"İnsanın kazanmaktan ders almadığını zamanla öğreneceksin. Ama kaybetmek büyük bilgi getirebilir. Kazanmanın tadını daha iyi anlamak da cabası. Arada bir kaybetmek kaçınılmaz. Önemli olan, alışkanlık haline getirmemek."
Her sene olduğu gibi bu sene de tekrar izledim. Her izleyişimde bir öncekinden daha fazla hüzünlendiriyor. Sanırım hayatın gerçekleri her sene biraz daha yüzüme çarpıyor.
Buradaki yorumlarım adeta bir günlük gibi, her gün tutmadığım fakat bir yıla bedel yazılanlar.
Diğer romantik filmlerden ayrılan bir film bence. Bunun sebebi konusunun çok farklı falan olması değil. Tam tersine filmin konusu gayet basit ve bilindik. Yani açıkçası sebebini bilmediğim bir şekilde aynı kefeye koymak istemiyorum. İnsanı mutlu ediyor film, o hayata imrendiriyor. Son derece sıcak ve naif. Öyle ki film bittiğinde yüzümde salak bir gülümseme kalmıştı. Mekanlar da ayrı bir hoştu doğrusu. Ha bir de madam duflot'u izlerken baya eğlendim. Nasıl cıvıl cıvıl bir kadın o öyle ya:)
klişe bir hikaye, harika mekanlar, iyi oyuncular, tatlı dialoglar.. olaya bir de şarap girince keyifli bir romantik komedi-dram olmuş..
izlenesi
not: bi bana mı öyle geliyor ama water diviner'da cem yılmaz ve yılmaz erdoganla birlikte o hamam sahnesinde gördüğümden beri russell croweu ciddiye alamıyorum, adam sanki bizden biri oldu çıktı gözümde:))
Çocuk büyür ve büyüdüğü yere geri döner, güzel hatıralar birer birer canlanmaya başlar. Böyle anlatınca kulağa çok klişe geliyor değil mi... kaç tane benzer hikaye izledim bilmiyorum ama yönetmen olarak Ridley scott ismini görünce nasıl çekmiştir acaba boyle bir hikayeyi diye huylandım daha en başından pek tarzı olan bir tür değil ne de olsa... İzleyince gördüm ki,iyi ellerde iyi oyuncularla klişe gibi görünen bir hikaye bile tadından yenmez bir hal alabiliyormuş. Tabi bir Marion cotillard hayranı olduğumu da baştan itiraf etmeliyim. Filmdeki tüm karakterlerin herşeyin farkında olup son ana kadar belli etmeyişi, Bazı sahnelerin nakarat yada kafiye niyetine gibi tekrar etmesi; şarabı her deneyenin aynı şekilde tepki vermesi, akreple karşılaşınca olduğu gibi yada bisikletcilerin görünmesi filmi güzel bir şarkı veya şiir gibi kılıyor. Sonuç doğru bir şişe seçmiş olmanın verdiği memnuniyete eşdeğer...
sinema`da izlediğim, bitimiyle bir şişe şarabı garip bir hüzün içerisinde bitirdiğim, hala en sevdiğim ve sanırım her zaman en sevdiğim film olacak olan şaheser.
Bu filmin bana ne hissettirdiğini hala tam olarak çözebilmiş değilim. Russell a mı özeniyorum? Morion`a aşık mı oldum? Benzer bir hayatım olmasını mı istiyorum? Yoksa sadece herşeyi bırakıp gitme isteğinin bir dışavurumu mu hissettiklerim.
@bilgebayrak
6 yıl önce
@kahramansmt
6 yıl önce
8 / 10
@gmzprcl
8 yıl önce
@prethorian
8 yıl önce
Buradaki yorumlarım adeta bir günlük gibi, her gün tutmadığım fakat bir yıla bedel yazılanlar.
Güzelsin a good year.
@alulan
9 yıl önce
@bernausanmaz
9 yıl önce
izlenesi
not: bi bana mı öyle geliyor ama water diviner'da cem yılmaz ve yılmaz erdoganla birlikte o hamam sahnesinde gördüğümden beri russell croweu ciddiye alamıyorum, adam sanki bizden biri oldu çıktı gözümde:))
@enik_kral
9 yıl önce
Çocuk büyür ve büyüdüğü yere geri döner, güzel hatıralar birer birer canlanmaya başlar. Böyle anlatınca kulağa çok klişe geliyor değil mi... kaç tane benzer hikaye izledim bilmiyorum ama yönetmen olarak Ridley scott ismini görünce nasıl çekmiştir acaba boyle bir hikayeyi diye huylandım daha en başından pek tarzı olan bir tür değil ne de olsa...
İzleyince gördüm ki,iyi ellerde iyi oyuncularla klişe gibi görünen bir hikaye bile tadından yenmez bir hal alabiliyormuş.
Tabi bir Marion cotillard hayranı olduğumu da baştan itiraf etmeliyim.
Filmdeki tüm karakterlerin herşeyin farkında olup son ana kadar belli etmeyişi,
Bazı sahnelerin nakarat yada kafiye niyetine gibi tekrar etmesi; şarabı her deneyenin aynı şekilde tepki vermesi, akreple karşılaşınca olduğu gibi yada bisikletcilerin görünmesi filmi güzel bir şarkı veya şiir gibi kılıyor.
Sonuç doğru bir şişe seçmiş olmanın verdiği memnuniyete eşdeğer...
@prethorian
10 yıl önce
Bu filmin bana ne hissettirdiğini hala tam olarak çözebilmiş değilim. Russell a mı özeniyorum? Morion`a aşık mı oldum? Benzer bir hayatım olmasını mı istiyorum? Yoksa sadece herşeyi bırakıp gitme isteğinin bir dışavurumu mu hissettiklerim.
Cevabım hepsi sanırım.
@miss_nobody
10 yıl önce
@lucifer
10 yıl önce
10 / 10