11 yıl önce
Solomon Kane filmine yorum yazdı:
İntikam Yolu filmine yorum yazdı:
Şuanda o kadar büyük bir hayal kırıklığının vermiş olduğu şaşkınlık içerisindeyim ki anlatamam. Bugüne kadar izlemiş olduğum Nicolas Cage filmleri arasında zannediyorum en kötüsüydü demek yanlış bir ifade olmaz. Vasat ifadesi fazlasıyla tanımlıyor benim için bu filmi. Televizyon filmi havasından dışarıya çıkamamış, oldukça basit bir senaryo ile bezenmiş sıradanlıklar abidesi adeta.
Hiç yakıştıramadım Nicolas Cage' e böyle bir projenin içerisinde yer almış olmasını. Amber Heard' a bu filmde hayran oldum. Her ne kadar senaryoda ki rolüne fazla geldiğini düşünüyor olsamda gayet başarılı ve bir o kadarda sexy bir oyuncu. Bir kafede garsonluk yapmak için fazla güzel, fazla bakımlı ve fazlasıyla sexy bir kadın. Farklı bir rol için gerçekten biçilmiş kaftan olabileceğine inanıyorum ki Transformers 3 filminde Megan Fox' un yerini alabilecek oyuncular arasındaydı benim için. Filmde saçmalıklar kol geziyordu. Peş peşe giden arabalardan ateş ediliyor ama bir tanesi bile hedef almıyor. Dip dibesi ... DevamıŞuanda o kadar büyük bir hayal kırıklığının vermiş olduğu şaşkınlık içerisindeyim ki anlatamam. Bugüne kadar izlemiş olduğum Nicolas Cage filmleri arasında zannediyorum en kötüsüydü demek yanlış bir ifade olmaz. Vasat ifadesi fazlasıyla tanımlıyor benim için bu filmi. Televizyon filmi havasından dışarıya çıkamamış, oldukça basit bir senaryo ile bezenmiş sıradanlıklar abidesi adeta.
Hiç yakıştıramadım Nicolas Cage' e böyle bir projenin içerisinde yer almış olmasını. Amber Heard' a bu filmde hayran oldum. Her ne kadar senaryoda ki rolüne fazla geldiğini düşünüyor olsamda gayet başarılı ve bir o kadarda sexy bir oyuncu. Bir kafede garsonluk yapmak için fazla güzel, fazla bakımlı ve fazlasıyla sexy bir kadın. Farklı bir rol için gerçekten biçilmiş kaftan olabileceğine inanıyorum ki Transformers 3 filminde Megan Fox' un yerini alabilecek oyuncular arasındaydı benim için. Filmde saçmalıklar kol geziyordu. Peş peşe giden arabalardan ateş ediliyor ama bir tanesi bile hedef almıyor. Dip dibesiniz be kardeşim en azından bir sıyrık alır insan ama değil mi..? Hele o görsel efectler beni öldürsün yani. Sanki beter böcek filmindeymişim gibi hissettim biran. Özellikle final sahnesinde. Bu adam kimdir, necidir çözemedim. Sanırım Cehennem' den firar etmiş tamam bunu anladık ama madem özel güçlerin yada yetilerin var e niye kullanmıyorsun bunları arkadaşım..!. Sadece bir gözünü iyileştirmeye mi yarıyor bunlar. Sözümona Azrail olarak ortalarda dolanan zat-ı muhterem pek bir komikti.
Yani yazılabilecek o kadar çok olumsuzluk var ki bu filmle alakalı olarak çok fazlada yerlere vurmak istemiyorum oda Nicolas ve Amber hatırına. Birde hiç üşenmemiş 3D özelliğini kullanmışlar. Görende sanır ki gişe rekorları kıracak.. Tam bir fiyaskoydu arkadaşlar. 10 üzerinden 5,5 veriyorum. Benim için fazla bile aslında lakin sağlam oyuncuların oyunculukları için...
