Açıkcası ciddi bir ustalıkla hazırlanmış herkese hitap etmediğini düşündüğüm bir film. Filmin başından sonuna her dialogu şiirle bağdaştırılarak yazılmış. İki küçük çocuğun fırından 2 çörek alması ve bunları kese kağıdına sarmalarını istemesi bile şiirle yapılmış. Filmin ismini aldığı şairin aşık olduğu kuzenine bir türlü açılamamasını -ki burada çocukluğundan ölümüne kadar olan bir zamandan bahsediyoruz- ve bunun üstünede kuzeninin sevdiği kişi ile arasını yapışını anlatıyor.
Duygu yüklü bir film değil ama ciddi bir edebi eser olduğu kanaatindeyim. Filmin savaş kanalında geçen kısımları bile özenerek hazırlanmış. Gerçi buraya Roxane'nın gelmesi bana biraz saçma geldi. Savaş bölgesindeki bir cepheye bir kadının bu kadar rahat gidebilmesi ne derece uydu bu filme? Karakterimizin açılamama sebebi olan burnundan dolayı yüzündeki çirkin görüntüdür ve bununla ilgilide dialog efsaneydi: -aslan inindesin ve bizim buralardan bir laf vardır ağza alınmaz. Asla ağza almayacaksın, bir hareketle d... Devamı
Açıkcası ciddi bir ustalıkla hazırlanmış herkese hitap etmediğini düşündüğüm bir film. Filmin başından sonuna her dialogu şiirle bağdaştırılarak yazılmış. İki küçük çocuğun fırından 2 çörek alması ve bunları kese kağıdına sarmalarını istemesi bile şiirle yapılmış. Filmin ismini aldığı şairin aşık olduğu kuzenine bir türlü açılamamasını -ki burada çocukluğundan ölümüne kadar olan bir zamandan bahsediyoruz- ve bunun üstünede kuzeninin sevdiği kişi ile arasını yapışını anlatıyor.
Duygu yüklü bir film değil ama ciddi bir edebi eser olduğu kanaatindeyim. Filmin savaş kanalında geçen kısımları bile özenerek hazırlanmış. Gerçi buraya Roxane'nın gelmesi bana biraz saçma geldi. Savaş bölgesindeki bir cepheye bir kadının bu kadar rahat gidebilmesi ne derece uydu bu filme? Karakterimizin açılamama sebebi olan burnundan dolayı yüzündeki çirkin görüntüdür ve bununla ilgilide dialog efsaneydi: -aslan inindesin ve bizim buralardan bir laf vardır ağza alınmaz. Asla ağza almayacaksın, bir hareketle dahi göstermeyeceksin yoksa seni dümdüz eder. Öte yandan filmin başındaki atışmada kendisine : Kocaman bir burnun var! diyene "ee başka" diye karşılık verip ben olsam şöyle derdim diye başladığı dialogda çok tatminkardı.
Sakin kafayla izlemenizi ve konuşmalara konsantre olmanızı öneririm.
Gerçek bir karakterden esinlenilen Cyrano De Bergerac, özellikle Gerard Depardieu'nun performansıyla öne çıkan, uzun tiradlarıyla izlemesi epey keyifli "her şey olup da hiçbir şey olamayan bir adamın hikayesi." Kimi zaman neredeyse gerçek üstü bir biçimde karşımıza çıkan, burnu nedeniyle kompleksli Cyrano'nun şovalye olarak mı, piyes yazarı olarak mı, şair olarak mı yoksa bir aşık olarak mı daha iyi olduğuna karar vermek güç ama yine de soyluları umursamayan, kimsenin boyunduruğu altına girmeyen bu cesur adamı izlemeli. Jean Paul Rappeneau'nun Rostand'ın oyununu (özellikle kalabalık sahneleri düşünürsek) başarılı bir biçimde sinemaya aktardığını söylemek mümkün.
Fazla söze ne hacet; ki Cyrano söyledi pek çoğunu... Şairin gerçek hayat hikayesinden esinlenilen hikaye şiirsel anlatımıyla hiç sıkmıyor izleyeni. Ankara dolaylarındaysanız mutlaka oyununa gidin..
gerard depardieu`nun üstün performansıyla kendisini izleten film. burnunun büyük olmasından dolayı komplekse giren yaşını almış bir silahşörün, genç bir kıza aşkını ve ona içini dökemeyişi ekseninde ilerliyor ama benim filmimi bu kadar beğenmemdeki etken, konusundan ziyade, depardieu`nun filmdeki tiradlarıdır. edebiyat ve sinemanın unutulmazları arasına giren ve filmin konusunda da önemli bir yer tutan burnundan dolayı, kendisini küçük düşürmeye çalışan soylu bir gence karşı yaptığı konuşma vardır ki, kesinlikle okunmalı ya da izlenmelidir.
(kendisini süzen cyrano`ya yaklaşır ve azametli bir tavırla karşısına dikilir)
burnunuz ne kocaman!
Cyrano: (pür ciddiyet) Evet, pek kocaman! Hepsi bu mu?
De valvert: Daha?
