1 yıl önce
Süper Mario Kardeşler Filmi filmine yorum yazdı:
Tersine Dünya filmine yorum yazdı:
Çapkın kadınlar, ev erkekleri, hayırsız mahkum kadınlar, genelev erkekleri ve yine sokağa düşmüş zengin fakir tiplemeleriyle jargonun dibine vurulmuş, klasik yeşilçam trajedilerini kullansa da mizahıyla trajedisi tersyüz edilmiş aslında bir yönüyle yeşilçam filmlerine de eleştirel olarak bakabilmeyi sağlayan bu senaryo on yıl daha geç kalarak çekilseydi nasıl olurdu kimbilir? Her ne kadar aynı havayı vermese de...
Hikayemiz İstanbul'da geçmekte olup o günün mimarisi ve jargonuyla bugünü kıyaslayabilme imkanı sunarken Bitirim Leyla ve kocası Süleyman'ın yaşantılarında ya da mahallesinde cereyan eden normalde erkeklerin düzeninde var olan eylemler ve sonuçların kadınlarda kişileştirilmesiyle şekilleniyor. Yani bir nevi ataerkil değil de karıerkil toplum ve kültür diyebiliriz. Bu arada; Ben Hamza, bul pantolonluyu ...
EO filmine yorum yazdı:
Sirkte başlayıp sığır yetiştirilen bir çiftlikte sonu belirsizleştirilerek sonlanan senaryo hayvan olarak bir eşeğin insanlar arasında ve insandan uzakta insana yabancı doğasında birtakım olayların içine sürüklenerek ancak dışında kalarak ilgi duyduğu insana ya da odağa yönelik arayışı insani özelliklerle aktarılmış bir film olmuş.
Konuları birbirinden bağımsız replikleri sınırlandırılmış eşeğin doğal davranışları yakalanılmaya çalışılmış ve kahramanın çevresindeki figüranlara süreç içinde odaklanılmış kamera açıları belirgin ve değişken hale getirilmiş durağan ve dağınık bir yapımdır diyebiliriz.
Film eşeğe kimlik ya da kahramanlık kazandırmaya çalışıyormuş da dram ve naturel yönü buna izin vermiyormuş gibi bir havası olduğu söylenebilir. Ai, aaiii...
Hayaller Diyarı filmine yorum yazdı:
Film şehir hayatı ve vahşi doğanın yanında da hayal ve gerçeği kıyaslamayı fantastik bir kurgu çerçevesinde maceraperestliğin giriş, gelişme ve sonuç kompozisyonuyla sunuyor. Sıradan bir ailenin annesi ve babası ölen bir çocuk kısmı ele alındığında ise iyimser bir üslupla sunuluyor diyebiliriz.
Kahramanımız Nemo annesi vefat eden bir deniz feneri görevlisi olan babasıyla deniz fenerin bulunduğu adada yaşamaktadır. Eğitimin babasından alıp uyku öncesi macera hikayeleriyle ve Flip adındaki eksantrik aynı zamanda vurdum duymaz karakterle süslenmektedir. Derken baba fırtınalı bir gecede görev sırasında hayatını kaybeder. Nemo babasının vasiyeti gereği amcası kapı kolu e-ticaretiyle uğraşan Philip'in yanında yaşamaya başlar. Nemo'nun yaşadığı travma dinlediği hikayelerin ve rüyalar aleminin Flip ile birlikte kapılarını açar. Babasını rüyasında görebilmek adına Flip ile birlikte dilekleri yerine getirebilen sihirli incilerin peşine düşerler. Bir macera dizisiyle karşılaşır, ölümle yüzleşi ... DevamıFilm şehir hayatı ve vahşi doğanın yanında da hayal ve gerçeği kıyaslamayı fantastik bir kurgu çerçevesinde maceraperestliğin giriş, gelişme ve sonuç kompozisyonuyla sunuyor. Sıradan bir ailenin annesi ve babası ölen bir çocuk kısmı ele alındığında ise iyimser bir üslupla sunuluyor diyebiliriz.
