3 yıl önce
Nuh Tepesi filmine yorum yazdı:
Ateşle Oyun filmine yorum yazdı:
Oslo 31 Ağustos’u da izlemiş birisi olarak 2 filmi kıyaslarsak burjuva bunalımı yönü bu filmde daha ağır basıyor. Genel derinlik olarak bu film Oslo 31 Ağustos’tan açık ara sığ kalıyor maalesef. Yabancılığı çok daha iyi işlemiş bir filmdir Oslo 31 Ağustos. Bu filmi yüceltip Oslo 31 Ağustos’a başarısız bir uyarlama olarak bakanlara şaşırıyorum açıkçası. Ya sanattan anlamıyorlar yada burjuvalar gibi sanata merak salıp ömür boyu sanattan anlamayacaklar.
Nomadland filmine yorum yazdı:
Film yalnızlığı değil yalnızlık üzerinden prim yapmayı işleyen güzel bir örnek. Dikkat ederseniz filmde herkes kadınla yakınlık içinde olmaya çalışırken kadın yalnız kalmak istiyor. Hollywood derinliği bu kadar olur. Eve davet eden arkadaşı, kardeşi veya sevgili olmak isteyen adam gibi yerlerden gelen teklifleri reddediyor. Arzulanmayı tercih edenler arzulanmak için yalnız ve yabancı rolünü dahi oynarlar. Gerçekten yalnız olanlar ise yabancı olanlardır. Arzulananlar değildir dışlanmışlardır. Arzulananlar ise isterlerki arkalarında kardeşi gibi sen dürüst ve dik başlıydın edebiyatı yapıp yalnızlığını onurlandıranlar olsun. Gerçekte ise öyle değildir aslolan arzulanma fantezisidir.
Aidiyet filmine yorum yazdı:
Film bağımsız ve özgün bir yapım gibi gözükse bile gayet arabeskçe işlemiş konuyu. Aynı filmin başlarında gitarla çalan Destina parçası gibi akustik olmaya çalışan fakat sözleriyle ve ruhuyla arabesk bir tat bırakan. Arabesk kötüdür demiyorum sadece özgünlükle arabesk aynı şey değildir. Çekim açıları ve ışık denemeleriyle özgünlük sağlanamıyor. Sinema sadece görsel estetikten ibaret değil.
Konuşulan konuların derinliği varmış gibi gözükmesi ama olmaması. Lale Müldür şiiri koymak güzeldir birtakım göndermelerde güzeldir fakat eklenen şiir son derece bayat ve gülünç onuda göz alıp senaryo sürecine dahil etmek gerekir.
Ulis'in Bakışı filmine yorum yazdı:
Fransızların ’’artiste manque’’ diyerek adlandırdıkları sanatçı tipi en güzel kendini bu tarz filmlerde ele veriyor. Angelopoulos’un icra ettiği bayağılık en güzel bu kavramla açıklanıyor. Otto Rank ’’artiste manque’’ kavramıyla Angelopoulos gibi sanat icra edemeyenleri ama bir şekilde prim yapanları eserlerine aktarmış.
Kelebekler filmine yorum yazdı:
Saçma gibi gözüken çoğu espirinin altında aslında derinlikli ve hoş göndermeler yatıyordu. Anormalin normalleşmesi ve astronot kıyafetiyle beraber yabancılaşmanın gösterilmesi gibi.
Not: Filmde final sahnesinde yer alan karakterin Ercan Kesal olarak seçilmesini çok derinlikli bir gönderme olarak düşündüm. Sol değerlerin, dayanışmanın edebiyatını yapan ama para olmadığı sürece adımını dahi atmayan birisi olduğunu yönetmen bu 500 lira borcun var diyaloğuyla sunmayı mı düşündü diye bir aklımdan geçti.
Yurt filmine yorum yazdı:
Nuri Bilge sinemasıyla başlayan sözde yabancılaşmayı konu alan fakat işlediği konu itibariyle yabancılaşmayla alakası olmayan bir türün yeni örneklerinden. Küçük burjuvaların elitizmi yabancılaşma ile alakalı değildir. Bu elitizm asla elitizm olarak göz önüne sunulmaz. Sol değerler ve insani değerlerle süslenerek çarpıtılmaya çalışılır. Güzel bir manipülasyon örneğidir. Baştan sona küçük burjuva elitizmini işlenmektedir filmde . Ayrıca ülkemize has ’’akademik köylülük’’ dediğimiz tiksendirici olguda fazlasıyla işlemekte ve filmin ana eksenini oluşturmaktadır. İşin en kötü yanı ise tüm bu bahsettiğim olguların estetize edilmeye çalışılmasıdır.
