12 Kızgın Adam Yorumları

12 Kızgın Adam filmi detayları

@bilgebayrak

9 yıl önce

öylesine izlemeye başladığım ve sonunun nasıl geldiğini anlamadığım bir film. zaman hızlıca akıp geçti. yapım yılı düşünüldüğünde zamanımız filmlerine on basar. hele bir de sadece bir odada geçtiği düşünülürse başarısı kat kat artıyor bence. tek mekanda geçen filmleri sevmem ama bu film bir başka içine alıuor seni. onlarla birlikte fikir yürütmeye başlıyorsun. henry fonda'nın filme kattığı hava da çok başka. herkesin izlemesi gereken bir film.

@nurcihan

9 yıl önce

10 / 10

Etkileyici bir filmdi bu filme 57 yapımı ve siyah beyaz olması dolayısıyla biraz ön yargılı bakıyordum film beni çok güzel yanılttı sanığa karşı delillerin teker teker çürütülmesi jürilerin gene teker teker karar değiştirmeleri heyecan verdi. Ön yargılarınızı yıkın ve izleyin siz de beğeniceğinize eminim.

@princhard

9 yıl önce

Bu filmi, çocuğun aslında suçlu olduğunu düşünerek izlersek eğer, ender bulunan türden bir komedi olduğunu anlayabiliriz. Çocuk beraat eder çünkü jüri üyeleri onu meşru bir şekilde yargılamaya imkan sağlayıp mahkum edecek kadar temiz bir vicdana sahip değildirler. Sıkıntıdan boğulmalarının nedeni de sıcak, nemli ve havasız ortam değildir aslında, çünkü hepsi de bilinçli ya da bilinçsiz olarak kaynağı belirsiz bir suçluluk duygusunun ceremesini çekmektedir ve tıpkı Lady Macbeth gibi, aslında ellerinde olmayan kanı hunharca silmeye uğraşmaktadırlar. Bu arada; bahaneler uydururlar, kaçmaya çalışırlar, terlerler, gerçekte ne olduğu ile ilgilenmiyormuş gibi görünürler, kestirip atarlar ya da başkalarını ikna etme kisvesi altında asıl olarak kendilerini kandırmaya çalışırlar. Sanki çocuk beraat ederse, görünmez bir Tanrı da onları bağışlayacaktır. Eğer bir toplulukta herkes suçlu ise kimseyi vicdanınızda mahkum edemezsiniz ve buna göre demek oluyor ki herkes masumdur ve yine, açmazlar ile ka
... Devamı
Bu filmi, çocuğun aslında suçlu olduğunu düşünerek izlersek eğer, ender bulunan türden bir komedi olduğunu anlayabiliriz. Çocuk beraat eder çünkü jüri üyeleri onu meşru bir şekilde yargılamaya imkan sağlayıp mahkum edecek kadar temiz bir vicdana sahip değildirler. Sıkıntıdan boğulmalarının nedeni de sıcak, nemli ve havasız ortam değildir aslında, çünkü hepsi de bilinçli ya da bilinçsiz olarak kaynağı belirsiz bir suçluluk duygusunun ceremesini çekmektedir ve tıpkı Lady Macbeth gibi, aslında ellerinde olmayan kanı hunharca silmeye uğraşmaktadırlar. Bu arada; bahaneler uydururlar, kaçmaya çalışırlar, terlerler, gerçekte ne olduğu ile ilgilenmiyormuş gibi görünürler, kestirip atarlar ya da başkalarını ikna etme kisvesi altında asıl olarak kendilerini kandırmaya çalışırlar. Sanki çocuk beraat ederse, görünmez bir Tanrı da onları bağışlayacaktır. Eğer bir toplulukta herkes suçlu ise kimseyi vicdanınızda mahkum edemezsiniz ve buna göre demek oluyor ki herkes masumdur ve yine, açmazlar ile karşı karşıya kalan bir toplum nihayetinde kendini tasfiye edemeyeceğine göre, kendini her koşulda yeniden üretmek zorunda olduğuna göre, içine tıkıldığı ortama metaforik bir pencere açarak, zamanında elleri ile kurduğu ama meşruiyetine hiçbir zaman gönül rahatlığı ile inanmayı başaramadığı sistemi öyle ya da böyle "Ak"lamak zorundadır ve bunun sonucunda maktul öldüğü ile kalan bir faili meçhul olarak, kanı yerde bırakılarak, toprak altında çürümeye terkedilir. Hayat devam eder. Pardon... Trajikomedi. Bizim alakasız ülkemiz dahi böyle ise, işbu yapıt evrenseldir.

