Sorrentino'nun bir önceki filmi Muhteşem Güzellik'i de izlemiş ve bayılmıştım. En iyi yabancı film oscarı başta olmak üzere onlarca ödül toplayan, o adı gibi muhteşem film, seyirciye mesajını başarılı bir şekilde aktarırken, görüntü, renk, ses ve müzikleri ile beni adeta büyülemişti.
Bu filmi de aynı beklentilerle izledim, fakat aynı tadı alamadım maalesef. Muhteşem Güzellik çok kıymetli, göz kamaştıran bir mücevher gibiydi. Gençlik ise gösterişli, fakat sahte bir mücevher gibi. Dışardan baktığınızda sizi etkileyen bir cazibesi var, fakat yakından baktığınızda boş, kıymetsiz...
Bence filmin temel problemi mesajını, duygusunu aktaramaması. Bilmiyorum, belki de yaşlı insanlar için daha anlamlı olabilir. Ne de olsa yaşlılığı tatmadık henüz, nasıl hissettirdiğini bilmiyoruz. Başrol oyuncusu Caine filmi ilk kez izledikten sonra Sorrentino'ya bir mektup yazma ihtiyacı hissediyor ve mektubunda filmin kendisine derinden dokunduğunu ve eşiyle beraber taksiyle eve dönerken süre... Devamı
Sahte Mücevher
Sorrentino'nun bir önceki filmi Muhteşem Güzellik'i de izlemiş ve bayılmıştım. En iyi yabancı film oscarı başta olmak üzere onlarca ödül toplayan, o adı gibi muhteşem film, seyirciye mesajını başarılı bir şekilde aktarırken, görüntü, renk, ses ve müzikleri ile beni adeta büyülemişti.
Bu filmi de aynı beklentilerle izledim, fakat aynı tadı alamadım maalesef. Muhteşem Güzellik çok kıymetli, göz kamaştıran bir mücevher gibiydi. Gençlik ise gösterişli, fakat sahte bir mücevher gibi. Dışardan baktığınızda sizi etkileyen bir cazibesi var, fakat yakından baktığınızda boş, kıymetsiz...
Bence filmin temel problemi mesajını, duygusunu aktaramaması. Bilmiyorum, belki de yaşlı insanlar için daha anlamlı olabilir. Ne de olsa yaşlılığı tatmadık henüz, nasıl hissettirdiğini bilmiyoruz. Başrol oyuncusu Caine filmi ilk kez izledikten sonra Sorrentino'ya bir mektup yazma ihtiyacı hissediyor ve mektubunda filmin kendisine derinden dokunduğunu ve eşiyle beraber taksiyle eve dönerken sürekli ağladığını yazıyor. Bunu okurken keşke filmde de birkaç damla samimi gözyaşı dökebilseydi diye geçirdim içimden. Filmin ana karakterleri tam tersine duygusuz tipler. Yaşlılığın duygusal zayıflığından eser yok adamlarda.
Sonuç olarak, Alplerin sürreal güzelliği içerisinde çekilmiş, fakat tadı tuzu olmayan, sıkıcı bir filmdi. Senaryosu, diyalogları zayıf, hayatın gerçekliğini, duygusunu aktaramayan bir hayal kırıklığıydı bence. Bigazzi'nin sinematografisi hatrına bir kez daha izlenir mi? Hayır... (6/10)
Sorrentino'nun bir önceki filmi Muhteşem Güzellik'i de izlemiş ve bayılmıştım. En iyi yabancı film oscarı başta olmak üzere onlarca ödül toplayan, o adı gibi muhteşem film, seyirciye mesajını başarılı bir şekilde aktarırken, görüntü, renk, ses ve müzikleri ile beni adeta büyülemişti.
Bu filmi de aynı beklentilerle izledim, fakat aynı tadı alamadım maalesef. Muhteşem Güzellik çok kıymetli, göz kamaştıran bir mücevher gibiydi. Gençlik ise gösterişli, fakat sahte bir mücevher gibi. Dışardan baktığınızda sizi etkileyen bir cazibesi var, fakat yakından baktığınızda boş, kıymetsiz...
Bence filmin temel problemi mesajını, duygusunu aktaramaması. Bilmiyorum, belki de yaşlı insanlar için daha anlamlı olabilir. Ne de olsa yaşlılığı tatmadık henüz, nasıl hissettirdiğini bilmiyoruz. Başrol oyuncusu Caine filmi ilk kez izledikten sonra Sorrentino'ya bir mektup yazma ihtiyacı hissediyor ve mektubunda filmin kendisine derinden dokunduğunu ve eşiyle beraber taksiyle eve dönerken süre ... Devamı
Sorrentino'nun bir önceki filmi Muhteşem Güzellik'i de izlemiş ve bayılmıştım. En iyi yabancı film oscarı başta olmak üzere onlarca ödül toplayan, o adı gibi muhteşem film, seyirciye mesajını başarılı bir şekilde aktarırken, görüntü, renk, ses ve müzikleri ile beni adeta büyülemişti.
Bu filmi de aynı beklentilerle izledim, fakat aynı tadı alamadım maalesef. Muhteşem Güzellik çok kıymetli, göz kamaştıran bir mücevher gibiydi. Gençlik ise gösterişli, fakat sahte bir mücevher gibi. Dışardan baktığınızda sizi etkileyen bir cazibesi var, fakat yakından baktığınızda boş, kıymetsiz...
Bence filmin temel problemi mesajını, duygusunu aktaramaması. Bilmiyorum, belki de yaşlı insanlar için daha anlamlı olabilir. Ne de olsa yaşlılığı tatmadık henüz, nasıl hissettirdiğini bilmiyoruz. Başrol oyuncusu Caine filmi ilk kez izledikten sonra Sorrentino'ya bir mektup yazma ihtiyacı hissediyor ve mektubunda filmin kendisine derinden dokunduğunu ve eşiyle beraber taksiyle eve dönerken sürekli ağladığını yazıyor. Bunu okurken keşke filmde de birkaç damla samimi gözyaşı dökebilseydi diye geçirdim içimden. Filmin ana karakterleri tam tersine duygusuz tipler. Yaşlılığın duygusal zayıflığından eser yok adamlarda.
Sonuç olarak, Alplerin sürreal güzelliği içerisinde çekilmiş, fakat tadı tuzu olmayan, sıkıcı bir filmdi. Senaryosu, diyalogları zayıf, hayatın gerçekliğini, duygusunu aktaramayan bir hayal kırıklığıydı bence. Bigazzi'nin sinematografisi hatrına bir kez daha izlenir mi? Hayır... (6/10)