12 yıl önce
6.6
232 OYPUAN VER
5
Imdb: 7 (106.592 OY)
KONUSU
1970lerin başı, Fransa Aniden ortadan kaybolan on yaşındaki Lucie, ondört ay sonra kaçarak kurtulur. Şoka girmiş bir halde bulunduğunda genç kızın vücudunda ağır işkence izleri görülür. Kendisine kimlerin işkence yaptığını bir türlü söylemeyen Lucie, kaldırıldığı hastanede kendi yaşıtı Anna ile arka
... Devamı
1970lerin başı, Fransa Aniden ortadan kaybolan on yaşındaki Lucie, ondört ay sonra kaçarak kurtulur. Şoka girmiş bir halde bulunduğunda genç kızın vücudunda ağır işkence izleri görülür. Kendisine kimlerin işkence yaptığını bir türlü söylemeyen Lucie, kaldırıldığı hastanede kendi yaşıtı Anna ile arkadaş olur.
Onbeş yıl sonra, bir gazete haberinde gördüğü fotoğraftan kendisine işkence yapan aileyi tanıyan Lucie, bir av tüfeğiyle bu ailenin evini basar. Ardından aynı evden telefonla Annayı arar. Anna, Lucieye yardım etmek için eve gittiğinde, başına geleceklerden en ufak bir fikri yoktur.
Onbeş yıl sonra, bir gazete haberinde gördüğü fotoğraftan kendisine işkence yapan aileyi tanıyan Lucie, bir av tüfeğiyle bu ailenin evini basar. Ardından aynı evden telefonla Annayı arar. Anna, Lucieye yardım etmek için eve gittiğinde, başına geleceklerden en ufak bir fikri yoktur.
-
Pascal Laugier
Yönetmen
OYUNCULAR
Tüm Oyuncular ve Teknik Ekip
Anna Assaoui
Lucie Jurin
Mademoiselle
Baba
Anne
Marie
Antoine
Étienne
YORUM YAZ
POPÜLER YORUMLAR
Martyrs son dönemde çekilmiş en iyi filmlerden biri. Hızlı başlayan filmleri çok severim, benim için her zaman 1-0 önde başlarlar. Martyrs gerçekten çok hızlı başlıyor ve temposunu çok iyi ayarlıyor, bu ciddi bir başarıdır.
Filmi iki bölüme ayırmak mümkün: Lucy’nin işkencecilerini öldürdüğü ilk bölüm ve Anna’nın işkence görmeye başladığı ikinci bölüm. Bu tür filmler (Cannibal Holocoust, Salo or Sodom vb) şiddete çok fazla yer vererek derdini anlatmaya fırsat bulamamakla ileştirilir. Cannibal holocoust’un seksizmi, salo or sodom’un faşizmi ele almasından dolayı şiddete yer vermeden işin içinden çıkabilmenin imkansız olduğuna inanıyorum. Martyrs’da dinsel şiddeti ele alduğundan aldığından bu işten aşırı şiddet göstermeden -ya da en azından hanekevari ima etmeden- geçiştiremezdi diye düşünüyorum.
Dinler daima şiddetle bir bütün olmuşlardır. Kutsal atfettikleri ilahi amaçlar uğruna neler yapılabil ... Devamı
Filmi iki bölüme ayırmak mümkün: Lucy’nin işkencecilerini öldürdüğü ilk bölüm ve Anna’nın işkence görmeye başladığı ikinci bölüm. Bu tür filmler (Cannibal Holocoust, Salo or Sodom vb) şiddete çok fazla yer vererek derdini anlatmaya fırsat bulamamakla ileştirilir. Cannibal holocoust’un seksizmi, salo or sodom’un faşizmi ele almasından dolayı şiddete yer vermeden işin içinden çıkabilmenin imkansız olduğuna inanıyorum. Martyrs’da dinsel şiddeti ele alduğundan aldığından bu işten aşırı şiddet göstermeden -ya da en azından hanekevari ima etmeden- geçiştiremezdi diye düşünüyorum.