Kahramanımız Nemo annesi vefat eden bir deniz feneri görevlisi olan babasıyla deniz fenerin bulunduğu adada yaşamaktadır. Eğitimin babasından alıp uyku öncesi macera hikayeleriyle ve Flip adındaki eksantrik aynı zamanda vurdum duymaz karakterle süslenmektedir. Derken baba fırtınalı bir gecede görev sırasında hayatını kaybeder. Nemo babasının vasiyeti gereği amcası kapı kolu e-ticaretiyle uğraşan Philip'in yanında yaşamaya başlar. Nemo'nun yaşadığı travma dinlediği hikayelerin ve rüyalar aleminin Flip ile birlikte kapılarını açar. Babasını rüyasında görebilmek adına Flip ile birlikte dilekleri yerine getirebilen sihirli incilerin peşine düşerler. Bir macera dizisiyle karşılaşır, ölümle yüzleşir, Flip'in kimliğine ve incilere ulaşırlar.
Rüya alemi ve işleyişi hakkında oluşturulan bu kurgu Flip'in bir dizi kuralları, kişiliği çerçevesinde Momoa'nın mimikleriyle akışkan hale getirilmiş dramatik yönüyle de değişkenliği sağlanmış ticaret, işçilik ve eğitim konularında irdelemeler sunabilmiş bir yapımdır. Şimdi gözlerini kapat domuzcuk. Tak'tak...
Sherlock dizisine yorum yazdı:
Son sezonunda kayışın koptuğu ve de bağlamın aforizma edildiği genel olarak hareketliliğin, puzzle'ların ard arda sunulduğu, ses getirmiş, oyuncularıyla da dikkat çekmiş bir yapım diyebiliriz.
Kahramanımız Sherlock çeşitli trajedilerle büyümüş çeşitli trajedilere kafayı takmış davranış ve durum analizi yapabilen gizli psikopat bir dedektiftir. Bu çerçeve içerisinde kendinden daha psikopat eylemler ve kişileri dizginleme vazifesini gaye edinmiş yine bir çok kurgusal türde de kendine yer bulmuştur. Geçmişinden kaçan birinin geçmişine yakalanması gibi bir ironiyi de kendinde barındırır. Dizide biri Charles Augustus Magnussen diğeri Elizabeth (Eurus Holmes) olan iki karakter dizinin tamamını çözümlemeyi ve sonuca ulaştırmayı başarmaktadır. Sherlock gölgeyi Dr, Watson ışığı temsil eder. Ve son olarak "Doktor; maktül yaşıyor mu?"
Bursa Bülbülü filmine yorum yazdı:
Biraz yeşilçam esintisi biraz konservatuar çarpıntısı biraz da komedi alışkanlığı harmanlanıp kostümleri de nostaljiye uyarlayınca ister istemez yersen doyarsın ama yemesen de olur tadında bir bir film olmuş.
Her dönemin şöhret peşinde Cengiz'i Arzu'su, karakedisi ya da meraklı zengini, aşkı ve ölümü, mümkünü ya da mümkün olmayanı bu filmde de alıcı bulmuş olmakla beraber farklı olarak karakterlerin yapısı birbirine uzak da olsa uyumlu bir jenerik halinde sunulmuş.
Hikaye geç kalmış bir Cengiz'le başlayıp genç ve teşvik edici bir Arzu'yla süslenerek sonunda inkar edilen bir mutlulukla nihayet buluyor. Ah bülbülüm, ah Arnavut Şevket...
The Menu filmine yorum yazdı:
Mutfak ve mutfak hakkındaki literatürün psikolojik yönü ağır basan bir senaryoya uyarlanması konunun koptuğu yerler olsa da filmi ilginç kılıyor. Film Tyler'ın kişiliği ve Margot'un hikayede yer alış şekliyle yoğunlaşıyor, Tyler'ın kendini asması Margot'un birini öldürmesiyle seyrekleşiyor. Çizburgerin ve çizburgere kadarki menünün irdelenmesi ve Margot'un tek başına adadan ayrılmasıyla çözümleniyor. Şak'şak...