127 Saat filmine yorum yazdı:
Ölüm ve Yaşam arasındaki ince kırmızı hat üzerinde verilen yaşam mücadelesini etkileyici bir kurgu ile betimleyen başarılı bir senaryo. Her insan hayatta ikinci bir şansı hakeder sözünün doğruluğunu vurgulayan yapımda hepimizin alması gereken büyük dersler olduğu kanaatindeyim.. Büyük bir kanyonda kaya parçasının tutsak ettiği Aron ( James Franco ); tam 5 gün boyunca hareket edemeden, aç ve susuz olarak verdiği yaşam savaşını sonunda kazanıyor ama vermiş olduğu kayıp tüm hayatı boyunca eksikliğini hissedeği bir uzvuyla kısıtlı kalmıyor. Yaşadığı stres, korku ve gerilim ilginç sanılar görmesine sebep oluyor ki öyle bir ortamda bu oldukça normal...
Birçoğumuzun Spider Man filmlerinden tanıdığı James Franco, rolünün hakkını fazlasıyla vermiş. Özellikle mimiklerini çok başarılı kullanıyor. Sempatik ve sevimli bir yüzü var. Diğer karakterler için zannediyorum herhangi bir yorum yazmaya gerek yok çünkü çok kısa bir performans sergilediler..
Tek mekan filmleri her daim ilgimi çekmiştir. Asl ... DevamıÖlüm ve Yaşam arasındaki ince kırmızı hat üzerinde verilen yaşam mücadelesini etkileyici bir kurgu ile betimleyen başarılı bir senaryo. Her insan hayatta ikinci bir şansı hakeder sözünün doğruluğunu vurgulayan yapımda hepimizin alması gereken büyük dersler olduğu kanaatindeyim.. Büyük bir kanyonda kaya parçasının tutsak ettiği Aron ( James Franco ); tam 5 gün boyunca hareket edemeden, aç ve susuz olarak verdiği yaşam savaşını sonunda kazanıyor ama vermiş olduğu kayıp tüm hayatı boyunca eksikliğini hissedeği bir uzvuyla kısıtlı kalmıyor. Yaşadığı stres, korku ve gerilim ilginç sanılar görmesine sebep oluyor ki öyle bir ortamda bu oldukça normal...
Birçoğumuzun Spider Man filmlerinden tanıdığı James Franco, rolünün hakkını fazlasıyla vermiş. Özellikle mimiklerini çok başarılı kullanıyor. Sempatik ve sevimli bir yüzü var. Diğer karakterler için zannediyorum herhangi bir yorum yazmaya gerek yok çünkü çok kısa bir performans sergilediler..
Tek mekan filmleri her daim ilgimi çekmiştir. Aslında oldukça zordur bu tarz filmleri izleyiciye beğendirebilmek çünkü çabuk sıkılabiliyoruz farklı ortamlar olmadığı takdirde. Lakin gerilim ve sürükleyicilik unsurları ön plana çıktığı için sıkılmadan keyifle izlettiriyor film kendisini... Eksiksiz ve noksansız uzuvlarımızla nefes alıp verdiğimiz için birkez daha Allah' a şükretmemize vesile olan bu başarılı ve etkileyici film için puanım 10 üzerinden 8.. Şiddetle tavsiyemdir arkadaşlar...
Şeytanın Oteli 3 filmine yorum yazdı:
Serinin diğer iki filmini göz önüne aldığımızda çok ta büyük beklentilerim yoktu izlemeden önce açıkcası ama beni şaşırtmayı başardılar. Bu sözüm filmi çok beğendiğim için değil, bence serinin en başarılısıydı diyebilirim. Biz dile getirmekten bıktık usandık ancak yapımcılar ve senaristler aynı konuları beyazperdede boy göstertmekten sıkılmadılar. 3 temel ilke haline geldi artık bu tarz yapımlar.. BİR GRUP GENÇ, ISSIZ BİR ORMAN ve BİR KATİL.... Malesef bundan öteye gidemiyorlar.