Masum olması için :

- Filmin başında melül melül bakıyor. Masum herhalde ( Oldu canım )

- Kadın, katili gördü ama gözlüksüz gördü, tanıyamaz ( Olabilir )

- Yaşlı amca gördüm dedi ama aslında önemli olduğunu hissetmek, adam yerine konmanın hazzını yaşamak için gördüğünü söyledi ya da öyle hissetti. ( Bu da olabilir ama bunu iddia eden juri üyesi yansıtma mekanizması ile, kendisinin muzdarip olduğu aşağılık kompleksini, mahkeme tanığına aktarıyor da olabilir. Bu durumda da juri üyesi, ironik olarak, lafı kaale alınsın da saygı görsün diye gerçeği çarpıtan biri konumuna düşer )

- Bu arada iki tanık da şerefsiz çıktı. İşe bak sen ( Ouuğğoolabilitesi var gibim gibim )

- Cinayeti başkası işledi ama neden işledi Allah bilir. Polis de maktulün düşmanları var mı yok mu, adam gibi soruşturmadı. Başka bir katili işaret eden bir delil de bulamadı. ( Çok küçük bir ihtimal, Olacak şey mi la? Diyelim ki bu da olabilir, hadi yine iyisin, iyisin, iyisin. )

- Babasına seni öldüreceğim dedi ama ergenliğinden, yalancıktan dedi ( Çocuk işte, atsan atılmaz )

- Çocuk film izlemeye gitti ama babasını kaybetmesinin şoku ve üzüntüsü nedeniyle aklı başından gitti. Bi şeycik hatırlayamadı. Sinemaya gittiğini gören de yok. ( Hadi bu da olabilir. Yazık. )

- Katil, aynı bıçağı kullandı. ( De get, Hadi diyelim ki ben de inandım )

- Çoçukcağız da meğersem aynı gün düşürmüş kaybetmiş pıçağını. ( Hasssssss...)

- Yukarıdakilerin hepsi birden de uzay-zaman içerisinde tesadüfen denk gelmiş ve çocuk da bunu müteakip, hasbelkader, ketenpereye gelmiş. ( Yemezler )

Suçlu Hakim Bey, ( İdam edin demiyoruz tabii de suçlu ama )

SYSTEM FAILURE

Basitçe ifade etmek gerekirse, filmden çıkan sonuç şu : Çocuk eylemi gerçekleştiren kişi olsa bile asıl suçlu onu şiddete ve dolayısı ile bu cinayete yönlendiren toplumdur. Toplum, yapmaması gereken eylemleri ve yapması gerekip de yapmadıkları ile bu suçun kaçınılmaz bir biçimde oluşmasına neden olmuştur ve Toplumu oluşturan bireyler de bunun farkındadır. Kollektif bir sorumluluk söz konusudur, vicdanlar yaralıdır ve adaleti mümkün kılacak masumiyet kaybedilmiştir. Kimse kıpırdamasın! Katil hepimiziz! Genç nesilleri de kendimize benzettik ve üstüne üstlük, bir de onları yargılamaya kalktık! Bizi kim yargılayacak? Hiç kimse... O zaman en azından kendimize karşı dürüst olalım ve mesuliyeti herhangi bir günah keçisine atmadan, hal-i pür-melalimiz ile yüzleşelim. Ölen ölmüştür. Hiçbir şey ölüleri geri getirmeyecektir. Bırakın çürüsünler. Kalan sağlar bizimdir...

Bir Zümrüd-ü Anka ( Phoenix ) hikayesi. Küllerinden yeniden doğan bir Toplum. Ama cesetler ( Küller yani ) üzerinden...
F

@filmkaresi

9 yıl önce

Öylesine dar bir alanda geçip de bu denli heyecan vermesi, konunun ve oyuncuların ustalığından olsa gerek. Böyle filmler çok sevdiğim bir tarz. İzlerken büyük haz alıyorum.
B

@bahardan

10 yıl önce

8 / 10

Üniversitede hukuk felsefesi hocamız tarafından zorla başına oturturulup bitene kadar gözümüzü kulağımızı dört açarak izlediğimiz film. Başka bir şey demeye gerek yok bence...
B

@babanneminkaoti

10 yıl önce

9 / 10

bu filme çerezlik diyen arkadaş artık bunu da beğenmediysen neyi film diye izleyebiliyorsun çok merak ettim.

