11 yıl önce
Sınav filmine yorum yazdı:
House of Cards dizisine yorum yazdı:
bu diziyi izledikçe malum şahıs geliyor aklıma
söylediği sözleriyle(yalanlarıyla),davranışlarıyla...
Ruhlar Bölgesi filmine yorum yazdı:
şeytan makyajı acayip dandik.şeytandan çok palyaçoya benziyor.kukla oynatmalar falan.o sahne kimin aklına geldiyse tebrik etmek lazım daha fazla saçmalanamazdı.
ayrıca kafama takıldı bu ailenin sanki 2 tane daha çocuğu vardı onlara ne oldu.kaşla göz arasında yalan mı oldular yoksa sahnenin birinde söylediler de ben mi kaçırdım?
bilemedim ben onu
You Don't Know Jack filmine yorum yazdı:
- sizin dininiz yok
+ var bayan benim dinim var onun adı bach.johann sebastian bach
en azından benim tanrım uydurulmuş bir tanrı değil
---spoiler---
el şukela
Ustura filmine yorum yazdı:
hocamızdan geliyor:
seğğn aşırı derecede saçma bişeysin yani öyle tarif edilecek gibi değil.
kedi canını senin.
Aşkın Gücü filmine yorum yazdı:
birbirini delicesine seven sevgi pıtırcığı çiftlerin yaşadıkları dramı konu
edinen filmler kategorisinde klasik başlangıç klasik gidişat ve klasik finalle biten
vasat bir film.zaten bence romantik-dram türünde yapılmış filmler genelde
aynı minvalde olup farklılık yaratmaktan acizdirler.bu filmlerin hastaları da genelde
birbirini çok seven çiftler olur muhabbet de"sen de olsan benim için böyle yapar mıydın
aşkooooaaaaaammm" dan öteye geçmez.
o yüzden bu tarz filmleri izlemekten imtina ederdim.robin williams’ın yüzü suyu
hürmetine izleyeyim dedim belki fark yaratır diye.ancak klişeden öteye geçememiş.bana
ghost filmini hatırlattı.gidişat onda da temelde aynıydı fakat ghost biraz daha
espriliydi.
artı olarak bu film için görsel efektleri diyebiliriz belki."öteki taraf"
(artık ne demekse!!)iyi resmedilmiş.onun dışında farklı hiçbir yönü yok ya da ben
göremedim fakat geniş bir film arşivim olsun korkudan romantiğe aksiyona her türden
film bulunsun ya da yarın birgün bir sevgi ... Devamıbirbirini delicesine seven sevgi pıtırcığı çiftlerin yaşadıkları dramı konu
edinen filmler kategorisinde klasik başlangıç klasik gidişat ve klasik finalle biten
vasat bir film.zaten bence romantik-dram türünde yapılmış filmler genelde
aynı minvalde olup farklılık yaratmaktan acizdirler.bu filmlerin hastaları da genelde
birbirini çok seven çiftler olur muhabbet de"sen de olsan benim için böyle yapar mıydın
aşkooooaaaaaammm" dan öteye geçmez.
o yüzden bu tarz filmleri izlemekten imtina ederdim.robin williams’ın yüzü suyu
hürmetine izleyeyim dedim belki fark yaratır diye.ancak klişeden öteye geçememiş.bana
ghost filmini hatırlattı.gidişat onda da temelde aynıydı fakat ghost biraz daha
espriliydi.
artı olarak bu film için görsel efektleri diyebiliriz belki."öteki taraf"
(artık ne demekse!!)iyi resmedilmiş.onun dışında farklı hiçbir yönü yok ya da ben
göremedim fakat geniş bir film arşivim olsun korkudan romantiğe aksiyona her türden
film bulunsun ya da yarın birgün bir sevgili yaparız şimdi onunla memento gibi
film de izlenmez ki kafası güzel olur kızcağızın diyor iseniz kafayı fazla yormayan
türünde güzel genelde vasat bir filmdir
Gran Torino filmine yorum yazdı:
clint eastwood'un yine yardırdığı bir film
adam oyunculuk zamanlarındaki performansının üstüne bir de yönetmenlik
alanında başarısıyla sinema tarihinin unutulmazları arasına girmiştir benim
gözümde.yönetmen olarak çektiği filmler içinde neredeyse boşa salladığı yok.
