K
10 yıl önce
Welcome to Dongmakgol filmine yorum yazdı:
Karanlıkta Dans filmine yorum yazdı:
İzleyeceksiniz moraliniz bozulacak, hatırlayacaksınız moraliniz bozulacak, tam boğazınıza oturup kalacak acı. Bir müzikal filminin nasıl bu kadar büyük bir acıya gebe olacağını soracaksınız kendinize. Film bunları yaparken de kendisine sert bir çelme takacak zaten ?Müzikallerde korkunç bir şey olmaz? diyerek.
Bjork belki de dünya üzerine kendine oturabilecek tek rolü bence harikulade oynarken, basit ve alelade bir hikayenin bu kadar muhteşem bir dram-müzikale dönüşmesi karşısında Lors Von Trier?e şapka çıkaracaksınız.
Korkan ve saklanan acemi bir annenin, bütün çabasını çocuğuna yoğurmasını ve hiç kimseye güven duymadan nispi bir rahatlıkla yaşamasını izlerken her şeyin tepetaklak olmasını göreceksiniz. Yanlış ve zamansız bir güven duygusu neden olacak bu duruma. Filmin en büyük zehiri burada. ?Güven? duygusuna saldırı, insana saldırı, insanın duygularına saldırı, net bir şekilde. Lors Von Trier bu sert saldırının dozajını ?Dogville? filminde de giderek arttıracaktır.
Dikkat - Spoil ... Devamıİzleyeceksiniz moraliniz bozulacak, hatırlayacaksınız moraliniz bozulacak, tam boğazınıza oturup kalacak acı. Bir müzikal filminin nasıl bu kadar büyük bir acıya gebe olacağını soracaksınız kendinize. Film bunları yaparken de kendisine sert bir çelme takacak zaten ?Müzikallerde korkunç bir şey olmaz? diyerek.
Bjork belki de dünya üzerine kendine oturabilecek tek rolü bence harikulade oynarken, basit ve alelade bir hikayenin bu kadar muhteşem bir dram-müzikale dönüşmesi karşısında Lors Von Trier?e şapka çıkaracaksınız.
Korkan ve saklanan acemi bir annenin, bütün çabasını çocuğuna yoğurmasını ve hiç kimseye güven duymadan nispi bir rahatlıkla yaşamasını izlerken her şeyin tepetaklak olmasını göreceksiniz. Yanlış ve zamansız bir güven duygusu neden olacak bu duruma. Filmin en büyük zehiri burada. ?Güven? duygusuna saldırı, insana saldırı, insanın duygularına saldırı, net bir şekilde. Lors Von Trier bu sert saldırının dozajını ?Dogville? filminde de giderek arttıracaktır.
Dikkat - Spoiler içerir
Buradan bir yol bulalım ve hemen Lors Von Trier?in Amerikan anlayışına savaşı somutlaştırdığı birkaç örnek verelim. Salma?yı güya sahiplenen ev sahibi, Amerikan ailesi tipine bakalım. Para ve gösteriş meraklısı bir kadın, para ve gösteriş meraklısı kadını elinden kaybetmemek için her tür pis işe girişebilecek kanun adamı bir koca. Salma?nın Çekoslavakya kökleri açılınca jurideki ?Komünizm? korkusunun büyüklüğü. Dancer in the Dark ile Dogville bu çerçevede birbirinin aynı olan iki film. Lors Von Trier, Dancer in the Dark ile düzene nasıl vuracağını iyi anlamış, Dogville ile beraber de Trier şiddetini en üst noktaya çıkarmış. Gerçi şunu da not etmek lazım; yönetmenin savaşı esas olarak Amerikan anlayışına da değil, komple insanlığa karşı bir savaş. Amerikan modelini ele alıp somutlaştırması, dünyanın diğer tarafına güzel baktığı anlamına gelmiyor.