Cyrano: Bu kadarı az delikanlı! Halbuki neler neler bulunmaz söyleyecek! asıl iş edada. Mesela bak,
hoyratça:
"burnum böyle olsaydı, mösyö, mutlak dibinden kestirirdim!
dostça: "yana yatmaz mı,
senden evvel davranıp kadehine batmaz mı?"
tarifle: "burun değil bir kere, c... Devamı
gerard depardieu`nun üstün performansıyla kendisini izleten film. burnunun büyük olmasından dolayı komplekse giren yaşını almış bir silahşörün, genç bir kıza aşkını ve ona içini dökemeyişi ekseninde ilerliyor ama benim filmimi bu kadar beğenmemdeki etken, konusundan ziyade, depardieu`nun filmdeki tiradlarıdır. edebiyat ve sinemanın unutulmazları arasına giren ve filmin konusunda da önemli bir yer tutan burnundan dolayı, kendisini küçük düşürmeye çalışan soylu bir gence karşı yaptığı konuşma vardır ki, kesinlikle okunmalı ya da izlenmelidir.
(kendisini süzen cyrano`ya yaklaşır ve azametli bir tavırla karşısına dikilir)
burnunuz ne kocaman!
Cyrano: (pür ciddiyet) Evet, pek kocaman! Hepsi bu mu?
De valvert: Daha?
Cyrano: Bu kadarı az delikanlı! Halbuki neler neler bulunmaz söyleyecek! asıl iş edada. Mesela bak,
hoyratça:
"burnum böyle olsaydı, mösyö, mutlak dibinden kestirirdim!
dostça: "yana yatmaz mı,
senden evvel davranıp kadehine batmaz mı?"
tarifle: "burun değil bir kere, coğrafyada
böylesine dağ denir, dağ değil, yarımada!"
mütecessis: "acaba neye yarar bu alet?
makas kutusu mudur, divit midir izah et!"
zarifane: "kuşları sevdiğiniz besbelli!
yorulmasınlar diye yavrucaklar, temelli
bir tünek kurmuşsunuz!"
pür neş`e: "birader, şu koskocaman burnunla tütün içince, komşu
"yangın var!" demiyor mu?"
müdebbir: "aman yavrum,
bu ağırlıkla yere düşmenden korkuyorum!"
müşfik: "yaptırın ona küçücük bir şemsiye,
yazın fazla güneşten rengi solmasın diye!"
alimane: "görmüştüm aristophane`da belki
hippocampelephan tocamelos adındaki hayvanın burnu gayet büyükmüş! sen ne dersin?"
nobran: "zaten bilirim, sen misafir seversin, bu, şapka asmak için ne mükemmel bir icat!"
şairane: "ey burun! bütün cihana inat, seni baştan aşağı nezle etmeye kaadir
Başka bir filmde bahsini duyduğum ve izlediğime çok memnun olduğum bir film.
Olabilecek en dramatik aşk hikayelerinden biri olabilecek en şairene dille aktarılmış...Ayrıca gerçek bir hikayeden alınmış olması etkileyiciliğine bin kat arttırıyor.
Gerard Depardieu'nun muhteşem oyunculuğu tekrardan bu filmde gözünüze çarpıyor.bir insan aşkını bu kadar güzel anlatabilir.mutlaka izleyin, izlettirin.
savinien cyrano de bergerac:
-fakat ne halt etmeye girdi, ne halt etmeye girdi alemin gemisine?... felsefeyi severdi , fiziktende anlardi, sairdi, musikide hayli behresi vardi. laf altında kalmazdı, yaman bir silahsordu; baskasi hesabina asik olurdu. rahmetlinin cyrano de bergerac tı adi; her sey olayım derken hicbirsey olamadi!
@tiamath
5 yıl önce
7 / 10
Duygu yüklü bir film değil ama ciddi bir edebi eser olduğu kanaatindeyim. Filmin savaş kanalında geçen kısımları bile özenerek hazırlanmış. Gerçi buraya Roxane'nın gelmesi bana biraz saçma geldi. Savaş bölgesindeki bir cepheye bir kadının bu kadar rahat gidebilmesi ne derece uydu bu filme? Karakterimizin açılamama sebebi olan burnundan dolayı yüzündeki çirkin görüntüdür ve bununla ilgilide dialog efsaneydi:
-aslan inindesin ve bizim buralardan bir laf vardır ağza alınmaz. Asla ağza almayacaksın, bir hareketle d ... Devamı
Duygu yüklü bir film değil ama ciddi bir edebi eser olduğu kanaatindeyim. Filmin savaş kanalında geçen kısımları bile özenerek hazırlanmış. Gerçi buraya Roxane'nın gelmesi bana biraz saçma geldi. Savaş bölgesindeki bir cepheye bir kadının bu kadar rahat gidebilmesi ne derece uydu bu filme? Karakterimizin açılamama sebebi olan burnundan dolayı yüzündeki çirkin görüntüdür ve bununla ilgilide dialog efsaneydi:
-aslan inindesin ve bizim buralardan bir laf vardır ağza alınmaz. Asla ağza almayacaksın, bir hareketle dahi göstermeyeceksin yoksa seni dümdüz eder.