Birbirinin aynısı olan filmler boy gösteriyor son yıllarda. Nerde o seksen ve doksanlı yıllardaki kült korku filmleri. Çağ ilerledikçe yapımcılar geriliyor sanırım.. Faydalanılması gereken onca imkandan yoksunlar. Filme bakacak olursak genel olarak fena sayılmazdı. Pek fazla sıkılmadım izlerken. Biraz karanlıktı ki nefret ediyorum böyle karanlık mekanlarda geçen filmlerden. Korku filmleri illede böyle ortamlardamı çekilmeli diye düşünüyorum ama cevabım HAYIR oluyor. Nice kokru filmleri biliyorum ki aydınlıkta ... DevamıSerinin diğer iki filmini göz önüne aldığımızda çok ta büyük beklentilerim yoktu izlemeden önce açıkcası ama beni şaşırtmayı başardılar. Bu sözüm filmi çok beğendiğim için değil, bence serinin en başarılısıydı diyebilirim. Biz dile getirmekten bıktık usandık ancak yapımcılar ve senaristler aynı konuları beyazperdede boy göstertmekten sıkılmadılar. 3 temel ilke haline geldi artık bu tarz yapımlar.. BİR GRUP GENÇ, ISSIZ BİR ORMAN ve BİR KATİL.... Malesef bundan öteye gidemiyorlar.
Birbirinin aynısı olan filmler boy gösteriyor son yıllarda. Nerde o seksen ve doksanlı yıllardaki kült korku filmleri. Çağ ilerledikçe yapımcılar geriliyor sanırım.. Faydalanılması gereken onca imkandan yoksunlar. Filme bakacak olursak genel olarak fena sayılmazdı. Pek fazla sıkılmadım izlerken. Biraz karanlıktı ki nefret ediyorum böyle karanlık mekanlarda geçen filmlerden. Korku filmleri illede böyle ortamlardamı çekilmeli diye düşünüyorum ama cevabım HAYIR oluyor. Nice kokru filmleri biliyorum ki aydınlıkta da gayet iyi başarıyor korkutmayı.. Bana kalırsa eksikliklerini bu şekilde kapatmaya çalışıyorlar...
Genellikle mutlu sonlara alışmışızdır ya işte bu anlamda belkide bir ilk yaşadım filmi izlerken. Çoğunlukla finalde bir kişi mutlaka hayatta kalırdı ama bu filmde tabular yıkılmış sanırım ve iyide olmuş. En azından sıradanlığın dışına çıkmayı başarmışlar. Böyle bir final beklemiyordum açıkcası. Orta düzeyde bir işleyişe sahip olan bu film için puanım 10 üzerinden 6.. Büyük bir kayıp olmayacaktır izlemeyenler için..
Kız ve Kurt filmine yorum yazdı:
Film için en büyük övgüyü hakeden unsurların başında bana kalırsa seçilen Mekanlar geliyor. Özellikle ilk başlangıç sahnelerindeki kareler olağanüstü güzellikteydi. Kendimi apayrı bir dünyanın içerisinde gibi hissettim. Doğanın eşsiz manzarası karşısında büyülendim adeta.
Amanda Seyfried son yıllarda yıldızı oldukça parlayan oyuncuların başında geliyor. Benimde büyük bir hayranlıkla takip ettiğim ve performanslarından oldukça keyif aldığım çok sempatik ve başarılı bir isim. Kırmızı başlıklı kız rolünede fazlasıyla yakışmış zaten.Alacakaranlık Efsanesi filminde de görsel efekt yoksunluğu yaşanmıştı fakat takdir edersiniz ki inanılmaz bir hayran kitlesi oluşmuştu. Bu filmde sanki biraz onu anımsar gibi oldum. Çok başarılı bir senaryo izliyoruz ve biran bile sıkılmadan ekrana kilitliyor insanı. Hemen hemen herkesten şüpheleniyorsunuz ki bu bir film için aslında büyük bir başarı örneğidir.
