9 yıl önce
Kara Bela filmine yorum yazdı:
Rüzgar Gibi Geçti filmine yorum yazdı:
4 dvd'lil koleksiyoncu versiyonu filmin sevenleri için harika belgesellerle dolu. Filmin yapımı, restorasyonu, önemli oyuncular üzerine kısa tanıtımlar, Clark Gable üzerine doyurucu bir belgesel, Scarlet O'Hara War adında 1980 yapımı bir TV filmi, Güney'i anlatan kısa bir belgesel, Melanie Remembers adında oyuncu Olivia DeHavilland'ın filmle ilgili hatırladıklarını anlattığı bir belgesel daha...kısacası filmin öncesi, sonrası, içeriği hakkında doyurucu yanıtlar alacağınız yapımlar var. Tavsiye ederim.
Fanny ve Alexander filmine yorum yazdı:
Roger Ebert'in eleştirisinde belirttiğine göre Sound and Sight adlı dergi bir ankette yönetmenlere ve eleştirmenlere son 25 yılın en iyi filmlerini sorduğunda Coppola'nın Apocalypse Now, Scorsese'nin Raging Bull'undan sonra 3. sırada Fanny ve Alexander varmış.
Harika bir şölen. 5 saatlik dizi versiyonunu izlemenizi tavsiye ederim, Bergman'ın tercihi de bundan yana.
Güz Sonatı filmine yorum yazdı:
Bergman hakkında okuduğum bir yorumda, birçok yönetmenden daha fazla başyapıt ortaya çıkardığını söylüyordu. Anlaşılan doğru bir söz. Yedinci Mühür ve aynı yıl gösterime giren benim favorilerimden Yaban Çilekleri, Kış Uykusu, Persona, Bir Evlilikten Manzaralar, Çığlıklar ve Fısıltılar, Fanny ve Alexander...Güz Sonatı kesinlikle bunların arasında bir film. Oyunculuklar herzamankinden daha da üst düzeyde. Senaryo harika, görüntü yönetmeni Sven Nsqvist harika, müzikler çok iyi. Kesinlikle izlemeli.
Bergman filmografisine dalacaklar için şunu söylemeli: 1957'ye kadar yaban çilekleri nadir yiyeceğiniz bir meyveyken, 1957'den sonra sabrınızın meyvelerini birçok kez toplayacaksınız. Bazılarını çok seveceksiniz, bazılarını pek sevmeyecek ama usta işi olduğunu bilecek ya da kabul edeceksiniz. En azından benim durumumda olan budur ve iyi ki Bergman deryasına dalmışım diyorum.
The Serpent's Egg filmine yorum yazdı:
Filmin sonuna doğru doktorun olduğu sahne güzel fakat filmi kurtaramıyor, kötü bir film. Liv Ulmann iyi olsa da başrol kötü bir seçim. Atmosfer olarak güzel fakat senaryo Bergman’dan beklenmeyecek şekilde kötü.
İsveçli yönetmenin, Almanya’da geçen senaryo için Amerikalı oyuncularla İngilizce bir film çekmeye çalışmasının da filmin başarısızlığında etkisi olabilir. The Touch da İngilizce bir filmdi çoğunlukla ve o da kötüydü, üstelik Bergman’ın sürekli işlediği temalardan (sadakat, maskeler vs) birini içermesine rağmen. Hollywood’da başarılı olmuş yabancı yönetmenler yok mu, var fakat Bergman bunlardan biri değil çünkü Bergman’ın diğer filmlerindeki sinerji bu iki filmde yok. Ne zamanki tiyatroda beraber çalıştığı oyuncularla, aşina olduğu oyunculuk metodlarıyla usta olduğu temalarda film çekiyor, ortaya güzel bir film çıkıyor. Diğer vakitler başarısızlık. All These Women başka bir örnek
John Rambo filmine yorum yazdı:
İlk filmde kendisi, 2. filmde ülkesi, 3. filmde arkadaşı için savaşıyordu Rambo, bu filmde ise insanlık için savaşıyor anlaşılan. Aksiyona doyuran bir film, dahası değil.
Yakında Suriye'de görürüz herhalde Rambo'yu.
Pembe Panterin izinde filmine yorum yazdı:
Bir tv filmi olarak ya da Peter Sellers'a ithafen bir belgesel olarak sunulabilirmiş fakat bir sinema filmi olarak iyi bir tercih değil.
Pembe Panter Coşuyor filmine yorum yazdı:
Seride bu filme kadar kronolojik olarak izlediklerim arasında en çok güldüğüm, eğlendiğim film oldu. Peter Sellers bir harika.
Rambo: İlk Kan 2 filmine yorum yazdı:
Anti-Rus propaganda filmi. Hiç hazzetmedim, ilk filmin yanına yaklaşmıyor.
Eğlendiğim bir filmdi. Yönetmenlik açısından beğendiğim sahneler de vardı ama gereksiz lunapark sahnesi, LM'ye gönderme seyir zevkimi azalttı.
Cengiz Bozkurt iyi bir oyuncu. Ama yine Erdal Bakkal'ı yazmış kendisine Burak Aksak. Yeni karakter ve tiplemelere yönelmesini dileriz. Yönetmenlikte sergilediği güzel yönlerin de devamını bekleriz.