Öte yandan filmin başındaki atışmada kendisine : Kocaman bir burnun var! diyene "ee başka" diye karşılık verip ben olsam şöyle derdim diye başladığı dialogda çok tatminkardı.
Sakin kafayla izlemenizi ve konuşmalara konsantre olmanızı öneririm.
@cemal_erdem
10 yıl önce
7.8 / 10
@timetowakeup
11 yıl önce
8.3 / 10
@sarhosatlarzama
11 yıl önce
(kendisini süzen cyrano`ya yaklaşır ve azametli bir tavırla karşısına dikilir)
burnunuz ne kocaman!
Cyrano: (pür ciddiyet) Evet, pek kocaman! Hepsi bu mu?
De valvert: Daha?
Cyrano: Bu kadarı az delikanlı! Halbuki neler neler bulunmaz söyleyecek! asıl iş edada. Mesela bak,
hoyratça:
"burnum böyle olsaydı, mösyö, mutlak dibinden kestirirdim!
dostça: "yana yatmaz mı,
senden evvel davranıp kadehine batmaz mı?"
tarifle: "burun değil bir kere, c ... Devamı
(kendisini süzen cyrano`ya yaklaşır ve azametli bir tavırla karşısına dikilir)
burnunuz ne kocaman!
Cyrano: (pür ciddiyet) Evet, pek kocaman! Hepsi bu mu?
De valvert: Daha?
Cyrano: Bu kadarı az delikanlı! Halbuki neler neler bulunmaz söyleyecek! asıl iş edada. Mesela bak,
hoyratça:
"burnum böyle olsaydı, mösyö, mutlak dibinden kestirirdim!
dostça: "yana yatmaz mı,
senden evvel davranıp kadehine batmaz mı?"
tarifle: "burun değil bir kere, coğrafyada
böylesine dağ denir, dağ değil, yarımada!"
mütecessis: "acaba neye yarar bu alet?
makas kutusu mudur, divit midir izah et!"
zarifane: "kuşları sevdiğiniz besbelli!
yorulmasınlar diye yavrucaklar, temelli
bir tünek kurmuşsunuz!"
pür neş`e: "birader, şu koskocaman burnunla tütün içince, komşu
"yangın var!" demiyor mu?"
müdebbir: "aman yavrum,
bu ağırlıkla yere düşmenden korkuyorum!"
müşfik: "yaptırın ona küçücük bir şemsiye,
yazın fazla güneşten rengi solmasın diye!"
alimane: "görmüştüm aristophane`da belki
hippocampelephan tocamelos adındaki hayvanın burnu gayet büyükmüş! sen ne dersin?"
nobran: "zaten bilirim, sen misafir seversin, bu, şapka asmak için ne mükemmel bir icat!"
şairane: "ey burun! bütün cihana inat, seni baştan aşağı nezle etmeye kaadir
tek rüzgar bulunamaz, karayel istisnadır!"
hazin: "bir de kanarsa, kızıldeniz, ne bela!"
hayran: "lavantacıya ne mükemmel tabela!"
safiyane: "abide ne günleri gezilir?"
hürmetkarane: "beyefendi kibarsınız muhakkak,
yoksa imkanı var mı cumba sahibi olmak?"
köylü: "vış anam! bu ne? bilmem guş mu balıh mı?
yoksa bir tohuma gaçmış salatalıh mı?"
sivri akıllı: "bunu tombalaya koymalı!
kim elinden kaçırmak ister böyle bir malı?"
ve hıçkıra hıçkıra, nihayet, pyrame gibi,
"bu ne felaket! bu ne musibettir yarabbi!
böyle berbat edip de yüzünü sahibinin,
şimdi de utancından kızarıyor bak hain!"
olsaydı biraz nükte, biraz malumatınız,
işte karşıma geçip bunları sayardınız.
fakat sizde nükteden eser yok zerre kadar,
neyleyim cenab-ı hakk ihsan buyurmamışlar!
zaten bir parça icat kudreti olsa bile
böyle seçkin, muhterem hüzzar önünde hele,
bana bu şakaları yapamazdınız elbet.
ağzınızdan çıkmaya daha olmadan kısmet
bunlardan birinin en ufak başlangıcı,
karşınıza çıkardı bergerac`ın kılıcı!
ben bunları söylerim oldukça belagatle;
başkasından dinlemem fakat tekini bile!
...
@ozge_fb
12 yıl önce
8 / 10
Olabilecek en dramatik aşk hikayelerinden biri olabilecek en şairene dille aktarılmış...Ayrıca gerçek bir hikayeden alınmış olması etkileyiciliğine bin kat arttırıyor.
@gambit
16 yıl önce
savinien cyrano de bergerac:
-fakat ne halt etmeye girdi,
ne halt etmeye girdi alemin gemisine?...
felsefeyi severdi , fiziktende anlardi,
sairdi, musikide hayli behresi vardi.
laf altında kalmazdı, yaman bir silahsordu;
baskasi hesabina asik olurdu.
rahmetlinin cyrano de bergerac tı adi;
her sey olayım derken hicbirsey olamadi!