1 ay önce
Damage
(1992)
6.5
23 OYPUAN VER
5
Imdb: 6.7 (20.506 OY)
KONUSU
Parlamentonun bir üyesi olan Irons, oğlunun nişanlısına tutkuyla aşık olur. Gizli ilişkilerine yakalanma risklerine ve her şeyi mahvetme ihtimaline rağmen devam ederler. Obsesif bir hale gelen Irons her şeyi bırakıp sadece müstakbel gelini elde etmek ister, ancak kadının bunu kabul etmesi ihtimali y
... Devamı
Parlamentonun bir üyesi olan Irons, oğlunun nişanlısına tutkuyla aşık olur. Gizli ilişkilerine yakalanma risklerine ve her şeyi mahvetme ihtimaline rağmen devam ederler. Obsesif bir hale gelen Irons her şeyi bırakıp sadece müstakbel gelini elde etmek ister, ancak kadının bunu kabul etmesi ihtimali yoktur.
-
Louis Malle
Yönetmen
OYUNCULAR
Tüm Oyuncular ve Teknik Ekip
Dr. Stephe...
Anna Barton
Ingrid Fle...
Martyn Fle...
Peter Wetzler
Sally Fleming
Edward Lloyd
Donald Lyn...
YORUM YAZ
YENİ YORUMLAR
Tüm Yorumlar
Nymphomaniac filmini izlediğimde aklıma Anna karakteri gelmişti filmde babasının ölümüne dair anlattığı anı acıyı seksle tutkuyla bastırışı özellikle çağrıştırmıştı, iki şahane oyuncunun güreş tutar gibi seks yaptığı -sevişmek tanımından uzak geldiğinden bilinçli olarak bunu kullandım- komik erotik sahneler var ki ilişki de çok hızlı başlar seks sahnelerinin acemiliği üstüne hızlı başlangıcı da düşünürsek seyirci bu yakıcı tutkuya hak vermesin olur görmesin diye bilinçli bir tercih diye düşünürüm unutulmaz sahnesine rağmen kült olabilecekken maalesef olamamış bir filmdir yine de sinemaseverler izlemeli. Bu vesileyle tekrar çok yaşa Juliette hastasıyız ailecek...
vay amk...
"ibretlik"ler, "amacsizca"lar, "kendinizi bastirin"lar, "basarisiz/ruhsuz erotik sahne"ler falan... bunlarin bir tik ustunu ensest forumlarda ya da sirtinda "irz dusmani Icardi" yazan formalarla hali sahalarda ya da tribunlerde bulabilmek mumkun.
yaz kizim; kitabin adi "if you can,invent an undamaged salvation"
"ibretlik"ler, "amacsizca"lar, "kendinizi bastirin"lar, "basarisiz/ruhsuz erotik sahne"ler falan... bunlarin bir tik ustunu ensest forumlarda ya da sirtinda "irz dusmani Icardi" yazan formalarla hali sahalarda ya da tribunlerde bulabilmek mumkun.
yaz kizim; kitabin adi "if you can,invent an undamaged salvation"
Canından olan ( can) a, saygısı sevgisi tutkusu olmayan bir adamın aşkına gel sen.. Sen ne anlarsın tutkudan aptal herif! Böylesi embesillerin cezası Anna gibi masum görünen yitik deliler olmalı ! Senin yalnızlığın bile sana layık olmayan bir hediye. Not: Bu ne salak ne ruhsuz sevişmedir... Bu neyin teslimiyetidir ? Neye galip gelmektir..?
Amaçsız bir film. Oğlunun nişanlısına aşık olan bir adam anlatılıyor ama ne ara aşık oldular? neden eşi yerine onu tercih ediyor kısımları atlanılmış direk bir aşkın ortasında başlıyor film. Mantıkla bağdaşmaya seks sahneleride eklenince filmden soğuyorsunuz. Jeremy güzel oynamış, Juliette'de cesur sahneler sergilemiş, ancak bunlar için birkaç puan verilebilir.
Filmdeki en başarılı performans Jeremy İrons ın sekreterinindi.Mahalle baskısını (!) iliklerime kadar hissettim.Ben bu kadar başarısız,estetik yoksunu seks görmedim arkadaş.Hiçbir kadın böyle orgazm olmaz.
Jeremy Irons, o yıllarda dünya güreş şampiyonasına katılsa, en az bir bronz madalya alırdı heralde. Soundtrack , Zbigniew Preisner imzası taşıyor. Soundtrack güzel ama erotik sahneler başarısız.
Damage / Fatale = Açılım
Ne zaman kendimi normalden daha mutlu hissetsem açar bu filmi izlerim ve hayatı tekrar hatırlatır bana. Maskenin altını gösterir yine. Bu zamana kadar izlediğim filmler arasında "en" ibretlik sanıyorum ki bu olmalı..