şahane film. spoiler vermemek için susuyorum.

@camerman

10 yıl önce

8.9 / 10

Bir başyapıt daha.bir mesajın bir filmle böyle anlatılabileceğini ancak zeka ile ölçerim..muhteşem diyaloglar..süresi çok ideal ama daha uzun olsa yine seyredilir..teknik olarak içerik olarak zekayı konuşturmak bu olsa gerek..abartıya kaçmadan seyirciyi mutlu etmek bu filmin en güzel özelliği...
R

@robertbresson

10 yıl önce

Amerikan Adalet Sistemi'ne bir güzelleme

Yani adamlar diyor ki: Sanık Güney Amerikalı da olsa (O dönemde Amerikada ırkçılık hatsahadaydı Orson Welles'in Bitmeyen Balayı filmini izlerseniz Beyaz Amerikan Halkı'nın Güney Amerikalılara bakış açısını anlarsınız) bütün deliller aleyhine de olsa hatta jüri üyelerinin önyargıları da olsa bizim adalet sistemimizde herkese bir şans verilir hatta beraat bile edebilir. Zaten filmin başında hakim içinizde onun suçsuz olduğuna dair en ufak bir şüphe varsa onu suçsuz bulmalısınız diyor. Yani sistem görevini yapıyor adalet sistemi mükemmel bütün sorun jüri üyelerinin önyargıları. Ayrıca sanığın suçsuz olduğunu söyleyen adamın da ön yargıları var kendinini sürekli o çocuğun yerine koyduğunu söylüyor bu büyük bir hata. Ama kimse buna değinmiyor çünkü yönetmen bunun önyargı olduğunu değil gerekli olduğunu düşünüyor. Şeytan'ın Avukat'ı filminde filmin başındaki sapık öğretmen davasında kız ifade verirken öğretmen
... Devamı
Amerikan Adalet Sistemi'ne bir güzelleme

Yani adamlar diyor ki: Sanık Güney Amerikalı da olsa (O dönemde Amerikada ırkçılık hatsahadaydı Orson Welles'in Bitmeyen Balayı filmini izlerseniz Beyaz Amerikan Halkı'nın Güney Amerikalılara bakış açısını anlarsınız) bütün deliller aleyhine de olsa hatta jüri üyelerinin önyargıları da olsa bizim adalet sistemimizde herkese bir şans verilir hatta beraat bile edebilir. Zaten filmin başında hakim içinizde onun suçsuz olduğuna dair en ufak bir şüphe varsa onu suçsuz bulmalısınız diyor. Yani sistem görevini yapıyor adalet sistemi mükemmel bütün sorun jüri üyelerinin önyargıları. Ayrıca sanığın suçsuz olduğunu söyleyen adamın da ön yargıları var kendinini sürekli o çocuğun yerine koyduğunu söylüyor bu büyük bir hata. Ama kimse buna değinmiyor çünkü yönetmen bunun önyargı olduğunu değil gerekli olduğunu düşünüyor. Şeytan'ın Avukat'ı filminde filmin başındaki sapık öğretmen davasında kız ifade verirken öğretmen masa altında penisini okşamasına rağmen avukatın savunmasından sonra az daha öğretmenin suçsuz olduğuna ikna olacaktım. Ancak bu filmde ikna olmanın yanından bile geçmedim. Adamın bütün savunmaları havada kalıyor.

İnsanlar nasıl bu filmin adalet sistemini eleştirdiğini düşünüyor anlamıyorum resmen övüyor.

@daydinak

10 yıl önce

8.5 / 10

henry fonda'nın yaptığı akılda kalan bir yorumunu da içeririr: 'önyargı gerçeği hep saklar..'
F

@fakir

10 yıl önce

Her yorum aynı zamanda bir SPOİLER
Dir.
Olaylara bakış açısı nasıl bir insan olduğumuzu hem bize hemde çevremize gösterir.
İzleyin kendinizi filmleri katagorilere ayırdığınız gibi ayırın.
SPOILER
GİRİŞ YAP
Şifremi Unuttum!

ÜYE DEĞİL MİSİNİZ?

HEMEN ÜYE OLUN
Aktivasyon Mailim Gelmedi!
ŞİFREMİ UNUTTUM
AKTİVASYON MAİLİ GÖNDER
ÜYE OL