Recep İvedik filmleri bu kadar topa tutarken ister istemez bu tarz yapımları el üstünde tutar hale geliyoruz. Acınılası olan Recep İvedik değil bu alt metin ve işleyiştir.
Tenet filmine yorum yazdı:
Döngüsel zaman diliminde lineer hareket eden kahramanlarıyla başarısız bir kurgu yapmış kısaca. Modern teorik fizik tartışmaları artık zaman fiziksel midir? Yoksa varlıksal mıdır? sorusu ekseninde dönmeye başladı. Film açıkçası alfa male ajan filminin ötesine geçememiş.
Marriage Story filmine yorum yazdı:
Filmin sonundaki bağcık sahnesi yabancılaşmanın günümüzde ne kadar normalleştiği ve sorgulanmayacak bir standart haline geldiğini bizzat en iyi gösteren sahnelerden. Film bize olaylar karşısında bu vb. yabancılışmaş yaklaşımlara alışmamız gerektiğini gösteriyor. Hayatımız boyunca insan ilişkilerinde yaşadığımız tüm çarpıklıkları normalleştirmemiz konusunda gayretli olmamız için bizi motive etmeye çalışıyor da diyebiliriz.
Modernlikle alakası olmayan bir durum filmdeki derin yabancılaşma. Adeta film, bir iş yerinde birbiriyle rekabet halindeki çalışanlarının hem rekabet ve risk koşullarında en iyi performansı göstermesini hemde grup çalışması ve yardımlaşma konusunda birbirine destek olmasını isteyen patronun ilişkiler hakkındaki absürt fantezilerin dışa vurulmuş hali gibi.
Walter Mitty’nin Gizli Yaşamı filmine yorum yazdı:
Tipik bir umut üreten klişe hollywood filmi. Daha filmin ortalarına gelmeden sonunu anlıyorsunuz. Klişelerin ötesine geçilmeyen ve kopyası çok rastlanılan bir film. Umut tüccarlığı.
Eğer tinder veya arkadaşlık sitelerinde profil oluşturmak istiyorsanız, size kim olduğunuz için değil çekildiğiniz fotoğraflar ve gezdiğiniz yerler üzerinden değer verecek insanlar arıyorsanız bu film size ilaç gibi gelcek.
Ana akım gibi işlenmesine rağmen gayet başarılı ve derindi Nuh Tepesi. İzlenilmesi için bazı anaakım yöntemler kullanılmış gibi gözükmekte. NBC sinemasında oluşturulan derinlik yanılsaması var ayrıca. Gayet sığ derinlik olmasına rağmen sinematoğrafiyle derinlik algısı yaratılıyor. NBC’nin Cannes’ta aldığı ödülü büyütmemek gerekir. Cannes film festivali Lars Von Trier gibi bir yönetmeni saçma sapan sebeplerle(TR’de kayyum atanan juri yapmaz) persona non grata ilan etti. Lars Von Trieri’i anlayabilecek kapasitede jurileri olduğunuda düşünmüyorum ayrıca. Burjuvalar için sinematoğrafik ekran izleme festivali oldu Cannes.
Zeki Demirkubuz gibi de ... Devamı
Ana akım gibi işlenmesine rağmen gayet başarılı ve derindi Nuh Tepesi. İzlenilmesi için bazı anaakım yöntemler kullanılmış gibi gözükmekte. NBC sinemasında oluşturulan derinlik yanılsaması var ayrıca. Gayet sığ derinlik olmasına rağmen sinematoğrafiyle derinlik algısı yaratılıyor. NBC’nin Cannes’ta aldığı ödülü büyütmemek gerekir. Cannes film festivali Lars Von Trier gibi bir yönetmeni saçma sapan sebeplerle(TR’de kayyum atanan juri yapmaz) persona non grata ilan etti. Lars Von Trieri’i anlayabilecek kapasitede jurileri olduğunuda düşünmüyorum ayrıca. Burjuvalar için sinematoğrafik ekran izleme festivali oldu Cannes.
Zeki Demirkubuz gibi değeri bilinmeyecek bu yönetmende. Çünkü ülkemizde derinlik yüklenen adamlar gayet yüzeysel ve sığ iken derinlikli insanlar linç yemekte. Reklam yapan ekmeği yerken özgün bir şey üreten dokuz köyden kovulmakta.