarılı olmuş olabilirler ama Nim için çok acı verici bir süreç olmuş. İzlerken sinirlenmemek küfür etmemek elde değil. Ben de kozmetikte hayvanların kullanımına karşıyım. Dış görünüşünün rötüşlenmesi için, hayvanlar bunun ceremesini çekmek zorunda değil. Çok istineryorsa kendileri gitsin denek olsun. Çok sinirlendim ben. Afişe bakarak karar verdim. Hiç konusuna bakmadım.
merhaba arkadaşlar :) Son iki suare filmide hayatın mekanikasını sert bir dil ile sorgulatan yapıdaydı.Gelgelelim Nim yapımına izleyeli baya oldu ama birkaç kelam edeyim sebebi her ne olursa olsun bir canlının hayatından daha önemli hiçbirşey yok.Hayvanlar benim kutsalım çok iddialı olmasın ama insanların yaptıklarını anlamlandırmak için tam bir beyin felci geçirmek gerekiyor en azından benim için öyle (...), yalnız hayvanlar işin içine girince sorgusuz sualsiz bir önermeye bağlayabiliyorum.Hele ki şu gündeme kuşbakışı bakmak bile yeterli..Neyse bu belgeselin alt metni çok sağlam; teknik kısmıda öyle.Biyografik filmler artı belgeseller, izleyiciyi mesafelide olsa eyleminin içine hapsediyor maalesef.Bunun yüzünden izlerken baya can sıkıcı oluyor.Her sekansı insanı baya zorlayan bir seyirdeydi,yanlış hatırlamıyosam..Kısaca söylemek gerekirse "Nim,insan hayatını kolaylaştırmak için çalınmış,yerine yapay çirkin bir dünyanın acımasız gerçeğin hikayesi.Belgesel iletmek istediği mesajı bize çok başarılı bir şekilde hissettirdi. İlginizi çekebilir böyle bir kaynak var;http://www.theguardian.com/film/movie/142243/project-nim not: söylediklerinize katılıyore zeeeeeeeeeeeeeeee
Hayavanat bahçelerini ve kafeslerini hiç sevememişimdir ve hayvanları kafeslerin içinde tutmak zaten bana ters gelir. Şempanze Nim'in daha baştan annesinden koparılması yanlıştı. 1970 lerde bilimin ne kadar saçma deneysel projelerle uğraştığını görüyoruz.

Belgeselin afişini görünce Nim ne kadada şirin böyle ve izlenmesi hoş bir film olacağını düşündüm ama film benim için bir gerilim filmine dönüştü. Şempanze'nin doğasını bilmeden onlarla bilimsel bir çalışma başlatmak bana baştan doğru gelmedi. Öyle bilimsel çalışma olmaz. Üniversitenin fonundan yararlanarak bilimsel proje altında Herb ve arkadaşları kendine bir geçim kaynağı bulmuş, hem Nim ile ilgilenirken bir yandan birbiriyle sevgili hayatı yaşıyorlar. Sonra paralar bitince şempanze postalanıyor ve Nim başkalarına devrediliyor. Şempanzeye lisan öğretmek yerine psikolojik travmalar yaşatmışlar. Şempanze burada insanların bir aracı haline gelmiş. Onun için insanların bencilliğini görmeden edemedim. Sadece Bob Nim için bir arkadaş olmuştur. Vahşi doğada özgürlük içinde yaşamaları hayvanlar için en güzelidir.

Hayvan deneyleri bilim için bir gereksinim olabilir ama hayvanları daha düzgün koşullar altında tutmak lazım. Neticede hayvan haklarına dikkat edilmelidir.

Çarpıcı bir belgesel olmuş. Maymun deneylerinle ilgili Project X (1987) diye bir film var. O filmi izlemenizi öneririm. Güzeldir.
yeşil ben de çok benzettim yahu :)

filmle ilgili ne düşüneceğime karar veremedim. çünkü baştan sona hatalar zinciri gibiydi. evet hayvanlar üzerinde araştırma yapılmasını destekliyorum sonuçta bilimin ilerlemesi lazım, fakat bunu minimum zararla yapmak gerekiyor. bir şempanzeyi insan gibi yetiştirmeye çalışırsanız hayatı bitene kadar da insanların arasında tutmalısınız bence. mesela dil araştırması projesini sadece dil öğretmenleriyle değil hayvan bilimcilerle beraber yürütseler insanlara bu kadar zarar vermez ve belki çok daha fazla sonuç alınabilirdi. anladığım kadarıyla maddi destekleri de vardı ama kolaya kaçtılar.

ilk başlarda şempanzeyi değil insanları inceliyorlar sandım, birbirleriyle iktidar savaşına girdi kadınlar, ardından beraber çocuk bakmaya (nim küçükken pek farkı yoktu) çalışanların sevgili olduğunu gördük, ama eninde sonunda hepsi de görev bilinciyle bırakmaları gerekince bıraktılar. bence hayvanlara en çok değer veren kişi bobtu, takdir ettim kendisini.

sonuç olarak filme sinir oldum, bence bu tür deneyleri kurduğunuz düzeni çok değiştirmeden yapmanız gerekiyor, nim resmen elden ele dolaştı, son gittiği yerde intihar etmemesine de şaşırdım.
Tam anlamıyla ikilemde kaldım bu film yüzünden. Kendimle çelişiyor gibiyim. Bir yandan anlayabiliyorum neden böyle şeyler yaptıklarını (kesinlikle bu filmdeki işaret dili mevzusunu değil, aşı çalışmalarını) ama bir yanım da diyor ki NİYE? Bazı çalışmaların insanlığın devamlılığı için aşırı önemi var gerçekten de psikolojik bir deney için bir hayvana bu kadar büyük bir eziyet çektirmek, duygularıyla oynamak... Şu filmde Bob dışında bir "insan" yok sanırım. Hele ilk eğitmenlerinden birinin "seni öldürmeye çalışan bir şeyi eğitemezsin bik bik" diye öttüğü an kafasını duvara vurmak istedim. Hayvana binbir türlü eziyeti yap, sonra da terk et. Neymiş efendim aşk yaşamış gavatla.