Aceba Kim..? sorusuna sürekli cevap aramak daha da içine çekiyor insanı. Gelin görün ki hiç aklımın ... DevamıFilm için en büyük övgüyü hakeden unsurların başında bana kalırsa seçilen Mekanlar geliyor. Özellikle ilk başlangıç sahnelerindeki kareler olağanüstü güzellikteydi. Kendimi apayrı bir dünyanın içerisinde gibi hissettim. Doğanın eşsiz manzarası karşısında büyülendim adeta.
Amanda Seyfried son yıllarda yıldızı oldukça parlayan oyuncuların başında geliyor. Benimde büyük bir hayranlıkla takip ettiğim ve performanslarından oldukça keyif aldığım çok sempatik ve başarılı bir isim. Kırmızı başlıklı kız rolünede fazlasıyla yakışmış zaten.Alacakaranlık Efsanesi filminde de görsel efekt yoksunluğu yaşanmıştı fakat takdir edersiniz ki inanılmaz bir hayran kitlesi oluşmuştu. Bu filmde sanki biraz onu anımsar gibi oldum. Çok başarılı bir senaryo izliyoruz ve biran bile sıkılmadan ekrana kilitliyor insanı. Hemen hemen herkesten şüpheleniyorsunuz ki bu bir film için aslında büyük bir başarı örneğidir.
Aceba Kim..? sorusuna sürekli cevap aramak daha da içine çekiyor insanı. Gelin görün ki hiç aklımın ucundan bile geçmeyen birisi çıktı Kurt Adam. Çok şaşırdım ve sonunda tüm taşlar yerine oturdu. Çok sade ve naturel olarak ele alınan film için puanım 10 üzerinden 8 arkadaşlar. Mutlaka izlemenizi tavsiye ediyorum. Görsel efekt anlamında çok fazla birşey beklemeyin ancak film bittiğinde gerçekten doyuma ulaştığınızı ve tatmin olduğunuzu hissedeceksiniz...
Yalanlar Üstüne filmine yorum yazdı:
Yüksek temposu, akıcı senaryosu ve göz dolduran oyuncu kadrosu ve performanslarıyla oldukça başarılı ve etkileyici bir filmdi. Leonardo her zaman ki gibi mükemmel oyunculuğu ile yapmış olduğu işin hakkını fazlasıyla verdiğini birkez daha kanıtladı bence. Kanlı Elmas filmi benim için çok özeldir Leonardo Dicaprio adına.
Nerden nereye... Titanik' te boy göstermiş ve aslında bugünkü başarılarının ilk sinyallerini vermişti o efsane filmde. Aslına bakarsanız çok sıradışı bir senaryo izlediğimi söyleyemem. Birçok filmden alışık olduğumuz sahnelerle bezenmiş olmasına rağmen kendini izlettirmeyi başarıyor. Aksiyon sahneleri oldukça hareketliydi. Bu manada tatmin etti beni. Oyunculuklar için zaten fazla söz söylemeye gerek yok diye düşünüyorum. Mutlaka izlemenizi tavsiye edebilirim bu filmi. 10 / 7,5
Julia'nın Gözleri filmine yorum yazdı:
Zannediyorum son günlerde izlemekten büyük keyif aldığım ve beni gerçek anlamda doyuran filmlerin başında yer alıyor bu yapım. Kesilmiş kafalar, kopmuş kollar, bacaklar, kan gölüne dönmüş evler vs. Hepimiz biliyoruz ki son yıllarda nedense yapımcıların Korku türündeki anlayışları bunlarla sınırlandı. Mide bulandırmayı gayet iyi başarıyorlar lakin korkutmayı asla.
