E
14 yıl önce
Arka Sıradakiler dizisine yorum yazdı:
tür kısmı silinip 'fantastik, bilim kurgu' yazılırsa 10 üzerinden 10 vereceğim dizi.
Arka Sıradakiler dizisine yorum yazdı:
tür kısmı silinip 'fantastik, bilim kurgu' yazılırsa 10 üzerinden 10 vereceğim dizi.
Cennet Mahallesi dizisine yorum yazdı:
dizinin büyülü olduğuna inanıyorum. çünkü tam bir eziyet olmasına rağmen her bölümünü izledim. oyunculuk yok, güldürmeye çalışıyor ama olmuyor, baştan aşağı saçmalık. yine de her karşılaştığımda niye izledim bilmiyorum. korkutucu olan kısım ise zaten izlediğim bölümlerin tekrarlarını, neler olacağını bile bile tekrar tekrar yakaldığımda izlemem. çoğu bölümünü 3-4 kere izlemiş olmamı doğa kanunları açıklayamaz.
Şahane Hayat filmine yorum yazdı:
1946 tarihi nedeniyle sürekli erteledim izlemeyi. çok yüksek beklentilerim de yoktu. gerçekten şaşırttı beni. herşey çok iyiydi. dram olarak izlediğim en iyi filmdi diyebilirim. bkz: ağlamıyorum, gözüme bir şey kaçtı.
ilk olarak george bailey'nin hayatı çok iyi yansıtılmış. şehirden asla ayrılamaması, insanlar için en büyük hayalinden vazgeçip yine şirketinin başın kalması seyirciyi bunaltmadan gösterilmiş. benim için asıl önemli olan kısım iste final bölümü. clarence, george'a doğmasaydı neler olduğunu gösterdiğinde 'ben doğmasam çevremdeki insanların hayatı nasıl değişirdi?' diye düşünmekten kendimi alamadım. o sahneler insana hayatını sorgulatıyor. hayatınızı ne kadar verimli geçirdiğinizi düşünüyorsunuz, ki düşünmelisiniz.
Oyun filmine yorum yazdı:
Bana göre kimse 'ben sonun anlamıştım.' diyemez. tahmin edebilirsiniz, zaten önünüzde iki seçenek var. 'Filmin sonu şu şekilde bence' diyebilirsiniz, bence kelimesini dikkat çekmek istiyorum, ama son sahneye kadar kesinlikle emin olamazsınız. Film muhteşem kılan da bu durum zaten. Örnek vererek açıklamak gerekirse, niye gerek duyduğumu ben de bilmiyorum; havaya atılan paranın yazı mı tura mı geleceğini bilemezsiniz, sadece 'bence yazı' veya 'bence tura' diyebilirsiniz. ancak kesinlik belirtemezsiniz. bu film de aynı şekilde sizi yazı-tura arasında götürüp beyin jimnastiği yapmanızı sağlıyor.
Ölüm Oyunu filmine yorum yazdı:
konu olarak gerçekten çok yaratıcı insanlar bu japonlar ama ekrana abuk sabuk şekillerde yansıtıyorlar o güzelim fikirleri. mecbur kaldığında bir insanın hatta lise çağındaki bir gencin katil olma yolundaki ruh halini iyi yansıtmışlar. ama...
ortalığı kan götürüyor. millet birbirini kesiyor. nerde bir kızla erkek yanyanayken biri ölse son aşk itirafları ’ ben seni seviyorum’ durumları. çok cıvık geliyor insana o sahnelerden sonra. bir de dünyanın kurşununu yiyen liseli gencin kalkıp ulan iki kurşun daha sıkayım öyle öleyim havaları göze batıyor. hepsi cüneyt arkın kesilmiş. yıkılmayan adam modunda dolaşıyorlar. bi ayakta ölmeleri eksik.
sonuç olarak film devamlı düşüş halinde. iyi başlayıp kötü biten filmlerden.
2001: Uzay Macerası filmine yorum yazdı:
öncelikle filmin aykırı olduğunu söylemeliyim. sıkıcı gelebileceki fazla uzatılmış sahnelere klasik müzik ekleyerek, en azından bana göre, muhteşem sahneler elde edilmiş. filmin içeriği konusunda ilk bakışta pek bir şey göremesenizde alt anlamları incelediğinizde ortaya nasıl bir şaheser çıktığını farkedeceksiniz. bundan sonra yazacaklarım filmin içeriğinin kendi yorumumla anlatımı şeklindedir. filmi izledikten sonra okumanızı tavsiye ederim. dediğim gibi kendi yorumum olduğu için bir doğruluğu yoktur. zaten filmin en büyük özelliği sahnelerin herkes tarafından değişik şekilde yorumlanabilmesidir. çok uzun olsa da filmi izledikten sonra sıkılmadan okuyabileceğinizin garantisini veririm.