Dinler daima şiddetle bir bütün olmuşlardır. Kutsal atfettikleri ilahi amaçlar uğruna neler yapılabil ... Devamı
Martyrs son dönemde çekilmiş en iyi filmlerden biri. Hızlı başlayan filmleri çok severim, benim için her zaman 1-0 önde başlarlar. Martyrs gerçekten çok hızlı başlıyor ve temposunu çok iyi ayarlıyor, bu ciddi bir başarıdır.
Filmi iki bölüme ayırmak mümkün: Lucy’nin işkencecilerini öldürdüğü ilk bölüm ve Anna’nın işkence görmeye başladığı ikinci bölüm. Bu tür filmler (Cannibal Holocoust, Salo or Sodom vb) şiddete çok fazla yer vererek derdini anlatmaya fırsat bulamamakla ileştirilir. Cannibal holocoust’un seksizmi, salo or sodom’un faşizmi ele almasından dolayı şiddete yer vermeden işin içinden çıkabilmenin imkansız olduğuna inanıyorum. Martyrs’da dinsel şiddeti ele alduğundan aldığından bu işten aşırı şiddet göstermeden -ya da en azından hanekevari ima etmeden- geçiştiremezdi diye düşünüyorum.
Dinler daima şiddetle bir bütün olmuşlardır. Kutsal atfettikleri ilahi amaçlar uğruna neler yapılabileceğini gösteriyor Martyrs. ’’Sizi saçmalıklara inandırabilenler, size katliam yaptırabilirler. der Voltaire. Gerçekten inanmış insanlar görüyoruz bu filmde ve inançları uğruna her şeyi yapabilecek insanlar. Bu çok uzak bir gezegenin hikayesi değil. İnandıkları uğrana -din, vatan, millet, bayrak vs- her şeyi yapabilecek insanlar, hemen kapımızın önünde beklemekteler.
Maryrs’ın en çok konuşulan kısmı finali olmuştur. Acaba Anna ölmeden önce yaşlı kadına ne dedi diye merak ediyorsanız, siz de öteki dünyaya inanan, bu dünya hakkında bilgi sağlamak için işkenceyi olumlayan birisiniz demektir. Yani mesele Anna’nın ne fısıldadığı değil, senin bunu merak edip etmemen. Ediyorsan eğer, sen de bir işkence tarikati üyesi olabilirsin. Hoşgeldin.
Böyle ciddi meselelerin ciddi korku özellikleri taşıyan bir filme yedirilmesi beni çok mutlu etti.Martyrs hem felsefi olarak hem sinemasal olarak çok başarılı bir film.
Filmi iki bölüme ayırmak mümkün: Lucy’nin işkencecilerini öldürdüğü ilk bölüm ve Anna’nın işkence görmeye başladığı ikinci bölüm. Bu tür filmler (Cannibal Holocoust, Salo or Sodom vb) şiddete çok fazla yer vererek derdini anlatmaya fırsat bulamamakla ileştirilir. Cannibal holocoust’un seksizmi, salo or sodom’un faşizmi ele almasından dolayı şiddete yer vermeden işin içinden çıkabilmenin imkansız olduğuna inanıyorum. Martyrs’da dinsel şiddeti ele alduğundan aldığından bu işten aşırı şiddet göstermeden -ya da en azından hanekevari ima etmeden- geçiştiremezdi diye düşünüyorum.
Dinler daima şiddetle bir bütün olmuşlardır. Kutsal atfettikleri ilahi amaçlar uğruna neler yapılabileceğini gösteriyor Martyrs. ’’Sizi saçmalıklara inandırabilenler, size katliam yaptırabilirler. der Voltaire. Gerçekten inanmış insanlar görüyoruz bu filmde ve inançları uğruna her şeyi yapabilecek insanlar. Bu çok uzak bir gezegenin hikayesi değil. İnandıkları uğrana -din, vatan, millet, bayrak vs- her şeyi yapabilecek insanlar, hemen kapımızın önünde beklemekteler.