Çok sade bir senaryo ile de ne kadar etkili bir film yapılabileceğinin en canlı örneğiydi bence. Sade senaryo diye nitelendirdim ama yanlış anlaşılmasın. Bu sadeliğin açılımı aslında az önce bahsi geçen mide bulandırıcılıklardan uzak oluşuydu. Neredeyse iki saat gibi uzunca bir süre hiç sıkılmadan ve filmden kopmadan ekrana kilitleniyor insan izlerken. Gerilimi iliklerinizde hissedebiliyorsunuz. Bol sürprizlerle dolu senaryoda bilinmezlikler ve tahmin yürütmelerle bir sonraki sahneyi heyecanla bekledim. Gizem unsuru her daim ilgimi çekmiştir zaten. Özellikle sürpriz finaller eminim benim gibi herkesi tatmin ediyordur..
Guill ... DevamıZannediyorum son günlerde izlemekten büyük keyif aldığım ve beni gerçek anlamda doyuran filmlerin başında yer alıyor bu yapım. Kesilmiş kafalar, kopmuş kollar, bacaklar, kan gölüne dönmüş evler vs. Hepimiz biliyoruz ki son yıllarda nedense yapımcıların Korku türündeki anlayışları bunlarla sınırlandı. Mide bulandırmayı gayet iyi başarıyorlar lakin korkutmayı asla.
Çok sade bir senaryo ile de ne kadar etkili bir film yapılabileceğinin en canlı örneğiydi bence. Sade senaryo diye nitelendirdim ama yanlış anlaşılmasın. Bu sadeliğin açılımı aslında az önce bahsi geçen mide bulandırıcılıklardan uzak oluşuydu. Neredeyse iki saat gibi uzunca bir süre hiç sıkılmadan ve filmden kopmadan ekrana kilitleniyor insan izlerken. Gerilimi iliklerinizde hissedebiliyorsunuz. Bol sürprizlerle dolu senaryoda bilinmezlikler ve tahmin yürütmelerle bir sonraki sahneyi heyecanla bekledim. Gizem unsuru her daim ilgimi çekmiştir zaten. Özellikle sürpriz finaller eminim benim gibi herkesi tatmin ediyordur..
Guillermo Del Toro gibi kült bir yapımcıdan zaten daha kötüsünü beklemek hata olurdu. Her zaman olduğu gibi yine çok kaliteli bir iş ortaya konulmuş. Ülkemizde vizyona girmemiş olması da ayrıca üzücü bir durum. Nice deli saçması ve beş para etmez filmler boy gösterirken sinema salonlarında böyleisne başarılı yapımlardan mahrum ediyorlar bizleri. Şiddetle tavsiye ettiğim film için puanım 10 üzerinden 8...
Koğuş filmine yorum yazdı:
Tam anlamıyla büyük bir HAYAL KIRIKLIĞI... Aslında filme yapılmış olan yorumlardan dolayı azda olsa bir fikir edinebilmiştim lakin izlemeden hüküm vermek istemedim ki kolay kolay yapdığım birşey değildir bu. Birkaç gündür arşivime eklediğim ancak sıra bekleyen yapımlardan birisiydi. Bu gece izlemek kısmet oldu. Sekiz yıl gibi uzunca bir süre sinema sektörüne ara vermiş olan Carpenter için muhteşem bir dönüş olmamış ne yazık ki.
Akıl hastanesinde geçen filmler genellikle etkileyici ve kendini izlettiren senaryolardır fakat çok basit ve vasat buldum bu filmi. Hele o sözümona hayalet Alice Hudson rezaletin göstergesiydi. Bir makyaj bu kadar mı kötü olabilir..? 2013 yılına geldik, tüm imkanlar sınırsızlaşmışken adamların yaptığı filmlere baktığımızda içler acısı bir durumla karşılaşıyoruz. Belli belirsiz ortalıkta dolanan bir hayalet, tüm korku unsurlarından yoksun bir senaryo. Belkide çok ağır eleştiriler yapıyorum arkadaşlar ama artık orta yerimden çatladım yani. Ne zaman adam akıllı bi ... DevamıTam anlamıyla büyük bir HAYAL KIRIKLIĞI... Aslında filme yapılmış olan yorumlardan dolayı azda olsa bir fikir edinebilmiştim lakin izlemeden hüküm vermek istemedim ki kolay kolay yapdığım birşey değildir bu. Birkaç gündür arşivime eklediğim ancak sıra bekleyen yapımlardan birisiydi. Bu gece izlemek kısmet oldu. Sekiz yıl gibi uzunca bir süre sinema sektörüne ara vermiş olan Carpenter için muhteşem bir dönüş olmamış ne yazık ki.
