Muhteşem doğallığa, çekim sırasında doğal ışığa ve felsefi olarak da oldukça etkili bir mekana sahip olan film. Insanın gece batıda yatarken sabah kalktığında doğuda kalkabileceğinin yüzen bir evde kullanılması, ruhumuzun değişimini en güzel temsil eden nokta. Film içeriği gibi sembolleriyle baştan sona budizm ve ufak ufak da zen hikayelerini barındıyor. Özellikle selam gönderilen sekansların başında -kanımca- en güzelleri elbetteki kayık, geyik, beyaz kedi, yılan, ve kadının erkeğin bir'leşmelerinin kıyafete yansıması. Kim'in selamlarının birini Ms. 8.yy'da yaşayan Mun Ha'nın saflığı temsil eden beyaz kedisi Sinh ve patisi ile göndermesi beni gülümsetmişti. Bildiğiniz üzere, budizmde kediler budistlerinin ruhunu cennete taşıdığına inanırlar ve beyaz pati ile ilgili de zen hikayeleri vardır. Kayık ise hemen bana Herman Hesse'nin Sidarta kitabının cümlelerini anımsattı . Kayıkçı Vasudeva'dan Buda'ya geçmişte gelecekte hiçbir şeyin olmadığını öğrettiğini uzun uzun anlatır Hesse. Güzel k... Devamı
Muhteşem doğallığa, çekim sırasında doğal ışığa ve felsefi olarak da oldukça etkili bir mekana sahip olan film. Insanın gece batıda yatarken sabah kalktığında doğuda kalkabileceğinin yüzen bir evde kullanılması, ruhumuzun değişimini en güzel temsil eden nokta. Film içeriği gibi sembolleriyle baştan sona budizm ve ufak ufak da zen hikayelerini barındıyor. Özellikle selam gönderilen sekansların başında -kanımca- en güzelleri elbetteki kayık, geyik, beyaz kedi, yılan, ve kadının erkeğin bir'leşmelerinin kıyafete yansıması. Kim'in selamlarının birini Ms. 8.yy'da yaşayan Mun Ha'nın saflığı temsil eden beyaz kedisi Sinh ve patisi ile göndermesi beni gülümsetmişti. Bildiğiniz üzere, budizmde kediler budistlerinin ruhunu cennete taşıdığına inanırlar ve beyaz pati ile ilgili de zen hikayeleri vardır. Kayık ise hemen bana Herman Hesse'nin Sidarta kitabının cümlelerini anımsattı . Kayıkçı Vasudeva'dan Buda'ya geçmişte gelecekte hiçbir şeyin olmadığını öğrettiğini uzun uzun anlatır Hesse. Güzel kitaptır kaliteli bir çeviriden okumanızı şiddetle tavsiye ederim. Genç keşişin, hasta kız ve annesini kayığa aldığı anda, 300 yıllık bir ağaçtan bahsetmesi ise, direkt Sidarta'nın Bodhi ağacı altında aydınlanmasını yani sağlığa kavuşmasını simgeler. Mevsimlerin kişinin yaşamını simgeliyor oluşu, gencin yaz mevsiminde çiftleşen yılanları görüp cinselliğe yönelmesi ve hasta kızın bu döneme denk gelmesi, budizm öğretilerinin zorlu aşamalarını anlatıyor. Çünkü, bu arzu ile tanışmak, yılan yani kadınsal güzelliğe merak uyandırmak ve artık duvarsız alanların kapılarını kullanmadan hareket etmek, iç dünyanın, iç kirliliğin zor dizginlenebildiğini hatta dizginlenemediğini görüyoruz. Bu arada yılan Kral Naga'yı da temsil ettiği yazılır Buda ve Dhamma'nın metinlerinde lakin bu kadın güzelliğinden ziyade kin ve öfkeyi de temsil eder. Keza mevsimler geçtikçe yılan simgesinin kadın güzelliğinden çıkıp kin ve öfkeyi yaşattığını da görüyoruz. Geyik ise kısa bir an gözüküyor yalnız budizmde en anlamlı simgelerden biridir çünkü Buda'nın ilk vaazını temsil eder. Vaaz geyik parkında geçmiştir zamanında. Orta yaştaki keşişin, beline Buda'nın öğretisini ve asil güneş şemsiyesini simgeleyen tekerlek şeklindeki taşı bağlaması ve dağın eteklerinden başlayıp yürümeye başlaması ise aydınlanma amaçlı yolu temsil ediyor. Açıkçası en beğendiğim sahnelerden biri bu idi. Film 'bir lokma bir hırka' şiarını kişisel arınmayı sade, sakin ve muhteşem bir görsellikle anlatıyor. Pek iyi pek güzel. Çok büyük sevgiler Kim Ki Duk. :)
Kim ki duk bildiğin gözlem adamı.Anlat hikayeni filmini çeker öyle yani.Bakış açısı hikaye anlatımı basit bir hikayeyi aktarışı herşeyi ile apayrı bir stile sahip bana göre.İzleyipte etkisinde kalmadığım filmi yok bu herifin.Adam bildiğim filmmaker usta.Koy koy seyret hepsinden ayrı bir tat almazsan gel yüzüme tükür.Söz gelimi.)