Filme dönecek olursak; Bjork yani Salma bir sarmalın ortasında kalan çaresiz bir anne, gözleri görmeyecek derecede kötü ama sözlerle ve müzikle ayakta kalmaya çalışan bir müzikal tutkunu genç kız aynı zamanda. İhanete uğrayan bir dost, çaresiz bir mahkum. Çok klişe değil mi sizce de? İşte tam bu noktada yönetmen devreye giriyor ve hiç izlemediğiniz bir film çekiyor bu klişe senaryoyla.
Salma : "Filmlerin son sahnesini sevmem çünkü kamera giderek yükselir, çatıdan çıkacak gibi olur ve sen de biteceğini anlarsın. Bundan nefret ederim. Küçük bir kızken hile yapardım. Çekoslovakya'da son sahne başlamadan önce sinemadan çıkardım ve film sonsuza dek devam ederdi"
Para Avcısı filmine yorum yazdı:
Bitmedi gitti film. Bitmedi yahu. Sıkıldım, bunaldım, sevmedim... Sadece Leonardo'nun merdiven sahnesi aklımda güzel bir yer olarak kaldı.
Duvara Karşı filmine yorum yazdı:
Bazı malum sebeplerden dolayı filmi yeni izledim. Malum sebep derken, Sibel Kekilli'den bahsediyorum. Bir film "magazinsel" ögelerle çok öne çıkartılınca filme karşı soğuyorum açıkcası ve "Duvara Karşı"ya soğukluğum 10 yıl sonra bitti. Fatih Akın bence büyük iş kotartmış. Sağlam senaryo, üst düzey oyunculuk ve "kültür" sıkışmasını anlatımındaki başarısı itibariyle çok iyi bir izlenim bıraktı bende film... Fatih Akın'a tekrar dönüyorum; ki heşerimdir kendisi. Helal olsun...
47 Ronin filmine yorum yazdı:
Bir başyapıt değil, süper bir film de değil. Ancak hızlı akan, aksiyon filmlerini sevenler için ideal bir film. Yüzyıllardır anlatılagelen bir Japon efsanesinin, biraz mitoloji ile soslanması sonucu ortaya çıkarılmış. Japon felsefesini, samurayları, kılıç oyunlarını ve fantastik dünyayı sevenler için ideal bir 2 saatlik film. Hızlı da. Açıkcası imdb'de 6,6 puanı görünce tırsmıştım. Ancak bence 7'yi hakeden bir film. Afişteli dövme kafalı beye yazık olmuş. Bunca role, başrol yazmaları gerekirmiş herifi (!)
Korku ve İstek filmine yorum yazdı:
Başarısızlık... Büyük usta, yüce şahsiyet, gelmiş geçmiş en büyük sinema adamı ve sinema yönetmeni Stanley Kubrick'de bunun farkında olacak ki bütün kopyaları toplatmaya çalışmış. Kötü senaryo, çok kötü oyunculuk arasında farkedebileceğiniz tek şey yönetmen çabası. İyi ki de bu başarısızlık olmuş diyebiliriz. Belki de "Stanley Kubrick"in bundan sonraki bütün hamlelerini etkilemiş bu başarısızlık..
Karanlık Yolculuk filmine yorum yazdı:
Ben Donnie Darko’nun haddinden fazla abartıldığını düşünüyorum açıkcası... Pek fena olmayan bir senaryo, bazen çok vurucu replikler... Ama o kadar sanki. Oyunculuk? Tartışılır. Yönetmenin bakışı? Tartışılır. Bütünlük tartışılır...
12 Yıllık Esaret filmine yorum yazdı:
Tam da "yaani" filmi. Ortalamanın üzerinde olsa da, bir başyapıt değil, çok iyi film de değil. En fazla iyi film... Oscar kalitesini yitiriyor mu? Kesinlikle. Ama sinema sektörünün 90'lı yıllarda yaşadığı müthiş yükselişin, 2000lerden sonra iyice aşağıya doğru gittiği de açık. Amerika ve Avrupa sinemasından bahsediyorum tabi...
Ancak, Sinema "asya"da gelişmeye devam ediyor. Oraya daha sık bakmanız daha iyi olacaktır
Benim başucu filmlerinden birisi.