Hayatı kontrol etmeye çalışıyoruz. İnsan kaderini kendisi belirliyor, ne kadar dayanabiliyorsan şeytana o kadar yaşıyorsun. Bir şekilde atlatsan bile vicdan azabı çöküyor üzerine ve intihar ettiriyor. Buna karşı koyabilmek çok zor filmde bunu gösterir. O vicdan azabının içini bütünüyle yakmasına dayanacaksın çünkü hakettin, bunlar kefaret olarak işlenecektir öyle düşünüyorum.
Kimi birinin üzerine basıyor türlü dalaverelerle, kimi çok yakın arkadaşının, akrabasının sevdiğini elde etmeye çalışıyor, edenler azınlık değil o kadar diyebilirim. Sana bunu yaptıran ne ? Neden düşünmeden giriyorsun bokun içine ? Bir anlık tatmin uğruna insan hayatını çok kolay yakı ... Devamı
Ne zaman kendimi normalden daha mutlu hissetsem açar bu filmi izlerim ve hayatı tekrar hatırlatır bana. Maskenin altını gösterir yine. Bu zamana kadar izlediğim filmler arasında "en" ibretlik sanıyorum ki bu olmalı..
Hayatı kontrol etmeye çalışıyoruz. İnsan kaderini kendisi belirliyor, ne kadar dayanabiliyorsan şeytana o kadar yaşıyorsun. Bir şekilde atlatsan bile vicdan azabı çöküyor üzerine ve intihar ettiriyor. Buna karşı koyabilmek çok zor filmde bunu gösterir. O vicdan azabının içini bütünüyle yakmasına dayanacaksın çünkü hakettin, bunlar kefaret olarak işlenecektir öyle düşünüyorum.
Kimi birinin üzerine basıyor türlü dalaverelerle, kimi çok yakın arkadaşının, akrabasının sevdiğini elde etmeye çalışıyor, edenler azınlık değil o kadar diyebilirim. Sana bunu yaptıran ne ? Neden düşünmeden giriyorsun bokun içine ? Bir anlık tatmin uğruna insan hayatını çok kolay yakı ... Devamı
Damage / Fatale = Açılım
Ne zaman kendimi normalden daha mutlu hissetsem açar bu filmi izlerim ve hayatı tekrar hatırlatır bana. Maskenin altını gösterir yine. Bu zamana kadar izlediğim filmler arasında "en" ibretlik sanıyorum ki bu olmalı..
Hayatı kontrol etmeye çalışıyoruz. İnsan kaderini kendisi belirliyor, ne kadar dayanabiliyorsan şeytana o kadar yaşıyorsun. Bir şekilde atlatsan bile vicdan azabı çöküyor üzerine ve intihar ettiriyor. Buna karşı koyabilmek çok zor filmde bunu gösterir. O vicdan azabının içini bütünüyle yakmasına dayanacaksın çünkü hakettin, bunlar kefaret olarak işlenecektir öyle düşünüyorum.
Kimi birinin üzerine basıyor türlü dalaverelerle, kimi çok yakın arkadaşının, akrabasının sevdiğini elde etmeye çalışıyor, edenler azınlık değil o kadar diyebilirim. Sana bunu yaptıran ne ? Neden düşünmeden giriyorsun bokun içine ? Bir anlık tatmin uğruna insan hayatını çok kolay yakıyor..Kimse arınmış değil, hepimiz çiğ süt emdik ve kötü alışkanlıklarımız görünürdekilerden fazla. Görünmeyen kendinle başbaşa kaldığında beynini yiyen o günahlar hepimizde var. Yansıtmıyoruz elbette hepimiz çok iyi oyuncuyuz, maskeyi çıkararak yaklaşmıyor kimse birbirine. "Dostunu yakın tut düşmanını daha da yakın" diye bir deyiş vardır. Yaşamak istiyorsan minumum kederli, kimseye hakettiğinden fazlasını verme, bu yüzden bir çok düşmanın olacaktır, çoğu bastırdığı haseti çıkarır ortaya seni karalar, elaleme dedikodunu yapar. Türdeş insanları çok rahatta ikna eder ve tıkarlar önünü. Elinden değer verdiğin her şeyi çalmak isterler. Bir açığını yakalamak için çok uğraşırlar, beyin obsesif hale dönmüştür. Bulduklarında teşhir ederler ve zafer sarhoşu olurlar. Umursamazlık ve olgunluk devreye girmeli burada. Eğer sende onun üzerine gidersen, acttığını anlar daha sıkı konsantrasyonla üstüne gelmeye çalışır. Satranç'ta nasıl her hamlenin bir değeri varsa, hayatta da öyedir. Tek saniyelik bir hareketin ve davranışın sana kin ya da sempati olarak dönebilir. Bunun önüne kimse geçemez birinden biridir mutlaka..