* olayı monolit'ten başlayarak incelemek gerek. film tam olarak insanlığın oluşumuna kadar inemese de monolit'in atalarımıza cesaret ve merak yetisini verdiğini görürüz. bu yetiler sonucunda zeka kavramı ortaya çıkar. monolit insanlara zeka'nın tanrı tarafından ... Devamıöncelikle filmin aykırı olduğunu söylemeliyim. sıkıcı gelebileceki fazla uzatılmış sahnelere klasik müzik ekleyerek, en azından bana göre, muhteşem sahneler elde edilmiş. filmin içeriği konusunda ilk bakışta pek bir şey göremesenizde alt anlamları incelediğinizde ortaya nasıl bir şaheser çıktığını farkedeceksiniz. bundan sonra yazacaklarım filmin içeriğinin kendi yorumumla anlatımı şeklindedir. filmi izledikten sonra okumanızı tavsiye ederim. dediğim gibi kendi yorumum olduğu için bir doğruluğu yoktur. zaten filmin en büyük özelliği sahnelerin herkes tarafından değişik şekilde yorumlanabilmesidir. çok uzun olsa da filmi izledikten sonra sıkılmadan okuyabileceğinizin garantisini veririm.
* olayı monolit'ten başlayarak incelemek gerek. film tam olarak insanlığın oluşumuna kadar inemese de monolit'in atalarımıza cesaret ve merak yetisini verdiğini görürüz. bu yetiler sonucunda zeka kavramı ortaya çıkar. monolit insanlara zeka'nın tanrı tarafından verilmediğini göstermektedir. zeka yetisine kavuşan atalarımız kemiği savaşmak için kullanmaya başlar. işte tam burada belki de çekilebilecek en güzel sahne meydana çıkmıştır. kemiğin fırlatıldığı sahne tüm medeniyetin oluşumunu 7 saniyede anlatarak kubrick'in artık aştığını göstermiştir bize. ateşi, barutu, silahları göstermeden atalarımızın ilk olarak kullandıkları aletten uzay gemisine geçmesi muhteşem değil de nedir?
*profesörün hal ve hareketlerinden uzay yolculuğunun artık tamamen basitleştiğini, kadıköy-taksim arası otobüs yolculukları kadar normalmiş gibi gösterildiğini farkedebiliriz. profesörün uzay gemisinde cebinden düşen kalemi kontrol edememesi, uzaya göre tuvalet terbiyesi öğrenmesi, insanlığın uzayda tekrar bebekleşmeye başlmasını gösterir. *ay'a geçtiğimizde orda da bir monolit olduğunu görürüz. bu ilk monolit ile aynı yerden gelmektedir. insanlığın 4.5 milyon yıl sonra ay'a çıktığındaki halini görebilmek için aynı güç tarafından gönderilmiştir. bu noktada farkedilmesi gereken aya çıkan insanların da atalarımızında monolit'e cesaret ve merakla yaklaştıklarıdır.
*daha sonra başrol diyebileceğimiz HAL9000 çıkar karşımıza. HAL9000 son teknoloji ürünü bir bilgisayardır. HAL9000 uzay gemisindeki insanların sıkıcı ve kendisini tamir etmekten başka bir işe yaramadığını farkeder. kusursuz olan HAL9000 sistemde hata olduğuna dair uyarı verir. insanlar hata olmadığını farkedip HAL9000'i affeder. HAL9000 tekrar hata verip sistemi bozar ancak bu sefer insanlar bunu farkeder ve HAL9000'i kapatmaya karar verir. bunun farkına vardan HAL900 insanlarla oynamaya başlar. (frank ve dave'in HAL9000'i kapatmaya karar verdikleri sahnede HAL9000 dudak okuyarak kapatılacağını anlar. o dönem kimse böyle bir bilgisayarın mümkün olmadığını söylemiş. ancak ilerleyen yıllarda dudak okuyabilen bir bilgisayar geliştirilmiştir.) HAL9000'in frank'ı öldürdüğü sahnede yaklaşık 4 dakika sadece uzayın sessizliğinde nefes alıp verişleri dinleriz. bu insanın en temel ihtiyacına yapılan vurgudur. ayrıca insan zekasının ürettiği HAL9000'in zekasının artık bir insan gibi işlediğini farkederiz. bu da en başta söylediğim insanoğluna zekanın tanrı tarafından değil bir dış güç tarafından verildiğini doğrular niteliktedir. dave'i öldürmek için içeri almayan HAL9000 herşeyi hesaplamasına rağmen bir şeyi unutuyor. o da insan cesaretidir. dave tüm riske rağmen solunum cihazı olmadan içeri girmeye çalışıyor. dave HAL9000'in belleğini silmeye başlıyor. burada HAL9000'in kendini kapatmaması için dave'e yalvardığını görüyoruz.. hatta öyle yalvarıyor ki insanlık belirtileri olarak algılayabiliriz bunları. peki dave HAL9000'i neyle kapatıyor? teknolojinin geldiği son nokta dave tarafından bir adet tornavidayla kapatılıyor.