Akıl hastanesinde geçen filmler genellikle etkileyici ve kendini izlettiren senaryolardır fakat çok basit ve vasat buldum bu filmi. Hele o sözümona hayalet Alice Hudson rezaletin göstergesiydi. Bir makyaj bu kadar mı kötü olabilir..? 2013 yılına geldik, tüm imkanlar sınırsızlaşmışken adamların yaptığı filmlere baktığımızda içler acısı bir durumla karşılaşıyoruz. Belli belirsiz ortalıkta dolanan bir hayalet, tüm korku unsurlarından yoksun bir senaryo. Belkide çok ağır eleştiriler yapıyorum arkadaşlar ama artık orta yerimden çatladım yani. Ne zaman adam akıllı bir korku filmi izleme keyfine mazhar olacağız bilemiyorum.
John Carpenter gibi Korku sinemasına adınızı altın harflerle yazdırmış bir yönetmen bunu başaramıyorsa kimlere bel bağlayalım şaşırdım kaldım. Amber Heard' ın oyunculuğu gayet başarılı ve yerindeydi. Zaten filmde kendini gösteren tek öğe buydu. Gerisi boş.. Bana kalırsa asla tavsiye edebileceğim bir film değildir. Sinemada izlemediğim için çok mutluyum çünkü zamanıma ve parama yazık etmiş olurdum. Şimdi en azından ziyan olan zmaanıma üzülüyorum. 10 üzerinden 6 verebiliyorum ki buda John ve Amber' in hatırına...
Dorian Blues filmine yorum yazdı:
Her bireyin olgunlaşarak, hayatın ve yaşamın güçlüklerine, endişelerine, kaygılarına göğüs germeye ve gerekli olan tüm sorumlulukları yerine getirmek adına omuzlarına yüklediği ağırlığın dışa vurumu büyük derecede farklılıklar gösterebiliyor. Bu noktada asıl önemli olan unsur kimin, ne şekilde yanınızda ve yakınınızda olduğudur. Cinsel kimliğinizin rayına oturma aşamasında yaşadığınız bunalım ve duygusal hezeyanların size yaşatmış olduğu duygusal boşluk anında başınızı omzuna koyabileceğiniz, hiçbir kaygı ve endişe taşımadan rahatlıkla paylaşımda bulunabileceğiniz bir arkadaş, dost veya yakın bir aile bireyinin varlığını hissetmek gerçekten mükemmel bir ödüldür.. Bu anlamda filmdeki kahramanımız Dorian' ın kardeşi Nicky' nin olayı kabullenişi, ağır bir eleştiri yapmadan saatlerce onu dinleyişi ve gerek babasına gerekse okulda ki sözlü tacizde bulunan, Dorian' nın tabiriyle '' Mağara Adamları '' na karşı korumacı yaklaşımı çok hoş bir tutumdu..
