... Devamı Kürdistanın sert güzelliği orada yetişen ya da yaşayan insanlar hakkında yeterince şey anlatıyor aslında, fazla söze gerek kalmıyor. Gerçekten de bu filmin sinematografisi, kocası Moradı arayan Leylanın Türkiyeden Iraka uzanan hikayesinin önemli bir parçası. Bir peşmerge olan Mardandan yardım isteyen Leyla, onunla birlikte geçmişin hayaletlerinin su yüzüne çıktığı bir polisiyenin içine sürüklenir. Hikayenin arka planında şüphesiz yıllardır süren savaş var, ama aynı zamanda Türkiye, İran ve Irak arasında sıkışmış çıplak sarp dağlar ve bu ülkelerin haklarından mahrum edilmiş insanlar var. Petrol, uyuşturucu ve insan kaçakçılığının yapıldığı, kazıldığında faili meçhul toplu mezarların çıktığı derin ve boş vadiler, rüzgarın uğultusunu kesemeyen basit kulübelerinde yaşayan kayıp ruhlar, kırılmış kalpler, katılaşmış duygular ve acıklı ifadeler de var. Film neredeyse politik olmadığının altını çizse de, hikayesini kişisel görünen travmalardan damıtıyor. Bu coğrafyanın her anının, Kürt tarihinin ifade bulmamış travmalarıyla örülü olduğunu hissediyoruz.