4 ay önce
Çılgın Pierrot filmine yorum yazdı:
"Fotoğraf gerçektir, sinema ise saniyede yirmi dört kere gerçektir."
-Jean-luc Godard
Possession filmine yorum yazdı:
Aslında bu filmi anlamamak çok normal ,fazlasıyla karışık ,olaylar birbirinden bağımsızmış gibi ilerliyor, fakat yönetmenin hayat hikayesini bildiğimizde bize kapılar açılıyor. Yönetmen o dönemde yaşadığı aile içi travmatik olayları ekrana yansıtmış. Hatta bazı olayları hiç değiştirmeden göstermiş. Yönetmen için oldukça özel bir film olmalı. Ve korkutucu görünen bu film aslında insanların ve ana olarak bu yönetmenin o dönemde hissettiklerini yansıtıyor ,ve bu olayları, bu ihanetleri gerçekten hissetmek filmden daha da korkutucudur. Bağırıp da sesini duyuramamak, yüreğinin ağladığını kimseye gösterememek. İçimizdeki bir şeyin öldüğünü kimseye anlatamamak. Bütün kanlar, bıçaklar - kalpte olan yaralardır. Soluk çekimler ,gri mekanlar da - ruhun her yere yabancı hissetmesi, yalnızlığı ,çaresizliği temsil ediyor. Ana karakterlerin “ikizleri” ise ana karakterler tarafından partnerinde görmek isteyip göremediği karakteristik özellikleri temsil ediyor. Canavar ise Anna’nın içinde büyüttüğü tra ... DevamıAslında bu filmi anlamamak çok normal ,fazlasıyla karışık ,olaylar birbirinden bağımsızmış gibi ilerliyor, fakat yönetmenin hayat hikayesini bildiğimizde bize kapılar açılıyor. Yönetmen o dönemde yaşadığı aile içi travmatik olayları ekrana yansıtmış. Hatta bazı olayları hiç değiştirmeden göstermiş. Yönetmen için oldukça özel bir film olmalı. Ve korkutucu görünen bu film aslında insanların ve ana olarak bu yönetmenin o dönemde hissettiklerini yansıtıyor ,ve bu olayları, bu ihanetleri gerçekten hissetmek filmden daha da korkutucudur. Bağırıp da sesini duyuramamak, yüreğinin ağladığını kimseye gösterememek. İçimizdeki bir şeyin öldüğünü kimseye anlatamamak. Bütün kanlar, bıçaklar - kalpte olan yaralardır. Soluk çekimler ,gri mekanlar da - ruhun her yere yabancı hissetmesi, yalnızlığı ,çaresizliği temsil ediyor. Ana karakterlerin “ikizleri” ise ana karakterler tarafından partnerinde görmek isteyip göremediği karakteristik özellikleri temsil ediyor. Canavar ise Anna’nın içinde büyüttüğü travmalar, korkular. Ve yeraltında geçirdiği “patlama” da içinde bastırmaya çalıştığı negatif düşünce ve hiss yığınının ortaya çıkmasından başka bir şey değil. Filme bu açıdan bakınca içimden korkmak değil de üzülmek geldi. Filmde daha binlerce anlamlar var ,savaş sonrası insanlar arası çatışmalar gibi, Avrupa sineması ve Hollywood sineması arasındaki çatışmalar gibi ,aile arası çatışmalar, ebeveyn çocuk çatışması gibi. Bu film, Andrzej Zulawski’nin patlaması ,sesini ,çığlığını duyurmaya çalıştığı yer. Evet diyebilirdim ki bu sadece korkunç ,tüyler ürperten bir film ama hayır,bu yönetmen için ve yönetmeni hissedenler için çok daha fazlası.
Bir Düşüşün Anatomisi filmine yorum yazdı:
Çok kaliteli bir film gerçektende. İlk bakışta değişik bir senaryosu olmayan bu film izlerken adeta içine çekiyor. Yavaş ilerlemesi daha da merak ettiriyor. Ve bu konuya sahip belki yüzlerce film var ama buradaki sahneler ve küçük detaylar bu filmi farklı yapıyor. Önyargılı yaklaşmama rağmen çok iyi puan koymak istiyorum. Oyunculuklar olsun ,bu değindiğim detaylar olsun hepsi üst seviye. Tek eksik nokta ,çekimler ve müzikler bence ,daha doğrusu müziklerin neredeyse hiç kullanılmaması ama bu da filmin karakterini ortaya koyuyor.
Saltburn filmine yorum yazdı:
Açıkçası sırf Barry Keoghan ve çok konuşulduğu için merak ettim ,bu filmde insanları bu kadar şaşırtan neymiş? Film olay ,yer ,kişi ,imgeler, semboller ve daha binlerce şeylerle dolu, seyirciyle dalga geçercesine kadraj ışık hızıyla değişiyor. Bir şeyi yakalamak ,anlamak için zaman yok bile. Sevebileceğim bir şey olmadığını ilk dakikalardan anladım. Garip buldum filmi, anlamlara rağmen boş ve anlamsız geldi. Hızlı ve anlık duygu ve heyecan sevenler için tam. Keoghan’ın muhteşem oyunculuğu için biraz yüksek tuttum puanı ama bu film etrafında kargaşa yaratan insanları anlayamıyorum, hepimizde var olan ama “ayıp” sayılan herhangi bir şeyi kadrajda gösterince insanlar aklını kaybediyor resmen.
Monster filmine yorum yazdı:
Aslında konusu güzel ama gerekmeyen detaylarla süslendirilmeye çalışılmış ,doğal durmuyor. Müzik kullanımı güzel ,bu unsur bi tık kurtarıyor filmi. İzlemesem de olurmuş.