Hislerinden emin olamayan Dorian önce ka ... DevamıHer bireyin olgunlaşarak, hayatın ve yaşamın güçlüklerine, endişelerine, kaygılarına göğüs germeye ve gerekli olan tüm sorumlulukları yerine getirmek adına omuzlarına yüklediği ağırlığın dışa vurumu büyük derecede farklılıklar gösterebiliyor. Bu noktada asıl önemli olan unsur kimin, ne şekilde yanınızda ve yakınınızda olduğudur. Cinsel kimliğinizin rayına oturma aşamasında yaşadığınız bunalım ve duygusal hezeyanların size yaşatmış olduğu duygusal boşluk anında başınızı omzuna koyabileceğiniz, hiçbir kaygı ve endişe taşımadan rahatlıkla paylaşımda bulunabileceğiniz bir arkadaş, dost veya yakın bir aile bireyinin varlığını hissetmek gerçekten mükemmel bir ödüldür.. Bu anlamda filmdeki kahramanımız Dorian' ın kardeşi Nicky' nin olayı kabullenişi, ağır bir eleştiri yapmadan saatlerce onu dinleyişi ve gerek babasına gerekse okulda ki sözlü tacizde bulunan, Dorian' nın tabiriyle '' Mağara Adamları '' na karşı korumacı yaklaşımı çok hoş bir tutumdu..
Hislerinden emin olamayan Dorian önce kardeşinden sonra psikologdan ve son çare olarak bir Peder' den yardım talebinde bulunuyor fakat büyük tartışmalara konu olan '' Eşcinsellik bir hastalıkdır.. '' tezini çürütür nitelikte ki sonuçla karşı karşıya kalıyor. Tabi ki bu bir hastalık değildir... Evet belki bu aşamada değerlendirebileceği durumlar vardır. Bunlarda belirli bir yaştan sonra bazı özentilerle, doymuşluklarla alakalı olan durumlarda geçerli olabilir... İlk aşk ilk heyecan çok önemlidir hayatta. Ne acıdır ki kötü bir deneyim yaşayarak pekte iyi bir başlangıç yapamıyor Dorian.. Üstelik hayatın acı cilvelerinden ve gerçeklerinden biri olan en yakın arkadaşla aldatma durumu söz konusu...
Kelimelere dökmek istediğim çok düşüncem var aslında lakin zaten yeteri kadar uzun bir yorum oldu. LGBT temalı filmlerde yorum yazarken parmaklarıma hakim olamıyorum malesef... Bu nedenle herkesten özür diliyorum.. Bu kadar uzun bir anlatımı okumak zorunda bıraktığım için... Özet olarak film naif ve yalın bir anlatımla işlenmiş ve başarılıda olmuş.. Gayet keyifli vakit geçirdim. 10 / 8
Burnt Money filmine yorum yazdı:
LGBT temalı filmlerin tutkunuyum ama şimdiye izlediklerim arasında beni bu kadar sıkan, boğan ve hayata küstüren bir film izlememiştim bu tür arasında.. Genel olarak masaya yatırdığımızda aslında bir suç filmi. Büyük bir soyguna karışan iki aşık erkeğin ekseninde dönen hikayede, yan karakterlerin de konuya dahil olmasıyla büyük bir çıkmaza giriyor herşey. Angel' e deliler gibi tutkuyla bağlı olan Nene, giderek hislerinin karşılıksızlaştığının farkına varmaya başlıyor ve doğal olarak her erkeğin yapacağı şeyi yaparak aldatma içgüdüsüyle hareket ederek hata üstüne hataya bulaşıyor..
Manevi hislerinin baskınlığıyla cinsel dürtüleri arasında büyük bir mücadele veren Angel ise büyük bir boşluğun içerisinde debelenip durarak neyin doğru neyin yanlış olduğunun kararını vermeye çalışırken işler hiçte bekledikleri gibi sonuçlanmayacaktır aslında.... Genellikle izlediklerimizin aksine oldukça maço tavırlarıyla, kıllı ve erkeksi vücutlarıyla, birbirlerine olan bağlılıklarını ifade ediş şekilleri ... DevamıLGBT temalı filmlerin tutkunuyum ama şimdiye izlediklerim arasında beni bu kadar sıkan, boğan ve hayata küstüren bir film izlememiştim bu tür arasında.. Genel olarak masaya yatırdığımızda aslında bir suç filmi. Büyük bir soyguna karışan iki aşık erkeğin ekseninde dönen hikayede, yan karakterlerin de konuya dahil olmasıyla büyük bir çıkmaza giriyor herşey. Angel' e deliler gibi tutkuyla bağlı olan Nene, giderek hislerinin karşılıksızlaştığının farkına varmaya başlıyor ve doğal olarak her erkeğin yapacağı şeyi yaparak aldatma içgüdüsüyle hareket ederek hata üstüne hataya bulaşıyor..
