senaryo yazımıyla cebelleşenler; diyaloglardaki günlük konuşma dili, fiil çekim ekleri, şiveler vb. nası(l) yazılıyo(r)(kine)? SORU

billy_walsh

Konuyu Açan: billy_walsh

06.03.2013 12:57

ey ahali,

elbet senaryoyla uğraşanınız vardır..

misal:

SALDIRAY ABİ

Yani doğru düzgün sevişmedin mi o gasılma, o ştres

katiyen geçmiyo. İkiz yatak aldık, sevişmeyecez mi?

ZÜLEYHA

İkiz yatak aldık diye sorunlarımızı sevişerek halledicez

diye bişey yok ki abi.

SALDIRAY ABİ

Sen bana 'abi' deyince olay gardaşına asılma şekline

dönüyo. Rica ediyom, geçek artık bu abi faslını.

yoksa şöyle mi?

kasılma.. stres.. geçmiyor.. sevişmeyecek miyiz?.. halledeceğiz.. bir şey.. 'abi'(başkasının ifadesini alıntı yapıyor ama konuşma dili bu sonuçta, tek tırnak işareti var mı yok mu burda?).. kardeşine.. ediyorum.. geçelim..

özellikle bu kadar çok örnek verdim çünkü her biri için farklı kurallar geçerli olabiliyor, ya da bir kullanım bir yerde kabul görürken başka bir yerde yanlış olabiliyor..

bir de bildiğiniz türkçe senaryo örnekleri bulabileceğim site var mı? kısa film senaryoları çok var da amatör olmayan film senaryosu lazım..

öyle bi zamana karşı yarışıyorum ki, anlatamam, baya acil yardım gerek..

gönül dostlarısınız..
http://www.imsdb.com/bu sitenin turk versiyonu olsa guzel olurdu ama soyle bir sitemiz var http://www.kameraarkasi.org/senaryo.htmlyardimci olur umarim
ah Ranini, bi imsdb'miz olsa zaten...

kameraarkası'ndakilere bakmıştım da karışık yazmışlar, pek bi standardı yok gibi.. yalnız semih kaplanoğlu bitirdi beni, sırf 17 sayfasını koymuşlar, onda da diyalog ara ki bulasın.. iki satır bişey var, onu da normal imlaya uygun yazmış..

sağol, ben daha cebelleşeyim o zaman..
Kural falan yok, kural olsaydı kalem kağıt kullanımı yüzyıllar önce bırakılmıştı. Örneğin Celine, dediğini başarmak için uğraşıyordu ve kural kitap tanımamıştı. Yalnız 800 sayfa yazacaksa, 8000 sayfa yazıp, ayıklaması gerekiyordu. Yani zamanla yarışıyorsan işin zor. Aşağıda, bir röportajında, kuralları dayatan, Fransız eğitim sistemini yüzyıllarca yönetmiş Cizvitlerin dili nasıl öldürdüklerinden bahsediyor. ( Türkçe tercümesini bulamadım ) Senaryo çok önemli de olmayabilir. Godard, çekim günü yazıyordu mesela. Kendin yöneteceksen, vurgu ve nüansları zaten biliyorsundur. Önce duygular vardı, kelimeler ( fiiller yani ) sonra bulundu ve duyguları öldürdü. Birileri kabul edecek ya da yanlış bulacak diye kısıtlanmaya gerek yok. İmla, pedagoji ile ilgilidir ve sanat ile hiçbir alakası bulunmaz. Örneğin cep telefonlarında kısaltma kullanımı, ergenlerin, ana baba otoritesi ve denetiminden kurtulma çabası olarak doğmuştu. 18.Yüzyıl'dan önce sözlük diye bir şey yoktu bile. Aydınlanma ile ortaya çıkmaya başladı bunlar. Oxford bile sözlüklerinde varyantlardan dem vurur ve tek bir kullanımı dayatmaz.

INTERVIEWER

A fashion that caused a scandal with the appearance ofJourney. Your style shook a lot of habits.

CELINE

They call that inventing. Take the impressionists. They took their painting one fine day and went to paint outside. They saw how you really lunch on the grass. The musicians worked at it too. From Bach to Debussy there's a big difference. They've caused some revolutions. They've stirred the colors, the sounds. For me it's words, the positions of words. Where French literature's concerned, there I'm going to be the wise man, make no mistake. We're pupils of the religionsCatholic, Protestant, Jewish . . . Well, the Christian religions. Those who directed French education down through the centuries were the Jesuits. They taught us how to make sentences translated from the Latin, well balanced, with a verb, a subject, a complement, a rhythm. In shorthere a speech, there a preach, everywhere a sermon! They say of an author, He knits a nice sentence! Me, I say, It's unreadable. They say, What magnificent theatrical language! I look, I listen. It's flat, it's nothing, it's nil. Me, I've slipped the spoken word into print. In one sole shot.