Maryrs’ın en çok konuşulan kısmı finali olmuştur. Acaba Anna ölmeden önce yaşlı kadına ne dedi diye merak ediyorsanız, siz de öteki dünyaya inanan, bu dünya hakkında bilgi sağlamak için işkenceyi olumlayan birisiniz demektir. Yani mesele Anna’nın ne fısıldadığı değil, senin bunu merak edip etmemen. Ediyorsan eğer, sen de bir işkence tarikati üyesi olabilirsin. Hoşgeldin.
Böyle ciddi meselelerin ciddi korku özellikleri taşıyan bir filme yedirilmesi beni çok mutlu etti.Martyrs hem felsefi olarak hem sinemasal olarak çok başarılı bir film.
Şu filme ipe sapa gelmez eleştiriler yazılmış.Bence benzeri bulunmayan müthiş bir filmdir.
Film "İşkence Odası" olarak çevirilmiş dilimize.Filmin orjinal adı "şahit olmak"tan geliyormuş.Ölümden sonraki yaşama şahit olmakyaşarken ölü gibi olmak...İşkence göreniacı çekeni fevkalade görmek...Psikopatça ve oldukça ilginç bir filmdi...Etkilenmemek elde değil.Aynı zamanda kanlı sahnelerden hoşlananların da beğeneceği bir film.
YENİ YORUMLAR
Tüm Yorumlar
Martyr: Şahit olmak, kutsal bir dava uğruna acı çekerek şehit olmak.
İşkence ve şiddeti bir mantık minvaline oturtması, kurgusuyla merakı sürekli hale getirmesi ve ahlaki sorguları doğurmasıyla korku filmleri arasında özel bir yere oturuyor Martyrs.
İşkence ve şiddeti bir mantık minvaline oturtması, kurgusuyla merakı sürekli hale getirmesi ve ahlaki sorguları doğurmasıyla korku filmleri arasında özel bir yere oturuyor Martyrs.
Korku değil ama gerilimin hakkını fazlasıyla vermiş bir film. İşkence sahnelerini izlemek benim için hiç kolay olmadı. Kendine güvenen izlesin çünkü bir hayli zor filmlerden..
İnsan etinin kesilmesi, delinmesi sizi rahatsız ediyorsa bu filmi hiç izlememenizi öneririm. Avuç içlerim terliyor. Kendimi iyi hissetmiyorum.
izlediğim en ilginç filmlerden biriydi. hem konusu hem konuyu işleyişi, filmi iki kısma bölüp insanı iki farklı kafaya sokması..valla beğendim.
Anna kızımıza söylemek isterdim ki;
ah be yavrum ah çiçeğim neden ambulansı arayıp kaçmadın ordan araban vardı ulan! bok yoluna gittin.
Anna kızımıza söylemek isterdim ki;
ah be yavrum ah çiçeğim neden ambulansı arayıp kaçmadın ordan araban vardı ulan! bok yoluna gittin.
etkisi altında bırakan başarılı bir film, ancak gelişme evresi ve finalde her korku-gerilim filmi gibi hayal kırıklığına uğrattı; ancak yine de güzel filmdi, özellikle sanat yönetmenliği çok iyi olan filmdi(bir de işkence tarikatı nedir ya?).