Manevi hislerinin baskınlığıyla cinsel dürtüleri arasında büyük bir mücadele veren Angel ise büyük bir boşluğun içerisinde debelenip durarak neyin doğru neyin yanlış olduğunun kararını vermeye çalışırken işler hiçte bekledikleri gibi sonuçlanmayacaktır aslında.... Genellikle izlediklerimizin aksine oldukça maço tavırlarıyla, kıllı ve erkeksi vücutlarıyla, birbirlerine olan bağlılıklarını ifade ediş şekilleriyle tamamen ayrı bir imaj çiziyorlar aslında ve çok ta hoşuma gitti bu durum. Birçok filmde veya gerçek hayatta bildiğimiz feminen Gay' lerin dışında, ağır karakterli ve ne istediğini bilen karakterlerdi..
İspanyol sinemasının Eşcinsel dünyası üzerine imza attığı sayısız kaliteli yapımlardan takip edenleri haberdardır zaten. Fakat beni çok memnun etmeyi başaramadı bu film. Zaman geçmek bilmedi ve çok sıkıldım. Tatminkar olan belkide tek bölüm finaliydi.. Dramın dibine vurmuşlar tabiri caizse lakin bu koca bir filmi kurtarmaya yetmiyor tabi ki... Filmin bana yaşattığı hissiyat bu yönde. Çok beğenenler de muhakkak olmuştur saygı duymak gerekiyor.. 10 / 6
Film oldukça hareketli ve güzel başlamıştı. Lakin sonrasında biraz durağanlaştı ve temposu düştü. Kurgu ve görsel efektler oldukça başarılıydı. Daha da kaliteli olabilirdi diye düşünüyorum.. Solomon Kane ( James Purefoy )' de sanki biraz Van Helsing tarzı ve havası algıladım. Hugh Jackman benzerliği yada benzetilirliği gözümden kaçmadı.
İnançları uğruna verdiği haklı mücadeleyi başarıyla kucaklayan bir kahramanın öyküsünü izliyoruz. En büyük düşmanının aslında en yakını olması şaşırtıcı detaylardan biriydi. Bu anlamda gayet etkileyici bir bağlama yapılmış. Tüm düğümler ve bilmeceler birer birer çözüldü finalinde. Genel olarak ele alacak olursak şayet izlenebilirliği yüksek bir filmdir. Kend ... Devamı
Film oldukça hareketli ve güzel başlamıştı. Lakin sonrasında biraz durağanlaştı ve temposu düştü. Kurgu ve görsel efektler oldukça başarılıydı. Daha da kaliteli olabilirdi diye düşünüyorum.. Solomon Kane ( James Purefoy )' de sanki biraz Van Helsing tarzı ve havası algıladım. Hugh Jackman benzerliği yada benzetilirliği gözümden kaçmadı.
İnançları uğruna verdiği haklı mücadeleyi başarıyla kucaklayan bir kahramanın öyküsünü izliyoruz. En büyük düşmanının aslında en yakını olması şaşırtıcı detaylardan biriydi. Bu anlamda gayet etkileyici bir bağlama yapılmış. Tüm düğümler ve bilmeceler birer birer çözüldü finalinde. Genel olarak ele alacak olursak şayet izlenebilirliği yüksek bir filmdir. Kendi türü arasında ki birçok yapımla boy ölçüşebilir bana kalırsa. Fantastik film severler için tavsiye edebilirim. 10 / 7