Işınlanma sırasında iki kardeşin yolları ayrılır. Mario Mantar Krallığı'na düşer. Mantar adam Toad(Michael Key) ile karsılaşır ve kardeşini bulmak için Mantar Krallığı Prensesi Prenses Peach'ten( Anya Taylor) yardım ister. Luigi Kara Krallıkda gözlerini açar Kara Kral Bowser'ın( Jack Black) adamları tarafından yakalanır ve Prensese gözünü kestiren Prensesin etrafında Mario'nun varlığını öğrenen Bowser tarafından Mario hakkında sorgulanarak hapsedilir.
Prense ... Devamı
Işınlanma sırasında iki kardeşin yolları ayrılır. Mario Mantar Krallığı'na düşer. Mantar adam Toad(Michael Key) ile karsılaşır ve kardeşini bulmak için Mantar Krallığı Prensesi Prenses Peach'ten( Anya Taylor) yardım ister. Luigi Kara Krallıkda gözlerini açar Kara Kral Bowser'ın( Jack Black) adamları tarafından yakalanır ve Prensese gözünü kestiren Prensesin etrafında Mario'nun varlığını öğrenen Bowser tarafından Mario hakkında sorgulanarak hapsedilir.
Prenses Peach bir insandır. Küçükken kaybolarak Mantar Krallığı'na ışınlanmış ve mantar adamlar tarafından prenses ilan edilmiştir. Mario ile tanışan Prenses Peach Bowser'ın Penguen Krallığı'nı yok edip güç yıldızını ele geçirdiğini ve Mantar Krallığı'nı yok etmek için harekete geçtiğini Mario'ya anlatır Orman Krallığı'nı ikna ederek Bowser'a karşı durabileceklerini söyler. Orman Krallığı'na gitmeden önce Mario'ya özel bir güç parkurunda özel mantarları yiyerek kendi gücünü keşfedecek kadar eğitir. Orman Krallığına giderler ancak Orman Krallığı'nı ikna etmek için Mario'nun Orman Krallığının varisi Donkey Kong(Seth Rogen) ile arenada savaşması ve yenmesi gerekir. Başarır da...
Bundan sonra hikaye Bowser ile kahramanlar arasındaki inişli çıkışlı savaşı ve savaşın bütün öğeleriyle Brooklyn'e ışınlanarak taşınmasıyla Mario ve Luigi'nin güç yıldızını kullanarak Bowser'ı ve yenmesi ve kahraman olmasıyla sonuçlanır.
Bu animasyon filmi çocukluğumuzun ilk sanal ya da dijital eğlencesi ya da ilkleri temsil etmesi yönüyle çoğu ülkede dikkat çekmiş bir yapımdır diyebiliriz. Özellikle kareli ilkel diyebileceğimiz o oyunların böylesi ürünlere zemin oluşturması da ayrıca ilginç bir durum diyebiliriz ki Mario önce marangoz olarak var olan sonra tesisatçı kimliğiyle şekillenen bir oyun karakteridir.
Film 3 boyutlu tasarımı, oyun karakterleri ve hayali tasvirleri bir birine adapte olmuş şekilde karşımıza çıkıyor. Gamze Of Thrones, Yüzüklerin Efendisi gibi yapımların parçalı krallıklarına benzer ancak yumuşatılmış ve mizahi boyut kazanmış denilebilir. Olayların birbirini takip edişi çok hızlı olsa da sanırım bir animasyon filmi oluşu bunu örtbas edebilmeyi başarmış. Senaryoda Mario yeteneği Luigi sakarlık ve şanssızlığı temsil ederken bir kaplumbağanın kötü karakter olarak sunulması da ilginç sayılabilir. Mantar sevmeyenlere duyrulur...