Düşüş filmine yorum yazdı:
Kalbi yumuşatan bir film. Masalımsı dünyalara götüren ,insanlığa dair ufak bir umut ,ışık saçan. Bedenin bir sınırı olsa da hayallerin sınırı yoktur. İşte böyle durduk bir yerde tutulur birbirine iki insan ,anlamsızca. Bir insan dünyaları yıkar ,diğeri ise o dünyayı bir daha inşaa etmeye ,hikayeyi devam ettirmeye çalışır. Dünya bir daha asla eskisi gibi inşaa edilemese de ,bir umut ,sevgi doğar. Saf duygularla ,basit sözlerle süslü anlatım. Ben de o küçük kız gibi hikayenin devamını bekledim hep. Huzur dolu bir film ,oturdum içten gülümsedim. Anlamlar ,imgeler. Çok keyifli.
Daima Lilya filmine yorum yazdı:
Korkunç. Korkunç bir film. Var olan her şeyi parçaladı ,sadece korku ,titreyen ses kaldı. Bu kültürde yaşadım ,bu gri eski ,yarısı yıkılmış binalarda. Bundan dolayı filmi tam anlamıyla hissettim. Yakından hissettim maalesef. Bizde böyle yetiştirme tarzı yaygındı eskiden. Psikolojiyi, yıkılmış hayalleri her şeyi boşverin. Neyin psikolojisi ,hayat bile yok. Ölümün oyuncak veya kaçış olduğu bir yerde sözlerin anlamı yok. Yabancı ellerin hayatımıza dokunuşu ne kadar da korkunç olabiliyor. En temel şeyler eksik olunca hangi ellere koşacağımız belli mi ,nerden yardım bekleyeceğimiz. Çaresizlikten filmi kapatmak istedim ama yapamadım. İçimdeki bir şey bağırmak istedi ,yok olmak istedim. Çok güçlü bir film. Psikolojiyi yerle bir eden. Sözler bitti. Lilya’nın hayatı bittiğine sevindim ,filmin bitmesine de. Özel bir film, fazlasıyla.
Yusuf ile Kenan filmine yorum yazdı:
Zor yaşam koşulları ,zor şartlar. Çocukların acı hayatı. Ama acı olan film değil ,acı olan anlatılanların gerçek olması. Ve bu sadece Yusuf ve Kenan değil ,onlar gibi yüzlerce ,binlerce çocuk var. Her sahnesi ayrı bir mesaj ,bir başkaldırış gibi. Politik ögelerden ziyade bu politik unsurların insanlarda bıraktığı etkiyi görmek ,sosyolojik çıkarımlar yapmak lazım bence. Bu hasta düzende ne kadar “doğru” hareket edilebilir? Herkes yolunu kendi bulur. Önemli olan kalbin temiz olmasıdır. Ama ne yazık ki korku ve açlık insana her şeyi yaptırır. Geçti bu günler ,geçti bu düzen demek isterdim ama maalesef İstanbul’dan çıkıldığı anda ve insanlara bakıldığında anlıyorsun ki değişen bir şey yok. Zamanına göre cesur film ve cesur yönetmen. Bazıları bu filmi izlediğinde sadece normal hayatı görür ve ne var ki bunda der ,bazıları ise burda büyük problemleri tespit eder. Çok farklı hissettim.
Anayurt Oteli filmine yorum yazdı:
Kemiklere kadar inen o boşluğu ve yalnızlığı, acımayıp esen soğuk rüzgarmış gibi hissettim. Unutulmak istenen eski rüya gibi. Çok derinlere vuran notalar gerginlik içerisinde tuttu beni hep. Anlatılamayan ,gizli olduğu için özel değil ,özel olduğu için gizli hissler gibi. Susmayıp konuşmamak. Sevdiğini sadece boşlukla paylaşabilmek ,kalbine gömmek. Bitmeyen ve nedenini bilmeden bekleyiş içerisinde olmak. Günden güne değişmeyen hayat. Rüya ile uyanıklık arasında yaşam. Var olup yaşayamamak. İz bırakan ,yankılanan ,baş ağrısı yapan düşünceler kadar ağır bir gösterim. Sözlerle aktaralayamayacak kadar etkileyici bu yorumum bile o derinliği anlatamaz. İntihar sahnesi ve sonrası eşsizdi..
Gece Yolculuğu filmine yorum yazdı:
Giderek artan boşluk ,çabaların boş ve gri olduğunu hissettiren ,ruhun ıssız sokaklarında gezdiren ,eski duvarların soğukluğuna dokunduran bir film. Kemiklere kadar inen çaresizlik ve çıkmazlık hissi. Basit düşüncelerin ve mesajların ötesinde bizi kendimizle baş başa bırakan ,bizi kendimizle tanıştıran ,müziklerle anıların ve hayatın derinliğini yaşatan ve gerçeklerle yüzleşmemizi isteyen yönetmen-Ömer Kavur. Film boyunca peşimi bırakmayan nostalji ve filme karşı olan yakınlık hissi bir yandan bunalımdan çıkarıyormuş gibi umut verip en derin yerlerden parçalıyor. Bitmeyen bir beklenti ancak boşluk beklentisine dönüşüyor. Toplumdan uzak, toplumun isteklerinden uzak “İnsanların arasında da yalnızlık duyulur.”.
“Bu gece çok sessiz, İnsan aradan uzun süre geçse de etkilendiği şeyleri unutmaz.”
Sonsuz.
Deniz ve
Güneş.