Çekimler için bir şey söylemek imkansız gerçekten ama, Bin-jip yahut Yay'ında altında bi iş olduğunu düşündürdü bana. Hikayesinde kasıtlı olarak bıraktığı boşluklarla kafanızı sürekli işleten, sıradışı konusuyla mesajını bütünlükle ifade etmenizi hep güçleştirmiş, soru işaretleriyle ayrıldığınız diğer filmlerinde aldığım tadı bulamadım şahsen. Kavranması daha kolay, başından sonuna aynı mesajın etrafında dönerek işlenmiş bir konu oldu sanki. Benzerlerini hatırladığınız bi senaryo. Elbette Kim Ki Duk tarzında öğelerle bezenmiş olması farkıyla... Bilemedim.
Bu tür filmlerden hoşlansam da, filmde yer yer sıkılmaktan kendimi alamadım. Yönetmen insanlığın el kitabı ya da insan hayatının 2 saatlik özeti gibi bir işe soyunmuş. Aslında insan ömrünün evrelerini yönetmenin gözlüğünden izliyorsunuz ama benim bu bakış açısında katılmadığım pek fazla nokta oldu. Aşk, şehvet, intihar ya da aşk cinayeti gibi kavramlardan ben filmde anlatılanları anlamıyorum. Ancak filmde bir ana fikir var ki, insanlığın kaderini anlatan pek çok sanat eserinde de anlatılır ve bence dünyanın sonuna kadar değişmeyecek bir gerçektir: hayat bir döngüden ibarettir, nesiller nesilleri takip eder ve aslında hep aynı kaderi yaşarlar. Bu kader değişmez. Bkz. Yüzyıllık yalnızlık.
Filmde kullanılan hayvanların hepsi insanın yaşam sürecini simgelemektedir.Horoz insan hırsını,kedi bilgeliği,balık çocukluk,kurbağa olgunluk dönemini,yılan yaşlılık dönemini ve filmin bölümünde kullanılan taşlarsa Keinsan duygularını ifade etmektedir.
Belki de insan kısır döngü içinde sıkışıp kalmıştır,bilinmez.Bu film çok apayrı bir film.Kesinlikle kalbin açılarak izlenmesi gereken bir film.
Sinematografisine, öyküsüne, dinginliğine gık çıkaramayacağım fakat Boş Ev'den daha az sevdiğim daha az dahil olabildiğim bir Duk filmi. Evet belli ki felsefesi derin. Semboller kullanılmış. Az çok idrak edebiliyorsun fakat yine de fazlaca kültürel kod kullanıldığından filmi dört dörtlük idrak ettiğimi, duygusunu yaşadığımı zannetmiyorum. Ben de bir kent çürüyeni olarak İlkbahar, Yaz, Sonbahar, Kış... Ve İlkbahar 'ın duruşuna gıpta ettim. Yine de bu duruşa uyacak ne cesaretim ne felsefem ne de kendimi çözmüşlüğüm var.