Şimdiye kadar izlediğim en iyi iki New French Extremity filminden biri , diğeri de "I Stand Alone" ki bu akımın en başarılısı bana göre. İzlerken rahatsızlık duymak ya da korkmaktan çok dram yönü ağırdı ki yönetmeni ve oyuncuları tebrik etmek lazım çünkü filmin tamamına hakim olan çürütme taktiğini her yönüyle çok başarılı kullanmışlar... Filmle ilgili okuduğum yorum eleştirilerde hep 2 kısıma ayrılmış ,ilki şiddet ve vahşetin olduğu Lucie'nin , ikincisi felsefi ,psikolojik yönü ağır basan Anna'nın bölümü ama bir de en ağır basan bölüm vardır ki o da sizin bölümünüzdür filmle ilgili ;
Filmde en can alıcı sahnelerden biri Lucie'ye işkence eden ailenin doğal,olağan pazar sabahı. Çok uzatmadan söylemek gerekirse yaptıkları eylemi kutsal görme , ona inanma durumu. Bir diğer nokta Lucie'nin gördüğünü idda ettiği kadın . Üzerinde hamamböcekleri gördüğünü sanan Sarah . Ve işkence görmeye başladıktan s ... Devamı
Filmde en can alıcı sahnelerden biri Lucie'ye işkence eden ailenin doğal,olağan pazar sabahı. Çok uzatmadan söylemek gerekirse yaptıkları eylemi kutsal görme , ona inanma durumu. Bir diğer nokta Lucie'nin gördüğünü idda ettiği kadın . Üzerinde hamamböcekleri gördüğünü sanan Sarah . Ve işkence görmeye başladıktan s ... Devamı
Şimdiye kadar izlediğim en iyi iki New French Extremity filminden biri , diğeri de "I Stand Alone" ki bu akımın en başarılısı bana göre. İzlerken rahatsızlık duymak ya da korkmaktan çok dram yönü ağırdı ki yönetmeni ve oyuncuları tebrik etmek lazım çünkü filmin tamamına hakim olan çürütme taktiğini her yönüyle çok başarılı kullanmışlar... Filmle ilgili okuduğum yorum eleştirilerde hep 2 kısıma ayrılmış ,ilki şiddet ve vahşetin olduğu Lucie'nin , ikincisi felsefi ,psikolojik yönü ağır basan Anna'nın bölümü ama bir de en ağır basan bölüm vardır ki o da sizin bölümünüzdür filmle ilgili ;
Filmde en can alıcı sahnelerden biri Lucie'ye işkence eden ailenin doğal,olağan pazar sabahı. Çok uzatmadan söylemek gerekirse yaptıkları eylemi kutsal görme , ona inanma durumu. Bir diğer nokta Lucie'nin gördüğünü idda ettiği kadın . Üzerinde hamamböcekleri gördüğünü sanan Sarah . Ve işkence görmeye başladıktan sonra Lucie'yle konuşan Anna... Anna'nın geçtiği aşamalar ise ; önce özgürlüğünün fiziki olarak zincirlerle elinden alınması daha doğrusu uğruna kurban edildiği davanın ilk aşamanın kendisine verilmesi. Sonrasında yenilemeyecek kadar kötü yemekler ve gün geçtikçe deforme olan dış görünüş ,kısalan saçlar ,Luci'nin sesleri...Daha sonra Anna'nın durumu kabul edişi görülmekte ,şiddete ,acıya karşı koymayan , iğrenç bir lapayı yiyen ve son aşamada derisi yüzülen. Burdan iki farklı anlam veya çözülmemiş sorun çıkmakta.Birincisi seçilen kurbanların kadın olması ; yani toplumsal bir sorun , acı eşiği daha yüksek olduğuna inanılan ,daha fazla sorumluluk ,kutsallık ve dini baskı uygulanan kadınların değişmeyen yazgısı ve doğum sancısı ; bir insana hayat verebilmek için çekilen acı ölümden sonrasının bilinebilmesi adına hakikat için de çekilir anlayışı... İkinci olarak ise tamamen içsel ,bireysel bir sorun ; varoluşsal acılar.. Sarah hamamböceklerini , Lucie Sarah'ı ve Anna Lucie'yi gördü .. Aslında herkes fiziksel ve zihinsel şiddete maruz kaldığında ,kendinden ayrılan üstbenliği yaratmak zorunda kaldığında vicdanlarını oluşturdular ki vicdanları geçmişte yardım edemedikleri ,inanamadıkları veya acı verdikleri şeyler ,kişiler oldu. Diğer bir nokta dış görünüşteki değişim ki alegorik olarak deri yüzülse de en son nokta tamamen üryan olan birey . Aslında ölmeden ölme , ego yoketme , hiçliğe varma durumu. Bunu Matmazel'in ölümden sonrasını öğrenmek için yanına gittiğinde Anna'nın gözlerinden anlayabiliriz aslında . Anna'nın gördükleri ve söyledikleri aslında aynı gözden gördüğümüz ve aynı gözden tekrar çıkan gerçekler. Yani ölmeden ölmeyi başarmış birinin hakikati . Zaten can alıcı olan sahnelerden biri de tüm makyajını silip silahla beynini dağıtan Matmazel'in bu sırrı tarikatıyla paylaşmaması ( ölümden korkan ve hepsi yaşlı olan grup). Farkına vardığı ,aslında ölümden korkan tüm bu insanların ve kendisinin asla Anna'nın muvaffak olduğu sırra varamayacağı...