Zaten düşmanı olmayan insan hiç bir şekilde samimi değildir. Herkese nabız yoklaması yapıp ona göre davranmıştır ancak bu sonsuza dek süremez. Bir mizaç oturtmalısın dost ya da düşman kazanacaksan. Yoksa iki tarafta dışlar seni ve kolay olmaz. Basacağın yeri silmen gerek basmadan önce. İyi olduğu kadar kötü de düşünmen lazım olasılıklarda. Beyni kullanmak gerek. Sınıflandırılmış, isimler takılmış loblar, hipotalamuslar, iq'lar falan filan. Beyin açıklanamaz, kullandığın oranda gelişir hatta çok gelişirse delirtir, izahı yok. Bilerek girenlerde var pisliğe, onlara bir şey diyemiyorum. Kafası çalışan bir insan kendini rezil bir duruma düşürmemeli..
Neyse filme dönersem iki başrol oyuncusu var. Biri Jeremy Irons çok severim kendisini. Diğeri Juliette Binoche tipik bir Fransız kadınıdır. İkisi de üst düzey bir oyunculuk sergilemiştir benim nazarımda. Özellikle filmdeki sevişme sahneleri saftır 3000 bilmem kaç karat elmas kadar. İçin burkularak izlersin, ayıplatır sana o derece yaşatır sana..
İnsan ne kadar yükseğe çıkarsa çıksın, standartları aşırı lüks olursa olsun. Daha da çıkmak istiyor oysa evren sonsuz nereye kadar çıkacaksın haddini bil otur aşağı. Ama yok hep bana rabbena kıvamı var çoğunlukta. İşte bu doyumsuzluk insanı "pamuğa" çok yaklaştırır, limitsiz yaşam yok. Gözünle gördüğün her şeyin limiti vardır bunu bilerek yaşayacaksın..Normal insanlar adına konuşuyorum babasının anasının ya da bir yakının parasını sömürenler için değil..
Benim başucu filmimdir ki kolay kolay bir filme bağlanamadığım düşünülürse, gerçekten etkilemiştir beni. Final çok vurucu, çok özgün. Öyle kimse kimseyi intikam için kesmeye gitmiyor. İzlemeyenler izlemeli, izleyecek kesim ise kafa olarak olgunlaşmış olmalı. Bu filmden sonra aynı bokları yemeye çalışmamalı. İbret alarak izlemeli..
Ne zaman kendimi normalden daha mutlu hissetsem açar bu filmi izlerim ve hayatı tekrar hatırlatır bana. Maskenin altını gösterir yine. Bu zamana kadar izlediğim filmler arasında "en" ibretlik sanıyorum ki bu olmalı..
Hayatı kontrol etmeye çalışıyoruz. İnsan kaderini kendisi belirliyor, ne kadar dayanabiliyorsan şeytana o kadar yaşıyorsun. Bir şekilde atlatsan bile vicdan azabı çöküyor üzerine ve intihar ettiriyor. Buna karşı koyabilmek çok zor filmde bunu gösterir. O vicdan azabının içini bütünüyle yakmasına dayanacaksın çünkü hakettin, bunlar kefaret olarak işlenecektir öyle düşünüyorum.
Kimi birinin üzerine basıyor türlü dalaverelerle, kimi çok yakın arkadaşının, akrabasının sevdiğini elde etmeye çalışıyor, edenler azınlık değil o kadar diyebilirim. Sana bunu yaptıran ne ? Neden düşünmeden giriyorsun bokun içine ? Bir anlık tatmin uğruna insan hayatını çok kolay yakıyor..Kimse arınmış değil, hepimiz çiğ süt emdik ve kötü alışkanlıklarımız görünürdekilerden fazla. Görünmeyen kendinle başbaşa kaldığında beynini yiyen o günahlar hepimizde var. Yansıtmıyoruz elbette hepimiz çok iyi oyuncuyuz, maskeyi çıkararak yaklaşmıyor kimse birbirine. "Dostunu yakın tut düşmanını daha da yakın" diye bir deyiş vardır. Yaşamak istiyorsan minumum kederli, kimseye hakettiğinden fazlasını verme, bu yüzden bir çok düşmanın olacaktır, çoğu bastırdığı haseti çıkarır ortaya seni karalar, elaleme dedikodunu yapar. Türdeş insanları çok rahatta ikna eder ve tıkarlar önünü. Elinden değer verdiğin her şeyi çalmak isterler. Bir açığını yakalamak için çok uğraşırlar, beyin obsesif hale dönmüştür. Bulduklarında teşhir ederler ve zafer sarhoşu olurlar. Umursamazlık ve olgunluk devreye girmeli burada. Eğer sende onun üzerine gidersen, acttığını anlar daha sıkı konsantrasyonla üstüne gelmeye çalışır. Satranç'ta nasıl her hamlenin bir değeri varsa, hayatta da öyedir. Tek saniyelik bir hareketin ve davranışın sana kin ya da sempati olarak dönebilir. Bunun önüne kimse geçemez birinden biridir mutlaka..