invictus,changeling,letters from iwo jiva,mystic riwer,million dollar baby(ki
bu film favorimdir)...neredeyse hepsi imdb top 250'liye oynayacak
filmler.konusu itibariyle basit diyebileceğim bu filminde de gerek oyunculuğuyla
gerek yönetmenliğiyle hayal kırıklığına uğratmamıştır.yardımcı oyuncuların
vasatın altı performanslarına rağmen clint eastwood tek başına filmi sürüklemiş
güzel bir sonla da bitirmiş.bu tarz filmlerde genelde konudan ziyade oyunculuk
daha ön plandadır.yani oyuncu ona biçilen rolü yansıttığı ölçüde film başarılı
olur.bu noktada clint eastwood faktörü giriyor devreye.role uygunluk olarak
yaşı,ses tonu,bakışları,oyunculuğu o kadar oturmuş ki bu performansıyla diğer
oyuncuların başarısızlığını ... Devamıclint eastwood'un yine yardırdığı bir film
adam oyunculuk zamanlarındaki performansının üstüne bir de yönetmenlik
alanında başarısıyla sinema tarihinin unutulmazları arasına girmiştir benim
gözümde.yönetmen olarak çektiği filmler içinde neredeyse boşa salladığı yok.
invictus,changeling,letters from iwo jiva,mystic riwer,million dollar baby(ki
bu film favorimdir)...neredeyse hepsi imdb top 250'liye oynayacak
filmler.konusu itibariyle basit diyebileceğim bu filminde de gerek oyunculuğuyla
gerek yönetmenliğiyle hayal kırıklığına uğratmamıştır.yardımcı oyuncuların
vasatın altı performanslarına rağmen clint eastwood tek başına filmi sürüklemiş
güzel bir sonla da bitirmiş.bu tarz filmlerde genelde konudan ziyade oyunculuk
daha ön plandadır.yani oyuncu ona biçilen rolü yansıttığı ölçüde film başarılı
olur.bu noktada clint eastwood faktörü giriyor devreye.role uygunluk olarak
yaşı,ses tonu,bakışları,oyunculuğu o kadar oturmuş ki bu performansıyla diğer
oyuncuların başarısızlığını dahi kapatmıtır.iyi kötü çirkinden gelen bir karakter
vardı kafamızda.sanki o adam yaşlansaydı nasıl olurdunun cevabını "bak işte
böyle olurdu" diyerek vermiş.ancak bu kadar yüksek puan almasında amerikan aile
yapısına getirdiği eleştirinin etkisi çok diye düşünüyorum.zira bu film gibi
wrestler gibi amerikan yaşam tarzına eleştiri getiren,orada yaşanan dramları
işleyen filmler daha çok değer görüyor.
iyi bir oyunculuk izlemek istiyosanız bu film biçilmiş kaftandır.
Benim Cici Silahım filmine yorum yazdı:
-Amerika Guetemala Başkanı'nı devirdi. 200.000 sivil öldürüldü. ... Devamı
-1963, Amerika, Güney Vietnam Başkanı Diem'in öldürülmesine destek verdi.
-1963-1975, Amerikan Ordusu,Güneydoğu Asya'da 4 milyon insanı öldürdü.
-11 Eylül 1973, Amerika,Şili'de darbe düzenledi.Seçimle işbaşına gelen Başkan
Salvador Allende öldürüldü.Yerine Diktatör Augusto Pinochet getirildi.
5.000 Şilili öldürüldü.
-Amerika, El Salvador'daki askeri yönetime destek verdi.70.000 El Salvadorlu ve
dört Amerikalı rahibe öldürüldü.
-1980'lerde Amerika, Usame Bin Ladin ve terörist grupları Sovyetlere karşı
eğitti.CIA, teröristlere 3 milyar dolar verdi.
-1981, Reagan yönetimi, Kontraları eğitti ve mali destek verdi.
30.000 Nikaragualı öldü.
-1982, Amerika, İran'a karşı savaşması için Saddam Hüseyin'e milyarlarca
dolar verdi.
-1983, Beyaz Saray, Irak'a karşı İran'a silah verdi.
-1989, CIA ajanı Manuel Noriega,(Washington'un getirdiği Panama Başkanı)
Amerika'nın emirlerine karşı geldi. Amerika Panama'yı işg-Amerika Guetemala Başkanı'nı devirdi. 200.000 sivil öldürüldü.
-1963, Amerika, Güney Vietnam Başkanı Diem'in öldürülmesine destek verdi.
-1963-1975, Amerikan Ordusu,Güneydoğu Asya'da 4 milyon insanı öldürdü.
-11 Eylül 1973, Amerika,Şili'de darbe düzenledi.Seçimle işbaşına gelen Başkan
Salvador Allende öldürüldü.Yerine Diktatör Augusto Pinochet getirildi.