Filim bittikten sonra okuduğum yorumlar sayesinde anlayabildim horozun (kimlerine göre tavuk... Yakından bakmak lazım) hırsı, kedinin bilgeliği, balığın bir insanın çocukluk dönemini, kurbağanın gençliği, yılanın yaşlılığı ve taşların duygu yükümüzü temsil ettiğini. Ama şimdi bunları biliyor olmak felsefik olarak kendimi daha yetkin hissetmemi sağlamadı maalesef
Filmi izlerken bu metaforların ne anlama geldiğini bilmediğim için ilgisiz şeylere takıldım
Sadist ruhlu çocuk eğlenmek için üç hayvana aynı şekilde işkence ederken Usta buna göz yumuyor engel olmuyor. Aynı şekilde cezalandırarak ders almasını bekliyor. Sırta bağlanan taş düşmesin diye çok sıkı bağlansa kan oturur, gevşek bağlansa taş düşer. Hadi bunları geçtik Allah muhafaza çocuk sırtındaki taş ile göle düşse boğulur. Yok yok sevemedim ben bu Usta’nın eğitim sistemini.
Hınzır çocuk, in ile cinin su topu oynadığı yerde cinselliği nereden öğrenmişti ki?
Gencimiz ada-evden fış-fış kay... Devamı
Filim bittikten sonra okuduğum yorumlar sayesinde anlayabildim horozun (kimlerine göre tavuk... Yakından bakmak lazım) hırsı, kedinin bilgeliği, balığın bir insanın çocukluk dönemini, kurbağanın gençliği, yılanın yaşlılığı ve taşların duygu yükümüzü temsil ettiğini. Ama şimdi bunları biliyor olmak felsefik olarak kendimi daha yetkin hissetmemi sağlamadı maalesef
Filmi izlerken bu metaforların ne anlama geldiğini bilmediğim için ilgisiz şeylere takıldım
Sadist ruhlu çocuk eğlenmek için üç hayvana aynı şekilde işkence ederken Usta buna göz yumuyor engel olmuyor. Aynı şekilde cezalandırarak ders almasını bekliyor. Sırta bağlanan taş düşmesin diye çok sıkı bağlansa kan oturur, gevşek bağlansa taş düşer. Hadi bunları geçtik Allah muhafaza çocuk sırtındaki taş ile göle düşse boğulur. Yok yok sevemedim ben bu Usta’nın eğitim sistemini.
Hınzır çocuk, in ile cinin su topu oynadığı yerde cinselliği nereden öğrenmişti ki?
Gencimiz ada-evden fış-fış kayıkçılık yaparak ayrıldığında bilge Usta kayığı olmadığı için orada mahsur kalmıyor mu?
Gazete kupürü rastlantısı yalnızca bizim filmlerimizde olmuyormuş demek ki
Kadının yüzünü örten eşarp neden mor? Feminist miymiş?
Ada-eve giden kapıdan geçilmese haneye tecavüz mü sayılırmış?
Görünmez ama var olan gelenekleri simgeleyen bir de duvarsız odaların kapıları vardı değil mi ya?
Film bitti hala meraktayım. Veranda tahtası oyularak neler yazıldı?
Canlı kedi kuyruğunun boya fırçası olarak kullanılmasının da bir hikmeti vardır mutlak. Lakin ben anlamaz.
Adından da anlaşılacağı üzre mevsimler gibi döngüsel bir şekilde baştan sona sondan başa doğru giden kurgusuyla film, sadist ruhlu bir çocuğun eğitilmesinden öte mevsimlerin insan yaşamındaki dönemlere denk düşüşünü anlatıyor herhal ?!
Neymiş? Tutku, ’sahiplenme duygusu’nu doğurur, bu da öldürme isteğini getirirmiş.
Filme yaptığım yorum ve vereceğim puan (6/10) pek hoş karşılanmayacak biliyorum. Olsun, bir kedim bile yok. Zaten evde kedi beslenmesinden de hiç hazzetmem
Felsefe kırıntısı konusuna karşın söze değil görselliğe dayalı anlatım dili ve sonlara doğru çalan müziğiyle mükemmeldi...
