John Carter: İki Dünya Arasında Yorumları

John Carter: İki Dünya Arasında filmi detayları

@lowen

12 yıl önce

7.3 / 10

Gişede batmış,büyük zarar etmiş ve genel itibariyle beğenilmeyen bir film olsa bile beğendiğimi söylemeden edemeyeceğim.Bilmiyorum belki bu film için oluşturulan beklentiler çok yüksekti,merakla beklenen bir filmdi belki ama maalesef atlamışım ve eğer öyleyse çok da isabet olmuş.0 beklentiyle izleyip,gayet memnun bir şekilde bitirdim filmi,filmin finali de oldukça güzeldi.Filmlere yorum yaparken hiç bir zaman puan vermem ama bu filmin 100 üzerinden 60-65 arası bir puanı hakettiğini çok rahat söyleyebilirim.-kafada bi canlansın diye:)-

@vital87

13 yıl önce

2.9 / 10

Breaking Bad'in 5. sezonunun hasretiyle kavrulurken, bir de baktım ki ne göreyim? Bizim Heisenberg Walter White da oyuncu kadrosunda! Onun olduğu sahneleri izledim, hasretime azıcık da olsa gem vurdum, geri kalanını da kaçırdığım bir dalga, bir oyun olmasın diye hızlandırarak izledim. Yorum yapan arkadaşların tavsiyesine uydum ve hızlandırdığım için gram pişmanlık yok. Zaman tasarrufu. Yorumlar için teşekkürler.

@havlayankuzu

13 yıl önce

Seçilmiş bir kişi var yine, bu kişi bir şeyler yapıyor. Kim kimi seçmiş,bilinmiyor ? Her şeye Demokrasi getiren havzalalar, sinemaya da seçim getiriyorlar ki,birileri seçiliyor. Seçilmiş kimseler,elitler birtakım alt tabakaları doğrayıp öldürüyorlar. Prensesler kurtuluyor,kötü adamlar seçimlerin altında kalıyor.

Halbuki, Mars'ın tarihi çok daha trajiktir. Mars'ta hiçbir zaman bir kast sistemi olmadı. İki baskın gücün varlığından bahsetmek de mümkün değil. Mars,3207 yılında cereyan eden büyük kıyımın akabinde büyük bir dejenarasyon aşamasına girdi. Bu tarihlerde Mars coğrafyasını kalkındırmaya yönelik çok sayıda hamle yapıldıysa da, Mars'ın toprağı anlaşılamayan sebeplerden dolayı ölüyordu. Mars'ın ilk yerlileri sayılabilecek Dulan'lar, bu dönemde gezegeni terk ettiler. Kimselere söylemedikleri sırlarıysa, Mars'ın toprağını öldüren şeyin, gezegenin içindeki korkunç çürümeyi de tetiklediğiydi. Mars'ın en yüksek dağı sayılan Olimpos dağı o vakitler "Tantartak" adıyla bilinirdi. Aslında,d
... Devamı
Seçilmiş bir kişi var yine, bu kişi bir şeyler yapıyor. Kim kimi seçmiş,bilinmiyor ? Her şeye Demokrasi getiren havzalalar, sinemaya da seçim getiriyorlar ki,birileri seçiliyor. Seçilmiş kimseler,elitler birtakım alt tabakaları doğrayıp öldürüyorlar. Prensesler kurtuluyor,kötü adamlar seçimlerin altında kalıyor.

Halbuki, Mars'ın tarihi çok daha trajiktir. Mars'ta hiçbir zaman bir kast sistemi olmadı. İki baskın gücün varlığından bahsetmek de mümkün değil. Mars,3207 yılında cereyan eden büyük kıyımın akabinde büyük bir dejenarasyon aşamasına girdi. Bu tarihlerde Mars coğrafyasını kalkındırmaya yönelik çok sayıda hamle yapıldıysa da, Mars'ın toprağı anlaşılamayan sebeplerden dolayı ölüyordu. Mars'ın ilk yerlileri sayılabilecek Dulan'lar, bu dönemde gezegeni terk ettiler. Kimselere söylemedikleri sırlarıysa, Mars'ın toprağını öldüren şeyin, gezegenin içindeki korkunç çürümeyi de tetiklediğiydi. Mars'ın en yüksek dağı sayılan Olimpos dağı o vakitler "Tantartak" adıyla bilinirdi. Aslında,dağı andıran bu yapı Mars'ın ölümüne yönelik Mars'ın büyük hükümeti "Al-Kar-Kaf" yönetiminin (üçlü bir kabile koailisyonudur bu oluşum) son çabasıdır. Dağ,bugün de tarihi ve jeolojik önemiyle,araştırmacıları cezbetmektedir. Yapay olarak Mars'ın hızla düşen oksijen ve azot dengesini sağlama amacındaki bu araç,Mars'ın tabutu olmuştur. Mars'ın acıklı tarihinden bir kesit dinlediniz. Popüler sinema bana kendimi kötü hissettirtiyor.
SPOILER
GİRİŞ YAP
Şifremi Unuttum!

ÜYE DEĞİL MİSİNİZ?

HEMEN ÜYE OLUN
Aktivasyon Mailim Gelmedi!
ŞİFREMİ UNUTTUM
AKTİVASYON MAİLİ GÖNDER
ÜYE OL