5.000 Şilili öldürüldü.
-Amerika, El Salvador'daki askeri yönetime destek verdi.70.000 El Salvadorlu ve
dört Amerikalı rahibe öldürüldü.
-1980'lerde Amerika, Usame Bin Ladin ve terörist grupları Sovyetlere karşı
eğitti.CIA, teröristlere 3 milyar dolar verdi.
-1981, Reagan yönetimi, Kontraları eğitti ve mali destek verdi.
30.000 Nikaragualı öldü.
-1982, Amerika, İran'a karşı savaşması için Saddam Hüseyin'e milyarlarca
dolar verdi.
-1983, Beyaz Saray, Irak'a karşı İran'a silah verdi.
-1989, CIA ajanı Manuel Noriega,(Washington'un getirdiği Panama Başkanı)
Amerika'nın emirlerine karşı geldi. Amerika Panama'yı işgal edip Noriega'yı
yok etti.3.000 Panamalı sivil öldü.
-1990, Irak, Amerika'nın verdiği silahlarla Kuveyt'i işgal etti.
-1991, Amerika, Irak'a girdi.
-1998, Clinton, Sudan'da bir "Silah Fabrikası" nı bombaladı.Daha sonra
fabrikada "aspirin" üretildiği anlaşıldı.
-1997'den bu yana Amerikan uçakları haftada bir Irak'ı bombalıyor.BM'ye göre
bombalama ve müeyyideler sonucu 500.000 Iraklı çocuk öldü.
-2001, Amerika, Taliban yönetimine 245 milyon dolar yardımda bulundu.11 Eylül
2001, CIA'in eğittiği Bin Ladin, 3.000 kişiyi öldürdü.
-michigan'de 6 yaşındaki bir öğrenci arkadaşını (kayla rolland) boynundan
vurarak dünya tarihinin en genç katilleri arasına girdi
-columbine lisesinde iki öğrenci okulu yarı otomatik tabancalarla basıp
13 kişiyi oldürdü.
-amerika'daki bir banka hesap açtıranlara promosyon olarak silah hediye
ediyor
-utah'ın virgin kentinde bir yasayla herkesin silah sahibi olması
"zorunluluğu" getirildi.
-yılda ortalama almanya'da 381 Fransa'da 255 Kanada'da 165 Birleşik
Krallık'ta 68 Avustralya'da 65 Japonya'da 39 silahlı cinayet işlenirken
amerika'da yılda 11127 silahlı cinayet işleniyor.
başka yoruma gerek var mı?
Persepolis filmine yorum yazdı:
güzel bir konuyu aynı güzellikte işleyen sade bir animasyon filmi
khaled hosseini'nin kitaplarından iran devrimini ve bu devrimin kadınları
nasıl etkilediğini az çok tahayyül edebiliyordum.bu film de orada yaşananları
bir kız üzerinden olayı çok da fazla dramatize etmeden yer yer espri katarak
anlatmış."ülkenin yarısının okuma yazması yok yalnızca din ve milliyetçilik insanları ... Devamı
canlandırıyor"tarih boyunca bu iki olgunun nasıl sömürüldüğünü bir çok kez
görmüştüm.iran da (özellikle iran kadınları)bunu en acı şekilde yaşayan
ülkelerden.
daha 10 yaşındaki bir kızın başörtüsü düzgün olmadığı için
"bitch"muamelesi görmesi,savaşması için insanları cennetin anahtarı deyip
plastik bir anahtarla kandırmak,kasetlerin makyaj malzemelerinin gizli
kapaklı satılması acı şeyler.fakat komik olan bütün bunların "günah"
olduğu için yasaklanması.küçük kızın amcasının ölmesi yüzünden tanrıya
rest çekmesi güzel bir sahneydi.belki de insanların sorunu o kızın yaptığını
yapamaması tagüzel bir konuyu aynı güzellikte işleyen sade bir animasyon filmi
khaled hosseini'nin kitaplarından iran devrimini ve bu devrimin kadınları
nasıl etkilediğini az çok tahayyül edebiliyordum.bu film de orada yaşananları
bir kız üzerinden olayı çok da fazla dramatize etmeden yer yer espri katarak
anlatmış."ülkenin yarısının okuma yazması yok yalnızca din ve milliyetçilik insanları
canlandırıyor"tarih boyunca bu iki olgunun nasıl sömürüldüğünü bir çok kez
görmüştüm.iran da (özellikle iran kadınları)bunu en acı şekilde yaşayan
ülkelerden.