Zaten düşmanı olmayan insan hiç bir şekilde samimi değildir. Herkese nabız yoklaması yapıp ona göre davranmıştır ancak bu sonsuza dek süremez. Bir mizaç oturtmalısın dost ya da düşman kazanacaksan. Yoksa iki tarafta dışlar seni ve kolay olmaz. Basacağın yeri silmen gerek basmadan önce. İyi olduğu kadar kötü de düşünmen lazım olasılıklarda. Beyni kullanmak gerek. Sınıflandırılmış, isimler takılmış loblar, hipotalamuslar, iq'lar falan filan. Beyin açıklanamaz, kullandığın oranda gelişir hatta çok gelişirse delirtir, izahı yok. Bilerek girenlerde var pisliğe, onlara bir şey diyemiyorum. Kafası çalışan bir insan kendini rezil bir duruma düşürmemeli..
Neyse filme dönersem iki başrol oyuncusu var. Biri Jeremy Irons çok severim kendisini. Diğeri Juliette Binoche tipik bir Fransız kadınıdır. İkisi de üst düzey bir oyunculuk sergilemiştir benim nazarımda. Özellikle filmdeki sevişme sahneleri saftır 3000 bilmem kaç karat elmas kadar. İçin burkularak izlersin, ayıplatır sana o derece yaşatır sana..
İnsan ne kadar yükseğe çıkarsa çıksın, standartları aşırı lüks olursa olsun. Daha da çıkmak istiyor oysa evren sonsuz nereye kadar çıkacaksın haddini bil otur aşağı. Ama yok hep bana rabbena kıvamı var çoğunlukta. İşte bu doyumsuzluk insanı "pamuğa" çok yaklaştırır, limitsiz yaşam yok. Gözünle gördüğün her şeyin limiti vardır bunu bilerek yaşayacaksın..Normal insanlar adına konuşuyorum babasının anasının ya da bir yakının parasını sömürenler için değil..
Benim başucu filmimdir ki kolay kolay bir filme bağlanamadığım düşünülürse, gerçekten etkilemiştir beni. Final çok vurucu, çok özgün. Öyle kimse kimseyi intikam için kesmeye gitmiyor. İzlemeyenler izlemeli, izleyecek kesim ise kafa olarak olgunlaşmış olmalı. Bu filmden sonra aynı bokları yemeye çalışmamalı. İbret alarak izlemeli..
İki başrolünde performansı tavandaydı bana göre. Jeremy Irons'u zaten kimseyle tartışmam bile. Bir sürü entrika, aldatma, ihtiras temalı film izlemişimdir. Ancak Damage'nin yeri çok ayrıdır bende. Nefs apaçık meydana serilmiştir o hissi vermiştir. İçin burkula burkula izlersin, yasak aşk öyle böyle boyutlarda değildir. Alalade'dir neredeyse. Birde bu filmdeki sevişme sahneleri çok saftır. Gerçekten birbirlerini arzuladıklarını hissettirirler, cinsel yaşamın adının neden cinsel olduğunu gösterir o sevişmeler..
Tabi bünyesi sağlam insanlar izlesin. Adam böyle filmler izliyor sonra milletin karısına kızına askıntı oluyor, birebir yaşamak istiyor. O kafadaysanız hiç tavsiye etmem, kendinizi bastırarak izleyin..
Tabi bünyesi sağlam insanlar izlesin. Adam böyle filmler izliyor sonra milletin karısına kızına askıntı oluyor, birebir yaşamak istiyor. O kafadaysanız hiç tavsiye etmem, kendinizi bastırarak izleyin..
Damage filmine Benzer Film ekliyorsun.
Damage filmini Kategorize ediyorsun.
Bu filmi aşağıdaki seçenekleri işaretleyerek kategorize edebilirsin.
Damage filmine Konu ekliyorsun.
FİLM İLE İLGİLİ İSTATİSTİKLER
Arama sonuçları
Bu filmi izleyen 20 kişi
Kullanıcı Bulunamadı...
ÜYE OL