Belgeseli değerlendirmem gerekirse gayet güzel bir belgeseldi. Gerçek görüntülerin kullanılması pek hoştu. Ben normalde pek izlemeyi sevmem ama konusu gerçekten çok ilgi çekici. İnsanlığın test edildiği belgesellerden bir tanesi. Umarım bu hayvan deneylerine bir çözüm getirilebilir. Çoğu yerde yasaklandı gerçi ama ben kendi okulumdan biliyorum, fareleri hala kullanıyoruz. Bu tarz işlerde gönüllü insanların kullanılmasını destekliyorum hep. Zaten her ne kadar bu ilaç-aşı deneyleri (bir çok fazdan oluşan, çok uzun yıllar ve çok fazla emek gerektiren çalışmalar bunlar) hayvanlarda uygulanınca daha iyi sonuçlar elde edilse de, bazen insanlarda o yan etkiyi ön göremiyorsun ve o kadar hayvanın telef edilmesi ile kalıyor. Bilim için bazen etik olmayan şeyleri çok yapıyoruz ama bu sayede bir sürü insanın hayatı kurtuluyor.. En basitinden eğer 2. Dünya Savaşı'nda Almanlar olmasaydı, şu anda insan anatomisi hakkındaki bilgilerimiz olmayacaktı... Tam anlamıyla etik, insan hakları, hayvan haklarının kısır döngüsündeyiz...

Biraz yeşile cevaptı yazdıklarım. Kozmetikte de karşıyım bu olaya ama hiç kontrol etmiyorum :/ Kendimi kandırıyorum sanırım
Daha bellgesele yeni başlamışken seyir keyfimi etkileyecek şey gerçekleşti söyleyin bana dostlar başbakan kılıklı bu adamın projeyi yönetmesi manidar değil de nedir. Yaşlanmış hali çok benziyor ya.

Edilen eziyete bak. Kediye de üzüldüm zaten. Belgeseldeki deneyde, hayvanların insanlaşması nereye kadar uzanabilir sorusu ele alınırken benim anladığım insanlar ne kadar hayvanlaşabilir (Hayvan burada insan olma gerekliliklerinden uzaklaşmış düşünemeyen bireyler için kullanılmıştır).

Yapılanlar ne kadar etik? Hayvanların bu tarz deneylerde kullanılması konusunda neler düşünüyosunuz? Özellikle kozmetik sektörde hayvanlar üzerinde deney yapmaktan kaçınan firmalar var siz bunlara karşı ne kadar duyarlısınız? Alışverişlerinizde dikkat eder misiniz? Aklıma böyle sorular geldi tartışmak fikir beyan etmek isteyenler için...
insan ırkına küfürler saydıran belgeseldir... şempanzeleri sevmem ama onları insan olmaya(!) zorlamak nasıl bir fantazidir!!!

izlerken çok sinirlendim çoook...
http://www.filimadami.com/film/26181/project-nim/



Bilimsel bir deneyin parçası olarak insanlar tarafından yetiştirilen ve insanoğlundan çok daha hayranlık uyandırıcı bşr yaratığa dönüşen Şempanze Nimin hikayesine buyurun "Taş bebek değil. Oyuncak değil. İnsan değil. Şempanze." Ama insanlarla yaşayan, içki içmeyi, hızlı arabalarda seyahat etmeyi seven ve işaret diliyle iletişim kurabilen acayip bir şempanze. 1970'lerde 'Nim Projesi' adında sıradışı bir deney yapıldı. Bilim dünyasını sarstı, kimilerini eğlendirdi, kimilerini kızdırdı. Amaç insanla hayvan arasındaki çizgiyi araştırmaktı. Böylece Nim, iki haftalıkken annesinin memesinden alındı ve sıradan rahat bir ailenin yanına yerleştirildi. Sonuçlar sarsıcı ve belli ki eğlenceliydi. Eğitmenlerden biri o dönem için, "hayatımın en güzel zamanıydı," diyor. Teldeki Adam'ın (Man on Wire, 2008) yaratıcısı muhteşem James Marsh yine inanılmaz ama unutulmuş gerçek bir hikaye bulmuş ve onu kendi tarzıyla hem hayranlık verici hem de rahatsız edici bir seyirliğe dönüştürmüş.
Bir mesaja cevap veriyorsunuz.
GİRİŞ YAP
Şifremi Unuttum!

ÜYE DEĞİL MİSİNİZ?

HEMEN ÜYE OLUN
Aktivasyon Mailim Gelmedi!
ŞİFREMİ UNUTTUM
AKTİVASYON MAİLİ GÖNDER
ÜYE OL