INTERVIEWER

That's what you call your little music, isn't it?

CELINE

I call it little music because I'm modest, but it's a very hard transformation to achieve. It's work. It doesn't seem like anything the way it is, but it's quality. To do a novel like one of mine you have to write eighty thousand pages in order to get eight hundred. Some people say when talking about me, There's natural eloquence . . . He writes like he talks . . . Those are everyday words . . . They're practically identical . . . You recognize them. Well, there, that's transformation. That's just not the word you're expecting, not the situation you're expecting. A word used like that becomes at the same time more intimate and more exact than what you usually find there. You make up your style. It helps to get out what you want to show of yourself.

INTERVIEWER

What are you trying to show?

CELINE

Emotion. Savy, the biologist, said something appropriate: In the beginning there was emotion, and the verb wasn't there at all. When you tickle an amoeba she withdraws, she has emotion, she doesn't speak but she does have emotion. A baby cries, a horse gallops. Only us, they've given us the verb. That gives you the politician, the writer, the prophet. The verb's horrible. You can't smell it. But to get to the point where you can translate this emotion, that's a difficulty no one imagines . . . It's ugly . . . It's superhuman . . . It's a trick that'll kill a guy.
princhard senaryo tamam zaten, sunum öncesi revize ediyorum şu an, yapımcıları biliyorsun, gramere gelince hepsi nazi, kitabına uygun yapman gerekiyor her şeyi.. birçoğu imla hatası gördü mü daha ikinci sayfada çöpe atıyor senaryoyu içeriğine bile bakmadan.. yüzlerce senaryo geliyor zaten hepsine, hızlıca elemek için uğraşıyorlar..

bana "bu diyalogları niye böyle yazdın" diye sorduğu zaman ben de "I write like I talk. Those are everyday words." diyeceğim ama usüller anlamdan daha önemli bu insanlar için maalesef.. en esnek görüşlü, en serbest olanları için bile böyle.. o yüzden işin aslını öğrenmek için soruyorum..

çok komik bütçelerin peşinde koşuyoruz zaten, gişede şansımız da yok, executive'lerin bulacağı üç kuruş, onu bulmadan önce de böyle gereksiz şeyleri kovalıyorlar işte..

sıkıntı şu ki; ortalık genç sinemacı adayı kaynıyor.. kaynaklar, vakıflar, imkanlar, alternatifler de belli.. bu daha ilk film, referans yok, kimse tanımaz etmez, "ben bu işi böyle yaparım" deme fırsatın da olmuyor, sormaz bile zaten, koltuğunun altına alıp çıkarsın senaryoyu, o olur.. yine de bunları dediğime bakma, sırf onay almak için soruyorum aslında.. biri çıkıp "diyalogları kafana göre yazabilirsin" desin diye bekliyorum.. demezse de yapacağım şey belli; halk dilinde nasılsa öyle yazdım zaten, duyduğumuz şekliyle.. hiç dokunmadan "özellikle bu şekilde yazılmıştır" gibi bir not yazmak en iyisi herhalde..

teşekkürler ilham verici cevabın için..
sağol world.. bu senarist de karışık yazmış.. imlaya uygun yerler acaba filmde de mi öyle söyleniyor, ona bakacağım da bu saatte hiç uğraşamam "ses" gibi bir filmle; gözlerim, parmaklarım yoruldu zaten bilgisayar başında, yarın bakarım.. zaten mail atacaktım da karışık pizza'yı görünce vazgeçtim.. tekrar teşekkürler..
http://www.belgeler.com/blg/1ze5/makinist Boyle bir yuksek lisans tezi buldum dediklerini onaylar tarzda konusma diliyle diyaloglar var icinde Mesela surda da http://www.kurgu.tv/index.php?option=com_content&view=article&id=60:9-senaryoda-ses-oegesi-diyalog-doal-sesler-efekt-ve-muezik&catid=50:senaryo&Itemid=2 diyaloglarin uslubu ayni sekilde olmali diyor Bence en onemlisi diyaloglarin senaryo fikri kadar ilginc olmasi gerektigi ve etkiyi daha da arttirmasi Kolay gelsin bol sanslar :)
sağol Ranini.. hepinize teşekkürler cevaplarınız için.. bakalım..
Bir mesaja cevap veriyorsunuz.
GİRİŞ YAP
Şifremi Unuttum!

ÜYE DEĞİL MİSİNİZ?

HEMEN ÜYE OLUN
Aktivasyon Mailim Gelmedi!
ŞİFREMİ UNUTTUM
AKTİVASYON MAİLİ GÖNDER
ÜYE OL