*HAL9000 kapatıldıktan sonra dave yani insanoğlu uzayda yalnız kalıyor. bu yalnızlıkla beraber artık varış yerine de yaklaşıyor. sonra iki monolit'ten de çok daha büyük bir monolit görüyoruz. dave tüm cesaretini kullanarak o monolit'e gidiyor ve hop! dave çok hızlı bir yolcuktan sonra artık eski dave değil. dave hatta normal uzayda bile değil, 3 boyut kavramı kalmıyor. dave artık 4 boyutlu zamann içerisinde, zaman oluyor. düşünce hızından daha hızlı hareket edebilen, ışık hızına ulaşıyor. artık dave bir odanın içersine giriyor. bu oda 4 boyutu temsil ediyor. önce şimdiki kendisine bakıyor daha sonra ise başka kendisine bakmak zorunda; yaşlılığına. ve dave, yani insanoğlunun artık en korktuğu en büyük şeyle yani ölümle yüzleşmesi gerekiyor. dave bu noktada ölümle yüzleşiyoır. son yemeğinde şarabı döküyor ve kadeh parçalanıyor. burada kadehin parçalanmasına rağmen şarabın hala orada olduğunu görüyoruz. bu beden-ruh ilişkisine bir göndermedir. dave daha sonra kendi ölümünü görüyor. ve ölümden sonra yeniden doğuşa tanık oluyoruz. nietzsche'nin übermensch'ini de içinde bulunduran metaforlara tanık oluyoruz bu noktada.
Yamyam Katliamı filmine yorum yazdı:
sahneler fazla gerçekçi geldi bana. 3 kere kusmanın eşiğinden döndüm. çoğu sahneye bakmadım, bakamadım. aslında ilk defa görüğüm şeyler değildi sahneler ama bu filmde çok farklı geldi. sanırım sahnelerden çok sahnelerin ortaya çıkış nedeni beni rahatsız etti. çok hastalıklı bir film.
bildiğim kadarıyla filmde hayvanların öldürüldüğü sahnelerde hayvancağızlar gerçekten öldürülmüş. reklam amaçlı böyle söylentiler çıkarılmış da olabilir, emin değilim.
Av Mevsimi filmine yorum yazdı:
türk sineması için büyük bir adım diyebilirim. sonunu kolayca tahmin edebileceğiniz bir film ancak bu tarzda iyileşmelerin olduğunu gösterir. polisiye konusunda dünya sinemasına yaklaşamadığımız bir gerçek. diğer yandan oyuncu kadrosu sağlam olsa da şener şen'in bu filmdekinden kat ve kat daha iyi performansları var. daha iyisini bekliyordum açıkçası. laz uşağını oynayan cem yılmaz'ın ise ,trabzon'da ikamet edip onlarla içiçe olan biri olarak, laz uşağıyla alakası olmadığını söyleyebilirim. ejder kapanı ve av mevsimi gibi filmler polisiye konusunda gelişmeler olduğunun göstergesidir.
Çarpışma filmine yorum yazdı:
film ırkçılığı gerçekten iyi işlemiş. geniş oyuncu kadrosu da filmin artılarından biri. o kadar geniş bir kadroya sahip ki sandra bullock için izlediğim filmde doğru dürüst göremedim bile kadını. sahneler gerçekten iyi olmuş. önyargı denilen duvarı kırmamız gerektiği gayet güzel anlatılmış.
---spoiler değil ama spoiler gibi gibi---
her şey iyi güzel de ırkçılığı anlatıyorsun diye hiç mi ırkçı olmayan biri bulunmaz filmde. tüm kadro ırkçı arkadaş. bu yüzden sahneler bana biraz zorlama geldi. hiç ırkçılığa maruz kalmadım, gerçekten neler yaşıyorlar bilemem ama durumun film içerisinde fazla abartıldığını düşünüyorum.
---spoiler değil ama spoiler gibi gibi---
Umudunu Kaybetme filmine yorum yazdı:
bu tarzda bir çok film izledim. artık aşina olduğum bir hikaye olduğundan pek bi beklentim yoktu. lakin bu film çok farklıydı. 'ne farklıydı?' deseniz cevap veremem. insanın içini ısıtan bir anlatım şekli var. oyunculuk, sahneler, her şey mükemmeldi. ancak filmi kendi içerisinde anlattıklarını biraz düşünecek olursak:
film başından sonuna kadar, 'para=mutluluk' temalı ilerliyor. paran varsa mutlusun, paran yoksa mutlu olamazsın. belki chris gardner paranız olmadan mutluluğa nasıl ulaşabileceğinizi anlatıyor olabilir ancak paranın mutluluğu getirdiği gözümüze gözümüze sokuluyor.
ve unutmadan...
son sahnede will smith oğluyla beraber yürürken yanlarından gerçek chris gardner geçer. bu da ek bilgi olsun.