daha 10 yaşındaki bir kızın başörtüsü düzgün olmadığı için
"bitch"muamelesi görmesi,savaşması için insanları cennetin anahtarı deyip
plastik bir anahtarla kandırmak,kasetlerin makyaj malzemelerinin gizli
kapaklı satılması acı şeyler.fakat komik olan bütün bunların "günah"
olduğu için yasaklanması.küçük kızın amcasının ölmesi yüzünden tanrıya
rest çekmesi güzel bir sahneydi.belki de insanların sorunu o kızın yaptığını
yapamaması tanrıya "get out" diyememesidir.
wall-i'leri up'ları izlediğimden görüntü olarak bu film biraz zayıf
kaldı.işin o boyutuna fazla önem göstermemişler gibi geldi bana.animasyon
filmler gerçek hayatta imkansız olan olayları yapılabilir kıldığından bu
yönüyle diğer filmlere oranla avantajlıdırlar.ancak bu film o avantajını
asgari düzeyde kullanmış.belki konu itibariyle absürd kaçabilir diye
düşünmüş olabilirler ama küçük kızın hayal dünyası bu öğelerle desteklenseydi
sanki daha farklı,daha güzel olurdu.
bu arada filmde ufacık da olsa Atatürk'ün adının geçmesi güzeldi.
Günahkar Rahibeler filmine yorum yazdı:
dinin insanları ne boyuta sokacağını gösteren,ataerkil toplumlarda
erkeklerin kadınlar üzerindeki baskısını ortaya koyan,benim de tesadüf
eseri rastladığım güzel dramlardan biri.fazla laf oyununa gerek yok.
din denilen hadise bu.özellikle kadınlara potansiyel günahkar gözüyle bakan
sömürülmeye çok müsait,kitleleri uyuşturan kör eden bir şey.bu
tarz filmler(stoning of soraya,agora)bize dinin kadınlar üzerinde nasıl
baskı unsuru olarak kullanıldığını,din adına işkence etmenin cinayet
işlemenin nasıl meşrulaşabileceğini net bir şekilde gösteriyor.yıllar boyu
böyle olmuş ve ne yazık ki hala etkisini devam ettirdiği birçok ülke var
in the name of the father dan kalma irlanda şivesine karşı bir
sempatim oluşmuştu.bu filmin de o tarz bir dille yapılması hoştu.aslında
film hakkında çok konuşmaya gerek yok.inanmayanlar işte bizim bahsettiğimiz
hadise bu diyecek.inananlar hemen savunma psikolojisiyle lafı geveleyip
orada yaşananları görmeyecek.ve kardeşçe yaşamaya devam edeceğiz.
... Devamıdinin insanları ne boyuta sokacağını gösteren,ataerkil toplumlarda
erkeklerin kadınlar üzerindeki baskısını ortaya koyan,benim de tesadüf
eseri rastladığım güzel dramlardan biri.fazla laf oyununa gerek yok.
din denilen hadise bu.özellikle kadınlara potansiyel günahkar gözüyle bakan
sömürülmeye çok müsait,kitleleri uyuşturan kör eden bir şey.bu
tarz filmler(stoning of soraya,agora)bize dinin kadınlar üzerinde nasıl
baskı unsuru olarak kullanıldığını,din adına işkence etmenin cinayet
işlemenin nasıl meşrulaşabileceğini net bir şekilde gösteriyor.yıllar boyu
böyle olmuş ve ne yazık ki hala etkisini devam ettirdiği birçok ülke var
in the name of the father dan kalma irlanda şivesine karşı bir
sempatim oluşmuştu.bu filmin de o tarz bir dille yapılması hoştu.aslında
film hakkında çok konuşmaya gerek yok.inanmayanlar işte bizim bahsettiğimiz
hadise bu diyecek.inananlar hemen savunma psikolojisiyle lafı geveleyip
orada yaşananları görmeyecek.ve kardeşçe yaşamaya devam edeceğiz.
"din toplumların afyonudur"
Karl Marx
tünelin ucu bombok bir yere çıktı
bu tarz filmleri severim genelde ben olsaydım acaba ne yapardım diye düşündürüyor bolca ama sonunu çok kötü bağlamışlar sen bi soru için millete olmadık şeyler yaptır sonra cevabı böyle dandik bişey çıksın olacak iş mi?
sürükleyicidir kendini izletiyor sonuna kadar ancak filmler genelde sonlarıyla hatırlanacağından hafızalarda olmamış film olarak yer edinecektir.
---ağır spoiler---