Sanki kafa dinlendirici bir yapısı var gibi başlıyor ama öyle devam ettiğini söylemek zor. İlkbahar,Yaz eyvallah; ama Sonbahar,Kış'ın gerçek hayattaki kadar yorucu olduğunu söylemek lazım. İnsan ömrünü mevsimlerle bağdaştırarak anlatmak Kim Ki-Duk'tan beklenecek kalitede. Çocuğun hayvanlara işkence ettiği sahnelerde sinirlerim bozuldu. Usta Keşişin olaylara bakışı ve müdahaleleri de oldukça etkileyiciydi.
@parrhesiastes
10 yıl önce
Kim'in selamlarının birini Ms. 8.yy'da yaşayan Mun Ha'nın saflığı temsil eden beyaz kedisi Sinh ve patisi ile göndermesi beni gülümsetmişti. Bildiğiniz üzere, budizmde kediler budistlerinin ruhunu cennete taşıdığına inanırlar ve beyaz pati ile ilgili de zen hikayeleri vardır.
Kayık ise hemen bana Herman Hesse'nin Sidarta kitabının cümlelerini anımsattı . Kayıkçı Vasudeva'dan Buda'ya geçmişte gelecekte hiçbir şeyin olmadığını öğrettiğini uzun uzun anlatır Hesse. Güzel k ... Devamı
Kim'in selamlarının birini Ms. 8.yy'da yaşayan Mun Ha'nın saflığı temsil eden beyaz kedisi Sinh ve patisi ile göndermesi beni gülümsetmişti. Bildiğiniz üzere, budizmde kediler budistlerinin ruhunu cennete taşıdığına inanırlar ve beyaz pati ile ilgili de zen hikayeleri vardır.
Kayık ise hemen bana Herman Hesse'nin Sidarta kitabının cümlelerini anımsattı . Kayıkçı Vasudeva'dan Buda'ya geçmişte gelecekte hiçbir şeyin olmadığını öğrettiğini uzun uzun anlatır Hesse. Güzel kitaptır kaliteli bir çeviriden okumanızı şiddetle tavsiye ederim.
Genç keşişin, hasta kız ve annesini kayığa aldığı anda, 300 yıllık bir ağaçtan bahsetmesi ise, direkt Sidarta'nın Bodhi ağacı altında aydınlanmasını yani sağlığa kavuşmasını simgeler.
Mevsimlerin kişinin yaşamını simgeliyor oluşu, gencin yaz mevsiminde çiftleşen yılanları görüp cinselliğe yönelmesi ve hasta kızın bu döneme denk gelmesi, budizm öğretilerinin zorlu aşamalarını anlatıyor. Çünkü, bu arzu ile tanışmak, yılan yani kadınsal güzelliğe merak uyandırmak ve artık duvarsız alanların kapılarını kullanmadan hareket etmek, iç dünyanın, iç kirliliğin zor dizginlenebildiğini hatta dizginlenemediğini görüyoruz. Bu arada yılan Kral Naga'yı da temsil ettiği yazılır Buda ve Dhamma'nın metinlerinde lakin bu kadın güzelliğinden ziyade kin ve öfkeyi de temsil eder. Keza mevsimler geçtikçe yılan simgesinin kadın güzelliğinden çıkıp kin ve öfkeyi yaşattığını da görüyoruz.
Geyik ise kısa bir an gözüküyor yalnız budizmde en anlamlı simgelerden biridir çünkü Buda'nın ilk vaazını temsil eder. Vaaz geyik parkında geçmiştir zamanında.
Orta yaştaki keşişin, beline Buda'nın öğretisini ve asil güneş şemsiyesini simgeleyen tekerlek şeklindeki taşı bağlaması ve dağın eteklerinden başlayıp yürümeye başlaması ise aydınlanma amaçlı yolu temsil ediyor. Açıkçası en beğendiğim sahnelerden biri bu idi.