Atmosferi bayağı etki altında bırakan bir film , soundtrackları da keza öyle... 8/10
Filmde en can alıcı sahnelerden biri Lucie'ye işkence eden ailenin doğal,olağan pazar sabahı. Çok uzatmadan söylemek gerekirse yaptıkları eylemi kutsal görme , ona inanma durumu. Bir diğer nokta Lucie'nin gördüğünü idda ettiği kadın . Üzerinde hamamböcekleri gördüğünü sanan Sarah . Ve işkence görmeye başladıktan sonra Lucie'yle konuşan Anna... Anna'nın geçtiği aşamalar ise ; önce özgürlüğünün fiziki olarak zincirlerle elinden alınması daha doğrusu uğruna kurban edildiği davanın ilk aşamanın kendisine verilmesi. Sonrasında yenilemeyecek kadar kötü yemekler ve gün geçtikçe deforme olan dış görünüş ,kısalan saçlar ,Luci'nin sesleri...Daha sonra Anna'nın durumu kabul edişi görülmekte ,şiddete ,acıya karşı koymayan , iğrenç bir lapayı yiyen ve son aşamada derisi yüzülen. Burdan iki farklı anlam veya çözülmemiş sorun çıkmakta.Birincisi seçilen kurbanların kadın olması ; yani toplumsal bir sorun , acı eşiği daha yüksek olduğuna inanılan ,daha fazla sorumluluk ,kutsallık ve dini baskı uygulanan kadınların değişmeyen yazgısı ve doğum sancısı ; bir insana hayat verebilmek için çekilen acı ölümden sonrasının bilinebilmesi adına hakikat için de çekilir anlayışı... İkinci olarak ise tamamen içsel ,bireysel bir sorun ; varoluşsal acılar.. Sarah hamamböceklerini , Lucie Sarah'ı ve Anna Lucie'yi gördü .. Aslında herkes fiziksel ve zihinsel şiddete maruz kaldığında ,kendinden ayrılan üstbenliği yaratmak zorunda kaldığında vicdanlarını oluşturdular ki vicdanları geçmişte yardım edemedikleri ,inanamadıkları veya acı verdikleri şeyler ,kişiler oldu. Diğer bir nokta dış görünüşteki değişim ki alegorik olarak deri yüzülse de en son nokta tamamen üryan olan birey . Aslında ölmeden ölme , ego yoketme , hiçliğe varma durumu. Bunu Matmazel'in ölümden sonrasını öğrenmek için yanına gittiğinde Anna'nın gözlerinden anlayabiliriz aslında . Anna'nın gördükleri ve söyledikleri aslında aynı gözden gördüğümüz ve aynı gözden tekrar çıkan gerçekler. Yani ölmeden ölmeyi başarmış birinin hakikati . Zaten can alıcı olan sahnelerden biri de tüm makyajını silip silahla beynini dağıtan Matmazel'in bu sırrı tarikatıyla paylaşmaması ( ölümden korkan ve hepsi yaşlı olan grup). Farkına vardığı ,aslında ölümden korkan tüm bu insanların ve kendisinin asla Anna'nın muvaffak olduğu sırra varamayacağı...
