Topluma yabancılaşmış bir ''Yarını olmayan adam''ın hikayesini izledik filmde.Bu yarını olmayan adam,aynı anda nihilist ve hedonist bir yaşam tarzını benimsemiş,ve bu uğurda toplumun kendisine atfettiği değer yargılara adeta orta parmağını gösterircesine tutkusunun peşinden gitmiş ve bu uğurda başına birçok olay gelmiş bir yalnız adamdır.Eddie Vedder'ın Society şarkısında bahsettiği gibi:Society, you're a crazy breed.I hope you're not lonely without me.
aklıma kaos teorisi geldi...bir şekilde yaşanıyor.modern toplumda neyin nesi? diye sorgulayan ve bunu yaşayarak anlatan bir film. buko baba loserlarla düşüp kalkan topluma adeta cinsel organını kaldırırca davranana adam... oyunculuklar yerinde ve fevkalade.
Sosyal statünün, prestijin, katı normların, sistemin, insanı cebren bağalayan her ne varsa, hepsine tümden bir başkaldırı egemen. Buko'nun kitabıyla aynı ismi taşıyan muazzam bir film. Matt Dillon'un yeteneği gerçekten takdire şayan. Plansızlığın en büyük plan, düzensizliğin en nadide düzen olduğunu gözler önüne seriyor. İnsanlardan uzaklaştıkça, kendine yakınlaşır insan ve o gün bu gündür kimseye ihtiyaç duymaz düşüncesini empoze ediyor Matt Dillon, Buko amcamın dirayetinden. Yalnızlığın ne denli büyük bir lütuf olduğunu detayına kadar irdeleyen bir yapıt. Ayrıca Kristin Asbjornsen gibi tatlı bir ablamızın, "slow day" gibi naif şarkılarıyla harmanlanan bir film. Bu arada filmde beni en etkileyen sahne Chinaski'nin yatağında içkisini yudumladığı sırada sarf ettiği sözleri: "İyi hayatları düşündüm, güzel evlere doğru uzanan kıvrımlı yollarda uzun sürüşler, refah Avrupa Seyahatleri, iyi kadınlar..." Benim gibi yalnızlığından kıvanç duyan, kalabalıklardan sakınan insanların izlemesi gerek... Devamı
Sosyal statünün, prestijin, katı normların, sistemin, insanı cebren bağalayan her ne varsa, hepsine tümden bir başkaldırı egemen. Buko'nun kitabıyla aynı ismi taşıyan muazzam bir film. Matt Dillon'un yeteneği gerçekten takdire şayan. Plansızlığın en büyük plan, düzensizliğin en nadide düzen olduğunu gözler önüne seriyor. İnsanlardan uzaklaştıkça, kendine yakınlaşır insan ve o gün bu gündür kimseye ihtiyaç duymaz düşüncesini empoze ediyor Matt Dillon, Buko amcamın dirayetinden. Yalnızlığın ne denli büyük bir lütuf olduğunu detayına kadar irdeleyen bir yapıt. Ayrıca Kristin Asbjornsen gibi tatlı bir ablamızın, "slow day" gibi naif şarkılarıyla harmanlanan bir film. Bu arada filmde beni en etkileyen sahne Chinaski'nin yatağında içkisini yudumladığı sırada sarf ettiği sözleri: "İyi hayatları düşündüm, güzel evlere doğru uzanan kıvrımlı yollarda uzun sürüşler, refah Avrupa Seyahatleri, iyi kadınlar..." Benim gibi yalnızlığından kıvanç duyan, kalabalıklardan sakınan insanların izlemesi gereken bir film. Vurdulu kırdılı moron filmlerine karşı sempati besleyenlerin kesinlikle izlememesi gerekir.
Bukowski'nin kendini anlattığı bir nevi yani kendi kitabından uyarladığı ve ucunda köşesinde kendini varettiği bir yapım..
bazı insanların hayatla ilgili hiçbir tasarısı yada planı yoktur,herşey olurunda ilerler olduğu gibi..kelime anlamı maksadını aşıyor " ne iş olsa yapar" ..tek ayna yazmaktır hayatında anlamlı olan tek şey belkide anlamlandırdığı..sıradanlığın kendisini geride bırakan hayata davetidir.bizden biridir biz olan saliselerdir...
kitap ile yapım arasında hep çelişik cümleler sarfedilir ama tek ve en büyük fark her okur kendi okuyuşunun yönetmenidir burda ise yazan ve yöneten aynı karededir....
kitabı okuduktan sonra izledim ve biraz yavan buldum açıkçası,kitapta verilen ayrıntıların tamamını beklemiyordum tabi ama bir iki önemli sahnenin geçiştirilmiş olması hayal kırıklığı yarattı.(bkz. at yarışında dövülen adam sahnesi) ayrıca izlediğim versiyonun çevirisinde "bir şiir,bir şehir" şiiri çok kötü çevrilmişti.filmden sonra doğru düzgün bi çeviriyle yeniden okumanızı şiddetle tavsiye ederim;)
@holyghost90
1 yıl önce
6 / 10
@bcaltuntas
10 yıl önce
8.2 / 10
@soneremree
10 yıl önce
@senadir
10 yıl önce
@zeynep_esses
12 yıl önce
bazı insanların hayatla ilgili hiçbir tasarısı yada planı yoktur,herşey olurunda ilerler olduğu gibi..kelime anlamı maksadını aşıyor " ne iş olsa yapar" ..tek ayna yazmaktır hayatında anlamlı olan tek şey belkide anlamlandırdığı..sıradanlığın kendisini geride bırakan hayata davetidir.bizden biridir biz olan saliselerdir...
kitap ile yapım arasında hep çelişik cümleler sarfedilir ama tek ve en büyük fark her okur kendi okuyuşunun yönetmenidir burda ise yazan ve yöneten aynı karededir....
bırakınBukowski'nin kollarına kendinizi!!
http://www.youtube.com/watch?v=uOojAUFJgj8&feature=related
@kimliksizadam
12 yıl önce
@ozkn
12 yıl önce
@beriberibulue
14 yıl önce
@havlayankuzu
15 yıl önce