Film 'bir lokma bir hırka' şiarını kişisel arınmayı sade, sakin ve muhteşem bir görsellikle anlatıyor.
Pek iyi pek güzel.
Çok büyük sevgiler Kim Ki Duk.
:)
@rashomon
11 yıl önce
@zeytinekmek
11 yıl önce
@dath
11 yıl önce
@karakayagazi
11 yıl önce
7.3 / 10
@olivia88
11 yıl önce
@timeofgypsies
11 yıl önce
Belki de insan kısır döngü içinde sıkışıp kalmıştır,bilinmez.Bu film çok apayrı bir film.Kesinlikle kalbin açılarak izlenmesi gereken bir film.
@cemal_erdem
11 yıl önce
7 / 10
İzlenmeli...
@poormf
12 yıl önce
5.9 / 10
Filmi izlerken bu metaforların ne anlama geldiğini bilmediğim için ilgisiz şeylere takıldım
Sadist ruhlu çocuk eğlenmek için üç hayvana aynı şekilde işkence ederken Usta buna göz yumuyor engel olmuyor. Aynı şekilde cezalandırarak ders almasını bekliyor. Sırta bağlanan taş düşmesin diye çok sıkı bağlansa kan oturur, gevşek bağlansa taş düşer. Hadi bunları geçtik Allah muhafaza çocuk sırtındaki taş ile göle düşse boğulur. Yok yok sevemedim ben bu Usta’nın eğitim sistemini.
Hınzır çocuk, in ile cinin su topu oynadığı yerde cinselliği nereden öğrenmişti ki?
Gencimiz ada-evden fış-fış kay ... Devamı
Filmi izlerken bu metaforların ne anlama geldiğini bilmediğim için ilgisiz şeylere takıldım
Sadist ruhlu çocuk eğlenmek için üç hayvana aynı şekilde işkence ederken Usta buna göz yumuyor engel olmuyor. Aynı şekilde cezalandırarak ders almasını bekliyor. Sırta bağlanan taş düşmesin diye çok sıkı bağlansa kan oturur, gevşek bağlansa taş düşer. Hadi bunları geçtik Allah muhafaza çocuk sırtındaki taş ile göle düşse boğulur. Yok yok sevemedim ben bu Usta’nın eğitim sistemini.
Hınzır çocuk, in ile cinin su topu oynadığı yerde cinselliği nereden öğrenmişti ki?
Gencimiz ada-evden fış-fış kayıkçılık yaparak ayrıldığında bilge Usta kayığı olmadığı için orada mahsur kalmıyor mu?
Gazete kupürü rastlantısı yalnızca bizim filmlerimizde olmuyormuş demek ki
Kadının yüzünü örten eşarp neden mor? Feminist miymiş?
Ada-eve giden kapıdan geçilmese haneye tecavüz mü sayılırmış?
Görünmez ama var olan gelenekleri simgeleyen bir de duvarsız odaların kapıları vardı değil mi ya?
Film bitti hala meraktayım. Veranda tahtası oyularak neler yazıldı?
Canlı kedi kuyruğunun boya fırçası olarak kullanılmasının da bir hikmeti vardır mutlak. Lakin ben anlamaz.
Adından da anlaşılacağı üzre mevsimler gibi döngüsel bir şekilde baştan sona sondan başa doğru giden kurgusuyla film, sadist ruhlu bir çocuğun eğitilmesinden öte mevsimlerin insan yaşamındaki dönemlere denk düşüşünü anlatıyor herhal ?!
Neymiş? Tutku, ’sahiplenme duygusu’nu doğurur, bu da öldürme isteğini getirirmiş.
Filme yaptığım yorum ve vereceğim puan (6/10) pek hoş karşılanmayacak biliyorum. Olsun, bir kedim bile yok. Zaten evde kedi beslenmesinden de hiç hazzetmem
Felsefe kırıntısı konusuna karşın söze değil görselliğe dayalı anlatım dili ve sonlara doğru çalan müziğiyle mükemmeldi...
@stiff
12 yıl önce
7.1 / 10