Atmosferi bayağı etki altında bırakan bir film , soundtrackları da keza öyle... 8/10
fransız vahşet sinemasının en başarılı bulduğum filmi. bunu seven şunları da sevecektir diye bir kaç film eklemek isterim.
a l'interieur
haute tension
frontiere(s)
bu filmlerin her birinde benzer tatları aldım. fransız gerilimlerinin yanında haneke'nin funny games filmleri de rahatsız edicilikte tepe noktadadır bana göre.
a l'interieur
haute tension
frontiere(s)
bu filmlerin her birinde benzer tatları aldım. fransız gerilimlerinin yanında haneke'nin funny games filmleri de rahatsız edicilikte tepe noktadadır bana göre.
tam bir sağ gösterip soldan vuran filmlerden. öylesine işkence sahneleri olan psikopatvari filmler arasında sayılmamalı bence. sonunu çok çok açık uçlu bırakmış olmaları sinir bozucuydu ama onun dışında beni gerçekten etkileyen filmlerden biri kesinlikle. izlenmeli mi? dayanabilirseniz eğer evet kesinlikle
Filmi boş zaman aktivitesi olarak kullanabilirsiniz .. Sonunda soru işaretleriyle gidiyor ... Biraz aceleye gelmiş bir film... Senaryoda eksik diyaloglar olduğu açık ve net ... Ama bu yarım senaryo ile güzel iş çıkarmışlar .. 6/10
Rastlanabilecek en şaşırtıcı senaryolar arasında. Biraz daha derin düşünmeye sevk eden , bir insan kaç insanı kurtarabilir ?sorusunu kendinize de sordurtan etkileyici bir film..
Muhteşem bir film... İlk dakikasından itibaren özellikle ilk 40 dk. beni bu kadar etkileyen bir gerilim filmi olmamıştı. Birçok "UÇ" film izledim, ama bu çok farklıydı. Çok derindi... Bir defa inanılmaz bir senaryo... Film sizi baştan sona şaşırtabilen sahnelerle dolu. Yatakta tüylerin uçması, ve sonrasında kuşların uçması çok estetikti. Yani klişelerle dolu sığ bir film değil karşınızdaki.
Ancak herkesin kaldırabileceği bir film değil, beni sarstı baya ki kolay kolay etkilenmem...filmin atmosferi de bunda etken. Tavsiye edebileceğim bir film değil, psikolojinizi bozabilir. Ama kendine güvenenlerin de mutlaka izlemesi gerekir diye düşünüyorum. 85/100
Ancak herkesin kaldırabileceği bir film değil, beni sarstı baya ki kolay kolay etkilenmem...filmin atmosferi de bunda etken. Tavsiye edebileceğim bir film değil, psikolojinizi bozabilir. Ama kendine güvenenlerin de mutlaka izlemesi gerekir diye düşünüyorum. 85/100
her ne kadar mideyi zorlayacak derecede başarılı şiddet sahneleri içerse de; fikirin güzelliği ve orijinalliği için bu sahnelere katlanılabilir. muadilleri arasında iyidir.
Öyle felsefi bir şeyden bahsediyor ki aslında...
Şahsen korku filmlerinden pek hoşlanmam ama bu başka, çok başka bir şeydi. Film bittikten sonra, "ay aman çok kanlıydı" falan gibi bir yorum yaptıysanız eğer kusura bakmayın ama pek bir şey anlamadığınızı düşünürüm sadece. çok çok derin bir film.
Şahsen korku filmlerinden pek hoşlanmam ama bu başka, çok başka bir şeydi. Film bittikten sonra, "ay aman çok kanlıydı" falan gibi bir yorum yaptıysanız eğer kusura bakmayın ama pek bir şey anlamadığınızı düşünürüm sadece. çok çok derin bir film.
İşkence Tarikatı filmine Benzer Film ekliyorsun.
İşkence Tarikatı filmini Kategorize ediyorsun.
Bu filmi aşağıdaki seçenekleri işaretleyerek kategorize edebilirsin.
İşkence Tarikatı filmine Konu ekliyorsun.
FİLM İLE İLGİLİ İSTATİSTİKLER
Arama sonuçları
Bu filmi izleyen 20 kişi
Kullanıcı Bulunamadı...
ÜYE OL